Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 1431 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Bitmemiş Öyküler: Turin'in Ölümü
Yayınlanma tarihi Şubat 02, 2004 - 02:50:51 Gönderen iarwain-ben-addar-

Editörün Seçimi / Özel Yazılar Aragorn-2 göndermiş "Glaurung’u öldürdükten sonra Turin’in içler acısı yaşamı sona eriyor. Gerçekten Orta-dünya’nın en acıklı öyküsüdür Narn i Hin Hurin. İşte Turin’s Death’in çevirisi. Şimdi The Coming of Glaurung’u çeviriyorum. Bu iki bölümün öncesini anlatıyor. Niye böyle tersten gittiysem bilmiyorum....



Túrin’in Ölümü

Şimdi Níniel uzaklaşmış olmasına rağmen, Túrin kıpırdandı, ve ona öyle geldi ki derin karanlığın içinden onun kendisini çağırdığını duymuştu; fakat Glaurung öldüğünde, üzerine çöken karanlık onu terketti, tekrar derin bir nefes aldı, ve iç geçirdi, yorgunluğa dayanamayarak uykuya daldı. Fakat şafaktan önceki keskin soğuk onu rahatsız etti, uykusunda yan tarafına döndü, Gurthang’ın kabzası etine battı, ve onu aniden uyandırdı. Gece bitiyordu, ve havada sabahın serinliği vardı, zaferini ve elindeki yakıcı zehri anımsayarak ayağa fırladı. Kolunu yukarı kaldırdı, baktı ve çok şaşırdı. Çünkü etrafı beyaz bir elbiseden yırtılmış bir kumaşla sarılmıştı, hala nemliydi, ve rahatlatıcıydı; ve kendi kendine şöyle dedi: "Niçin biri benimle böyle ilgilendi, ve sonra niçin beni bu soğukta, bu yıkıntı ve ejderin leş gibi kokusunun ortasında bırakıp gitti? Ne gibi tuhaf şeyler oldu?"




Sonra yüksek sesle bağırdı, fakat hiç yanıt gelmedi. Herşey karanlık ve sıkıntı doluydu, ve ölümün pis kokusu etrafı sarmıştı. Eğildi ve kılıcını kaldırdı, tek parçaydı, kenarları parlıyordu. "Glaurung’un zehri bir hileden başka birşey değil," dedi, "fakat sen benden daha güçlüsün, Gurthang! Onun kanını sen içtin. Asıl zafer seninki. Fakat gel! Yardım aramaya gitmeliyim. Bedenim bitkin düştü, ve kemiklerim sızlıyor."



Sonra sırtını Glaurung’a döndü ve onu orada çürümeye terketti; fakat oradan geçerken her adımı giderek daha ağırlaşıyormuş gibi geldi, ve şöyle düşündü: "Belki Nen Girith’te beni bekleyen öncülerden birini bulabilirim. Fakat çok yakında kendi evimde olurum, ve Níniel’in şefkatli kollarını tekrar hissederim, ve Brandir’in yeteneklerini!" Gurthang’a yaslanıp bitkin bir halde yürüyerek sonunda günün erken saatlerinde gri bir ışıkta Nen Girith’e vardı, ve insanlar onun ölü bedenini bulmak için çıkarlarken, o halkın önünde dikildi.



Bir anda hepsi, onun huzursuz bir ruh olduğunu sanarak dehşete düştü, kadınlar feryat ederek gözlerini kapadılar. Fakat o dedi ki: "Hayır, ağlamayın, mutlu olun! Bakın! Ben hayatta değil miyim? Ve çok korktuğunuz Ejder’i ben öldürmedim mi?"



Hepsi birden Brandir’e doğru dönerek bağırdılar: "Ahmak, yalan hikayeler uydurarak bize onun ölü olduğunu anlatmıştın. Senin bir çılgın olduğunu söylememiş miydik?" Fakat Brandir donup kalmıştı, korku dolu gözlerle Túrin’e baktı, ve hiçbir şey söyleyemedi.



