“Yüzüklerin Efendisi” – Mitoloji, Felsefe ve Alegori Üzerine
Tarih: Nisan 07, 2006 - 13:15:42 Konu: Editörün Seçimi / Özel Yazılar
Okuyacağınız yazı Manuel Steiner'a ait bir makaleden site üyelerimizin katkısıyla çevrilmiş bir yazıdır. 3 bölüm halinde yayınlanacak bu yazının ilk bölümü şu an karşınızda. Özet kısmı Carcharoth , Yapı ve Kompozisyon kısmı Neltharion ,Dil ve Tarz kısmı Anaglareb tarafından Türkçe'ye çevrildi. Uzun bir yazı olması nedeniyle bölümler halinde yayınlanacak. Umarım zevkle okursunuz.. Çeviriler için Carcharoth, Neltharion ve Anaglareb'e teşekkür ederim. Ayrıca yazının düzeltmelerini yapan Zaman_Gezgini'ne de teşekkürlerimi sunarım.
İçindekiler
-Giriş
I.Yüzüklerin Efendisi’nin Özeti
II.Yapı ve kompozisyon
III.Dil ve Tarz
IV.Dilbilimin önemi
V.Orta Dünya Mitolojisi
VI.Felsefe ve Evren
VII.Yüzüklerin Efendisi’nde Alegori sorusu
-Sonsöz
-Ekler
Ek A: J.R.R. Tolkien’ın Özet Biyografisi
Ek B: Yayınlanma Sırasına Göre J.R.R. Tolkien’in Eserleri
Ek C: Orta Dünya’nın Üçüncü Çağ’ındaki Haritası
-Kısaltmalar ve Başvurulan Kaynaklar Bibliyografisi
Giriş
Peter Jackson’ın bir süredir Yeni Zelanda’da çektiği film hakkında pek çok söylenti ortada dolaşıyor: şimdiye kadar bilinen en iyi fantastik kurgu romanının yeni ve epik bir uyarlaması olacak: Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi. “Normal” insanlar, film 2001’de vizyona girmeden önce bu film ile ilgilenmeyecek olsalar da, Tolkien fanatikleri aylardır alabilecekleri en ufak bir bilgi kırıntısı için dua etmekteler.
Projenin kendisi oldukça takdir toplasa da, bazı şeyler Tolkien fan kitlesinin kaşlarını çatmalarına sebep oldu. Oynayacak aktörlerin listesinden örneğin Christopher Lee (Saruman) ve Elijah Wood’dan (Frodo) çok, bunun sebebi fanların keşfettiği senaryo parçaları ve karakter listesi. Görünüşe göre, yönetmen modern zevklere uyması için kitabın senaryosunu yeniden düzenlemeyi planlıyor ve buna karakterlerin görünüşü, oynadıkları roller ve özellikle de davranışları da dahil. Kadın karakterlerin önemi artıyor ve küçük roller de tamamen devre dışı bırakılıyor. Bu planlanan değişiklikler kitabın anlamı ve karakterlerin olması gerektiği şekil konusunda ateşli bir tartışma başlattı. Hatta bir internet sitesi, yeterli sayıda başvuruya ulaşınca Peter Jackson’a yollayarak kitaplara tamamen sadık kalmasını istemek üzere imza toplamaya başladı. Ufak yorum farklılıkları dikkatle ele alınmalı çünkü kitabın kolaylıkla yanlış anlaşılabilme tehlikesi mevcut, 1954/55’te ilk basıldığında olmuştu, yanlış alegoriler ve dikkafalı eleştiriler kitabın değerini düşürmüştü.
Bu makalede, romanı anlamak için gerekli olan bilgiyi, mitolojisini ve anlamını vermeye çalışacağım.
I. Yüzüklerin Efendisi’nin Özeti
Burada vereceğim özet bu makaleyi anlamak için gereken minimum temel, ne kitabı tüm detayıyla anlatabilir ne de ciddi bir kritik yapmak için yeterli bilgi verebilir. İkincisi için, romanı tamamen ve dikkatle okumak kaçınılmazdır.
