Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
LOTR: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR
Yayınlanma tarihi Haziran 23, 2003 - 13:55:36 Gönderen ringmaster |
|
ithilien göndermiş " Kitabı ilk okuduğumda Frodonun bir sözünden etkilenmiştim Shirea dönüş sırasında yanlış hatırlamıyorsam Kralın Dönüşü adlı kitabın son bölümünde Brendybadesini geçtikten sonra bir söz söylemişti Gandalfa.Ama sözün bir bölümünü hatırlıyorum.Ne ben eski benim nede ülkem bıraktığım eski ülke... 1998 yılında okuduğumda bundan çok etkilenmiştim çünkü iş icabı da olsa ilk kez ailemden ayrılmış biri olarak memleketime döndüğümde her şeyi bıraktığım yerde bulacağıma inanıyordum.Taa ki memleketime dönünce
gördüklerimin ,ardımda bıraktıklarımın değişmiş olduğunu fark ettiğimde,aklıma bu söz gelene kadar.
İkincide yolculuğun tümünden etkilenmiştim.Şehirden kaçıp sakin bir yere gitme isteği ile doluydum sanırım o zaman.Bu yolculukta bir macera olabilirdi hani...
Frodo gibi yolumda bana yardımcı olacak arkadaşlarım olabilirdi benimde.Sam kadar sadık,Aragorn ve Boromir kadar cesur,Meriadoc ve Peregrin gibi neşeli,Elf legolas kadar zarif , Gimli gibi güçlü ve Gandalf kadar bilge....Belkide ben o dokuz arkadaşın arasına katılan onuncu kişi olabilirdim....Neden olmasın?
Sonraki okumalarımdan birinde ,Silmarilonu okumuş olmamın bir etkisi olsa gerek,ilgi alanım birden maiara döndü. Gandalf, Saruman, Sauronun Maia olmaları ilgimi çekmişti.İşte o zaman Gandalfın büyülerinin sırrını anlamıştım.Sauronun ve Sarumanın neden kötülerin yanında yer aldığını da. Güç ve herşeye sahip olma dürtüsüydü onları kötülerin yanında olmaya iten. Aslında ilk başa onların kötü olmadıklarını düşünüyor ve onlardan nefret etmek yerine onlara acıyordum,ki Saruman bunu kanıtlayan bir örnekti . Ben bunları düşünürken, film ile ilgili Alt yazı adlı sinema dergisinin Aralık 2001 tarihli sayısında bir yazı yayımlandı .Bu yazı Bülent Somay tarafından yazılmıştı Fantaziyi görmenin yolları adını taşıyordu
Ve orda Saruman ve Gandalf hakkında şöyle diyordu Bülent Bey :
Biri arzusunu kontrol etmeyi bilen,diğeri arzusuna yyenilen,biri gri diğeri ak...Ak ve kara değil.Kötü yan kara değil ,tersine katışıksız,lekelenmemiş olandır..iyi olan ise tertemiz değil gridir.Tamda bu melezliği ,karanlıktan payını almış olma özelliği ile mutlak kötünün çağrısından koruyabilir kendini .
Bu satırları okuduğumda bende uyanan fikir şuydu hiç kimse saf iyi değildir, en iyi bile içinde kötülük barındırır,önemli olan karanlık tarafın çağrısına uymayacak kadar güçlü olmaktır
Sonra tek tek yol arkadaşlarını düşündüm Hiç biri kötü değildi gerçek anlamda.... Sadece zaafları olan sıradan ırklardan ibaretti onlar..
Kitabın büyümekle ilgili olduğunu düşündüm daha sonraları...
