Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 53 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Bitmemiş Öyküler: Ferah Çayırlar Felaketi (İkinci Bölüm)
Yayınlanma tarihi Eylül 19, 2005 - 18:30:44 Gönderen iarwainbenadar

Bitmemiş Öyküler Çevirileri. Aragorn-2 göndermiş "

Isıldur’a öyle geldi ki düşman sanki Orman’a doğru geri çekiliyordu. Arkasına baktı. Dağların ardına doğru batarken, güneşin kızıl parlaklığı bulutlardan yansıyordu; yakında gece çökecekti. Hemen yürüyüşe devam etme emrini verdi, Orklar’ın daha az avantajlı oldukları patikanın aşağı ve düz bölgelerine doğru kıvrılacaklardı. 19 Pahalıya mal olan geri püskürtülmelerinden sonra onların uzaklaşacaklarına inanıyordu, gözcüleri gece boyunca onu takip edecek ve kampı gözleyecek olsalar dahi. Bu, avları dönüp onları ısırdığında Orklar’ın hep başvurdukları bir huylarıydı.

Fakat yanılmıştı. Burada yalnızca bir kurnazlık işlemiyordu, ancak vahşi ve acımasız bir kin de mevcuttu. Dağ’lı Orklar, uzun zaman önce geçitleri gözlemek için yollanmış, Barad-dûr’un amansız hizmetkarları tarafından yetiştiriliyor ve komuta ediliyordu, 20 ve böyle olsa da hiçbirinin, iki sene önce onun kara elinden kesilen Yüzük’ten haberi yoktu, o hala Sauron’un kötü iradesi ile doluydu ve tüm hizmetkarlarını yardımına çağırmıştı. Dúnedain ancak bir mil kadar yol gitmişti ki Orklar yeniden harekete geçtiler. Bu kez hücüm etmediler, fakat tüm kuvvetlerini kullandılar. Geniş bir sıra halinde geldiler, bir hilal şeklinde kıvrıldılar ve az sonra Dúnedain’in etrafında kırılmaz bir halka halinde kapandılar. Şimdi sessizdiler, ışık hızla zayıflıyor olsa da çok korktukları Númenor’un çelikyaylarının 21 menzilinden güvenli bir uzaklıkta duruyorlardı, Isildur ihtiyacı olan çok az sayıdaki bütün okçulara sahipti. 22 Durdu.



Bir duraklama oldu, Dúnedain içindeki pek çok keskin gözlü adam Orklar’ın adım adım, gizlice yakına doğru geldiklerini söylese dahi. Elendur karanlıkta yalnız başına ve sanki düşüncelerinin içinde kaybolmuş gibi duran babasının yanına gitti. "Atarinya," dedi, "bu iğrenç yaratıkları korkutacak ve sana itaat etmelerini sağlayacak olan güce ne oldu? Yoksa yararsız mı?"

"Heyhat, öyle, senya. Onu kullanamam. Ona dokunmanın acısıyla dehşete kapılıyorum. 23 Ve henüz onu kendi irademe boyun eğdirecek kuvveti bulamadım. Benim gücümden çok daha üstün birine ihtiyaç duyuyor. Onurum yıkıldı. O, Üç Yüzük’ün Koruyucuları’na götürülmeli."

Tam o anda aniden boruların gürültüsü duyuldu, ve Orklar pervasız bir vahşetle kendilerini Dúnedain’in üzerine fırlatarak her yandan kapanmaya başladılar. Gece çökmüş ve umut sönmüştü. İnsanlar yeniliyorlardı; çünkü büyük Orklar’dan bazıları ikişer kez sıçrayıp ölü ya da diri tüm ağırlıkları ile bir Dúnedain’in üzerine yığılıyorlardı, güçlü pençeleri onlara takılıp öldürüyordu. Orklar bu çarpışmada bir insan için beş can veriyorlardı, fakat bu çok ucuzdu. Ciryon bu şekilde katledildi ve Aratan da onu kurtarmak için bir girişimde bulunurken ölümcül bir yara almıştı.Elendur yaralanmamıştı ve Isildur’u arıyordu. O ise saldırının en ağır olduğu doğu kıyısında adamlarını biraraya getirmekle meşguldü, çünkü Orklar, onun alnında taşımakta olduğu Elendilmir’den hala korkuyorlar ve ona yanaşmıyorlardı. Elendur omzuna dokundu ve arkasından bir Ork yaklaşıyormuş hissine kapılarak aniden dönmesine neden oldu.

