Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 62 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik
Yayınlanma tarihi Mart 22, 2006 - 13:44:58 Gönderen iarwainbenadar

Editörün Seçimi / Özel Yazılar anaglareb göndermiş "
Tıbbın ve psikolojinin temel ilkeleriyle ışığında “obsesyon” olarak gayet 'batılı' bir şekilde andığımız kavram şöyle tanımlanmış: “Sağlıksız bir takıntı, zorlanmış bir zihin meşguliyeti.”

Bu takıntı ve yeni çağın hastalıkları diyebileceğimiz panik atak, obsesif-kompulsif bozukluk gibi rahatsızlıkların bu “yeni çağ” ile ne gibi bir bağlantısı olabilir? İçimizde yarattığımız çağlar boyunca, obsesif-kompulsif (zorunlu takıntı) bozukluğumuz bir artış sürecine girmiş diyebiliriz. Sürekli iletişim ve zorunlu paylaşım takıntılarımıza yeni yollar açarken, biz ise bu takıntılarımıza bile bağlanıyorduk. Her popüler olanın bir takıntılı insanlar hayran grubu, nefret eden grubu bulunuyordu. Çok popüler General Electric’in yaptığı her şeyin yanında olanlar varken, Tesla’yı tanımadan sadece General Electric’in karşısında olmak için Westinghouse’u destekliyorlardı. Nikola Tesla sefalet içinde hayattan göçerken Thomas Edison, her icadın potansiyel mucidi, bir koyun sürüsünden farksız bir halkın önündeydi.

Obsesyon bir çeşit sürüleştirme midir? Bilinçli obsesyon var mıdır? Gibi sorulara girecek kadar araştırma aşığı olanlarımız olabilir. Ancak bu obsesif yönlendirme hikayesini başka sularda anlatalım ki daha rahat irdeleyebilelim.

1954 yılında J.R.R. Tolkien adında bir dil bilimcinin yüz binlerce satan kitabı Yüzüklerin Efendisi yayımlanıyor. Hobbit ile pek de “olgun” bir şöhrete kavuşamamış yazarın bu kitabı şöhretini hem yukarılara çekiyor hem de inanılmaz bir başarıya sebep oluyor. Tolkien çiçek çocukların, eski Nazilerin, Katolik İngilizlerin, Komünistlerin, Kapitalistlerin ve artık hangi ideye sahiplerse onların, önce beğendiği, daha sonra savunduğu, sonra ise belki peşinden gittiği bir eser oluyor. Tolkien sonrası fantezi yaratıcılığı Tolkien’de kesiliyor. Tolkien’den sonraki fantastik sinema Tolkien’i çok zor aşıyor. Yaratıcılığı durdurmuyor bu kesinlikle ama Tolkien yaratıcılığı yönlendiriyor. Yukarıda saydığım bütün idealistlerin sadece başucu kitabı değil, bilmeden ve istemeden de olsa kaynak kitabı oluveriyor.

80, 90 ve yeni yüzyıla gelindiğinde ise farklı birçok üst boyut, farklı dünya hikayesi çıkıyor karşımıza. Yıldız Savaşları, Ejderhamızrağı, Matrix, Otostopçunun Galaksi Rehberi ve daha pek çoğu. Kimisi sinema filmleri ile başarı sağlarken, kimisi kitap dizileri ile dilden dile dolaşıyor. Birçok farklı fikirle yoğrulmuş da olsa Yıldız Savaşları, Matrix, Otostopçunun Galaksi Rehberi’nin Asimov’dan etkilenmediğini kim söyleyebilir? Etkilenmek ne kelime belki kalıplarından bile sıyrılamamıştırlar. Ya Ejderhamızrağı, Unutulmuş Diyarlar gibi fantastik kurgu ürünleri? Yüzlerce kitabının bir tanesi bile Tolkien’in yarattığı dünyadan çıkabilmiş midir?

Peki, buna sadece esinlenme diyebilir miyiz? Esinlenmenin anlamı yeni şeyler yaratırken ilham verici nesne olarak başka –ve genelde daha büyük- bir eseri almak, ama yine de çok daha farklı bir şey yapmaktır. Kalıpların dışına çıkamamak veya çıkmamak ya kabaca “iş yapan –bahsettiğimiz durumda satan-” bir eser vermeye çalışmaktır, ya da takıntının insanın ellerinden çıktığının bir habercisidir. İstemeden bile olsa popüler olana yenik düşmektir ve böylece ancak “Tolkien’in benzeri bir tarz” ile kendini okutmaya davet eder.