Frodonun Mordora yaptığı yolculuk belkide bedensel ve rusal bir gelişmeyi anlatıyordu bize, ki bedensel gelişme ,Pippin ve Merry de bariz bir şekilde fark edilirken,Frododa daha gizlidir.Onun yolculuğu daha içsel,daha kendini bulma arayışına dönüktür.Ayrıkvadiden Shirea geri dönmek istemesi belkide bu gelişmeyi aslında istememek olarak yorumlanabilirsede ,bir şekilde
çıkılan bu yolun dönüşü olmadığı tek seçeneğin devam etmek olduğu Elrondun divanında yine kendisi tarafından fark edilir. Ve yapabileceği tek şeyi yaparak yolculuk için gönüllü olur...Kendini bulma yolculuğunda elbet, sadakat,cesaret zarafet, dayanıklılık , neşe ve bilgelik arkadaşları aracılığı ile yardımcı olacaktı ona.Belkide tüm yol arkadaşları, tek bir kişide olması gereken erdemleri simgeliyordu... kimbilir?
Sonra Gollumun yerinin bu yolculukta neresi diye düşündüm Frodoya kendini bulma konusunda nasıl yardımcı olabilirdi ki...
Burdan itibaren sizin farklı olan yorumlarınızı almak istiyorum... Umarım sizlerde fikirlerinizi açıklarsınız ....
"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
"LOTR: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 19 yorum |
| Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz. |
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Haziran 23, 2003 - 15:46:03 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Sevgili İthilien,
Seni aramızda görmek güzel. İlk yorumu atma şerefi de bana ait olduğu için de mutluyum bu arada.
Fantasy dünyasına ilk girişim, herne kadar ilk çıkış noktası Yüzüklerin Efendisi de olsa malesef Yüzüklerin Efendisi ile olmadı. Bu dünya ile ilk tanışmam bir bilgisayar oyunu aracılığı ile oldu. Bundan tam 11 yıl önceydi, yani 1992'ydi. O zamanlar Türkiye'de bu tür fantasy kitapları sanırım çok fazla yoktu. Kardeşim birgün yanıma gelerek "Abla, öyle bir bilgisayar oyunu buldum ki çok beğeneceksin." yanında bir de kitabı vardı. Elfleri, cüceleri anlatıyordu. İşte o gün elflere öyle hayran oldum ki. Hatta oyundaki ana karakterim savaşçı-büyücü bir elf kadındı. Beni asıl heyecanlandıran olay daha sonra aslında tüm bunların aslında Yüzüklerin Efendisi'nden yola çıkılarak yaratıldıklarını öğrenmem oldu. Hemen kitabını alıp okumaya başladım. O zaman da tarihler 1996'yı gösteriyordu.
Çocukluğumdan beri ortaçağ avrupa tarihi ve kültürüne özellikle kelt ve iskoç kültürüne dair beni çok heyecanlandıran bir ilgi duymuşumdur. Daha henüz ortaokula giderken, o zamanlar internet yoktu, kütüphanelerden, ansiklopedilerden o çağlarda yaşayan insanları yaşam tarzları, kıyafetleri, tarihleri ile ilgili bilgiler okurdum. 7-9.yy'lara ait mistik hikayeler hep ilgimi çekmişti. Bu ilgim yüzüklerin efendisi aracılığı ile fantasy dünyası ile karıştı ve ortaya çok muhteşem birşey çıktı.
Loreena Mckennit bu konuda beni müziği ile etkileyen en önemli isim. Keltleri arayışı, şarkılarında eski iskoç, irlanda soundları kullanması, eski anonim ilahi ve şarkıları seslendirmesi..bana hep o çağlara ait hatıraları tamamlatır.
Yüzüklerin Efendisinde o çağların mistik büyülü yaşantısını buluyorum ben. Beni ilk çeken nokta da buydu. Tolkien'in sadece bir hikaye yazdığına inanmıyorum. Bir tarih de yazdı aslında. Bir sosyoloji kitabı, dil kitabı..herşey. Elfler..beni en çok etkileyen varlıklar. İlk andan beri beni büyüleyen yaratıklar. Gerçekte var olduklarına ve aramızda hala onların ruhlarını taşıyanların olduğuna inanıyorum ben. Tüm bunlar beni öyle etkiledi ki önce bir iskoç kızına ait yazdığım hikayeyi daha sonraları fantasy dünyası ve hatta Loreena'nın şarkılarıyla yoğurdum ve zaman zaman kendi anılarım olduğuna inandığım geçmiş yaşantıma ait, silik de olsa sisler arasındaki hatıralarıma yer verdim. Yazdığım hikayede aslında sadece bir hikaye yazmıyor, anılarımı da anlatıyor gibiyim ve bu da beni oldukça etkiliyor.