"Kralım," dedi Elendur, "Ciryon öldü ve Aratan da ölmek üzere. Son danışmanınız size tavsiye vermek, hatta emretmek zorunda, tıpkı sizin Ohtar’a verdiğiniz emir gibi. Gidin! Yükünüzü alın, ve ne pahasına olursa olsun onu Koruyucular’a götürün: adamlarınızı ve beni terketmek pahasına olsa dahi!"

"Kralın oğlu," dedi Isildur, "Böyle yapmam gerektiğini biliyordum; lakin acıdan korktum. Ne de seni bırakıp gidebilirdim. Affet beni, ve seni bu felaket sona getiren gururumu." 24 Elendur onu öptü. "Git! Git şimdi!" dedi.. Isildur batıya döndü, ve boynunda asılı duran zincirden bir kese içindeki Yüzük’ü çekip çıkarttı, acısının çığlığıyla onu parmağına taktı, ve bir daha Orta-dünya’da hiçbir göz tarafından görülmedi. Fakat Batı’nın Elendilmir’i söndürülemezdi, aniden yanan bir yıldız gibi kıpkızıl ve öfke dolu bir biçimde parladı. İnsanlar ve Orklar korkuyla yolundan çekildiler; Isildur, başlığını kafasına çekerek, gecenin içinde yitip gitti. 25

Dúnedain’in başına neler geldiği sonradan bilinebildi: çok geçmeden hepsi ölmüştü, biri hariç, ölü adamların altında sersemlemiş ve gömülmüş bir silahtar vardı. Elendur da yok olup gitti, bir sonraki Kral o olacaktı, ve onu tanıyan herkesin önceden söylediği gibi, kuvveti ve bilgeliğiyle, kendisiyle övünmeyen bir görkem ile, Elendil’in soyunun en heybetli ve en adillerinden biriydi, büyükbabasına en çok benzeyen oydu. 26

Denilir ki Isildur o anda yüreğinde büyük bir acı ve şiddetli bir ıstırap çekiyordu, fakat önce peşinde olanlardan tıpkı bir geyik gibi kaçtı, ta ki vadinin dibine gelene kadar. Orada artık kovalanmadığından emin olmak için durdu; çünkü Orklar bir kaçağı karanlıkta kokusundan takip edebilirlerdi, gözlere ihtiyaç duymazlardı. O andan sonra sakınarak ilerledi, çünkü karanlığın içinde geniş bir arazi önünde uzanıyordu, engebeli ve yolu olmayan bir arazi, orada dolaşanlar için tuzaklarla dolu.