Fakat Túrin ona şöyle dedi: "Öyleyse oradaki sendin, ve benim elimi sen mi sardın? Sana şükran borçluyum. Fakat yeteneğin azalıyor, çünkü baygın biri ile bir ölüyü ayırt edememişsin." Sonra kalabalığa döndü: "Ona böyle şeyler söylemeyin, asıl ahmak olan sizlersiniz. Hanginiz ondan daha iyi bir şey yaptı? En azından, siz burada oturup ağlarken o, çarpışma alanına gelebilecek kadar yürekliymiş.”



"Şimdi, Handir’in oğlu, gel! Öğrenmek istediğim çok şey var. Niçin buradasın, ve Ephel’de bıraktığım tüm bu insanlar niye burada? Eğer sizin hatırınız için ölüm tehlikesini göze aldıysam, ben gittiğimde niçin benim sözlerime uyulmadı? Níniel nerede? Umarım onu da buraya getirmemişsindir, o şimdi güçlü adamlarca korunan evimde olmalıydı?" Ve kimse ona cevap vermediğinde, "Gelin, Níniel’in nerede olduğunu söyleyin?" diye bağırdı. "Çünkü ilk görmek istediğim oydu; ve bu gece orada neler yaptığımı ilk anlatacağım kişi de oydu."



Fakat onlar yüzlerini diğer tarafa çevirdiler, sonunda Brandir şöyle dedi: "Níniel burada değil."



"Güzel öyleyse," dedi. "O halde evime gidiyorum. Beni taşıyacak bir at var mı? Belki de bir tabut daha iyi olurdu. Kımıldayamayacak kadar güçsüzüm."



"Hayır, hayır!" dedi Brandir kederle. "Evin şimdi boş. Níniel orada değil. O öldü."



Fakat kadınlardan biri – Dorlas’ın karısı, Brandir’den pek hoşlanmazdı – tiz bir sesle bağırdı: "Söylediklerine kulak asmayın, beyim! Çünkü o çıldırdı. Buraya geldiğinde sizin ölü olduğunuzu, ve bunun iyi bir haber olduğunu söyledi. Fakat yaşıyorsunuz. Öyleyse Níniel için uydurduğu hikaye niçin doğru olsun?"



O zaman Túrin uzun adımlarla Brandir’e doğru yürüdü: "Demek benim ölümüm senin için iyi bir haber?" diye bağırdı. "Evet, sen daima onu bana çok gördün, bunu biliyorum. Şimdiyse o öldü diyorsun. İçindeki kötülük sana ne çeşit yalanlar söyletiyor. Yumru-ayak? Bizi yalan sözlerinle mi öldürmek istiyorsun, çünkü başka bir silaha sahip değilsin?"



Öfke, Brandir’in yüreğindeki acıma hissini söküp almıştı, ve şöyle bağırdı: "Çılgın mıyım? Hayır, çıldıran sensin, kara kaderin Kara Kılıç’ı! Ve tüm bu düşüncesiz insanlar da öyle. Ben yalan söylemiyorum! Níniel öldü, öldü, öldü! Onu Teiglin’de ara!"



Túrin hareketsiz ve soğuk bir şekilde durdu. "Bunu nasıl bilebilirsin?" diye sordu yumuşak bir tonda. "Böyle bir şeyi kafanda nasıl kurdun?"



"Bunu biliyorum çünkü onu atlarken gördüm," diye cevap verdi Brandir. "Fakat bir şeyler kuran varsa o da sensin. O senden kaçtı, Húrin oğlu Túrin, ve kendini Cabed-en-Aras’a attı, seni bir daha hiç görmeyeceği yere. Níniel! Níniel? Hayır, o Húrin kızı Nienor."



O zaman Túrin onu kavradı ve sarstı; çünkü duyduğu bu sözler onu ezip geçen kaderiydi, fakat dehşet ve öfke içindeki yüreği bunları kabul etmedi, ölümcül bir yara alan bir hayvan, ölmeden önce etrafındaki her şeye zarar verir.



