Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
zaman_gezgini göndermiş " Yüzüklerin Efendisi hiç şüphesiz bir döneme damgasını vurmuş bir eserdir. Yazıldığı zamandan bugüne kendine çok geniş bir hayran kitlesi yaratmış olduğu su götürmez bir gerçektir. Bir dilbilimcisinin, ilgi duyduğu ve incelemiş olduğu İskandinav efsaneleri ve destanlarından esinlenerek mitolojisi olmayan İngiltereye böyle bir hikaye kazandırmak amacıyla yarattığı bir dünyadır Orta Dünya.
Eğer dikkat edilirse 1955ten sonra Yüzük Kardeşliğinin basımı 1966 yılında olmuştur. 1966dan sonra ise sık aralıklarla pek çok baskısı yapılmıştır. Şimdi bu tarihe dikkat etmemiz gerekiyor. 60ların sonu öğrenci hareketleri, hippi gençliği, savaşma seviş sloganları, değişen bakış açıları gibi şeyler canlandırmakta zihinlerde. İşte Yüzüklerin Efendisinin popülaritesinin artmasının da bu zamana denk gelmesi bir tesadüf değil. Yüzüklerin Efendisine bakıldığında ilk olarak tamamen yeni şeyler ortaya koyuyor gibi gözüküyor. Bambaşka bir dünyada yaşayan çok değişik ırklar, onların farklı dilleri
Saf, masum hobbitlerin eline düşen Yüzük, onun yok edilmesi için çıkılan yolculuk vesaire çok ilgi çekici gözüküyor. Ayrıca zaten hem siyasi hem de felsefi anlamda sorgulamalara fazlasıyla yönelen dönemin gençliği gerek kitapta geçen iktidar sevdasından gerekse bu dünyanın tasalarından uzaklaşma arzusundan Yüzüklerin Efendisine çok büyük ilgi duydular. Alternatif gerçeklikler ya da dünyanın bilinmeyen bir zamandaki tarihi, kaçmak isteyenler için harika bir sığınak oldu.
Yüzüklerin Efendisinin bir alegori olduğu yolundaki iddialara Tolkien kitabının ön sözünde şöyle cevap verir: Varlığını sezecek kadar yaşlanıp bezdiğimden bu yana, alegorinin her türlü tezahüründen bütün kalbimle nefret ederim. Doğru yada sahte tarihi, onun okuyucuların düşünce ve tecrübelerine uyarlanabilir olmasını tercih ederim. Bence birçok kişi uyarlanabilirlik ve alegoriyi birbirine karıştırıyor; halbuki biri okuyucunun özgürlüğünde, diğeri ise yazarın kasıtlı hakimiyetinde yatar. Yani Tolkien kasıtlı bir şekilde alegori yapmadığını iddia ediyor. Yine de kendi tecrübelerinin bilinçli olmadan bu tarz bir yapıya götürmüş olması ihtimal dahilindedir. Zira Tolkien çok doğru bir şekilde hiçbir yazar yoktur ki kendi tecrübelerinden tamamıyla etkilenmesin demektedir. Kesinlikle Tolkienin alegorik bir roman yazdığı iddiasında bulunmuyorum. Söylemeye çalıştığım şey kitabın tamamen hayali olmadığıdır. Tolkien uyarlanabilirlik diyor ve evet Yüzüklerin Efendisinde yaşananlar tarihin pek çok dönemine uyarlanabilir. Ancak Tolkienin hayatını ve tecrübelerini göz önünde bulundurduğumuzda klasik doğu-batı çatışmasının en çok uyarlanabilir şey olduğu göze çarpmaktadır. Noel Babaya Mektuplar adlı kitabında Tolkienin İstanbulun fethini gulyabanilerle özdeşleştirmiş olması benim nazarımdaki en önemli ispatlardan biridir. Koyu Katolik bir İngilizin böyle düşünmesine de şaşırmamak gerekir.
Yabancı forumlarda tartışılanlardan biri de Minas Tirithin neresi olabileceğidir. Kimi İstanbul kimi Viyana demektedir. Osgiliathın Belgrat olabileceği fikrinde olan kişiler de mevcuttur. Minas Tirith İstanbul olabilir. Viyana da olabilir. Olsa bile bunun ne zararı var bize? Kurtlar Vadisi Iraktaki gibi bir öç alma olabilir gayet bu. Olmayabilir de. Sonuçta önemli olan yazılanların yazarın zihnindeki hali değil bize intikal ettiği halidir, bizim yazılanlardan anladığımız ve çıkardıklarımızdır. Orada iktidar hırsını, en kötünün bile bir şekilde iyilik için bir rolü olabileceğini, beklenmedik kişilerin kahraman olabileceğini görebiliriz.