Böylelikle sonunda gece biterken Anduin’in kıyılarına ulaştı, bitkin düşmüştü, çünkü Dúnedain’in daha süratli gidemeyeceği böyle bir zeminde bir gün boyunca hiç durup dinlenmeden yürümüştü. 27 Nehir, önünde kapkara köpürerek hızla akıyordu. Bir süre bekledi, yalnız ve umutsuz bir halde. Sonra acele ile tüm zırhını ve silahlarını çıkardı, sadece kemerinde kısa bir kılıç bıraktı, 28 ve suya daldı. Onun yaşındaki çok az Dúnedain’in sahip olduğu bir kuvvete ve dayanıklılığa sahip bir adamdı, fakat yine de diğer kıyıya erişmek için çok az umudu vardı. Daha fazla uzaklaşamadan akıntının yönüne doğru kuzeye dönmeye zorlandı; Ferah Çayırlar’ın kıyılarına sürtünmemeye çabaladı. Fakat kıyı düşündüğünden daha yakındı, 29 akıntının yavaşladığını hissettiğinde ve neredeyse karşıya geçecek gibi olduğunda kendini dev sazlıkların ve yapışkan otların arasında çırpınırken buldu. Aniden Yüzük’ün gitmiş olduğunu farketti. Raslantı sonucu, ya da kendi yarattığı bir şansla, parmağını terketmiş ve onun kendisini bir daha asla bulamayacağı bir yere gitmişti. Bu kaybın verdiği ezici his yüzünden daha fazla çırpınmaktan vazgeçti, ve suyun içine battı, boğulacaktı. Fakat hissettiği ezici duygu çabucak geçti. Acı onu terketti. Büyük bir yük, yok olup gitmişti. Ayağı nehrin tabanına dokundu, oradan kendini çamurdan yukarı fırlattı, kamışların içinden bata çıka ilerleyerek kendini batı kıyısı yakınlarında bataklıktan oluşmuş bir adacığa attı. Orada sudan dışarı çıktı: yalnızca ölümlü bir adam, önemsiz bir yaratık Orta-dünya’nın yabanında kaybolur ve terkedilirdi. Fakat orada gizlenen gece gören Orklar, onu olduğundan çok daha büyük gördüler, bir yıldız gibi delip geçen gözlere sahip dev gibi bir korkunun gölgesi olarak. Zehirli oklarını serbest bıraktılar, ve kaçtılar. Bu gereksizdi, çünkü Isildur silahsızdı, oklar kalbine ve boğazına saplandı, ve hiçbir ses çıkarmadan tekrar sulara gömüldü. Elfler ve İnsanlar bedenine ait hiçbir iz bulamadılar. Böylece efendisiz Yüzük’ün kötülüğünün ilk kurbanı belli olmuştu: Isildur, tüm Dúnedain’in ikinci Kralı, Arnor ve Gondor’un efendisi, ve Dünya’nın o çağında sonuncusu.



Isildur’un ölümü üzerindeki efsaneye dair kaynaklar



Olayın şahitleri vardı. Ohtar ve arkadaşı yanlarında Narsil’in kırık parçalarını taşıyarak kaçmışlardı. Öykü katliamdan kurtulmayı başaran genç bir adamdan bahseder: o Elendur'un silahtarıydı, adı Estelmo idi, ve en son ölenlerden biriydi, fakat sopa ile vurularak bayıltılmıştı, ve öldürülmemişti, ve Elendur’un bedeninin altında canlı halde bulundu. Ayrılışları sırasında Isildur ve Elendur’un konuşmasını işitmişti. Yardıma gelenler çok geç kalmışlardı, fakat yine de Orklar’ın cesetlere zarar vermesini engelleyebilecek zamanları oldu: çünkü habercilerden Thranduil’e ulaşan bilgiden haberdar olan bazı Ormanadamları vardı, ve kendileri de Orklar’a pusu kurmak için bir kuvvet toplamışlardı – ki hepsini dağıttılar, çünkü galip gelmiş olsalar da kayıpları büyük olmuştu, ve neredeyse bütün büyük Orklar ölmüştü: sonraki uzun yıllar boyunca bir daha asla böyle bir saldırı girişiminde bulunmadılar.

Isildur’un son saatlerinin ve ölümünün öyküsü yalnızca tahmin edilmişti: fakat iyi kurulmuş bir tahmindi. Efsanenin tamamlanmış şekli Dördüncü Çağ’da Elessar’ın hükümdarlık zamanına kadar birleştirilemedi, diğer kanıt keşfedilene kadar. Bundan sonra bilinmişti herşey, ilk olarak, Yüzük Isildur’daydı, ve o Nehir’e doğru kaçmıştı; ikincisi, zırhı, miğferi, kalkanı ve büyük kılıcı (ancak başka hiçbirşey yoktu) Ferah Çayırlar’dan çok fazla uzak olmayan bir kıyıda bulunmuştu, üçüncüsü, Orklar savaştan kurtulup Nehir’e kaçmaya çalışanlara engel olmak için batı kıyısında yaylarla donatılmış gözcüler bırakmışlardı (çünkü kamp yerlerinin izleri bulunmuştu, biri Ferah Çayırlar’ın sınırına yakındı); ve dördüncü olarak, Isildur ve Yüzük, ayrı ya da birlikte, Nehir’de kaybolmuş olmalıydılar, çünkü Isildur Yüzük’ü takarak batı kıyısına ulaşmış ise gözcülerden sıyrılmış olmalıydı, ve böyle bir dayanıklılığa sahip bir adam batmadan Lórien ya da Moria’ya gelmeyi başarmış olabilirdi. Bu uzun bir yolculuk olsa da, her bir Dúnedain kemerinde mühürlü bir kese taşırdı, içinde küçük bir likör şişesi ve yolazığı peksimetler bulunurdu, bunlar pek çok gün boyunca ona güç verebilirdi – elbette Eldar’ın miruvor 30 ya da lembas’ı gibi değil, fakat onlara benzer şeylerdi, çünkü Númenor’un ilaçları ve diğer sanatları etkiliydi ve henüz unutulmamışlardı. Isildur tarafından atılan donanımının içinde hiç kemer ya da kese yoktu.