"Evet, Húrin oğlu Túrin’im," diye bağırdı. "Çok uzun zaman önce senin de tahmin ettiğin gibi. Fakat kızkardeşim Nienor hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Hiçbir şey! O, Gizli Krallık’ta yaşıyor, ve güvende. Bunlar senin iğrenç aklının uydurduğu yalanlar, karımın aklını karıştırdın, ve şimdi de benimkini. Seni topal şeytan – ikimizi de ölüme kadar izledin mi?"



Fakat onu itti. "Dokunma bana!" dedi. "Saçmalamayı bırak. Senin karım dediğin kişi sana geldi ve kolunu sardı, ve sen onun yakarışlarına yanıt vermedin. Fakat senin yerine yanıt veren başka biri oldu. Ejder Glaurung, bence ikinizin üzerine büyü yapan da oydu. Ölmeden hemen önce konuştu: 'Húrin kızı Nienor, işte erkek kardeşin: düşmanlarına karşı tehlikeli, dostlarına karşı sadakatsiz, ve soyunun üzerinde bir lanet var, Húrin oğlu Túrin.'" Sonra aniden delice bir kahkahaya kapıldı Brandir. "Ölüm döşeğindeki insanlar gerçeği konuşur derler," diye güldü. "Ve sanırım bu bir Ejder için de geçerli! Húrin oğlu Túrin, soyunun üzerinde bir lanet var ve sana sığınanlarda da!"



Túrin, gözlerinde yakıcı bir bakışla Gurthang’ı kavradı. "Ve senin hakkında ne söylenecek, Yumru-ayak?" dedi yavaşça. "Kim ona benim arkamdan gizlice gerçek adımı söyledi? Kim onu Ejder’in pençelerine kadar götürdü? Kim yanında öylece bakledi ve ölmesine izin verdi? Kim bu dehşeti etrafa yaymak için en hızlı şekilde buraya geldi? Kim şimdi bana şeytani bir zevkle bakıyor? İnsanlar ölmeden önce gerçekleri konuşmazlar mı? Öyleyse hemen anlat hepsini."



O an Túrin’in yüzünde kendi ölümünü gören Brandir, kol değneğinden başka bir silahı olmadığı halde hareketsizce ve korkmadan bekledi; ve şöyle dedi: "Bu olanlar çok uzun bir öykü, ve ben senden sıkıldım. Fakat sen bana iftira atıyorsun, Húrin’in oğlu. Glaurung da sana iftira atmamış mıydı? Eğer beni öldürürsen herkes Ejder’in söylediklerinin iftira olmadığını görecek. Lakin ölmekten korkmuyorum, çünkü o zaman çok sevdiğim Níniel’i aramaya gidebileceğim, ve belki de Deniz’in ötesinde onu bulabilirim."



"Níniel’i ara!" diye bağırdı Túrin. "Hayır, bulacağın Glaurung olacak, ve o zaman onunla bir araya gelirsin. Solucan ile birlikte uyursun, senin ruhunun dostu o, ve karanlıkta birlikte çürürsünüz!" Sonra Gurthang’ı kaldırdı ve Brandir’e sapladı, ve onu ölümüne yolladı. Fakat halk gözlerini kaçırdı, ve o dönüp Nen Girith’ten uzaklaşırken, onlar dehşet içinde ondan kaçtılar..



Túrin aklı bşından gitmiş biri gibi yabanlıktaki ormanlarda yürüdü, şimdi Orta-dünya’ya ve İnsanlar’ın bütün yaşamlarına lanet okuyordu, ve Níniel’e sesleniyordu. Fakat sonunda kederinin çılgınlığı onu terkettiğinde bir süre oturdu ve bütün o yaptıklarını düşündü, ve kendi sesini duydu: "O Gizli Krallık’ta yaşıyor, ve güvende!" Sonra düşündü, tüm yaşamı harap olmasına rağmen oraya gitmeliydi, çünkü Glaurung’un söylediği tüm yalanlar onu doğru yoldan saptırmıştı. Bu yüzden kalktı ve Teiglin Geçişleri’ne doğru yürümeye başladı, ve Haudh-en-Elleth’in yanından geçerken haykırdı: "Çok acı bir şekilde ödedim, Ey Finduilas! Ejder’i çok fazla dinledim. Bana öğüt verl!"