Filmler, diziler, radyo tiyatroları, çizgi filmler, hayranların yazdığı kitaplar… Bütün bu ciddiye alınması gereken eserler varken önümüzde, yaratıcılığın boşa gittiğini mi düşünmeliyiz acaba?

Belki de hayır. Ancak insanların yaratıcılıklarını bu gibi şeylere yönlendirmesi bize birkaç ipucu verebilir. Bunlardan birincisi bu takıntılılık derecesinin insani olduğu ve salt hayranlıktan kaynaklandığı, ikincisi ise art niyet güdülmediği, belki de bundan haberdar bile olunmadığıdır. Sonuçta yukarıda sözü edilen eserler bir şeyin kalıbından çıkmaya çalışmıyor o kalıba sığmaya çalışıyordur.

Eserlerin orijinalliği aranan bir özellik olmuşken ve orijinal olan bir şeyi yaratmak giderek zorlaşırken, bir şarkıyı bile alıntılamak bize daha kolay görünmekte belki de. Popüler olan ne varsa biz onu alıyoruz, tarıh boyunca geliştirdiğimiz o “topluluğun değer verdiği her şeyin üstüne gitme dürtüsü” veyahut “popüler olanın verdiği tatmin duygusu” paranoyalarını bir kenara bırakamıyoruz. Tolkien’in 50 sene önce yazdığı kitaplar hakkında denemeler yazıyoruz, halbuki yorumunu kitabın sayfalarına kazınmış olan fikirleri, kitabın yapraklarını çeviren zihinler ancak anlayabilir; bunun da farkındayız.

Buraya kadar konuştuklarımızdan sonra, önümüze iki problem çıkıyor. Yaratıcılığın zaten yaratılmış olana “heba edilmesi” ve popüler olanın hep iyi olduğu düşüncesi. İki problemin de aslı astarı yok diyebiliriz aslında hiç de haksız sayılmayız böyle dersek. Ama yine de inceleyelim.

Yaratıcılık belli bir düzeyde her insanda bulunan bir yetiyse eğer, bu düzeyin de harcanabilecek değil kullanabilecek bir birikim olduğunu söylemeliyiz. Harcanan şey yaratıcılık değildir, zamandır. Zamanı, bir insana yaprakları çevirirken bir şeyleri anlatarak değil de, başkasının yapraklarını birilerine anlatarak geçirmek; veya bir şarkı sözünün insanlara verebileceği duyguyu, başka bir bilgiye dayandırarak veya şart koşarak, bilinçli bir takıntıya yönlendirerek vermek, kimisi için daha büyük bir takıntı, kimisi için –ki bu takıntılı olan için olabilir- müthiş bir metafor, kimisi içinse tamamen anlamsızdır. Ancak bu zaman harcamak değil, temel alınan eseri –abartılı olsa da- putlaştırmak ve kutsallaştırmaktır. Üzerinde yapılabilecek, kimsenin yardımı olmadan tamamlanabilecek, tartışmaları, baştan bir kalıba sokmaya çalışmaktır. Beğeniyi yönlendirmektir, takıntıya davetiye çıkarmaktır. Yani boşa giden saatlerdir asıl olan. Bu saatlerin ise tamamen isimsiz bir takıntılı topluluk oluşturması –kimsenin farkında olmadığı bir topluluk!- daha büyük bir kayıptır.

Yine bu takıntılı topluluk – Tolkien takıntılı kitapseverler, Lucas takıntılı bilimkurgu severler, onlara karşı söz söylettirmeyenler ve sürekli karşı söz söyleyenler diye örnek verebiliriz- popüler olan her şeye aynı anda hareket eder. Sanal bir şekilde gündeme getirilmiş ve ucundan kıyısından kendi takıntılılıklarına dokunan her şeyle ilgilenirler. Böylece popülerleşen daha çok popülerleşir. Popüler olan şeyler birbiriyle etkileşime girer ve bunun tüm suçunu gündemi yaratan ve eserleri çok fazla irdeleyenlere atsak yanılmış olmayız. Yüzüklerin Efendisi ile Metal müziği böyle bağdaştırabiliriz belki. Bir ironi sezmişsinizdir eminim siz de. Alternatif olan, belli bir çevrede popüler olmaktadır, “alternatif popülerlik” doğduğu anda ise kutuplaşmalar doğmakta, kutuplaşmalar ise kopuşlara sebep olmaktadır.