Yüzük Kardeşliği
Hikaye kırsal ve pastoral bir mekan olan Shire’da, bir hobbit olan – buçukluğun kendi dillerindeki karşılığı-, Frodo’ya, amcası Bilbo’nun varisinin, büyücü Gandalf tarafından, sakladığı yüzüğün içindeki gizli güçlerden bahsetmesiyle başlar. Yüzük inanılmaz büyük bir güce sahiptir ve tüm kötülüklerin efendisi Sauron tarafından dövülmüştür ve tekrar güçlenmeye başlayan Sauron’un tam gücüne kavuşarak tüm dünyayı yerle bir edebilmesini sağlayabilir. Üç iyi yüzük ve dokuz kötü yüzük, bu tek Hükmeden Yüzük tarafından kontrol edilebilir ancak Yüzük etrafındakileri etkileyerek akıllarını çeldiği ve de üstadı Karanlıklar Efendisi’ni aradığı için, tek çare onu yaratıldığı yer olan, düşmanın gölge-diyarı Mordor’daki Hüküm Dağı’nda yok etmektir. Frodo yanında hobbit arkadaşları Samwise, Peregrin ve Meriadoc ile Ayrıkvadi’ye doğru seyahate başlar, daha sonra onlara Yolgezer adıyla çağrılan gizemli kolcu Aragorn da katılır, yol boyunca düşmanın kara süvarileri tarafından takip edilip işkence çektirilirler.
Ayrıkvadi’de, Elrond Yarıelf’in divanında, Frodo Mordor’a gitmeyi kabul eder. Gandalf, Frodo, Sam, Pippin, Merry, Aragorn, elf Legolas, cüce Gimli ve Mordor’a en yakın ülke olan Gondor’dan Boromir, yola çıkarlar. Büyülü Elf ormanı Lorien’e doğru olan yolculuklarında, Puslu Dağlar’ın derinliklerindeki Moria madenlerinde bir iblis ile yapılan bir dövüşte Gandalf’ı kaybederler. Aragorn ondan sonra liderliği ele alır ve grup Lorien’de yeniden erzak alarak Anduin nehrini kayıkla geçer. Nehirdeki bir adada, Boromir Frodo’yu Yüzük’ü ona vermesi için ikna etmeye çalışıp, Frodo’ya saldırınca, Frodo gruptan kaçar ve Sam ona katılır. Boromir bundan hemen sonra, kalan iki hobbiti savunmaya çalışırken orklar tarafından öldürülür ve iki hobbit yakalanarak götürülürler.
İki Kule
Orklar arasında yaşanan bir tartışma esnasında, Merry ile Pippin Fangorn ormanına kaçarlar ve orada bir Ent’in –ağaç yaratık- , Ağaçsakal’ın yardımı sayesinde ormanı ayaklandırarak Isengard’a, hain büyücü Saruman’ın hisarına, saldırmaya ikna ederler. Aragorn, Legolas ve Gimli, önce Rohan Süvarileri ile karşılaşırlar ve sonra da yeni ve görkemli Gandalf ile. Edoras’da Yurt Kralı, Théoden’i, Grima Solucandil’in etkisinden kurtarırlar ve Saruman’a karşı dövüşe ikna ederler. Miğfer Dibi’nde, Isengard’a karşı başarılı bir savunma gerçekleştirilir. Isengard’da, hobbitler ve duvarları yıkarak Saruman’ı deviren Entler ile karşılaşırlar.
Mordor’a doğru yol alan Frodo ve Sam, kıymetli yüzüğünü geri almak için onları gizlice izleyen eski yüzük taşıyıcısı Gollum’u yakalarlar. Onu rehberleri olarak kullanarak, Mordor’un kapalı geçidini es geçerek güneye yol alırlar. Yüzük yüzünden Frodo’ya ettiği yemin ile Yüzük’ü ele geçirme arzusu arasında bölünen Gollum, Gondor’un kolcularıyla bir süre zaman geçirdikten sonra, onları Cirith Ungol geçidindeki bir tuzağa doğru götürür. Orada dev örümcek Shelob Frodo’yu zehirler, Frodo orklar tarafından götürülür ve Sam Yüzük ile beraber kalır.