En önemli şey sevdiğimiz ve önem verdiğimiz bir eser hakkında olumlu ve olumsuz her türlü şeyi söyleyebilmektir. Tolkien doğu-batı düşmanlığını gözler önüne sermiştir dediğinde biri hakaret dolu sözler sarfetmek yerine konu üzerine biraz düşünerek sevdiğimiz şeyi savunabilmeliyiz. Bu yazdığım yazıya karşı da olumlu veya olumsuz tepkiler gelecektir muhakkak. Demek istediğim körü körüne bir şeylere bağlanmak yerine birazcık da olsa dışarıdan bakabilirsek her şey daha güzel olabilir. Şahsen bu körü körüne bağlılıkları gördükçe sevdiğim şeyden Yüzüklerin Efendisinden- soğuyorum. Tabii ben soğusam ne fark edecek diğerleri istedikleri gibi sevmeye devam edecekler. Eh buyursunlar sevsinler o zaman ben sevmesem de dünya bir şey kaybetmeyecek nasılsa.
Teşekkür ederim.
Not: Bir de şöyle bir harita var. Hyboria çağının (Robert E. Howardın yazdığı Conan hikayelerinin geçtiği çağ). Epey bir benzerlik var gibi başka bir haritayla. Howardın 1936 yılında öldüğünü de hemen belirteyim:
Hyboria çağı haritası"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
Re: Yüzüklerin Efendisi, Tarih ve Yanılsamalar (Puan: 1) Gönderen kavrangoz Tarih: Şubat 08, 2006 - 12:20:16 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Bana sadece tebrik etmek kalmış, her şeyi çok güzel anlatmışsın. Tebrik ederim, böyle yazıların da devamını beklerim... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: Yüzüklerin Efendisi, Tarih ve Yanılsamalar (Puan: 1) Gönderen iarwain-ben-addar (iarwain@yuzuklerinefendisi.com) Tarih: Şubat 11, 2006 - 00:45:38 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.yuzuklerinefendisi.com | Kendi adıma şöyle söyleyim.
Dalga geçercesine yada aşağılarcasına ; "Kuzey mitlerini almış yazmış." yada ne bileyim "Mordor=Türkiye" yada "Alegori yapmış kardeşim" türünden eleştiriler geldiğinde, siper alıp acımasızca bir saldırı ve savunmaya geçebiliyorum.
Ancak, Düzgün bir dille ve örnekler gösterilerek (Bkz. yukardaki yazı.) tepki vermektense Tolkien`e olan saygım artıyor. Elbette etkilenmeler olmuştur ve göndermeler yapmıştır. Muhtemelen Howard`da çok sevdiği bir yazardır.
Ufak çaplı hikayeler yazarım ara sıra. Ve çok sevdiğim birkaç yazardan oldukça fazla etkilenirim. Tarzımda onlar gibi şekillenir çoğu zaman. Howard hiç okumadım. Nasıl yazdığını bilmiyorum. O yüzden bir karşılaştırma yapamam.
İlk okuduğum zaman, Minas-Tirit`i Viyana`ya benzetmiştim bir an için. Hiçbir taşına düşman ayağı değmemiş. Ama bu fikrim Tolkien`i anladıkça değişti. O`nun tek düşmanı, Doğa düşmanlarıydı. Hep ormanların yokoluşuna üzülür, Doğa`nın harap oluşuna kahrolur. Hatta direkt Sanayi Devrimine göndermeler yapar. Sanayi Devrimininde nerede başladığı malum.
Kısacası, O` nu anlamaya çalışırken, yazarken kafasından neler geçirmiş olabileceğini iyi analiz etmek lazım. Elbette tam olarak bilemeyiz. Ama biraz tanıyabilirsek, hiçbir Ulus`a direkt kötü diyemeyeceğini biliriz.
Haritayı biraz inceledim. Benzerlikler var evet. Ancak, Orta Dünya`nın birinci ve ikinci çağlardaki hali şu anki halinden daha değişiktir. Hyboria çağı hakkında bilgim olsaydı, bişeyler söylemeye çalışırdım. :) |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: Yüzüklerin Efendisi, Tarih ve Yanılsamalar (Puan: 1) Gönderen anaglareb (anaglareb@gmail.com) Tarih: Şubat 11, 2006 - 15:19:05 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.ardalogy.net | Bir önceki hafta gönderdiğim yazıya cevap olarak aldığım zaman gerçekten doyurucu bir cevap olduğunu hissediyorum. Hep söylediğimiz gibi, yetiştiği çevre, şartlar, bulunduğu ülke, inançları ve başka dış etkenlerle yoğrulmaması imkansız bir kitabın. Bakın geçende bir kitap gördüm, fantezi eseri, Alp Eren diye biri yazmış. Haritası bildiğimiz avrupa ve orta doğu haritası, Orkların mekanı Türkiye... Bu gencin büyüdüğü ortam milliyetçi bir çevre olabilir mi sizce?