Uzun zaman sonra, Elf Dünyası’nın Üçüncü Çağı söndüğünde ve Yüzük Savaşı yaklaştığında, Yüzük’ün bulunduğu Elrond’un Divanı’nda açıklandı, Ferah Çayırlar’ın kenarına ve batı kıyısına yakın bir yerde suya gömülmüştü; Isildur’un bedenine dair hiçbir iz bulunamamış olmasına rağmen. Saruman da aynı bölgede gizlice araştırmalar yapıyordu; fakat Yüzük’ü bulamamış olsa bile, neler bulmuş olabileceğini henüz hiçkimse bilmiyordu.

Lakin Kral Elessar, Gondor’da taç giydiğinde, krallığını yeniden düzene sokmaya başladı, ve ilk görevlerinden biri de Orthanc’ın onarımı olmuştu, Saruman’dan geri aldığı palantir’i tekrar buraya yerleştirmek niyetindeydi. O zaman kulenin tüm sırları araştırıldı. Pek çok değerli şey bulundu, Eorl’un mücevherleri ve ata mirasları, Kral Théoden’in zayıflığı sırasında Solucandil’in marifetleri ile Edoras’tan çalınmışlardı, ve diğer bazı şeyler, daha kadim ve güzel olan şeyler, çok uzaklardaki höyüklerden ve mezarlardan. Saruman alçaklığı sırasında bir ejderha olamamıştı belki ama hırsız bir kargaya dönüşmüştü. Sonunda Elessar’ın, Cüce Gimli’nin yardımı olmadan asla bulamayacağı ve açamayacağı gizli bir kapının arkasında çelikten küçük bir dolap ortaya çıkarıldı. Belki de Yüzük’ü içine koymak için tasarlanmıştı; fakat neredeyse tamamen boştu. En üst rafında duran küçük bir kutunun içinde iki şey buldular. Biri ince bir zincirle bağlanmış altından küçük bir kutuydu; boştu, ve içinde hiçbir yazı ya da bir iz yoktu, fakat tüm kuşkuların ötesinde şu kesindi ki bir zamanlar Isildur’un boynundaydı ve içinde Yüzük’ü saklıyordu. Hemen yanında paha biçilemez bir hazine vardı, uzun zamandır kaybolduğu düşünülerek yası tutulan bir nesne: Elendilmir’in kendisi, mithril’den 31 yapılma bir zincirin ortasında yer alan beyaz yıldız şeklindeki Elf kristali, Silmariën’den Elendil’e kadar miras kalmıştı, ve onun tarafından Kuzey Krallığı’nın hükümdarlık alameti olarak taşınmıştı. 32 Arnor’da ondan sonra gelen bütün kral ve reisler Elendilmir’i taşıdılar, Elessar da bunlara dahil oldu; fakat çok güzel bir mücevher olmasına ve Imladris’te Elf demirciler tarafından Isildur’un oğlu Valandil için yeniden yapılmış olmasına rağmen, Isildur karanlığa doğru kaçarken kaybolmuş olanın ne kadimliğine ne de gücüne sahipti...

