Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey

Aldueren göndermiş "Sizlere bugün sevdiğim insanlardan birisinden bahsetmek istiyorum. Barış Müstecaplıoğludan, yani Perg Diyarının yaratıcısından, adını ilk Türk fantastik roman yazarı olarak duyuran, mütevazi görüntüsünün altında, gönlünde ve zihninde fırtınalar kopan sevgili dostumdan.

Barış ile Fantastik Cumartesiler buluşmalarında tanışma fırsatım oldu. Acemi bir yazar olarak ilk buluşmaya katılmak bana da nasip olmuştu. Karnı burnumdaki bedenimi binbir güçlükle taşıyor olmama rağmen içimdeki fantasy aşkı beni sürüklediği için yola çıktım. Dar döner merdivenleri adeta yuvarlanarak tırmanan bendenizin üzerindeki garip gözlere aldırmadım ve buluşma yeri olan kafenin en üst katına oflaya puflaya da olsa çıkmayı başardım. İyi ki de çıkmışım.

İlkel çağlardan kalma bir han olarak hayal ettiğim, ( Herkes cücelerden elflerden bahsediyordu.) sigara dumanının üzerimize çöktüğü kafede ( Bir hamile için oysa ne kadar da sağlıksız bir ortam!! ) koyu sohbetin arasında gözlüklü, zayıf uzun boylu, etrafındaki insanların kendisini büyük bir dikkat ve heyecanla dinlediği genç adamı gösterdiler bana, Barış bu dediler. Barış Müstecaplıoğlu işte bu. Vay be, dedim içimden. Kıskandım valla, ne diyeyim. Ama jealous manasında değil, envy yani; neyse ukalalık etmeyeyim Türkçesi gıpta ettim anlayacağınız. Kolay değil, bu yaşta bir ilke imza atmak hem de hiç kolay değil.

Gelelim Perg Efsanelerine. Barışın yarattığı Perg Efsaneleri, ülkemizde özellikle son yıllarda tırmanışa geçen fantastik edebiyatını takip eden okuyucular için mutlaka ve mutlaka ele alınması gereken bir eserdir bence. Nedenine gelince; çünkü romanlar, herşeyden önce kendi içimizden birinin yarattığı bir ilki temsil ediyor. Büyük bir gurur !

Yıllardır rafları dolduran batılı yazarların yanında Perg Efsaneleri, kendine bir yer edinebilmeyi başarmış olmanın marurluğu ile karşımıza çıkıyor; farklı olmanın gururunu taşıyor. Çünkü klasik, alışılagelmiş cücelerin, elflerin, kenderlerin Perg Efsanelerinde yeri yok. Hatta ve hatta hiçbirşeyden korkmayan ve her işin üstesinden gelen, süper güçleri olan kahramanlarla da işimiz yok Pergde!

Onlar yerine hurglar, hunsıblar, promlar, burfenler ve daha niceleri karşımıza çıkıyorlar. Batı ile doğu kültürünün bir karması olarak cepken giyen yiğitleri, camdan saraylarda oturan emirleri görüyoruz karşımızda. Hatta Tanrıların bile bencil ve acımasız olabileceğini görüyoruz.

Hiç kimsenin yüzde yüz iyi ve yüzde yüz kötü olmadığı gerçek dünyamızın bir yansıması sanki Perg Diyarı. Baş kahramanlar alışılagelmiş hikayelerdeki gibi super kadim güçlere sahip kişiler değil; zaman zaman hataya düşebilen, korkan, yeri geldiğinde ağlayan, pişmanlık duyan yani tıpkı gerçek dünyamızdaki gibi, olması gerektiği gibiler. Belki de bu yüzden çok sevdim Perg Efsanelerini. Beni hiç de tahmin etmediğim diyarlara sürüklediği için belki de hiç ummadığım karakterlerle tanıştırdığı için sevdim. Belki de karakterlerin de tıpkı bizim gibi eksik tarafları olduğu ve ancak dostlarıyla yardımlaşarak problemlerin üstesinden geldikleri için sevdim, kendime yakın bulduğum için.

Bildiğiniz gibi sitemizde zaman zaman hikayelerle ilgili pek çok şey yazıldı, tartışıldı. Birbirimizden etkilendik ve elimize kalemi kağıdı alarak hepimiz birşeyler karaladık, ama iyi, ama kötü. Özellikle sitemize üye olan ve hikaye yazan pek çok arkadaşımızı düşünerek Barışa sordum, genç yazarlara tavsiyen nedir diye. O da şöyle cevap verdi :

Genç yazarlara iki tavsiyem var, birincisi okusunlar, okusunlar ve okusunlar. Her türün iyi örneklerini hatmetmeden önce kalemi ellerine almasınlar. Yoksa yazdıkları iyi mi kötü mü, o fikir daha önce kullanıldı mı bunu bilemezler. Doğru ve güzel Türkçe'yi öğrenmek için mümkün olduğunca Türkçe yazılmış kitapları tercih etsinler, elbette iyi yazarların eserlerini. Illa fantastik olmaları da gerekmiyor bu kitapların. Türkçe'yi çeviri romanlardan öðrenmeye kalkmasınlar yeter ki.

İkincisi, metinlerinin üzerinde ellerinden gelenin en iyisinin bu olduðundan şüpheleri kalmayana kadar çalışsınlar. Ilk yazdıkları şekilde yayımlatmaya ya da internet sitelerine koymaya heveslenmesinler. Bir metin ancak üzerinden defalarca geçildikten sonra olgunlaşıyor. Bunun bilincinde olsunlar, acele etmesinler. Yazarlık sabır işidir.

Şu sıralar yayıma hazırlanan yeni romanı ve çizer Deniz Erbaş ile birlikte hazırladıkları Perg konseptine dayanan çizgi eser üzerinde çalışan dostuma buradan sevgilerimi gönderiyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Herşey için çok sağol Barış

Esra
Alduéren

( Perg Efsaneleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için : www.pergefsaneleri.com )
"