SARUMAN'IN DÜŞÜŞÜ
Tarih: Nisan 17, 2002 - 14:42:28
Konu: > GENEL / Yüzüklerin Efendisi


SARUMAN'IN DÜŞÜŞÜ
Eski püskü görünen ama öldürme amacıyla usta ellerde kullanılan bıçağın ete değdiği anda çıkardığı o iç bulandırıcı sürtünme sesini duyduğunda, gözleri bir anda kısıldı. Hayır o hedef olamazdı, en azından bu kadar kolay bir hedef olamazdı. Nefes almaya çalıştı ama ciğerlerine dolan havanın ağzından yada burnundan girmediğini hissetti ümitsizce. Başka bir yol buluyordu hava ve o yol, istemese de, çenesinin altında oluşan ve gittikçe büyümeye başlayan kızıllığın içinden geçiyordu. Elleri asasının verdiği o güvenlik hissini aradı, ancak asası yoktu. "Gri ahmak" diye düşündü kızgınlıkla, "Gri ahmak, bunları tahmin etmiştir." Aklına büyülü sözler getirmeye çalıştı, belki söyleyecek kuvveti yoktu ama güveneceği bir şeylere ihtiyacı vardı. Bedeninin onu terk etmekte olduğunu kavradı o anda, "Neden kitaplarda hep ruhun bedeni terketmekte olduğunu söylerler ki?" diye sordu ve "Ona ihtiyacım yok" diye geçirdi aklından. "Ben o olmadan da vardım". Sakalı kanı bir sünger gibi çekmeye başlamış ve yüzüne korkunç bir ifade vermişti. Ölümlülere saniyeler gibi gelen bu anda düşüncesi gerilere gitti.
Yaratıldığı anda ki mutluluğu düşündü. Ölümsüzlerle birlikteydi o zamanlar ve kendisi gibi olanlarla paylaşmıştı tüm zamanını. Ölümlü yaratıklar onlara Maiar diyordu. Valar kadar güçlü değillerdi ama ölümlülerin çok üstünde bir yere sahiptiler. Çağlar boyunca basit oyuncakları seyreder gibi seyretmişti bu zavallı yaratıkların çekişmelerini. Ve bir gün onların arasına yollanmıştı adını arkasında bırakarak, artık Curumo değildi.
Onları getiren geminin güvertesinden seyretmişti bu toprakları ilk defa bu kadar yakından. Ve bu topraklara adımını attığında yeni bir hırsla incelemişti yeni bedenini. Genç değildi bu beden ama içinde onların anlayamayacağı güçler taşıyordu. III. çağın bininci yılıydı ve yanında ki diğer dört yoldaşıyla birlikte (Radagast, Alatar, Pallando ve lanet olası Gandalf) Ortadünya'ya gelmişlerdi. Bu andan sonra onlardan büyücüler olarak bahsedilecekti ve içlerinden ikisi Ortadünya'nın bu çağındaki en önemli işlerde pay sahibi olacaktılar. Limanlarda Cirdan karşıladı onları, içten bir sevgi duyumsadı kendine yönelen ama onun Gandalf'a verdiği küçük kırmızı bir şeyi de gözden kaçırmadı. Zaman içinde bunun bir yüzük olduğunu öğrenecek ve niye kendi yerine Gandalf'a verildiği sorusu içini bir kurt gibi kemirecekti. Oysa o en güçlüleriydi, insanlar Ak Saruman demişti ona yani "Marifetli Adam", Elfler ise Curunir diye çağırıyorlardı yani "Hünerde Usta Olan". Gandalf ise sadece ateşten numaralar yapan basit bir büyücü idi.



Ve orada ayrıldılar. Doğu'yu seçmişti kendi yolu olarak ve orada geçirdi binlerce yılını. Hep saygı gördü gittiği yerlerde ama hep nefret biriktirdi onu bu zavallı yurtta yaşamaya mahkum eden kaderine ve bu kaderi çizen Valar'a karşı. Ama sabır göstermeyi çok iyi biliyordu ve kadim bir kişi idi. Unutulmaya yüz tutmuşken gönlüne bir çağrı gelmişti Batı'dan ve bu çağrıya cevap verip geri döndüğünde III. çağın 2463 senesi geride kalmıştı bile. Ve sonunda değeri belki de anlaşılmıştı. Ak Divan'ın yöneticisi olarak dönmüştü geriye ve Galadriel ve Elrond adlı iki ölümlünün itirazlarına kimse katılmamıştı. Gandalf kendine yandaşlar bulmuştu anlaşılan geçen uzun zamanda ve gönülleri kendine çevirmeyi başarmıştı.