Kralın Dönüşü
Gandalf ile Pippin Minas Tirith’e giderlerken, kendisini uzun zamandır boş kalan Gondor tahtının haklı varisi olarak açığa çıkartan Aragorn da Gimli ve Legolas ile beraber Ölülerin Yolu’ndan güneye doğru gider. Theoden, Rohan ordusunu toplamak için Merry ile beraber Dunharrow’a at sürer. Süvariler, Sauron’un orduları tarafından kuşatılan Minas Tirith’e tam zamanında yardıma gelirler. Pelennor çayırlarındaki savaşta Kral Théoden öldürülür ancak buna karşılık yeğeni Eowyn’de düşman ordusunun lideri, Yüzüktayflarının Efendisi’ni öldürür. Eski bir yemin tarafından ona bağlanmış olan ölüler ordusu tarafından desteklenen Kral Aragorn ile birlikte, olayların akışı Minas Tirith’in savunmacılarının lehine döner. Vekilharç Denethor’ün daha önce kendini yaktığı şehrin içinde, Aragorn yaralıları iyileştirir ve sonra bir ordu toplayarak Mordor’un Kara Kapıları’na doğru yürüyüşe geçer. Bir tepe üzerinde, son savaş için hazırlanırlar.
Cirith Ungol kulesinde, Sam Frodo’nun kaçmasını sağlar ve Mordor’un çorak toprakları üzerinde Hüküm Dağı’na olan yolculuklarına devam ederler ve orada tekrar Gollum ile karşılaşırlar. Frodo Yüzük’ü dağın derinliklerinde kaynayan alevlere atmayı reddeder ancak Gollum parmağını kopararak yüzüğü alır ve mutluluk içinde aşağıya düşer. Yüzük yokedilince, Sauron’un Kara Kulesi çöker ve efendisi yok olur.
Cormallen kırlarında onurlandırıldıktan sonra, hobbitler Shire’a geri dönerek oranın artık gücü kalmamış olan Saruman tarafından kontrol edildiğini görürler. Saruman’ın adamlarını yenerler ve Saruman yardımcısı Solucandil tarafından öldürülür. Frodo’nun Orta Dünya’da görülen son görüntüsü diğer yüzük taşıyıcıları ile denize ve batıya yelken açarak diğerlerini, evli bir Sam ile tahta oturmuş bir Aragorn’u geride bırakmasıdır.
II. Yapı ve Kompozisyon
Yüzüklerin Efendisi’nin şekillenmesinde birkaç özel nokta vardır. Bir tanesi Tolkien belli bir plan yazmamış, onun yerine hikâyenin kendi halinde ilhama dayalı bir şekilde yazdıklarının ilerlemesine izin vermesidir. Hikâyede bazı dizelerin sonradan ortaya çıktığını kendisi de kabul eder. Mesela Yolgezer’in hikâyeye nerde dâhil olacağını ve nasıl devam ettireceğini Bree’ye ulaşana kadar bilemediğini söylemektedir. Genel olarak Tolkien’in çalışmalarının ve anlattığı şekliyle Yüzüklerin Efendisinin bir başka özelliği ise, hikâyeleri kendisi yazmamış, ancak hobbitler tarafından yazılmış olan Batısınırının kırmızı kitabından çevirmiş ve düzenlemiş olmasıdır. Ek F’de açıkladığı şekliyle, kitapta geçen günlük yaşantıda kullanılan kelimeleri çevirmiş isimleri ise İngilizceleştirmiştir. Bu durum “Hikâye’nin kendisi doğu kadar aktif, yazar kadar pasif” tezi ile özetlenebilir. Kitap da genel olarak silik ama her şeyi bilen ancak kitapta olayları yaşamakta olan birinci ağız anlatıcılardan ve yaşanan geri dönüşlerden bir adım geride