Demek istediğim şu. Fazla kurcalamadan, keyfini alırcasına okumak güzel olanı. Ama düşünmekte problem yok. (ve evet istanbul minas tirith'tir :P)
Not: Conan haritası çok enteresanmış cidden. Eh bundan da etkilenmemiş diyemeyiz tabi ki :) |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: Yüzüklerin Efendisi, Tarih ve Yanılsamalar (Puan: 1) Gönderen hmtekin (hmtekin@yahoo.com) Tarih: Şubat 12, 2006 - 12:27:00 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://halilmtekin.sitemynet.com/hmtekin | Güzel bir yazı olmuş...
Ben öncelikle ikinci paragrafta değinilen hususa dikkat çekmek istiyorum. Gerçekten de yazarın yaşadığı çağ, içinde bulunduğu toplum, yaşadığı etkilenmeler, ait olduğu kültür vs. muhakkak ortaya koyduğu eser üzerinde etki sahibidir. Ancak ben bir edebiyat eserinin (veya bir film de olabilir bu) yazıldıktan sonra mutlak bir varlık halini alan bir nesne olduğunu düşünmüyorum. Aynı kitap hepimizin elinde kendi algılayışlarımız çerçevesinde birbirinden tamamen farklı fenomenler halini alır. Yüzüklerin Efendisi benim elimde başka birşeydir, misal, İarwain'in elinde başka birşeydir. Her eser okunma esnasında okuyucunun elinde yeni bir varlık haline gelir. Üstelik tıpkı yazım sürecinde ait olduğu çağın koşullarınan etkilenirken, kendi okuma sürecimizde de okunduğu zamanın şartlarından etkilenecektir. 60 ve 70'lerde özgürlükçü bir söyleme aracı olabilen bu kitabın bugün gittikçe keskinleşen bir Doğu-Batı geriliminin orta yerinde bambaşka düşünceler getirmesi zaten kaçınılmazdı. (gerçi bu gerilim tarihin hiçbir döneminde eksik olmamıştır sağolsun)
Eserin esin kaynağı olarak öne sürdüğümüz mitolojinin rolüyle alakalı bu konu bence yine... Burada salt İskandinav mitolojisinden değil de Avrupa insanının zihniyetini mitoloji kelimesinin tam anlamıyla yerine oturduğu kadim çağlardan tutun da Orta Çağ'ın sonuna kadar şekillendiren daha kapsamlı bir dünya görüşünden bahsetmek yerinde olur. Zira aydınlanmaya kadar Avrupa insanının dünya görüşü Hristiyanlığa rağmen (ve hatta onu da bu yönde şekillendiren) mitoloji çerçevesinde değerlendirilebilecek nitelikler taşımaktaydı. Elbette tarih nasıl toplumun bilinciyse mitoloji de bilinçaltıdır ve doğal olarak her toplumun karakterinde mitolojilerinin bir payı vardır. Fakat Avrupa benim düşünceme göre bilinçle bilinçaltının (tarihle mitolojinin) iyice birbirine karıştığı bir Orta Çağ yaşamıştır. O günün Avrupalısı üç gün önce yaşanan hadiseyi daha tarihleşmeden mitleştiren bir insandır.
Yüzüklerin Efendisi'nin esin kaynağıdır dediğimiz mitolojinin bu insanın bilinçaltı olduğunu bilmeliyiz elbette... Elbette çağlar boyunca doğudan gelen akınlarla cebelleşmiş bir toplumun bilinçaltında doğuya karşı bir korku, bir öfke bulunacaktır. Tarih bu korkuyu önyargılaştırırken, mitoloji ona bilinmezlik ve bir nevi kimliksizlik kazandırıyor. Bu da aslında bu mitolojiyi geliştirenlerin haricindeki toplumları öykü üzerinde biryerlere koymayı biraz anlamsızlaştırıyor (tamamen değil). Zira öykü korku ve öfkeyi duyana yöneliktir, gerçek hadiseler sonucu oluşan duyguların ve bilinçaltının açıklanmasıdır.
Burada Tolkien'e dek taşınan tüm düşünceleri tasvip edip benimseyecek değiliz elbette... Fakat başta bahsettiğim gibi kitabı okuyarak kendi elimizde yeni bir varlık haline getiririz ve bunu yaparken gerçekten anlamlı olanı ortaya koymak ve gerisini hayal-gerçek ikileminin karanlık yüzüne gömmek bizim elimizde ki uyarlanabilirlik dediğimiz şey de budur kanaatimce...
**********
Hyboria çağına gelince o bambaşka birşey... Orta Dünya'nın konumunun aksine o "tam olarak" bu Dünya üzerine bir kurgu... Orada koskoca bir Turan vardır, bakınız. :) |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
|