Başa ne kadar döndük?
Tarih: Ocak 08, 2008 - 10:06:55 Konu: > GENEL / Yüzüklerin Efendisi
issemerkuth takma isimli arkadaşımızın, Anarion'un yazısına ithafen yazdığı yazıya, alıntılarla cevaplar verdim. Haklı da olabilirim haksız da. Bunlar da benim fikirlerimdir. Bazı noktalarda, arkadaşımıza kötü gelebilecek şeyler de yazmış olabilirim. Ama yazılması gerekiyordu diye düşünüyorum.
İtalik fontlarda yazanlar alıntı, normal fontlar benim cevabımdır.
Çünkü Avrupalılar her zaman Kafkas kültürünü sahiplenme çabası içindedirler...Elbette ben Tolkien de aynı düşünceye sahiptir demiyorum.. Avrupalıların kendi oluşturdukları bilimsel kurallar ve bilimin her dalındaki veriler ve belgeler onları yalancı çıkarmakta ve şimdilik Avrupalıların Kafkasya üzerine olan tamahkârlığına bir set çekmektedir....
Şu cümle, genel geçerli bir bilgi gibi yazılmış. Ama tamamen sizin kendi fikriniz. Ben de, Yunan Kültürüne çok meraklıyım ve sürekli araştırıyorum. Şimdi amacım, O kültürü benimmiş gibi göstermek mi? Ayrıca, Avrupa, tek bir soy ya da ırk değil. Her birinin kendine özgü bir geçmişi var. Hangisi istiyormuş Kafkas kültürünü bunu da merak ettim.
Dolayısıyla hem kendi kültürüne hem de Avrupa Medeniyetine bu kadar hakim bir insanın alegorik motifler kullanmaması işten bile değildir. Tolkien'in alegoriden nefret etmesi ve bunu dile getirmesi önemli olmadığı gibi onun alegori kullanmadığını da göstermez...
Hele şu cümle. Tolkienin hayal gücüne hakarettir zannımca. Adam yıllarca düşünmüş. Geçmişte geçen olayları almış ve ilerde kendisinin bile yaratmadığını söylediğiniz Orta Dünya üzerine yerleştirmiş. Tolkienin yıllarını vererek yazdığı eserlerinden bir kısmını okumuşsanız eğer, bunun böyle olmadığını ve kaç tane taslak hazırlayıp malesef tam olarak bitiremediğini de bilirsiniz. Birşeyi yazıp, Yok bu olmadı. Buraya Tarihteki şu olayı katayım. Daha iyi olur diye mi düşündü? Yoksa, olay akışındaki mantığın kaybolmaması ve her yanıyla tutarlı bir Dünya yaratabilmek için mi yaptı bunu? Bir yazarın, eserinde kendi kültüründen temalar kullanmasına Alegori DENMEZ: Esinlenme denir. Yanlış bildiğiniz bir terimi de arada düzeltelim.
Şimdi gelelim asıl mevzumuza... Tolkien Yüzüklerin Efendisi adlı kitabı boyunca Doğu Dünyası ile Batı Dünyası arasında binlerce yıldır süregelen hakimiyet mücadelesini ve medeniyet çatışmasını anlatmaktadır bana kalırsa... Dikkat ederseniz roman boyunca her türlü olumsuzluk "Doğu" ile özdeşleştirilmiştir... Neden mi? Bana kalırsa nedeni gayet basit. "Rönesans" ve onu takip eden "Keşif Çağı" boyunca devam eden ve en sonunda "Sanayi Devrimi" ile birlikte gücünün zirvesine çıkan Avrupa, bu döneme kadar "Doğu Medeniyeti" ile rekabet edememiştir. Tüm geriliğine ve zayıflığına rağmen "Osmanlı" adı onu hep korkutmuştur. Çünkü daha tarihin erken çağlarından itibaren amansız Türk, Pers ve Arap akınları Avrupa'ya rahat bir nefes aldırmamıştır. Ancak Türklerin Selçuklu imaparatorluğu ve onun devamı olarak görülebilecek Osmanlı İmaparatorluğu zamanında inisyatif tamamen ellerine almaları ve bütün bir "Doğu Dünyası"nın yegâne temsilcisi olamalrı önemli bir detaydır..
Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya üzerine yazılmış eserler, genel anlamda iyi ile kötünün mücadelesinden bahseder. İyiden kötüye dönenler, kötüden iyi olanlar gibi unsurlar da serpiştirir ve insan ruhuna göndermeler yapar. Şu paragrafta bahsettiğin gibi bir eziklik hissiyle kitap yazılmasına da gerek yoktur. Senin de dediğin gibi adamlar bilimsel ve toplumsal anlamda büyük gelişimler sergilemiş ve her bakımdan zaten Doğu'yu geçmişler. Tarihsel süreçte yok ettikleri büyük Osmanlı İmparatorluğu için bir de kitaplarında yalan yanlış fantastik öğelerle mi yok etme amacı güdecekler?
Avrupa kültüründe "Doğu Dünyası"na ait imgeleri kötüleme, aşağılama eğilimi vardır. Meselâ, ejder Türkler, Çinliler, Hindular için son derece kutsal bir varlıktır ancak Avrupa'da lanetlenmiş kötü bir yaratıktır. Aynı şekilde bozkurt Asya toplumları, özellikle Türkler için, son derece kutsaldır fakat Avrupa'da yine tam tersidir. Tolkien'in eserlerinde de bunu açık ve net bir şekilde görmekteyiz. hatta yine Asya toplumları için kutsal sayılan örümcek de bu kötülemeden nasibni almaktadır.
Bunlar da tamamen yanlış bilgiler. Fantastik öğeler, toplumsal gelişmelere göre şekillenir. Cinler de, bizim kültürümüzde (özellikle Müslüman olmayanları) kötücül yaratıklardır. İnsanları çarparlar, kötülşük yaparlar. Daha eski Doğu mitlerinde, İslamın anlattığından biraz daha farklı olmakla beraber yine kötüdürler. Avrupa mitlerinde ise, ayakkabı cini, saat cini vb. gibi sevimli yardımsever yaratıklara dönüşürler. Biz de, Onların kültürünü mü kötülemiş oluyoruz bu noktada. Ayrıca Kurt konusunda da yanıldığınızı belirtmeliyim. Kurt, Roma mitolojisinde de kutsal bir varlıktır. Hatta, Türk efsanelerinde anlatıldığı şekliyle anlatılır. Kurdun beslediği çocuk, kral olur falan. Hatta daha eski mitlerde, yine Kurt başı şeklinde kafaları olan Tanrılara tapılır. Dünya'yı Türkler ve diğerleri diye ayırdığınız müddetçe, bir adım ileri gidemeyiz.
Ayrıca, senaryosunun tüm orijinalliğine rağmen karakterler orijinal değilidr ve Avrupa mitolojisinden alınmadır. Elfler perilerden esinlenilmiştir; Cüceler zaten Avrupa Mitolojisi'nden olduğu gibi alınmıştır; Hobbitler Britanya efsanelerindeki "Yeşil Cüce Cin"lerden ve yaşam tarzı olarak büyük oranda İngilizlerden esinlenilmiştir diyebiliriz; Entler bildiğimiz şekliyle olmasa bile Avrupa mitlerinde sıkça karşımıza çıkan konuşan, yürüyen ağaçlardan esinlenilmiş olabilir; Büyücülerse zaten her kültürde mevcuttur...
Bunu da eleştiriden çok saldırı olarak kabul ediyorum. Elf kelimesi Tolkienden önce de vardı. Ancak, Orta Dünyada bildiğimiz halini Onlara Tolkien kazandırdı. Hobbitlerin yeşil cinlerle hiç alakası yoktur. Tolkienin en orjinal ırkıdır ve yaşam tarzlarının da İngilizlere benzerliği yoktur. Konuşan-yürüyen Ağaçlar, eski hikayelerde anlatlmışsa da, Entler onlardan tamamen bağımsızdır. Bir kere onlar ağaç değil, Ağaç çobanlarıdır. Ağaçlardan devşirilmemiş, bir Ainu tarafından yaratılmışlardır.
Yalnız Tolkien Avrupa'nın gerçekleştirdiği tüm vahşeti de Doğu Dünyası'na mâl etmekten kaçınmadığını görmekteyiz... Bu da gayet doğaldır...Hatırlayın Avrupalılar nasıl korkuturdu çocuklarını "Uslu dur yoksa seni Türklere veririm!"... dolayısıyla her kötülüğün altında yalnızca Doğu Dünyası olabilir....