Televizyonlardaki reality şovlar veya insanların bir yere kapatılıp izlendiği programlar popülerdir, alternatif popülerliği savunanlar ise bunlardan hiç hoşlanmadıklarını gayet sert bir biçimde dile getirirler, bunu yaparken kumandalarının bir tuşuna dokunarak çarpık arkadaşlık ilişkileri olan “çok müthiş” buldukları bir diziyi açarlar ve izlerler.

Bugüne kadar bu iki gruptan hep olduğunu söyleyebiliriz ama nesil kopukluğunun bu kadar fazla olduğu bir çağı daha önce dünyanın bir yerinde gördüğümüzü hiç sanmıyorum. Bir şeyleri bilgisizce eleştirmek de, bir şeyleri körü körüne beğenmek de bir yere varmayan düşüncelerdir. Hepsi ucu sonsuza açık bir obsesyona yol açar ve bu noktada obsesyonun tanımını hatırlatmak gerekir: “Sağlıksız bir takıntı, zorlanmış bir zihin meşguliyeti.”
"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Editörün Seçimi / Özel Yazılar Hakkında
· Yayınlayan Editör: iarwainbenadar
· Ana Sayfa


Editörün Seçimi / Özel Yazılar Hakkında en çok okunan :
Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 7 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik (Puan: 1)
Gönderen shieldmaiden Tarih: Mart 25, 2006 - 16:18:53
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Witchking metal severler ile Lotr severlerin bağlı olduğunu söyledi. Haklı, ikisi tarafından da dışlandım. Müzik de edebiyat da hepimiz için var. Kapitalizmin bunları yozlaştırmasından endişe duyulmasını anlarım, bu endişeyi ben de duyuyorum. Bir kitabı veya bir müzik türünü bir insan topluluğunun diğer insanlardan korumaya ( ! ) kalkışması başka birşey.
" Sen bu müziği dinleyemezsin, bu bize ait ve sen bizden değilsin! " demeye veya benzer bir cümleyi Lord Of The Rings için kurmaya ne hakkın var senin? Metal dinlemek ya da Lord Of The Rings okumak için birilerinden izin mi almalıyım? Evet, dini inançlarıma bağlıyım. Evet, duygusalım. Evet, insanlara yardım etmeyi severim. Bunlara itirazın mı var? Bir konsere girerken ya da bir kitabı tartışırken birilerine hesap mı vereceğim?
Sen derken hayali biriyle konuşuyordum, witchking. İkinci cümleden sonrası sana değil. Bu sitede iletişim kurmaya çalışırken çok zorlandım. Rock müzik severim ama Rock müzik dinleyebileceğim mekanlara gitmek gözüme daha da zor görünüyor. Sırf belli bir stereotipe uymadığım için canlı müzik dinleme ya da bu siteye üye olma hakkımı birileri elimden alacakmış gibi.
Benden böyle sert bir üslup beklemediğinizi biliyorum. Ama bir kalıba sokulmak istemiyorum. Ve bu yüzden özellikle şu anda kendimi çok fazla baskı altında hissediyorum. Bizim evde kimsenin inanç biçimi birbirine benzemiyor. Ve kendi inançlarım oluşana kadar az mücadele etmedim. Sadece dini inancı kastetmiyorum. Zayıf karakterli biriyim. Ama kimsenin özbenliğime gem vurmasına izin vermedim. Ve hobilerimi belirlerken birilerine özel hayatımın hesabını vermek istemiyorum.
Kötü biri değilim. Ama kimsenin beni olduğum gibi kabul etmemesinin ağırlığı var üstümde. Bunun için bu kadar satır işgal etmek planladığım birşey değildi. Sadece bu kapana kısılmışlık hissi sinirlerimi çok bozdu. Ne olur beni anlayın.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik (Puan: 1)
Gönderen Beldaran (serra@yuzuklerinefendisi.com) Tarih: Mart 23, 2006 - 04:44:59
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Nesil kopukluğunun bu kadar fazla olduğu bir çağ olmamıştı evet. Çünkü hiçbir çağda manevi değerlerin içi bu kadar boşaltılmamıştı. Çünkü hiçbir çağda bu kadar arayışa girip; bu kadar, bir yerlere ait olmaya çalışmamıştı insanoğlu. Lucas'ın evreninde, Tolkien'in dünyasında, Weis&Hickman'ın yazılarında ya da Adams'ın esprilerinde bulduğumuz duyguları fantastik saydık herbirimiz.Aşkı, dostluğu, fedakarlığı, birileri uğruna birşeyler yapmayı..Yaşadığımız maddi dünyanın bize yapıştırdığı gurur ve kibirle bunu kabul etmeyi reddettik..Bunlara ihtiyacımız olduğunu ve aradığımız ve sevdiğimiz şeyin o yenilmez ya da ulaşılmaz kahramanlar değil onların asil duyguları olduğunu reddettik..



