Kast İncelemesi - IV
Tarih: Mayıs 03, 2004 - 09:50:43
Konu: FİLMLER III Kralın Dönüşü


Alfabemiz sağ olsun, kast yazılarında işler git gide kızışmaya başladı. İşte karşınızda şanlı ve şöhretli bir Nazgul-deşen, soylu ve erdemli bir İthilien prensi ve asil bir Yüzük Taşıyıcısı… Salt alfabetik sıralamadan değil, aynı zamanda “bayanlar önden” diyerek güzeller güzeli Eowyn ile başlıyoruz:



Daha filme girdiği ilk kareden itibaren gözlerimi alamadığım Miranda, kuzeninin yarasını gördüğü anda kardeşine attığı bakışla Eowyn kimliğini ortaya koymayı başardı ve rolünün altında ezilmedi. Buna, o çok sevdiğim gülüşünü getirip filmin en uygun yerlerine konduruvermesini de eklersek, mimikleriyle başarılı olduğu ortada. Ayakları üzerinde durmayı bilen, "güçlü ve bağımsız kadın" timsali Eowyn'i bizim sinemamızdan Fatma Girik ile özdeşleştirdim zaman zaman. Grima’yla karşılıklı oynadıkları ve hala anlam veremediğim sahne dışında, onun için olumsuz bir şey bulamıyorum. Nazgul karşısında fena değildi; ama daha iyi bir rejiyle daha iyisi de yapılabilirdi. Umduğum görkemi yaşayamadım o sahnede. Belki de en merakla ve coşkuyla beklediğim sahne olduğu için… Merry ile diyaloglarında onun şefkatli ve kadınsı yönünü de görebilmemizi sağlayan yönetmeni, Nazgul karşısında eleştirdikten sonra, İki Kule'deki kılıç-kalkan sahnesine geçmek işi biraz dengeleyecek sanırım. Eowyn’i bana gerçek anlamda sevdiren bölümden, “kafes”ten bahsediyorum. Zaten Aragorn'un çok sevdiğim detay oyunculuğuyla da yeterince iyi bir sahneydi; bir de Eowyn'in güçlü ve sert duruşu eklenince... Hani "Gel beni izle" diyen bir sahne olmuş. Ayrıca Miranda'nın soğuk duruşuna da dikkatinizi çekerim. ROTK'in sonundaki taç giyme törenine kadar hep donuk bir güzelliği vardı. Oysa o sahnede artık yanında Faramir'i de görüyoruz. Açıkçası, o buzların nasıl çözüldüğünü izletmezse, P.J. büyük tepkimi alacak!

Hazır buzların çözülmesinden laf açılmışken, Faramir’e geçelim. Her ne kadar hakkında objektif olmak mümkün değilse de, rejinin gazabından kurtarabildiğimiz kadarıyla iyiydi. Babasının ezik evladı, erdemli büyücü yamağı (!) ve aslında bir komutan… Belki Faramir karakterinin biraz ezik olması gerektiğinden, belki de aktörün en güçlü yanı olduğundan, dikkatimi çeken ilk şey sesindeki vurgu ve tonlamalar oldu. Onu emirler yağdırırken katı bir sesle dinledik; Hobbitler'i anladığını söylerken yumuşak ve biraz da kederliydi; vurulup düşen Haradlılar'ın görev isteği üzerine felsefe parçalarken ise erdemli. Görsel anlamda en önemli sahnesi ise Gollum'un sorgusuydu: Smeagol-Gollum çatışmasını duydukça değişen yüz ifadesini, yerinden fırlayan gözlerini ve bu geçişin Smeagol-Gollum konuşması ile eş zamanlı olmasını unutmak, büyük haksızlık olur. Bu denli kurcalanmış ve kitaba göre çok farklı aktarılmış bir karakter hakkında bu kadar laf ettim; bir de kitaptaki o “taptığım” Faramir'i oynasaydı kim bilir neler yazacaktım! Bu arada, Miranda ile yüzlerinin çok uyduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.

Sıra geldi filmin en ağır yükünü taşıyan kişiye. Hayır hayır, yüzükten bahsetmiyorum! Çocuk cidden ağır bir yük taşıyordu. Her şeyden önce hikayenin, ve dolayısıyla da, filmin en çok değişmesi gereken karakterlerinden biriydi Frodo. Haliyle, oyunculuk konusunda en büyük çeşitliliği onda gözlemeliydik. İlk film için oyunculuk iyiydi aslında. Hayta delikanlıdan yüzüğü taşıyor olmanın olgunluğuna geçişi görebildik. İkinci filmde de Frodo'nun gösterdiği gelişme fena değildi. Gollum’un karşısındaki “efendi” olarak yetersiz kalmamıştı. Yüzüğün etkilerini de yavaştan görebiliyorduk yüzünde. Ayrıca, Sam ile birlikte iyi bir ortaklık kurmuşlardı. Tabi bunun, yardımcı oyuncu seçiminin önemini anladığımız bir ortaklık olduğunu belirtmeden geçmek istemem; ilgili harfe gelince buna daha ayrıntılı bir şekilde el atacağım:) Yalnız işin şu yönü de var: Bu kadar iyi oyunculardan oluşan bir ekip içinde en küçük bir falso dahi göze batıyor. Yani bu kadro, hata yapma lüksünün olduğu bir kadro değil. Frodo mimikleriyle bazı eksilerini kapatmayı başarmış olsa da, kitaptaki Frodo'nun olgunluğunu üçleme biterken yeterince yaşatamadı. Yaşından olsa gerek diyorum, ama bu izleyicinin sorunu değil. Gerçi oyuncu seçiminde “içtenlik” gibi bir kriterden bahsedildiğini hatırlıyorum ve gerçekten de Frodo konusunda bunu çok hissettim. Yine de böylesi bir büyük proje için belki de erkendi… ya da cidden bu kadro, gelmiş geçmiş en iyi kastlardan biri olduğu için sadece iyi olmak yetmiyor.

Haftaya yine işlerin kızıştığı bir kast yazısında birlikte olacağız. Zaten bu “G” harfiyle başımız dertte:) Kardeşim, bütün ağır karakterlerin adı aynı harfle başlamaz ki! Zor duruma düşüyoruz ama burada! En iyisi lafı fazla uzatmamak ve önümüzdeki haftanın yazısı için şimdiden düşünmeye başlamak olacak. Haydi sağlıcakla kalın!






Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=1616