Fakat bağırırken iyi silahlanmış on iki avcının Geçişler’den kendine doğru yaklaştıklarını gördü, ve bunlar Elf’ti; yakından geçerlerken birini tanıdı, Thingol’un avcılarının başı Mablung. Mablung onu selamladı: "Túrin! Sonunda karşılaşmamız ne güzel. Seni arıyordum, ve senin yaşadığını görmek beni çok sevindirdi, lakin geçen yıllar sana ağır gelmiş."



"Ağır mı!" dedi Túrin. "Evet, Morgoth’un ayakları kadar ağır. Fakat beni canlı gördüğün için seviniyorsan, sen Orta-dünya’da bunu hisseden son kişisin demektir. Niçin böyle söyledin?"



"Çünkü sen bizim aramızda onurunu korudun," diye yanıtladı Mablung; "ve pek çok tehlikeden kurtulmuş olsan da, sonuçta senin için endişelenmiştim. Glaurung’un gelişini gözledim, onun kötülük dolu amacını gerçekleştirdiğini ve Efendisi’ne geri döndüğünü düşündüm. Fakat Brethil’e doğru yöneldi, ve aynı zamanda yöredeki gezginlerden Nargothrond’un Kara Kılıç’ının orada yeniden göründüğünü öğrendim, ve Orklar oranın sınırlarından ölümden kaçınırcasına uzak duruyorlardı. O zaman dehşete kapıldım, ve dedim ki: 'Heyhat! Glaurung, Orklar’ının cesaret edemediği bir yere gidiyor, Túrin’i bulmak için.' Bu yüzden gelebildiğim kadar hızlı buraya geldim, seni uyarmak ve sana yardım etmek için."



"Hızlı, fakat yine de yeterince hızlı değill," dedi Túrin. "Glaurung öldü."



Elfler ona şaşkınlık içinde baktılar, ve şöyle dediler: "Sen Büyük Solucan’ı mı öldürdün! İsmin hem Elfler hem de İnsanlar arasında şükranla anılacak!"



"Umrumda değil," dedi Túrin. "Çünkü yüreğim de katledildi. Fakat madem ki Doriath’tan geliyorsunuz, o halde bana soyum hakkında haberler verin. Çünkü Dor-lómin’deyken bana onların Gizli Krallık’a kaçtıkları söylenmişti."



Elfler yanıt vermediler, fakat bir süre sonra Mablung konuştu: "Evet öyle yaptılar, Ejder’in gelişinden önceki yıl. Fakat şimdi orada değiller, heyhat!" O zaman Túrin'in yüreği taş kesildi, onu ölümüne kadar takip edecek olan kötü kaderinin ayak seslerini duyuyordu. "Devam et!" diye bağırdı. "Ve çabuk ol!"



"Seni aramak için yaban topraklara çıktılar," dedi Mablung. "Bu, bütün önerilere karşı bir davranıştı fakat senin Kara Kılıç olduğun anlaşıldığında, Glaurung yaklaştığında ve tüm muhafızları dağıldığında onlar Nargothrond’a gittiler. Morwen o günden beri bir daha görülmedi; fakat Nienor’un üzerinde bir büyü vardı, tıpkı vahşi bir geyik gibi kuzeydeki ormanlara kaçtı, ve kayboldu." Elflerin şaşkınlığına rağmen Túrin onlara güldü. "Bu bir şaka mı?" diye bağırdı. "Ey güzel Nienor! Demek Doriath’tan Ejder’e doğru kaçtı, ve Ejder’den de bana. Kaderin ne çirkin bir oyunu! O esmerdi, saçları koyuydu; bir Elf çocuğu kadar ufak tefek ve narindi, kimse onu başkasına benzetemez!"



Mablung çok şaşırdı, ve şöyle dedi: "Fakat burada bir yanlışlık var. Senin kardeşin anlttığın gibi biri değildi. Boyu uzun, gözleri maviydi, ve saçı altın rengiydi, babası Húrin’in soyunun kadınlarına çok benziyordu. Sen onu göremedin!"



