Yüzüklerin Efendisi yani Fantastik Edebiyat Türkiyede Nasıl Algılanıyor?
Tarih: Kasım 13, 2007 - 16:27:58
Konu: > GENEL / Yüzüklerin Efendisi



Ortaya yeni çıkan şeylerden korkulur. Korkanlarsa yaşı ilerlemişlerdir. Çünkü yeniye ayak uydurmakta zorlanacaklarını düşünürler. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi'ni piyasaya sürdüğünde bir taşlanmadığı kaldı. Neden mi? Tolkien bir ilktir. O bir efsanenin doğmasını sağladı. Ama şöyle bir pürüz vardı ki; o zamanlar edebiyatçıların Fantastik Edebiyat kavramını hiç işitmemeleri. Ya da bu konuyu çocukça görerek teğet geçmeleri. Anlayacağınız herkes bunu gurur meselesi yapmıştı.''Ben nasıl olur da çocuk masallarıyla uğraşırım."

İnsanlar hazır olmadıkları bir şeyle ilk defa karşılaşmışlardı. Onları şok edense bir dilbilimcinin bu konuda yazmasıydı. Korkuyorlardı. Tolkien'in dev çalışmasının getirdiği çığ karşısında ezilmekten kurt görmüş kuzu gibi korkuyorlardı. Düşünsenize kafalarından ne geçirdiklerini. "Acaba ben de uğraşsam böyle bir şey yazabilir miyim? Yahu bu adam yıllardır bir tarafını yırtmış da çıkarmış bu şeyleri ortaya. Kim uğraşacak böyle şeylerle.Yahu… hem … saçma bunlar yahu.. evet, evet saçma. İşim gücüm yok ejderha imiş, orkmuş, trolmuş bunlarla uğraşacam. Bırak yahu. Bu edebiyata olsa olsa edebiyatın fahişeleri denir."

Ama ne var ki insanlar böyle düşünmüyorlardı. Nitekim Yüzüklerin Efendisi bu eleştirmenleri ezdi geçti.

Türkiye, zaten İngiliz Edebiyatı’na göre çok zayıf. Böyle bir şeye uzun yıllar göz atmak bile istemedi. Ne zaman ki Yüzüklerin Efendisi rekor sınırlarını aştı; işte o zaman bizim edebiyat çevremiz; “Yahu neymiş bu kitap? Bir bakalım bari.” deyiverdi; nihayet. Türk Edebiyatı biraz geç tanıştı. Bununla birlikte Türkiye daha yeni Yüzüklerin Efendisi- fantastik edebiyat- ile tanışmıştı ama gelin de görün ki; bu kitap gelene kadar diğer ülkeler almış başını gitmişti. Yeni kitaplar türemişti. Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye. Durum biraz böyle oldu. Üstte İngiliz edebiyatçıların ne düşünebileceği üzerine tahminde bulunmuştum. Şimdi de gelin Türk edebiyatçılarının ne düşündüklerine bakalım." Vay anasını, adamlar yeni bir tür çıkarmış, bizim elli yıl sonra haberimiz oluyor. Üstüne üstlük bu edebiyat akımı bize gelene kadar millet daha neler yazmış. Dur bir şu yüzük müydü neydi, onu bir okuyayım. Okuduktan sonra. Ne bu? Ork ne? Ben niye ilk defa duydum. yalan bunlar. Kim uğraşacak bunlarla. Bunlara çocuklar inanmaz be. Hem zaman kaybı bu. Ne öğretiyor ki sanki? Bana bilgi veriyor mu kardeşim? Yok. Salla gitsin. Hem yahu ben kırk yıl düşünsem bunlar benim aklıma gelmez."

Türk Edebiyatçıları dumura uğradı denebilir. Ama yılmayanlar, merak edenler de çıktı. Çiğdem Erkal İpek mesela. Daha çok var… Artık bu konu Türkiye’de ün kazanmıştı.

Ben şu anda üniversite birinci sınıftayım. Bu yaşıma geldim, hiçbir öğretmenin ağzından Yüzüklerin Efendisi lafı duymadım. Bırakın yermeyi, lafını bile etmiyorlardı. Öğretmenlerimiz için bu kadar değere sahip fantastik edebiyat. Merak ediyorum. Kaç öğretmen Yüzüklerin Efendisi’ni okudu Türkiye’de? Kaçı bu edebiyatı takip ediyor? Kaçı Orta Dünya tutkunu? Cevabı siz daha iyi bilirsiniz. Türkiye’deki öğretmenler kendi edebiyatlarına, bizim edebiyatımıza, öyle tutkuyla, öyle saplantıyla bağlı ki; dışarıda ne oluyor ne bitiyor pek ilgilerini çekmiyor. Tabi birkaç klasik dışında.

Kendinize samimiyetle şu soruyu sorun; “Ben öğretmenime ‘Yüzüklerin Efendisi’ni okusam bana yararı olur mu hocam, ne düşünüyorsunuz?’ diye sorsaydım o bana ne cevap verirdi.Ben kendime sordum. Birkaç cevap aldım. İşte tahmini cevaplarım.
Filmi çıkmadan önce:
1- O ne?
2- Oğlum bırak amerikan özentisi kitapları. Bak ne güzel kendi kitaplarımız var. Onları oku.
3- Okuyacak başka bir şey bulamadın mı?
Filmi çıktıktan sonra:
1- Onun kitabı da mı varmış?
2- Bırak oğlum, sırf film çıktı diye yazmışlardır. Özentidir. Filmini izle neyine yetmiyor?
3- Öyle şeylerle zaman kaybedeceğine aç da Çalıkuşunu aç oku, İnce Memed’i oku. Sen ilk önce kendi edebiyatını öğren e sonra başka edebiyatlara geç.

Cevap: E hocam siz bu yaşınıza gelmişsiniz hala öğrenememişsiniz. Hiç diğer edebiyatlardan okumuyorsunuz. Ben hiç sizin fantastik edebiyat okuduğunuzu görmedim. Bu kaçış nedendir böyle?

Canım öğretmenlerimizin ellerinden öperim. Onlara bir saygısızlığım olsun istemem ama Yüzüklerin Efendisi lafını duyduklarında yüzlerini ekşittikleri bir gerçek. Soğuk bakarlar fantastik edebiyata. Ben bu durumu yeni Türk Alfabesi çıktığında büyük tepkiler gösteren, eki alfabeye alışmış insanların durumuna benzetirim.

Türk Edebiyatı benim severek okuduğum kitaplarla doludur. Tabiî ki diğer edebiyatlardan önce onu okumalıyız. Ama takılıp da kalmamalıyız. At gözlükleriyle bakmamalıyız etrafa. Klasikler de okumalıyız. Ve bir de fantastik edebiyat lafını duyunca yüzümüzü ekşitmemeliyiz. Ne iyi iş çıkarmışsın Mr. TOLKİEN. Helal olsun sana. Mezarında rahat uyu.

NOT: Bu, biraz cüretkar biraz da sitemkar yazımda hiç kimseyi hiçbir zümreyi incitmek istemedim. Eğer bir kusur ettiysem affola. İyi kötü tüm eleştirilerinize eyvallah!






Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=2066