Elessar onu derin bir saygı ile aldı, Kuzey’e geri döndüğünde ve Arnor’un krallığını tekrar ele aldığında, Arwen onu alnının üzerine bağladı, ve insanlar onun ihtişamına bakarlarken şaşkınlıkla donup kaldılar. Lakin Elessar onu yeniden tehlikeye atmadı, yalnızca Kuzey Krallığı’ndaki çok önemli günlerde taktı. Diğer taraftan, krallık giysileri içindeyken kendine miras kalan Elendilmir’i taşıdı. "Ve bu, saygı duyulacak bir nesnedir," dedi, "benden başka kırk başın üstünde taşındı." 33

İnsanlar bu saklanmış şeylere daha yakından baktıklarında, dehşete düştüler. Çünkü onlara öyle gelmişti ki bu nesneler, ve tabii ki Elendilmir, bulunamazdı, çünkü Isildur sulara gömüldüğünde onun üzerindeydiler; fakat kuvvetli akıntıların olduğu derin sulara gömülmüş olsaydılar geçen zaman içinde çok uzaklara sürüklenmiş olurlardı. Bu yüzden Isildur derin akıntılara dalmamış olmalıydı fakat omuz yüksekliğindeki sığ sularda ölmüş olabilirdi. Öyle ise niçin, bir Çağ geçmiş olduğu halde, kemiklerine dair hiçbir iz bulunamamıştı? Saruman onları bulmuş ve değer vermemiş miydi – onları onursuzca fırınlarından birinde yakmış mıydı? Şayet böyle olduysa, bu utanç verici bir davranıştı; lakin yine de yaptığı en kötü şey değildi.

NOTLAR

19 Ferah Çayırlar’ın derin çukurluğundan geçmişlerdi, burası Anduin’in (derin bir kanaldan akıyordu) doğu kıyısında zeminin daha sağlam ve kuru olduğu bir araziydi. Orman Yolu’na ve Thranduil’in ülkesine yaklaşılana kadar kuzeye doğru yükselmeye başlıyordu, neredeyse Yeşilorman’ın kenarıyla aynı seviyedeydi. Isildur bunu çok iyi biliyordu. [Yazarın notu.]

20 İttifak’ın çok iyi bildiği gibi, yollarını kısaltmak için Dağlar’ı aşma girişiminde bulunacak herhangi bir güce karşı koymaları amacıyla Sauron’un Kızıl Göz’ün Ork bölüğünü gönderdiğine dair hiç kuşku yoktu. Bu hadisede Gil-galad’ın asıl gücü, Isildur ve bir grup Arnor’lu İnsan ile birlikte Imladris ve Caradhras Geçitleri’nden geçmişti, ve Orklar dehşete kapılarak kendilerini gizlediler. Fakat tetikte ve dikkatli bir şekilde beklediler, sayıca üstün oldukları her Elf veya İnsan birliğine saldırmayı kararlaştırdılar. Thranduil’in geçmesine izin vemişlerdi, çünkü iyice azalmış ordusu bile onlar için çok güçlüydü; fakat uygun zamanın gelmesini beklediler, çünkü diğerleri nehrin kıyıları boyunca pusuya yatmış durumdayken, birçoğu Orman’da gizlenmişti. Sauron’un yenilgisine dair herhangi bir haberin onlara ulaşmış olması pek muhtemel değildi, çünkü Mordor’da çok sıkı bir kuşatma altına alınmıştı ve tüm kuvvetleri yok edilmişti. Şayet içlerinden çok azı kaçmışsa, Yüzüktayfları ile Doğu’ya kaçmış olmalıydılar. Kuzey’deki hesaba katılmayan bu küçük bölük, unutulmuştu. Muhtemelen onlar Sauron’un galip geldiğini düşünmüşlerdi, ve Thranduil’in savaş gazisi ordusu da Orman’ın emin yerlerine gizlenmek için geri çekiliyorlardı. Böylece cesaretlendiler ve efendilerinin övgüsünü kazanma hevesine kapıldılar, hernekadar asıl savaşta yer almış olmasalar da. Şayet herhangi biri onun yeniden dirilişini görebilecek kadar uzun yaşasaydı, kazanacakları şeyin onun övgüsü olmayacağını anlardı, Orta-dünya’daki en muhteşem ödülün ellerinden kaçmasına izin veren bu ahmaklara yapılacak hiçbir işkence onun öfkesini doyuramazdı; Tek Yüzük hakkında hiçbir şey bilmiyor olsalar dahi, ki onu sadece Sauron’un kendisi ve Yüzük’ün köleleri olan Dokuz Yüzüktayfı biliyordu. Lakin birçoğu düşündü ki, Isildur’a yaptıkları saldırının vahşeti ve kararlılığı Yüzük’ün iradesinin bir yanısmasıydı. Onun elini terkettiğinden beri iki seneden biraz fazla bir zaman geçmişti, ve hızla soğuyor olsa da hala onun kötü iradesi ile doluydu, ve daima efendisine geri dönmenin yollarını arıyordu (o yeniden toparlanıp karargahını tekrar kurarken yaptığı gibi). Böylece, onu anlamasalar bile Ork-reisleri Dúnedain’i yok etmenin ve liderlerini ele geçirmenin acımasız arzusu ile doluydular. Yine de bu olayda kanıtlandı ki Yüzük Savaşı, Ferah Çayırlar Felaketi’nde kaybedilmişti. [Yazarın notu.]