"Göremedim, göremedim mi, Mablung?" diye bağırdı Túrin. "Fakat neden! Çünkü ben bir körüm! Bilmiyor muydun? Kör, kör, çocukluğumdan beri Morgoth’un kara sisinin içinde yolumu el yordamıyla buldum! Bu yüzden beni bırakın! Git, gidin! Doriath’a geri dönün, kışın soğuğu orayı kavuruyor! Menegroth üzerinde bir lanet var! Ve senin görevinde de öyle. Artık gece geliyor!"

Sonra onlardan tıpkı bir rüzgar gibi kaçtı, onlarsa meraklanmış ve endişelenmişlerdi. Fakat Mablung şöyle konuştu: "Bizim bilmediğimiz çok tuhaf ve korkunç şeyler olmuş. Onu izleyelim ve eğer yapabilirsek ona yerdım edelim: çünkü şu an aklını yitirmiş bir durumda."



Fakat Túrin çoktan onlardan uzaklaşmıştı, Cabed-en-Aras’a ulaştı, ve kıpırdamadan bekledi; suyun kükreyişini duydu, yakındaki ve uzaktaki tüm ağaçların kurumuş olduğunu gördü, ve büzülmüş yapraklarının hüzünlü bir şekilde yere düşmüş olduğunu farketti, sanki yazın ilk günlerinde kış gelivermişti.



"Cabed-en-Aras, Cabed Naeramarth!" diye haykırdı. "Níniel’in yıkandığı sularını kirletmeyeceğim. Çünkü tüm yaptığım işler kötülük doluydu, ve en kötüsü de sonuncusuydu."



Sonra kılıcını çekti, ve şöyle dedi: "Selam sana Gurthang, ölümcül demir, artık geride yalnızca sen kaldın! Seni kullanan el dışında hiçbir efendi ya da sadakat tanımazsın. Hiçbir kandan çekinmeyeceksin! Túrin Turambar’ı da alacak mısın? Beni de hızla katledecek misin?"



Ve kılıçtan yanıt olarak soğuk bir ses çınladı. "Evet, senin kanını da içeceğim, böylece haksız yere katledilen efendim Beleg’in ve Brandir’in kanlarını unutabilirim. Seni hızla katledeceğim."



Ardından Túrin kılıcın kabzasını toprağa yerleştirdi, ve kendini Gurthang’ın sivri ucuna doğru fırlattı, ve kara kılıç yaşamını aldı.



Fakat Mablung gelip ölmüş Glaurung’un iğrenç cesedine baktı, sonra Túrin’e baktı ve kederlendi, Nirnaeth Arnoediad’da gördüğü Húrin’i, ve soyunun üzerindeki ürkütücü kaderi düşündü. Elfler orada beklerken, Ejder’e bakmak için Nen Girith’ten insanlar geldi, ve Túrin Turambar’ın yaşamının nasıl gelip geçtiğini gördüklerinde gözyaşlarını tutamadılar; ve Túrin’in sözlerinin ne anlama geldiğini öğrenen Elfler şaşkınlıktan donup kaldılar. Mablung şöyle konuştu: "Húrin’in Çocukları’nın kadersizliği beni de bağladı, ve böyle öldü sevdiğim bir insan."



Túrin’i yerden kaldırdılar, ve kılıcının altında parçalara ayrılmış olduğunu gördüler. İşte sahip olduğu herşey böyle geçip gitmişti.



