Gölgelerin İçinden
Tarih: Nisan 06, 2010 - 09:13:33
Konu: Hikayeler



Bölüm I

Yıkık Şehir

Gece soğuktu ve yerini alacakaranlığa bırakıyor, rüzgar kuzeyden sert bir şekilde esiyordu. Eldacar adımlarını hızlandırdı. Pelerinine sarındı ve ormanın içinden harabe halindeki şehre yöneldi. Gölde hiçbir hareket yoktu ve her şey sinir bozucu derecede sessizdi. Rüzgarın uğultusu dışında. Yıkık kuleler, harap olmuş surlar ve terk edilmiş bir şehir.. Bir zamanlar güzel ve ihtişamlı olan bu şehir şimdilerde ıssız ve harap olmuş bir haldeydi. Köprülerden sadece bir yada iki tanesinden geçiş yapılabiliyordu. Diğerleri yıllar ile birlikte yıpranmış ve fırtınalar ile birlikte çökmüştü. Ama burası bir zamanlar kudretli kralların ihtişamlı şehriydi..

.

Eldacar eski köprüyü dikkatle inceledi ve ilerlemeye devam etti. Pelerinine iyice sarılmıştı Manwe’nin rüzgarları kuzeyden sert ve güçlü esiyordu kederli bir şekilde sessiz olan şehre. Köprü yer yer çatlamıştı ve güvenilir görünmüyordu ama Eldacar’ın geçmesi şarttı. Köprünün başında durdu kafasını kaldırdı ve şehrin harabelerine baktı; çatıları uçmuş evler, köprülerin ardındaki kadim lakin yıkık-yıpranmış kuleler, şehrin bir zamanlar bembeyaz taştan olan caddeleri ve sokakları. Kralların büyük salonları ve evleri.. Eldacar yürüdü, hızlı ancak dikkatli adımlarla köprüyü geçmeye devam etti. Çatlaklara dikkat ederek köprünün sonuna vardı. Durdu ve şehre bir daha baktı Eldacar ve yoluna devam etti. Bir zamanların güzel ve geniş caddeleri şimdilerde yeşil çimlerle kaplanmıştı. Kadim taşlar örtülmüştü yer yer açıklarında bembeyaz taşlar kendilerini gösteriyor ve çimleri bir anlığına bastırıyorlardı. Eldacar hızlı hızlı yürümeye devam etti ve bir süre sonra şehrin meydanına varmış oldu. Eldacar büyük köprüye ve kralların adasına yaklaşıyordu. Adaya tek geçiş büyük köprüydü diğerlerine nazaran bu büyük köprü daha sağlam ve yılların diğer köprüleri yıpratmasından nasibini almamış gibiydi. Köprünün sağ tarafında birbirine bir köprü ile bağlı iki kalın kubbeli kadim kule görünüyordu. Şehrin bu kısmı terk edilmenin kederi ile ıssızdı fakat çok yıpranmamıştı. Eldacar köprüye vardı ve bir duvara çarpmış gibi donakaldı. Gözünü ayırmadan karşısındaki büyük saraya bakıyordu. Büyük kuleler ve en büyüğü; diğerlerinden uzun tepesinde dört tane çıkıntı, dört tane çatal vardı. Eldacar köprüden geçti ve kralların evine yöneldi. Kökleri derin, yüksekliği devasa boyuta gelmiş kadim ve yaşı ağaçlar vardı adada. Caddeyi otlar sarmış ve yol neredeyse yemyeşil olmuştu. Diğer birkaç ihtişamlı ev yosun tutmuş fakat çok yıpranmamıştı. Ama kralların evinde ihtişamı bozacak hiçbir şey yoktu. Ne bir tek yabani ot ne de yosunlar. Eski zamanların büyük sarayı. Kralların evi..

Eldacar bu eve kralın izni olmadan asla girilmeyeceğini biliyordu lakin kral yoktu ve şehir terk edilmişti. Dev kapılara bir çok figür işlenmişti. Eldacar kapıyı itti ancak açılmadı. Derin bir nefes aldı ve bir daha denedi. Kapılar şimdi ardına kadar açıkdı. Eldacar gördüğü manzara karşısında şok olmuştu...

__________

Not : Hikayeyi aynı zamanda Thewhitetree.org'da Captain of Iron Hills kullanıcı adım ile yayınlıyorum. Başka sitelerde Gölgelerin İçinden adlı bir hikaye görürseniz ve benimki ile aynıysa Ecthelion veya Captain of Iron Hills olmadığı sürece güvenmeyiniz





Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=2120