Reankarnasyona inanıyorum, belki Tolkien de önceki hayatına dair anılarını topladı Yüzüklerin Efendisinde. Çünkü içimdeki heyacanı başka türlü ifade etmem mümkün değil. En önemlisi de bu çocukluğumdan beri süregelen birşey, evet belki direkt yüzüklerinefendisi olarak çıkmadı ortaya ama çocukluğumda çizdiğim elinde kılıçlarla savaşan şövalyeler, büyücü güzel kadınlar, ejderhalar vs. bakınca bu dünya ile ta baştan beri içiçe olduğumu görebiliyorum. Garip karşılamıştı o zamanlar etrafımdakiler. Annem birgün "Kızım ne garip şeyler çiziyorsun" demişti. Öyle ya..9 -10 yaşındaki bir kızın şövalyelerle filan ne işi olabilirdi ki.
İçimde adını koyamadığım bir his var. O da bu dünyanın sadece bir hayal dünyası olmadığı gerçeği. Gerçeklerin farklı bir biçimde yorumlandığına inanıyor ve içimdeki ruhun sadece bu çağda bu devirde yaşamış bir ruh olduğuna inanmıyorum. Bu da benim hayatımı oldukça fazla etkiliyor. Kimbilir..belki bir gün..bir yerlerde..Erulain ile karşılaşma umudu ile yaşıyorum.
Sevgilerle
Alduéren
|
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen ithilien Tarih: Haziran 23, 2003 - 16:17:22 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Sevgili Aldueren,
Benim Fantazi edebiyatla,Yüzüklerin Efendisiyle, tanışmam bir ilüstrasyon nedeniyleydi ve hala içerisinde yer alıyorum.
Son iki paragrafta yazdıkların hakkında daha önce konuşmuştuk hatırlarsan ve bende seninle aynı fikirdeyim.Ve bir gün aradıklarımıza bir yerlerde ulaşacağımızı düşünüyorum.
Ayrıca yorumun ve düşüncelerin için teşekkür ediyorum |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Haziran 23, 2003 - 17:49:39 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Evet İhtilien,
Seninle daha önce de konuşmuştuk bunları. Birkaç yakın arkadaşım da bilir bunları.. Birgün aradığımıza kavuşmak umuduyla
Alduéren |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen ithilien Tarih: Haziran 23, 2003 - 18:20:40 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | umuyorum ve o günün gelmesi için,ikimiz adına da ,dua ediyorum |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen IslakMavi Tarih: Haziran 23, 2003 - 17:20:39 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | aldueren yorumların gerçekten ÇOK güzel benim söylemek istediklerimi bu kadar güzel anlatman çok hoşuma gitti yazılarını bekliyorum okumam bana heyecan veriyor... |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Haziran 23, 2003 - 17:48:27 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Selam sana IslakMavi,
Aslında söylemek isteyip de söyleyemediğim o kadar çok şey varki. Zaman zaman aklıma gelip giden, kimi silik, kimi canlı hatıralar var. Çok düşündüm kendimi mi kandırıyorum, acaba tüm bunlar beynimin bana oynadığı bir oyun mu diye. Gün geçtikçe arttı ve güçlendi bu görüntüler. Nedenini açıklayamadığım şeyler var. Bazen, o çağlara ait birşey okuduğumda gördüğümde, duyduğumda neden içimdeki şey harekete geçiyor, tüylerim diken diken oluyor, neden..bilemiyorum. Sonra o adam. İhtilien ve pek çok yakın arkadaşım hayalimdeki o adını bilmediğim uzun saçlı adamı bilir. Kimdir o, ismini bilmiyorum. Ama öyle birisi var aklımda. İskoçya'lı filmini seyrettiğimde tüylerim diken diken oldu. MacLeod.. O kadar yakındı ki bu adama ... ama o değildi. Biraz soğuk, biraz mesafeli ama kalbi iyilikle, dostlukla dolu savaşçı. Tuttum ben bu adamı bir elf