[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik (Puan: 1)
Gönderen earwen_vien Tarih: Mart 22, 2006 - 17:36:02
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Yaratıcılığın doğrudan dolaysız gelişmesi nadir bir durum. Lotr hakkında da, başka herhangi bir eser hakkında da hep söylendi; acaba alegori mi yapıldı, dünya olayları sembolleştirilmeye mi çalışıldı diye. Yani başı çekiyor gözüyle baktığımız yaratıcı fikirler de sınırsız bir orjinalliğe sahip değil. Yine de mesela Lotr'ın dışına çıkamamış başka yazarların kitapları da önemli bence. Hep aynılık, gerçek okuyucuları yakın gelecekte yeni orjinal dünyalar aramaya iten unsur olabilir.

Bilgi çağında bizlere, diğer devirlerdeki insanlardan daha çok kalan zaman ve edinebileceğimiz neredeyse sınırsız bilgi; bizi arayışa itiyor. Zor büyüleniyoruz, ben acıyorum bu devrin ruhlarına. Yoğun bir güzellik bombardımanı altındayız her açıdan. Ama büyülendiğimizde de o şeylere ait oluyoruz sanki. Doğamızdaki ait olma eğilimi, bizi birşeylerin savunucusu yapabiliyor.

Gruplaşmalar umrumda değil aslında. Beni en çok düşündüren bu kadar bilgiye, teknolojiye ve gelişmeye rağmen kişilerin hala adam gibi insan olamayışı. Birşeyler olmadan bir fantastik dünyaya kendimizi ait hissetmeden önce; kendimize, başkalarına saygıyı öğrenmek gibi bir problemimiz var. Önceliğin insanlık değerleri olduğunu hatırlamaya ihtiyacımız var. Yoksa gruplar farklı akımlar renkliliktir hayata...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik (Puan: 1)
Gönderen witchking Tarih: Mart 22, 2006 - 14:45:34
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
bu yazıya gerçekten özenmişsin güzel de bir yazı olmuş;cevap verebilmek için de en az bu kadar uzun bir yazı yeterli olabilir....


ama ben sadece yazının son bölümüyle ilgili birşeyler söylemek istiyorum, alternatif popülerlik gerçekten de güzel bir deyim; eskiden converse giyen veya south park izleyen ne kadar az insan vardı şimdi şu hale bakın...gruplaşma konunusnda bu kadar kopukluğun olduğu başka bir dönem gördüğümüzü sanmıyorum demişsin; katılıyorum ama bu gruplaşma ortak beğeniler ve zevkler doğrultusunda oluşuyor. Din veya ırk gruplaşmalarından daha mantıklı geliyor bu bana, sonuç itibariyle dünyanın 4 bir yanında ki metal sverler ya da yüzüklerin efendisi fanları biribirlerine bir şekilde bağlılar..