Bence kitaptaki en kilit ifadelerden biri şudur : "Sauron Orta Dünya'daki tüm yaşamlar üzerinde tasarruf sahibi olmak istiyordu"..
Bunu hangi fikirle yazdınız anlamakta zorlandım açıkçası. Orta Dünyada kötülük, sadece doğuda değildir. Melkor, Batıdan gelmiştir buraya ve Kuzeye yerleşmiştir. Eonwe ve Elfler onu altedip boşluğa attıktan sonra, Bütün o bölgeleri ele geçirmişler ve İnsanlarla beraber Batıda yaşamaya başlamışlardır. Melkorun uşağı Saurona ise, sadece hala gölgede kalan Doğu kaldığı için oraya yerleşmek zorunda kalmıştır. Avrupalıların, çocuklarına söyledikleri şeyi de ben hatırlamadım. Hatırlatırsanız sevinirim. Sauronun OD üzerindeki tüm yaşam üzerinde tasarruf sahibi olmayı istediği doğrudur. Ancak burada düşünülmesi gereken, kimlerin böyle bir düşüncesinin olabileceği noktasıdır. Tarih boyunca bu güç değişmiş olabilir ama adı hep aynıdır. Sömürgeciler. İngiltere ise bunların başında gelir. Güneş batmayan ülke olmuşlardı bir dönem. Tolkien burada Türklere veya Doğuya değil, genel olarak Emperyalistlere gönderme yapıyor olabilir ancak.
Meselâ "Goblin" ler "çekik gözlü, esmer ve çirkin" yaratıklardır. Guyabaniye benzerler. Alın size tipik bir Asyalı tipi... Asya'nın neresine giderseniz gidin baskın insan tipi bu şekildedir. Ancak Türkler antropolojik ve genetik yapılarıyla biraz farklıdırlar fakat, Avrupa'nın nazarında diğer Asya toplumlarından pek de farklı değillerdir. Avrupa'ya gidin ve hele hele sarşın, renkli bir tipiniz varsa "Ben Türküm" dediğinizde Avrupalıların hayret dolu bakışlarını izleyin... Hatta Asya'da bile aynı hayret dolu bakışlarla karşılaşacaksınız... Çünkü Avrupa'nın gözünde Türkler, Asyalı bir toplumuzdur ve bir Rus yahut başka bir Hind- Avrupa kökenli toplumdan olmadığınız sürece de "çekik gözlü, esmer ve ablak suratlısınız"dır... Nereden mi biliyorum? Bu sözleri çok duydum Avrupalılardan....
"Ork"lara gelince, Avrupa'da Türk kültürnün etkisinde kalarak zamanla hem din değiştirmiş hem de din değiştirmekle kalmamış alenen Türkleşmiş toplumları düşünebiliriz... meselâ Boşnaklar, Arnavutlar... Sırf kültürel yapıları yüzünden
1992 yılında Bosna'da Sırpların nasıl bir etnik temizliğe giriştiklerini hatırlamanız kâfidir...
Goblinler, tarif ettiğiniz gibi değildirler. O yüzden altında yazdığınız şeyleri ciddiye bile almıyorum. Herşeyden kasarak Türklere pay çıkarmaya çalışmışsınız. Bu kadar da olmaz dedirtiyorsunuz insana. Tolkien, herşeyi o kadar iyi biliyordu da, Türklerin Asyalı tipinde olmadığını bilmiyor muydu? Orkları Arnavut Boşnak yaptınız ya helal olsun. Biraz da ben kasayım. Troller de, Afrikalı müslümanlardır. Onlar da aslında eskiden Türktü. Sonradan karardılar.
Balkanlarda ki katliam ise, tamamen farklı sebeplerle oluşmuştur. Ama egemenlerin sana bana gösterdiği: Müslüman-Hristyan çatışması olduğu yönündedir. Daha iyi araştırmanızı öneririrm.
Ayrıca bilimin temel kuralı "Hiçbir şey yoktan var, vardan yok olamaz". Yani Tolkien somut birtakım dayanakları olmadan Orta Dünya'yı kurgulayamazdı.