yaptım. Elflerin marurluğu vardı onda çünkü. Erulain ...adı bu veya değil.. Yolda gördüğüm herkese bakarım. Acaba onları daha önceden tanıyor muyum diye. Bazen ilginçtir,yeni tanıştığım bir insanla birkaç saat içinde dost olurum. Daha önceden tanıdığımdan mıdır..bilinmez.. Bana yol gösteren o kızılsaçlı kadın. Loreena.. yani en azından ona benziyor kafamdaki kadın.. Bilemiyorum. Kafam bazen çok karışıyor. Ama bildiğim şey birgün eğer iskoçyaya gidersem, orada anlayacağım tüm bunların gerçek olup olmadığını. Ama doğru olduğunu hissediyorum. Dağların, o koyu mavi okyanus üzerinde batan, dağları kızıla boyayan güneş gözünmün önünde sanki. Denizin üzerinden esen meltemin kokusu burnumda. Dikenler ayaklarıma batıyor. Kayalara tutunuyorum. Tüm bunları hissediyorum. Ya da kızgın güneşin kavurduğu bedenimi hissediyorum. Yanıma geliyor. Yüzüne bakıyorum ama güneş öyle kuvvetli ki sadece karaltı olarak görüyorum onu.. deniz kenarındayım..atımın ıslak kumları etrafa sıçratmasını duyuyorum..uzaklardaki kardeşim..bana inanmıyor..kardeşimsin diyorum..bana inanmıyor..korkuyorum..kinleniyorum, hatalar yapıyorum..o sarışın adam engel olmak istiyor..onu yanımdan kovuyorum..sonra pişman oluyorum..o haklı çıkıyor..o orta yaşlı savaşçı bana olgun insan öfkesini kontrol edebilendir diyor..Elmour..yada adı herneyse o adam...kollarımdaki cansız bedeni.. çığlığım araziyi çınlatıyor..hepsini öldüreceğime yemin ediyorum..kısa fakat net görüntüler.. bilemiyorum.. hala arayıştayım. Doğru mu değil mi onu arıyorum. Gördüğüm, duyduğum herşeyde ama herşeyde geçmişin izlerini arıyorum.
Kendinize çok iyi bakın...
Alduéren
|
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen IslakMavi Tarih: Haziran 23, 2003 - 18:12:05 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | aldueren HİÇ durma we iskoçyaya git kendini orda bulacaksın senin tüm bu bahsettiklerin aynadaki yansımaların we yanımsamaların bunların arayışı içinde ilerleyecein bu yol zorlu olacaq we karışık dikenler önünden HİÇ ayrılmayacak sen yılma ayakta kal bu yolda kendini aramanda sana yardım etmek için HEP yanında olacaım .... |
]
:))) Merhabaaaaaaaaaaaa (Puan: 1) Gönderen Celebsul (rundmc1982@yahoo.com) Tarih: Haziran 23, 2003 - 18:34:29 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Nasılsın Esra Abla....
Bil bakalım ben kimim...
Hani derler ya, yıllanmış şarap gibi kadn diye... Sende kitap olacak bir bayansın... Seni konuşturmak yetiyor... Seninle ve diğer arkadaşlarla bir gün toplu halde buluştuğumuzda (inşallah) yanıma alıcam sözcükleri hemen bilgisayara kaydeden bir cihaz, ben sorucam sen konuşacaksın ve bir kitap yazıcaz.... İşin şakası abla inan bende senin gibi doluyum.... Düşlerim senden biraz daha farklı olsada bende kendi düşlediğim bir yer olan o yeri görmeyi inanılmaz arzuluyorum... içmde bir uktedir bu ama bir gün gerçekleşecek...
Kendine iyi bak ablacım...
ben kimim sorusunun yanıtı rundmc1982. :))
Yeni nickim bundan sonra Celebsúl (manasını sırf sana veriyorum gümüş rüzgar) .... Nedenine gelince eğer siteyi takip edersen yakında (1 sene içinde) anlarsın... :=)))) |
]
Re: :))) Merhabaaaaaaaaaaaa (Puan: 1) Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Haziran 24, 2003 - 09:45:51 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Selam Cihancım,
Valla henüz şarap gibi olamadım ama olurum işallah :) Bazen işte fazla çenem düşüyor.