21 Númenórean’ların yayları için "Númenor’un Tanımlanması,"na bakın s.178-79.

22 Yirmiden daha fazla değil, denilir; çünkü daha fazlasına ihtiyaç duyulması beklenmiyordu. [Yazarın notu.]

23 Gondor’dan son yolculuğuna ayrılmadan önce, Isildur’un Yüzük ile ilgili yazdığı parşömende geçen kelimelerle karşılaştırın, Gandalf bu sözleri Ayrıkvadi’de, Elrond’un Divanı’nda açıklamıştır: "İlk aldığımda sıcaktı, kor gibi sıcak, elimi öyle kavurdu ki ömrüm oldukça acısından kurtulacağımı zannetmem. Lakin ben bu yazıyı yazarken soğudu ve sanki çekti, küçüldü…" (Yüzük Kardeşliği II 2).

24 Gururu Yüzük’ü Elrond’un ve Círdan’ın tavsiyelerine karşı korumaya sürükledi, çünkü o Orodruin’in ateşlerinde yok edilmeliydi. (Yüzük Kardeşliği II 2, ve Silmarillion’daki Güç Yüzüklerine Dair p.295).

25 Elendilmir’in ışığı, Tek Yüzük tarafından sağlanan görünmezliğe karşı direnç göstermektedir; fakat Isildur kafasını bir başlıkla örttüğünde onun ışığı sönmektedir.

26 Sonraki günlerde denilir ki onu hatırlayan bazıları (Elrond gibi), hem Yüzük, hem de Sauron’un sonsuza dek yok edildiği Yüzük Savaşı’nın galibi Kral Elessar’ın, ona vücut yapısı ve düşünce bakımından çok büyük benzerlikler gösterdiğini söylemişlerdir. Dúnedain kayıtlarına göre Elessar, Elendur’un kardeşi Valandil’in soyunun otuz sekizinci temsilcisiydi. İntikamın alınması için gerçekten çok uzun bir süre geçmesi gerekmişti. [Yazarın notu.]

27 Savaş alanından yedi fersah ya da daha fazla bir uzaklık. Kaçtığında gece çökmüştü; geceyarısı Anduin’e vardı. [Yazarın notu.]

28 Bu eket denilen türdendi: geniş ağızlı, keskin kısa bir kılıç, sivri uçlu ve çift ağızlı, bir buçuk feet boyunda. [Yazarın notu.]

29 Son durduğu yer kuzey sınırından bir mil kadar ötedeydi, fakat belki karanlıkta arazi güneye doğru oldukça eğimli görünmüştü. [Yazarın notu.]

30 Bir şişe miruvor, "Imladris likörü," kardeşlik Ayrıkvadi’den ayrılırken Elrond tarafından Gandalf’a verilmişti (Yüzük Kardeşliği II 3); ayrıca The Road Goes Ever On, s.61.

31 Çünkü bu metal Númenor’da bulunurdu. [Yazarın notu.] – "Elros’un Soyu"ndan (s.232) Tar-Telemmaitë, Númenor’un on beşinci Hükümdarı, gümüş sevgisinden dolayı “gümüş-elli” denilirdi, "ve o hizmetkarlarına mithril aramaları emrini vermişti.” Fakat Gandalf mithril’in “dünyada sadece” Moria’da bulunduğunu söylüyor. (Yüzük Kardeşliği II 4).