Tolkienin hayal gücü ve yazarlık yeteneği ile ilgili tartışmak istemiyorum. O yüzden bu paragrafınızı da geçeceğim. Muhtemelen hiç okumamışsınız demek geliyor içimden. Tolkienin yer tasvirleri, okuduğum tüm kitaplar içinde en iyilerinden biridir. Yaşar Kemal üstadın tasvirlerinden bile iyidir. Çünkü, Tolkien hayalindekini yazar. Yaşar Kemal, gördüğü şeyleri
Elfçe her ne kadar Fince ve Gaelik dilinden esinlenilmiş olsa da, Dünyadaki tüm dillerin anası oduğu fikri bana "Latince" yi çağrıştırıyor... Bilindiği gibi Latince tüm avrupa dillerinin anası gibidir. Son yıllarda ise "İbranice"nin tüm dillerin anası olduğu fikri hakim fakat Asyalı bir kökeni olduğu için ve Avrupa İbranileri, Türkleri sevdiği kadar bile sevmediği için taraftar bulmuyor bu tez... Fakat öyle olsa bile bizzat Tevrat "Babil Kulesi"nin anlatıldığı bölümde yalanlıyor ve desteksiz bırakıyor bu tezi. Çünkü Tevrat'a göre bütün dillerin anası "Sumerce"dir... Avrupa ise Hind - Avrupa dillerinin hiçbiriyle Sumer tabletlerini çözemediği için vazgeçmiştir sahiplenmekten Sumerce'yi ve de "Kayıp dil" olarak ilan etmiştir...
Yeri gelmişken Elfçe Latincenin, Westron ise İngilizcenin yerini tutuyor... tolkien2in yaşadığı dönemde Fransızcanın yerini İngilizce almaya başlaıştı evrensel dil olarak... Bugün geldiğimiz nokta ise ortadadır.... Rohanlıların konuştuğu dil ise sert karakteri itibariyle Almancaya, Numenor dili ise Fransızcaya yakın duruyor bence... Almanlarla Fransızlar Alsas Loren bölgesi aralarında düşmanlık doğuruncaya kadar ittifak halinde yaşayan iki toplumdu....
Diller konusunda yine araştırma yapmadan yazdığınızı seziyorum. Latince, Avrupa dillerinin anası değildir. Orta Dünya üzerinde konuşulan dillerin ise, şimdi kullanılan dillerle bağlantılıymış gibi yansıtılması yanlıştır. Elfçenin Finceden esinlenildiği doğrudur ancak benzer birkaç sesten başka hiçbir ortak yanları yoktur. Fince, Ural-Altay dil grubundandır. İngilizce ise, Hint-Avrupa dil grubundan. Latince ise her ikisinden de farklı bir gruptur. Yine çeşitli zorlamalarla, Elfçeyi Osmanlıcaya Rohan dilini de Anadolu Türkçesine benzetebilriim rahatlıkla. Ama Tolkienin dehasına olan saygımdan bu çabaya girmem
Ayrıca az önce bahsettiğim gibi Tolkien Avrupa'nın birtakım olumsuz özelliklerini Doğu Dünyası'na mâl etmekten kaçınmamıştır. Tolkien "Sanayi Devrimi"nin tüm olumsuzluklarını Doğu'ya aktarmıştır.Yıkım, doğanın tahribi hep "sanayi Devrimi" ile birlikte hız kazanmış ve Varupa Dünya'yı cehenneme çevirmiştir ve çevirmeye de devam etmektedir. Anacak bu olumsuzluklar Saruman!la çok güzel bir şekilde sembolize edilmiştir... Hatta dikkat edin Miğfer Dibi'nde Saruman patlayıcı da kullanmıştı... Barutu keşfeden çinlilerdir, ateşli silahlar da ilk defa kullanansa Türklerdir... İstanbul'u fethini mümkün kılan da Fatih'in döktürmüş olan muazzam toplardır... Ayrıca Minas Tirith'in Cümle Kapısı'nı yıkan şahmerdanın başlığı da kurt şeklindeydi... Dünyanın neresine giderseniz gidin Türklerle münasebeti olan her topluma "bozkurt" dediğiniz de hemen Türkler gelecektir akıllarına....
Başta da söyledim. Tolkien, emperyalizmi ve vahşice yaptığı işleri eleştiriyor aslında. Sanayi Devrimi, ekonomik sistemler anlamında bir sıçrama yaratmışsa da, vahşileştikçe Doğayı yok etmeye başlamıştır. Bir makalesinde, gördüğü bir fabrikayı ve çevresine verdiği zararları anlatıp işte o an Mordorun tam da içindeydim diyor. Bir Doğa aşığı olan yazarın, bu tür şeylerden nefret etmesi normaldir. Ve bunu da kafasında kurguladığı kötücül yaratıklara maletmek, gayet normaldir.