Kendine iyi bak
Alduéren |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen white-lady-of-rohan Tarih: Haziran 23, 2003 - 17:51:19 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | biliyor musun Aldueren? zevklerimiz aynı. Loreena'nın bütün CD'leri vardır bende ve bende onu LOTR'la öyle bir bağdaştırmıştım ki onu yaşarken Loreena Mckenitt 'siz olmuyodu. Hala öyle. Benim ise Lotr'la tanışmam annem sayesinde oldu. Annem tam bir yıl diretti bana oku bunu diye ama ben de ona direndim. ama sonunda okudum ve o kadar güzel geldi ki, hayatımı değiştirdi. hele birde filminin çekileceğini duyunca dünyalar benim olmuştu.
Sevgiyle kalın!!!!!!!! |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Haziran 23, 2003 - 18:24:16 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Sevgili Rohan'ın beyaz hanımı,
Çok ilginçtir ki benimle aynı hisleri paylaşanları gördükçe umudum daha da artıyor.
Evet..IslakMavi'yi dinleyip gitmeliyim oraya. İşallah birgün bunu gerçekleştireceğim.
Kendinize iyi bakın |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Greensleeves Tarih: Haziran 24, 2003 - 12:04:08 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | olayı çok güzel getirmişsin arkadaşım, ben de kaldığın yerden devam etmek isterim kendimce. Gollum bence Frodo için hikayedeki en önemli "kahraman", yalnızca yüzüğün yok oluşunda oynadığı rol itibarıyla değil...
Frodo'nun içinde bulunduğu o önemli mücadeleyi çok önceden yaşamış ve yüzükten belki de en büyük zararı görmüş olan yüzük taşıyıcısı Gollum. "canlı canlı ikiye bölünmüş" yüzük tarafından ve hergün aynı işkenceyi yaşıyor. Frodo öyle ince bir çizgiyle ayrılıyor ki Gollum'dan... belki de önünde bir örnek olduğu için iradesini bu kadar sağlam tutabiliyor. son anda artık yenilmesi ise çok doğal... ve yine o anda Gollum "kazara yardıma yetişiyor"
internetten bir yorum: "Gollum, sanki Frodo'nun henüz ilk safalarında olduğu öldürücü bir hastalığın son evrelerini yaşıyor gibi..."
"belki Gollum'un önünde de böyle bir örnek olsaydı... "demek geliyor içimden, hatta bunun üzerine daha çok düşünmek... belki de yazmak...
bana bir "yol açtın", teşekkür ederim. |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen ithilien Tarih: Haziran 24, 2003 - 14:37:20 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Selam,
Öncelikle yorum için teşekkürler.Bu yazı henüz sonuca ulaşmış değil farkındaysan. İkinci bölüm sadece gollum ve smeagol üzerine olacak |
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Haziran 24, 2003 - 14:49:18 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Bence hikayedeki gerçeğe en yakın karakterlerden birisi de Gollum...belki de en gerçeği.
Neden diyeceksiniz, Gollumu insan nefsine en yakın olan karakter olarak algılıyorum. Barındırdığı çift kişilik ve maddeye olan bağımlılığından ötürü aramızdaki bazı insanları ne kadar da çok andırıyor değil mi?
Ama o bu yolu bile bile seçenlerden değil. Sadece bir kader kurbanı gibi geliyor bana. Bu yüzden ayrılıyor diğerlerinden. Yüzüğün tılsımını bilseydi onu sahiplenmecekti şüphesiz. Ama günümüzde sadece maddiyata önem veren, adeta tüm hayatını onun üzerine kuran, insani tüm duygulardan uzaklaşmış, sadece kendi ve kendi için yaşayan insanlar var. Yazık diyorum onlar adına.