Pek çok kişi çalışarak odun topladı ve yüksek bir yığın oluşturdu, ardından görkemli bir ateş yakıldı, ve Ejder’in bedenini yok ettiler, ta ki kapkara bir kül yığınına dönüşene kadar, kemikleri bile toz haline gelmişti, yakıldığı yer o günden sonra çıplak ve verimsiz bir mekan olarak kaldı. Fakat Túrin’i öldüğü yüksek bir tepeciğe yatırdılar, ve Gurthang’ın kırık parçalarını da yanına bıraktılar. Ve her şey sona erdiğinde Elf ve İnsan ozanlar, Turambar’ın kahramanlığı ve Níniel’in güzelliğini anlatan bir ağıt yazdılar, büyük gri bir taş getirilerek tepeceğin üstüne yerleştirildi; ve Elfler üstüne Doriath’ın Rünleri’ni kazıdılar:

TÚRIN TURAMBAR DAGNIR GLAURUNGA

ve altına da şöyle yazdılar:

NIENOR NÍNIEL

Fakat o gerçekte orada değildi, Teiglin’in soğuk sularının onu nereye götürdüğü de hiçbir zaman bilinemedi.



Böyle sona eriyor Húrin’in Çocukları’nın Hikayesi, Beleriand’ın öykülerinin en uzunu.



"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Editörün Seçimi / Özel Yazılar Hakkında
· Yayınlayan Editör: iarwain-ben-addar-
· Ana Sayfa


Editörün Seçimi / Özel Yazılar Hakkında en çok okunan :
Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Bitmemiş Öyküler: Turin'in Ölümü" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 8 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen anaglareb (anaglareb@superonline.com) Tarih: Şubat 02, 2004 - 17:48:42
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.ardalogy.com
ellerine sağlık abi yine döktürmüşsün. Yalnız iarwain, bu yazılar bitince, unfinished tales tr. altında hizaya sokabilirmiyiz? yavaş yavaş narn i hir hurin biter yakında çünkü.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen Fireforge Tarih: Şubat 02, 2004 - 22:47:48
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
cok guzel olmuş tebrikler utku benım hıkayelerıde yolla sen o zmana


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen AndreleN Tarih: Şubat 03, 2004 - 04:39:17
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Gerçekten güzel olmus...ellerine saglik..insallah kolkola basariyla bitcek bu uttp!


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen hmtekin (hmtekin@yahoo.com) Tarih: Şubat 03, 2004 - 14:58:27
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://halilmtekin.sitemynet.com/hmtekin
Eline sağlık!Aylardır anasayfada okuduğuma değdi dediğim ilk şey bu!


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen Aragorn-2 (eyuksek@eng.marmara.edu.tr) Tarih: Şubat 04, 2004 - 12:50:12
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
çok teşekkürler dostlarım. gerçekten son derece titiz ve özenerek uğraşıyorum bu çeviri işiyle. tolkien çevirisi yapmanın ne kadar güç olduğunu yapanlar bilir. elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ki beni de memnun ediyor çevirilerim. bu işle uğraşan tüm arkadaşlar da saolsunlar.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen iarwain-ben-addar (iarwainbenaddar@yahoo.com) Tarih: Şubat 05, 2004 - 13:04:52
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
........Elfler orada beklerken, Ejder’e bakmak için Nen Girith’ten insanlar geldi, ve Túrin Turambar’ın yaşamının nasıl gelip geçtiğini gördüklerinde gözyaşlarını tutamadılar; ve Túrin’in sözlerinin ne anlama geldiğini öğrenen Elfler şaşkınlıktan donup kaldılar. Mablung şöyle konuştu: "Húrin’in Çocukları’nın kadersizliği beni de bağladı, ve böyle öldü sevdiğim bir insan." ......

Ah Turin, kadersiz Turin. Her okuyuşumda; ilk defa okuyormuş gibi etkileniyorum.



[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen vendulas (kaan@girti.com) Tarih: Şubat 06, 2004 - 11:27:25
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Turambar TURIN - İşte bu yaa adamım benim. Kadersizdi ama yiğitti, ustaydı, cesaretliydi...

Çok etkileniyorum bu hikayeden.
Birde Gözyaşı savaşına.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Turin'in Ölümü (Puan: 1)
Gönderen EveningMaid (evenstar@mynet.com) Tarih: Şubat 09, 2004 - 18:23:15
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
A TURAMBAR TURIN TURUN AMBARTANEN :(((

Tolkien'in bütün eserleri arasında belki de beni her okuyuşumda ağlatabilecek tek hikaye....

ELVEDA TURAMBAR TURİN 2 KERE SEVDİĞİM....


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012