Ufak bir bilgi, Minas Tirithin cümle kapısını yıkan Grond, domuz başı şeklindedir. Kurt değil.
Ayrıca Avrupa ile Osmanlı arasındaki en büyük doğal sınır Avrupa'yı bir baştan bir başa kat eden Tuna'dır... Tıpkı Ulu Anduin'in iyilerle kötüleri ayırması gibi....
Anduinin de Tunanın da böyle bir özelliği yok. Haritayı biraz daha inceleyin lütfen.
Atlantis efsanesinin Tolkien tarafından çok sevildiği anlaşılmaktadır... Çünkü Tol Eressa tıpkı Atlantis gibi bilgeliğinin zirvesindeyken insaların tamahkârlığı yüzünden denizin dibine gömülmüştür.
Ancak burada Amerika'da kastediliyor olabilir...
Atlantisin, Numenorea olan benzerliği aşikar. Ancak, Tolkienin yazdıklarını geçmiş zaman mitleri gibi ele aldığınızda Atlantisten bahsediyor olması da doğal bence. Ama Amerika ile ne ilgisi var anlayamadım
Ayrıca Orta Dünya'nın kavram olarak fikir babası Tolkien değildir... Türk Mitolojisinde Gök Tanrı'nın bulunduğu Gök ve Erlik Han'ın oturduğu yer altıyla birlikte insanların oturduğu "Orta Dünya"
fikri mevcuttur. Hatta Göktürk Kitabelerinde bu fikrin ifadelerini bulabilirsiniz. Ayrıca bu motif Kafkas Mitolojisinde de yer almaktadır....
Burada kavram kargaşası yaratmaya çalışıyorsunuz. Dinlerin çoğunda, yaşadığımız bölgenin Orta olduğuna inanılır. Yedi kat gökte Cennet, yedi kat yerde Cehennem ve ortada biz. Tolkien, yarattığı Dünyaya böyle bir isim vermiştir. Ancak, neden orta kelimesini kullandığını tam olarak açıklamamıştır. Yazmadım, keşfettim demeyi tercih etmiş ve insanların kafasında farklı bir boyut mu acaba sorusunun doğmasını sağlamıştır.
Lothlorien ise Robin Hood efsanesindeki Sherwood'a çok benzemekte... İzinsiz kimsenin giremeyeceği yasak ve büyülü orman....
Hiç alakaları yok. Kitapları ve Robin Hood u bir daha okuyun derim
Gelelim Minas Morgul ve Minas Tirith'e.... Minas Tirith Roma, Minas Morgul ise İstanbuldur... Tolkien bu iki şehrin ikiz olduğunu belirtmiştir defalarca ve Avrupa için Roma da İstanbul da ikizdir. iki si de 7 tepelidir... İkisi de başkenttir... Ölümsüz topraklar yani Valinor coğrafi olarak batıya kaydırılmış Kudüs beana kalırsa
Önce haritayı tam oturtuyorduk. Şimdi de sağa sola kaydırıp yeni isimler veriyoruz. Ne diyeyim kolay gelsin.
Bende, yazdıklarınıza ilk aklıma gelen şekliyle cevap verdim. Tek isteğim, bir yazarı bu kadar aşağılamadan önce, tüm eserlerini, hayatını, hayata bakışını, yaşam tarzını ve fikirlerini de öğrenmemiz gerekir diye düşünüyorum.
İleri sürdüğünüz önermelerin çoğu, gözü kapalı bir Milliyetçilik düsturu ile yazılmış. Dünya'ya binlerce yıl hükmetmiş Türk toplumunun bugün geldiği halini eleştirmek, sömüre haline getirilmiş Türkiye'mizin ne oldu da bu hale geldiğine kafa yormak yerine, geçmiş zamanla övünmeyi ve ucuz Milliyetçi söylemlerle sözde günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ondan sonra da, Dünya'nın en büyük yazarlarından birine, Türkleri ork yaptı falan diye saldırıyoruz. Bu saldırı, tamamen bizim ezikliğimizdir.
Saygılar.
|
|