Teşekkürler
Alduéren
|
]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen Celebsul (rundmc1982@yahoo.com) Tarih: Haziran 24, 2003 - 16:04:15 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Hatırlarsanız yüzüklerin efendisi serisinin son kitabında ağaçsakalın Galadriel'e söylediği bir söz vardı....
"Dünya değişiyor... Bunu toprakta hissedebiliyorum... kokusunu alabiliyorum" diye devam ediyordu, şimdi hatırlayamayacağım kusuruma bakmayın...
O söz beni çok etkilemişti kitabı ilk okuduğum zaman ama o sözü gerçek dünyaya uyarlamaya çalıştığımda, bana göre tam tersi olduğunun farkına vardım... Asıl değişen bizleriz... Öğrendiklerimiz ve bunların neticesinde uyguladıklarımız sürekli değişim geçiriyor... Dediğiniz gibi kendi meskeninizden uzaklara bir seyahat ettiğinizde ve bu yerlerdeki kültürüi hayat tarzını vb.. aktiviteleri gördüğünüze doğal olarak kendi mahalinize döndüğünüz zaman kendi alışkanlıklarınıza bile farklı bakacaksınız...
Size bir örnek vermek istiyorum... Eskimo insanları gelen misafirlerine hanımlarını ikram ederlermiş, onlarla bir gece geçirmek için... Gelin şimdi bu uygulamayı ülkemize enjekte etmeye çalışalım, olabilir mi sizce... Yada döndüğünüzde ülkenizin ahlak anlayışına daha sıkı sıkıya sarılmazmısınız...
İnsanlarımız değişiyor ve dünyada buna ayak uyduruyor.
Gollum, Frodo'nun içinde verdiği savaşın dışa vurumu gibi... Ama yorumlarınızdan okuduğuma göre yazınızın ikinci bölümüde yayınlanacağından gollum ile frodo arasındaki benzerlikleri ve ikisinin birbirine kazandırdıkları ve kaybettirdiklerine o zaman değinirim inşallah...
Sizinle aynı zamanda bir arkadaşta Frodo'nun aczi bakşlıklı bir yazı yazmış... İkisinin birbirine denk gelmesi bana göre o yazıyı yazan arkadaşa güzel bir cevap olduğu kanaatindeyim...
Zaten dikkat ederseniz Frodo yolculuğa başlarken, Hobbitlerce ergen sayılan yaşlara yeni ayak basmış, yetişkinliğe doğru yol alıyordu... Bu yolculuk onun gelişimine ve ilerideki hayatını büyük oranda etkiledi. Gollum gibi tek başına yaşadı, yüzük savaşından sonra bile ve Gollum gibi ortadünyadan bana göre acı bir şekilde ayrıldı.
Sitede böyle makaleler görmek çok hoşuma gidiyor... İnsanın edebiyat yapası geliyor :))
Bu arada benim neski nickim rundmc1982'ydi... Siz benim bir yazıma yorum yapmıştınız hatırlarsanız...
ben sitede yayınlanan hikayelere yorum gelmediğinde, bu duruma hikaye yazan arkadaşlar açısından bakıldığında olumsuz bir etki bıraktığını söylemiştim. Siz ise neredeyse tüm hikayeleri okuduğunuzu ama yorum yapacak zaman bulamadığınızı söylemiştiniz... Keşke herkes sizin gibi olsa... Ben illaki yorum yapılsın demiyorum ama film haberleri veren yazılara oranla hikayelerin çok az okunuşduğunu belirtmek istemiştim, ki bu bana göre sitenin geleceği açısından son derece kötü... Aslında bu apayrı bir tartışma konusu ama o zaman içimde bir ukde kalmıştı, sadece belirtmek istedim :))
Kendinize iyi bak...
Seygiyle kalın...
Celebsúl
|
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: OKUMALAR VE YORUMLAMALAR (Puan: 1) Gönderen ithilien Tarih: Haziran 24, 2003 - 16:15:26 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Selam,
Güzel yazın için teşekkürler.Dediğim gibi bu yazı daha bir başlangıç.İkinci belki Üçüncü bölümü bile olabilir.