32 "Aldarion ve Erendis"te anlatılır (s.193) Aldarion, Orta-dünya’dan Erendis’e getirdiği elması “gümüş bir ipe bir yıldız gibi yerleştirerek, onun isteği ile alnına bağlamıştır." Bu sebepten dolayı o, Tar-Elestirnë, Yıldız-alınlı Hanım, olarak bilinirdi, “ve böyle doğdu, denilir, Kralların ve Kraliçlerin geleneği, onlar alınlarının üzerine yıldız şeklinde beyaz bir mücevher takarlardı, taç kullanmazlardı." (s.225, not 18). Bu geleneği Elendilmir’inki ile ilişkilendirmek yanlış olur, o Arnor’un kraliyet simgesi olarak alnın üstünde taşınan yıldız şeklindeki mücevherdi; fakat orijinal Elendilmir’in kendisi, ki o Silmariën’e aitti, Aldarion, Erendis’in mücevherini Orta-dünya’dan getirmeden önce Númenor’da bulunuyordu (kaynağı ne olursa olsun), ve aynı taş değillerdi.

33 Gerçek sayı otuz sekizdir, çünkü ikinci Elendilmir Valandil için yapıldı (yukarıda not 26). – Yüzüklerin Efendisi Ek B, Yılların Öyküsü’nde, Dördüncü Çağ’ın 16. senesinde (Shire Hesabı ile 1436) Kral Elessar arkadaşlarıyla buluşmak için Brendibadesi Köprüsü’ne gelir, Dúnedain Yıldızı’nı Efendi Samwise’a verir, kızı Elanor, Kraliçe Arwen’in şeref nedimesi olur. Mr. Robert Foster The Complete Guide to Middle-earth adlı eserde söyle diyor "Elessar onu Dördüncü Çağ’ın 16. senesinde Sam Gamgee’ye verene kadar [Elendil’in] Yıldızı, Kuzey krallığının Kralları’nın alınlarında taşındı." Bu paragraftaki açık anlam şudur ki Kral Elessar, Valandil için yapılan Elendilmir’e sahipti; ve bana öyle geliyor ki onu bir hediye olarak Shire Belediye Başkanı’na armağan etti, çünkü ona son derece değer veriyordu. Elendilmir’e pek çok isim verilmiştir: Elendil’in Yıldızı, Kuzey’in Yıldızı, Kuzeykrallığı’nın Yıldızı; ve Dúnedain’in Yıldızı (yalnızca Yılların Öyküsü’ndeki bu bahiste) Robert Foster'ın Guide ve J. E. A. Tyier'ın Tolkien Companion isimli eserlerinde geçer.Buna dair başka bir referans bulamadım; fakat bana öyle geliyor ki zaten başka da yok, ve gerçekten Efendi Samwise, bu biraz farklı (ve yerinde) saygınlığı haketmişti.

"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Bitmemiş Öyküler Çevirileri. Hakkında
· Yayınlayan Editör: iarwainbenadar
· Ana Sayfa


Bitmemiş Öyküler Çevirileri. Hakkında en çok okunan :
Galadriel ve Celeborn’a Dair


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Bitmemiş Öyküler: Ferah Çayırlar Felaketi (İkinci Bölüm)" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 4 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Ferah Çayırlar Felaketi (İkinci Bölüm) (Puan: 1)
Gönderen Furcifer Tarih: Eylül 20, 2005 - 21:29:00
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Süper bir yazı! Bu tür yazılar gerçekten çok ilgimi çekiyor, eline sağlık.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ferah Çayırlar Felaketi (İkinci Bölüm) (Puan: 1)
Gönderen iarwain-ben-addar (iarwain@yuzuklerinefendisi.com) Tarih: Eylül 22, 2005 - 11:18:15
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.yuzuklerinefendisi.com
Ne yazsam ne desem bilemiyorum. İlk bölüme içimden geçenleri yazmıştım zaten. Teşekkürler yeniden. :)


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ferah Çayırlar Felaketi (İkinci Bölüm) (Puan: 1)
Gönderen cihans Tarih: Aralık 27, 2005 - 20:17:50
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://ccprodictions.sitemynet.com
Güzel bi kurgu olmus devamını beklıyorum...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012