Ve Kral Döndü...
Tarih: Aralık 28, 2003 - 11:00:26
Konu: FİLMLER III Kralın Dönüşü



Başlıktan da anlaşılacağı gibi konu Yüzüklerin Efendisi filminin üçüncü -ve maalesef- son bölümü “Kral’ın Dönüşü” ile ilgili. Ancak hemen belirteyim, henüz izlemeyenler dilerlerse okumasınlar. Yoğun spoiler içeriyor yazdıklarım...

Ben de birçok yüzük dostu gibi, önceden düzenlenen galalardan birine katılamadan, vizyona girdiği ilk gün, o da ancak akşam seansında izledim filmi. Sinemaya giderken, son 3 yıldır yaşadıklarımızı, her kış sezonunda günleri sayışımızı, dönüp dönüp “filmle kitap arasındaki farklar”ı okuyuşumuzu düşündüm. Sonra da bu yılki heyecanın “son” oluşuna ne kadar üzüldüğümü farkettim. Öyle ya, 2006’da gösterime girecek Hobbit’ten başka bir beklentimiz yok artık. Kral dönecek, Orta Dünya’da insanların çağı başlayacak ve yüzük taşıyıcıları Batı’ya gidecek. Bu acı bir son değil de nedir dostlar?

**



Kral’ın Dönüşü, gerçek anlamda bir final filmi olarak beklenmedik bir sahne ile (Smeagol’ün Gollum oluş evreleri) açıldı. Film boyunca, Peter Jackson’un akılcı geriye dönüşleri ile ilk iki filme de göndermeler yapıldı. Her zamanki gibi beni çok mutlu eden yönlerinden başlamak istiyorum. Aslında dün gece rüyamda bile karmakarışık bir şekilde gördüğüm bu filmi belli bir düzen içinde eleştirebilir miyim, ondan pek emin değilim ama, artık kusurum varsa affedin...

Öncelikle bilgisayar efekteleri beni bu sefer İki Kule kadar rahatsız etmedi. Sanki daha özenli, daha az göz yorucu gibiydi. Belki de PJ’in mağara trollerine, “fül”lerine alıştığımız içindir, kim bilir? Gollum yine muhteşemdi! Olağanüstü bir dijital efekt harikası olan Gollum’daki performansı için Andy Serkis ayrıca kutlanmalı, omuzlara alınmalı.

Minas Tirith şehri için söyleyecek kelime bulamıyorum. Alan Lee ve John Howe’un çizimlerinden Orta Dünya’yı daha önce gözümüzde canlandırmış olduğumuz için olsa gerek, Minas Tirith bende inanılmaz bir aşinalık duygusu uyandırdı. Sanki yokuşlarını tırmandığım, Ak Ağaç Avlusu’nda gezindiğim bir yermiş gibiydi.

Bir başka muhteşem görsellik Ölüler Yolu idi. Elbette kitaptaki ifade ile kıyas kabul edilemez ama bir yönetmenin 20 sayfada yapılan betimi, birkaç saniye içinde seyircinin belleğine kazıyabilmesi de zor iştir. PJ’i kutlamak gerekir.

Shelob’un son filme bırakılması isabetli bir karar olmuş bence. LotR hayranlarının beklediğine değecek kadar güzel ve uzun bir mücadele ile sahnelenen bu bölümde sinema salonunda kimlerin araknofobisi var öğrenmiş oluyor insan...

PJ’in bundan sonra büyük savaş sahneli, fantastik filmler çekmesi hiç de şaşırtıcı gelmeyecek. Çünkü Pelennor Çayırları Savaşı’nda had safhada staj yapmış biri o artık. Her ne kadar zaman zaman çok fazla sallanan kameralar benim narin gözlerimi yormuş olsa da, muhteşem bir savaş izledik. Devasa mancınıklar, mağara trolleri, iğrenç Sauron ordusunun askerleri, buna karşılık Minas Tirith’in kaya kütleleri, en umutsuz anda Rohan’ın gelişi, Gondor’un canlanması resmen tüylerimi diken diken etti. Bir de filmde en çok duymak istediğim sözlerden birini duyduğum için mutluyum:

Eowyn: “I am not a man!”

