Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey

smiling_girl göndermiş " İki gece Antepte kalıp oğlanı yalnız bırakınca kendimizi affettirmek lazım. TÜRSAK Film Festivalinin kapanış gecesinde bütün gençlerin çılgın gibi beklediği Yüzüklerin Efendisinin ikinci bölümü özel olarak gösterilecek. Koşa koşa gidiyoruz. Bir izdiham, bir izdiham! Herkesin yanında oğluşu, kimsenin festivalde kazanan filmleri merak ettiği yok. Bu filmleri tekrar gösterseler. Siyad ödülünü alan İslamın Müziği çok ilgi çeker. Ben Işık Saçan Apolloyu kazanan İbbolye Feketenin Çikosunu ve Jüri Özel ödülünü alan Çek yönetmen Zdenec Tycin Mutluluğu beklerken isimli filmini merak ediyorum... Zdenec Tyc, ödül alırken öyle sevindi, öyle sevindi ki sahnede hopladı zıpladı, sağa sola koşuştu, o soğuk töreni Oscar törenine çevirdi. Jüri başkanı ünlü Amerikalı oyuncu John Savage da bunun için elinden geleni yapmış ve pek şık giyinmişti ama ne yazık kie pek şık giyinmişti ama ne yazık ki herkesin derdi başkaydı. Laf aramızda ödül kazanan filmleri gösterseler kaç kişi seyretmek için o karda kışta gelirdi bilmem. Filmin fragmanları bile hiç de öyle kolay yenilir yutulur lokma olmadıklarını kanıtlıyordu.Festivali anons ederken daha hiçbir filmi görmeden size ne demiştim hatırlıyor musunuz? Bu festivalin konusu madem ki dinler arası diyalog, demek ki şiddet, demek ki kan, demek ki savaş ve gözyaşı seyredeceksiniz! Aynen öyle. Zaten İki Kule de böyle bir film.

Umut var!Kötülere rağmen
--------------------------------
Film, üç buçuk saat sürüyor. Ben bir ara fabrika gezmeye meraklıydım, birkaç otomotiv fabrikası gezmiştim. Karoseri bölümünde özel kulak tıkacıyla çalışırlar. Çünkü kalıba giren metal sesleri dayanılmaz bir gürültü yaratır. Filmde aynen öyle. Üç buçuk saatin iki saati, inanılmaz bir teneke gürültüsü. Çünkü tuhaf zırhlar giymiş binlerce figüran, üstelik de ellerinde kılıç kalkan savaşıyor! En beter savaş sahnelerinde artık sadece kulaklarımı değil, gözlerimi de kapatıyorum, çünkü o tuhaf yaratıklar çok da çirkin!
Haa, bir de bir yıllarca Malkoçoğlu Cüneyt Arkın ın hakkını yemişiz. Alt tarafı beş on kişiyi dövüyordu. Filmde 500 kişi 10bin kişiyle savaşıyor! Beş on atlı, kaleden bir çıkıyor dört nala, ordunun içine dalıyor da burunları bile kanamıyor ve üstelik bütün o karşılarındaki çelik çomak yığını gümbür paldır yerlere yuvarlanıyor!
Ama çocuklar bayılıyor. Büyük çocuklar da bayılıyor! Arada bir oğlana bakıyorum, uykusu geldi mi diye, gözünü kırpmadan, huşu içinde izliyor. Bunu gerçekten analiz etmek lazım. Nedir bu fantastik roman, fantastik film merakının altında yatan gerçek?
Görüntüler güzel. O dağlar, ormanlar, tuhaf yaratıklar, bir koca masal. Yürüyen, konuşan,hatta savaşan ağaçlar muhteşem! Hatta komik. O dehşet sahneleri, hem ürkütücü, hem de gerçek olamayacak kadar korkunç olduğu için boşverebiliyorsunuz.
Fakat ana tema, o güzeller güzeli Liv Tyler ın fısıldayarak söylediği gibi: There is a hope! Umut var! Kalenin içinde sıkışmış 500 kişiye 10bin vahşi savaşçı saldırdığı zaman bile umut var, en olmadık tehlikelerde, en aşılmaz sanılan engellerde, en yenilemez sanılan güçlüklerde umut var. VE... İyiler kazanıyor! Sonra bütün o şamataya rağmen kahramanlar ölmüyor. Figüran telefatı müthiş. Ama ana karakterler, hep ayakta. Bütün bunlar gençleri üzmüyor, hayatla barıştırıyor.
Film steril. Cinsellik yok. Aşk, minimal düzeyde. Bir iki dakika bakışma, en fazla dudak teması. Tam ergen dönem gençliğine göre. Nerde o Karaoğlandaki Yunan güzelleriyle ateşli yatak sahneleri.
Liv Tyler da neden sevgilisinden o kadar ayrı kalmış film çekiyor diye bilmem. Topu topu on dakika gözüküyor, onu çeker, sonra çeker gider insan evine! Film, tam 184 salonda birden başlıyormuş. Bırakın babalar ve oğullar gitsin. Çok mutlu olurlar!

Not:Bu yazı 21 Aralık 2002 Posta Gazetesinde yer almıştır, Yazgülü Aldoğan adlı bir kişiye aittir. Ben şahsi tepkilerimi biraz olsun sizlerle paylaşabilmek için bu yazıyı yazdım. Ve gerçekten haksız yorumlar yaptığına inanıyorum. Çünkü kitap ve içeriği hakkında bilgisi olduğunu sanmıyorum. Eğer bilseydi böyle bir yazı yazmazdı... Haklı veya haksız yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgilerle...
"