O dönemde ilgisini çekecek bir şeyle karşılaşmıştı: Karanlık Sanatlar yada Divandakilerin deyimi ile düşmanın sanatları ve onun sonucu olan Yüzükler. Kısa sürede almıştı Orthanc'ın anahtarlarını ve zamanını yıldızların gizemi ve yüzüklerle değerlendirmeye başlamıştı. Anlayamadığı bir şey vardı : Bir tane yüzük olmalıydı çok güçlü olan ama kaybolmuştu. Bu sorunun peşine düşmüş ve Minas Tirith'i ziyareti sırasında İsildur'u ve onun Yüzük hakkında yazdığı yazıları keşfetmişti. O yazıları yok etmediğine sonradan çok üzülmüştü ve Gandalfı küçümsediğine de. Yaşlı ahmağın onları bulamayacak kadar değersiz olduğunu düşünmüştü ama yanılmıştı. Bu sırada güçleri doruk noktasına varmıştı. Sesi en kuvvetli zihinleri bile bulanıklaştırıyor, onun karşısında zayıf düşmelerini sağlıyordu. Sesi sihiri olmaya başlamıştı. Ve karanlık sanatlarda da bir çok gizi açığa çıkartmıştı. Dol Guldur daki düşmanın karşısında denemişti gücünü ve onun yenilebildiğini anladığı andan itibaren aklında sadece bir tane hayal vardı: Tek olanı ele geçirmek.

Güçlerini deneylerle geliştiriyor ve bunun için canlıları kullanıyordu. Güneş ışığından korkan zavallı Orklardan yeni bir tür yaratmıştı. Uruk-hai demişti onlara. Kurtlardan ve bu yeni türden oluşan savaş gücünü gittikçe büyütmüştü ve artık zamanın geldiğine karar verdiği anda onları açığa çıkarttı. Sonrası onun için tam bir yıkımdı. Yenildi, aşağılandı ve Ortadünya ya hükmedecek bir konumdan zavallı bir dilenciye doğru alçaltıldı.

Ama her şey bitmemişti. Umudu doğudaydı, oraya varacak kadar gücü vardı ve belki de hala bir parça sihiri. Ama önce şu buçukluklar üzerindeki oyununu tamamlamalı, zaferin eşsiz tadından onları mahrum bırakmalıydı. Ve işte buradaydı ama bir şeyler olmuştu yolunda gitmeyen ve sadece bunun ne olduğunu bulmalıydı. Evet gücünü toparlamalıydı yeniden ama gittikçe yorulduğunu hissediyordu. Lanet olası uşağına doğru çevirdi gözlerini, demek ona ihanet eden oydu ve şu anda zavallı bir şekilde sırtında oklarla can çekişiyordu. Sevindi bir an bu solucanın ölümüne ve gözleri kapandı yavaşça. Tam 2019 yıl süren yaşamı sona eriyordu burada ama ruhunun yükseldiğini anlamasıyla korkusu geçti. Sadece basit bir vücuttan kurtulmuştu o kadar. Yaratıcı onu ölümsüz kılmıştı ve gene ona doğru yaklaşacaktı. Her şey silikleşti, tüm gücüyle ışığa ulaşmaya çalışıyordu yani Eru'ya, onu yaratana. O seçilmiş bir varlıktı ve bu ölümlü, basit yaratıklara yaptıkları yüzünden kimse onu suçlayamazdı. Işığı hissetti ve sevinci arttı...ama birden bir şeyler tarafından çekildiğini uzaklaştırıldığını hissetti..Çığlık atmak istedi ama yapamadı....

"Etrafta duranların dehşetli bakışları altında Saruman'ın bedeninin etrafında gri bir pus toplandı ve ateşten çıkan duman gibi yükseldi; soluk ve örtülü bir suret halinde Tepe'nin üzerinde toplandı. Bir aniçin Batı'ya bakarak dalgalandı; fakat Batı'dan serin bir yel geldi, onu çevirdi ve suret ah ederek yokluk içinde eridi gitti."-J.R.R. Tolkien


Gimli_lotr uzun bir süre sonra tekrar aramızda... Tüm yüzük dostları adına hoşgeldin Gimli...
RingMAster



Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=544