Hoşuma giden birçok ufak ayrıntı var, ki bazıları gözlerimi yaşarttı. Ne yaşartması hüngür hüngür ağlattı. Ama konu fazla uzamadan bir de “nasıl yani?” dedirten değişikliklerden bahsetmek istiyorum. Liv Tyler’ın bu filme dahil ediliş amacı düşünülünce, Arwen karakteri hakkında tartışmak artık yersiz geliyor. Ama Aragorn ile “rüyalarda buluşuruz” şeklinde telepatiye geçmeleri bana abartılı geldi. Son sahnedeki öpüşme sahnesini de gereksiz buldum açıkçası. Ama bundan hoşlanan bir kitle de var şüphesiz.

PJ birkaç sahneyi atlamış. Ama bunların uzatılmış versiyonlarda bulunacağından eminim. En çok Prens Imrahil’in yokluğu beni üzdü. Onu uzatılmış versiyonda da göremeyeceğiz. Gümüş Kuğu savaşın ve efsanenin tamamen dışında tutulmuştu zira. (Gimli-lotr benden daha çok üzüldüğünden, bu konuyu fazla uzatmıyorum) Ayrıca Aragorn’un Faramir, Merry ve Eowyn’i iyileştirmesini göremememize, dolayısıyla Faramir ile Eowyn arasında gelişen sevgiye şahit olamamamıza da üzüldüm. Konudan uzak kişiler için Eowyn aşkına karşılık alamayan, ezik bir kadın gibi yansıdı perdeye. Saruman’ın ise sadece adı geçti, kendisi arz-ı endam etmedi. Orta Dünya’nın ondan nasıl kurtulduğuna ilişkin bir bilgi de yoktu.

Yeniden yazılan yerlere gelince; Gollum’un Frodo’yu işkillendirip, Sam’e de tuzak kurarak, Sam’i geride bıraktığı kısım saçmaydı. Ama bu olayın sonu iyi bağlanmış olduğu için çok da kızamıyorum PJ’e. Filmi “kitabın sinema uyarlaması” olarak görmeye çalıştıkça, hak vermesem de yönetmeni anlayabiliyorum. Zira film benim ve birçok yüzük dostunun istediği gibi çekilse, bu kadar izleyici toplamazdı. Ne yazık ki New Line’ın esas amacı bizleri memnun etmek değil, hasılat elde etmek. Legolas’ın her filmde son derece akrobatik hareketlerle öne çıkarılması da bundan dolayı zaten...

Elrond’un birden bire Theoden’in otağında belirmesi, Sauron’un kapaksız ateşten gözünün bir projektör gibi Mordor’u taraması, Sam’in “bu Frodo için, bu da babam için” repliğinde dile getirdiği Cüneyt Arkın tınlaması, Gimli’nin filmin “mizah unsuru” olarak çok yerinde olan espirileri, Bilbo’nun Gri Limanlar’a giderkenki hali hoşuma giden ayrıntılar oldu. Filmlerin final jeneriklerini de okuma alışkanlığı olan benim gibi biri için, ana karakterlerin kara kalem eskiz çizimlerinin süper olduğunu eklemeden geçemeyeceğim. Bu arada bir bravo da Denethor’u canlandıran John Noble’a.

Bu konu üzerinde daha çok tartışılacağını biliyorum. Hele de Oscar olayı gündeme geldikten sonra daha da çok. Ama isterse tek bir Oscar, Golden Globe, vb. almasın, bence PJ iyi bir iş çıkardı. Belki ilerde daha iyisi yapılır ama bugün bununla yetinmek zorundayız.

Gelecek yıl bu zamanlarda, günler öncesinden alınmış sinema biletleri olmayacak elimizde. Ama dünya gözüyle şu günleri yaşadık ya, bence bu en güzeli.

Barışla kalın...

Silverberry

İstanbul’da izleyeceklere not: En güzel sinema salonlarına ve muhteşem ses düzenine sahip olan Mecidiyeköy Profilo’daki Cineplex Odeon’da izledim filmi. Kopyalardan kaynaklanan aksaklıklar yüzünden 1 saat geç başlamasının yanı sıra, sürekli bir takır tukur sesi ve arada kısa süreli ses kesilmeleri oluyordu. İnşallah düzelir ama bu bilgiyi aklınızda bulundurmanızda yarar var...





Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=1471