Ben bu yazıyı sitedeki,hikayeler olmalı mı olmamalı mı konusunun tartışıldığı zamanda yazmaya başlamıştım.Ben her türlü yazının hikayeler ve diğer lotr konularında,olması taraftarıyım. Ve yine diyorum ki,belirli kurallara uyulduğu sürece ,saygı gibi ,okumaya hazırım :)))) |
]
Hiç ilgisi yok.. (Puan: 1) Gönderen Angelic Tarih: Haziran 28, 2003 - 11:21:54 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | bu yazımın fakat yazmak istedim..
Hiçbir kişi yoktur ki bir kitap okuduğunda, bir film izlediğinde, ya da bir şarkı şiir dinlediğinde etkilenmesin..
Gördüklerimiz, görüntüler, sesler her şey etkiliyor bizi. Etkilememesi mümkün mü? Herkes bir parça kahramanlık taşır içinde bir yerde. Bir parça keder, bir parça hüzün, bir parşa neşe, bir parça gülücük, bir parça gurur, bir parça onur, ondan bir parça bundan..
Etkilendiğimiz kahramanlarımızı yere göğe sırdıramayız, onların başına bir şey gelse bizim canımız yanar. Onları hep, en iyi düşündüğümüz yerlere yerleştirir, oradan gitmelerine asla da izin vermeyiz. Biz kalkıp gideriz, onu yalnız bırakırız fakat kahramanımız hep bizimledir.. Bizimle olmasını isteriz. Bizden ayrılmasına izin vermeyiz. Ta ki onu bir başkası için terk edene kadar...
Frodo'nun gidişine hep şüpheyle bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum, neden yüzüğe bu kadar bağlandı? Neden onu kendine istedi..? Frodo'yu hep çok sevdim, her sayfayı çevirişimde onun gittikçe düşmesi karşısında eridim. Gerçekten de bazı bazı kitabı kapatıp "yeter artık, bundan sonrasını bilmek istemiyorum" diye çok söylenmişimdir. Onu korumak için orada olmayı ne kadar çok istediğimi söylesem gülersin. Bu yüzden Sam'in varlığı içimi o kadar rahatlatıyordu ki anlatamam.
Frodo'nun yüzüğü götürmeyi teklif etmesi, dîvandaki konuşmalar şüphe içinde kalmamı sağlıyordu. Fakat Frodo'nun asla o yolculuğa tek başına çıkmaması gerektiğini bilmesi ve diğerlerini tehlikeye atmak istememesi, onun içindeki güçlü yanı ortaya çıkarıyordu. Fakat bu öyle bir güçtü ki, tehlike anında ya da başka bir şekilde değil, sevgi anında ortaya çıkan. Kimsenin derdini çekememek değil, onca kişinin sorumluluğunu üstlenmek. Hepsi bağımsız olduğu halde bir şekilde kendini onların korumasına adamak. Frodo'da bariz olanı bu. Sorumluluk duygusu, sanki bütün bunların nedeni kendisiymiş gibi kapıldığı ağır suçluluk duygusu.. Onu okuyan beni bile şüpheye düşürecek kadar büyük bir sorumluluk duygusu..