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Obsesif Yaratıcılık ve Alternatif Popülerlik (Puan: 1)
Gönderen cthulhu Tarih: Nisan 05, 2006 - 19:21:39
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Bu yazıda kısmen hak verdiğim noktalar var. Fakat sanıyorum yazıda şeylere dair körükörüne, anlamsız bir takıntı geliştirmiş ve o takıntı içinde boğulan zihin ile, onları gerçekten kavramaya çalışan ve bu yüzden de onlarla sanki gereğinden fazla vakit harcayan zihin birbirine karıştırılmış. Diyelim ki, ikinci durum da bir çeşit takıntıdır. Diyelim öyle olsun, önemli olan kişiye ya da kişinin erişebildiği çevreye bu uğraşın bir şeyler katıp katamadığıdır. Bakınız Platon’un ya da Aristo’nun eserlerini binlerce yıldır tekrar tekrar işliyoruz, sürekli yeniden onlara dönüyoruz. Bu anlamda bu filozoflar popülerdir. (Felsefe ile ilgilenmek ne kadar popüler sayılabilirse tabi). Ya da Kafka ya da Camus sürekli eserleri üzerinden düşündüğümüz yazarlar. Onlarla sürekli meşgulüz, çünkü ortaya uğraşmaya değecek denli önemli, u***** açıcı bir şeyler koymuşlardır. Yüzüklerin Efendisi modern çağda, özellikle x ve y kuşağı için böyle bir yer tutuyor ve bu insanlar onu okuyacaklar, tekrar okuyacaklar, sonra onunla ilgili okuyacaklar, düşünecekler vs.. Tüm bunlara ihtiyaç duyuyorlarsa bunları yapacaklar.

Arkadaşımız ayrıca Tolkien’in eserinin sürekli bu sebeple bir türlü aşılamadığı, sürekli taklit edildiği iddiasında. Şimdi bunda haklılık payı var. Ama biraz daha yakından bakalım. Modern fantastik edebiyat kalıbını büyük oranda Tolkien ördüğü bir edebi biçimdir. Bu anlamda zaten yazacağınız herşey çokca Tolkien’i andıracaktır, öyle olmak zorundadır. Bu durum o eserlerin tamamını bir Tolkien taklidi yapmaz. Çünkü fantastik edebiyat tamamen biçimden ibaret değil. Bir takım popüler eserlerin, üzerine hiçbir şey koyamadan bir Yüzüklerin Efendisi taklidi serisi yarattıkları doğrudur, ama örneğin Yerdeniz beşlemesi bu fantastik kalıbın içinde anlatı derinliği ile farklı bir eserdir. Ayrıca Tolkien’in ördüğü kalıbı zorlayan, hatta kısmen aşan ve bu anlamda da farklı bir yaratıcılık ortaya koyabilen eserler de var. Bütün bunlar unutulup sanki sürekli bir tek eser etrafında yazarlar ve okurlar dönüyormuş gibi görmek doğru değil. Bu fanteziyi yeni hiçbir anlatı ortaya koyamayan bir edebi tür olarak basitleştirmekten ibaret olur. Bunu burada bırakacağım çünkü açmaya kalkarsam çok uzun bir izahat vermem gerekecek.

İşin doğrusu Yüzüklerin Efendisi’ni ya da x bir şeyi okumakla, dinlemekle, izlemekle kalmayan, onun üzerinden insana ve dünyaya dair görülecek, öğrenilecek olan ne varsa hepsini görmek için bilinçli olarak araştıran, okuyan, yazan ve paylaşan ne kadar akıl varsa hepsini bir kazanç olarak görmek durumundayız. Eğer zaman böyle harcanacaksa harcansın, buna değeceğine kuşkum yok. Matrix benzer bir örnektir. Yıllarca akademik tartışmalara varana dek insanları meşgul etti bu film. Bir sürü çalışma yapıldı üzerine. Matrix filmi çok insanı hiç yoktan eski-yeni bir çok felsefeyi düşünmeye, öğrenmeye itmiştir. Uzunca bir süre burada olduğu gibi az-çok obsesif diyebileceğimiz bir ruh hali ile irdelemişlerdir bunları. Aslında buna ne ad verdiğinizin pek bir önemi yok, bu önemli bir kazanımdır.

Ayrıca bir şey salt popüler olduğu için eleştirilemez. İyi ve kötüye dair değer yargılarımızı, popüler olmayan ve popüler olanla değiştirmemeliyiz. Bir şeyin popüler olması kötü olması anlamına gelmez. Alternatif popülerlik dediğimiz durumun da ille de kendi içine kapanmış, statik bir yapı kazanmış bir beğeni olması gerekiyor mu? Önce bunu sorgulamalıyız ya da şöyle diyeyim, alternatif popülerlik her daim az-çok sağlıksız obsesif kimselerin işi olmak zorunda mıdır? İkincisi, diyelim öyle olması gerekiyor, peki alternatif bir popülerlik oluşmasının önü alınabilir mi? Diyebiliriz ki, her iyi alternatif ürün ya da düşünce ister istemez az-çok bir altern

Yorumun devamı...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012