Hep şüpheyle yaklaştığım noktası, yüzükle olan bağıydı. Bunu hiç anlayamayacağım. Belki yüzük ondaki bu gücü keşfetmişti. Ne demişti Gandalf "yüzüğün kendi iradesi var". Yoksa ondan ayrılmak için neden ilk baştan itibaren iradesini kullanmadı yüzük. Gollum gibi. Smeagol Gollum olmadan önce de hırslıydı, yüzüğün onda uzun zaman boyunca saklı olması acaba Gollum'un yüzünden miydi? Yoksa yüzüğün hırs ve açgözlülük neredeyse orada olmasından kaynaklanması mıydı? Yüzük Sauron'un isteklerini taşıyordu. Güç, hırs, acımasızlık, hakim olma.. Frodo yüzüğü kendi isteği doğrultusunda kullandı, saklanma isteği, gizlilik isteği, başkalarına geçmeme, görünmeme isteği... Yüzük ve o, ne Bilbo gibi ne de Gollum gibi bir ikili oluşturmadılar. Garip bir ilişki kurdular. Yüzük onu kendi istekleri için kullanırken, Frodo bunu bile bile iradesini yavaşlattı. İradesi kuvvetli olarak bildiğim Frodo, düşkünleri oynamaya başladı. Ona olan sevgim azalmadı azalmasına fakat Frodo'nun bu denli acı çekmesi hoş değildi. Ruhunun gelişmesi, bedeninin çökmesiyle eş değerde olsa da, her ikisini birden kaybetme sınırından, sadece, her ikisini de kaybeden biri tarafından döndürüldü. Çelişkiler dünyasına hoş geldiniz. Onun Gollum'u yoketmek isteği, Bilbo'nun acımasıyla değişen zaman diliminin ne kadar yerinde olduğunu gösterdi. Her şeyin bir nedeni, her şeyin bir bağlantısı vardı. Gollum'un yüzük gittikten sora Smeagol'un ortaya çıkma zamanının gelmesi, kaybettiğimizin ardından yaşadıklarımızı ortaya çıkarmıyor mu? O kadar sevmediğimiz, fakat bizim olan resim defterimizi kardeşimiz alınca hiç çekinmeden onun saçını çeker, onu ağlatırız. Resim defterini almak için ne gelirse yaparız. O
Yorumun devamı... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: Hiç ilgisi yok.. (Puan: 1) Gönderen ithilien Tarih: Haziran 29, 2003 - 21:19:57 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | selam,
Yazdıklarını çok beğendim.Benim düşüncelerimi daha güzel cümlelerle özetlemişsin.Özellikle son paragraftaki sözlerin beni çok etkiledi.Hep daha fazlasını istemek ne kadar korkunç ,ama bir o kadarda gerçek....
Yorumun için teşekkürler.. |
]
bi yorum da benden (Puan: 1) Gönderen enantoiel Tarih: Temmuz 23, 2003 - 17:05:56 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | aslında söylemek istediğim o kadar çok şey var ki ama sağolsun şu ana kadar yazan arkadaşlar Aldueren, greensleeves ,Celebsul ve özellikle de Angelic(Angelic:uzun ve güzel yazınla söylemek istediğim ama senin kadar güzel toparlayamayacağım bence çok önemli noktalara değindiğin için teşekkür ederim;) benim söylemek istediklerimin büyük kısmını dile getirmişler.Angelic'in yazısından bir alıntı yapmadan geçemeyeceğim:
Frodo'nun gidişine hep şüpheyle bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum, neden yüzüğe bu kadar bağlandı? Neden onu kendine istedi..? Frodo'yu hep çok sevdim, her sayfayı çevirişimde onun gittikçe düşmesi karşısında eridim. Gerçekten de bazı bazı kitabı kapatıp "yeter artık, bundan sonrasını bilmek istemiyorum" diye çok söylenmişimdir. Onu korumak için orada olmayı ne kadar çok istediğimi söylesem gülersin. Bu yüzden Sam'in varlığı içimi o kadar rahatlatıyordu ki anlatamam.
bu paragraf aynen benim için de geçerli .kaç defa 'yok ,daha fazlasını bilmeye dayanamayacağım'diyerek kapatıp bir kenara koydum ama daha bir dakika bile geçmeden yeniden okumaya başlamaktan kendimi alamadım.Frodo'nun yavaş yavaş yüzüğe yenilmesi karşısında her satırı acı içinde okudum.Ve Sam... Frodo'nun Sam'e karşı acımasızca değişmeye başlayan tavrı ve Sam'in değişmeyen sadakati ile koruyuculuğu...Sam'in katlanmak zorunda kaldığı o tavırlar bana çok ağır gelmişti.Yani anlayacağınız Kral'ın Dönüşü'nün özellikle frodo ve sam'in yolculuğunu anlatan kısımlarını gözyaşlarıma hakim olmaya çalışarak okudum.
şimdilik bu kadar (kendi başıma ancak bu kadarcık toparlayabildim konuyu :)
|
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
|