üçüncü bir anlatıcı bulunmaktadır. Hikâyenin ana yapısını Tolkien antik ya da ortaçağ eserlerinden almıştır. Bunlara örnek Homer’in yüzük derlemesi ve ek olarak Wagner gibi kendi asırlarında ün kazanmış yazar ve şairlerin eserleridir. Kitap boyunca çoğunlukla ana anlatıcı hikâyeyi bir nesne ya da şahsa odaklamaktan sakınır. Yüzüğün çevresinde yaşanan olaylar gibi bütün taslak dairesel bir gelişim göstermektedir. Bazı karakterlerin kaybolması ve yeniden ortaya çıkması (Gandalf) ile dikkatler Frodo, Sam ve diğerlerinin üzerinden başka yöne çekilmektedir. Kitabın haritasal açılımına dikkat edince, Oradaydık ve şimdi buradayız şemasının da kitap için açıklayıcı nitelik taşıdığı görünür. Her iki hikâyede de Shire başlangıç ve bitiş noktasıdır ve her iki yolculukta da Yarmavadi ziyaret edilir ve Hüküm dağı her iki hikâyenin de coğrafik dönüm noktasıdır. Kroki’nin gelişimi ve gerilim, dördüncü kitapta hareketliliğin artması bunun beşinci kitaba taşınması, bütün bunlar boyunca Frodo’ya değinilmemesi ve altıncı kitapta kartalların gelişi ile akabinde gri limanlardan ayrılış kadar hikâyenin çözülmesi ile ana şemaya oturmaktadır.
Kitabın anlatımı ortaçağ romantizmi ve Eski İskandinav mitolojisinin birleşimi bir motif taşımaktadır. Üçüncü kitabın başlaması ile birlikte maceranın bir ucu yüzük kardeşliğinin bölünmesi ile kollara ayrılır. Bütün bunlar arasında harita ve günlerin kronolojik sıralanması ile bir bütünlük sağlanır. Hikâyedeki detaylar aynı zamanda bazı çapraz bağlar sağlar ki ancak daha sonraları açıklığa kavuşurlar. Örneğin: Frodo’n un Amon Hen’de Gandalf’ı duyması ilk seferde okuyucu tarafından fark edilemez. Başka bir örnek ise Boromir’in cesedinin Anduin üzerinden yavaşça aşağılara sürüklenmesi, cesedin Faramir tarafından görülmesi ve bu olaydan Frodo ile Sam’in haberdar olamamasıdır.
Bütün bu yapı metotları detaylandırılmanın az olması durumunda düşebilecek bir gerilim yaratmaktadır. Ancak bu yolla okuyucunun dikkati, çapraz bağ ve uzun atlayışlarla, sürekli geçmiş ve gelecek olaylara üzerinde tutulmaktadır.
III. Dil ve Tarz
Birçok değişik nedenden dolayı, Yüzüklerin Efendisi farklı derecelerde retorik ve tarzı içinde barındırır. Bunlardan birisi baskının, yüksek sayıda yapılmış olması ve özellikle, kitabı sesli okuyarak analiz edebilecek kadar Tolkien’in yakın çevresine değil de, geniş kitlelere ulaşmasıdır. Eleştirinin burada belirttiği, “anlatımdaki düzensizlik, mecaz ve teşbihlerde genel olarak görülen intizamsızlık, (…) okuyucunun yanıtındaki değişme payından ileri gelebilir.” (Moseley, 43) Bunun yüzünden, Tolkien eski eserlerinde kullandığı yüksek seviyeli anlatım tarzını bir kenara bırakmak zorunda kalmıştır ve dilin seviyesi de sadece birinci kitabın sonundaki hareketli sahnelerde tekrar yükselmiştir. Bundan önce özellikle halen Shire’da iken, bir çocuk kitabı yaratılırken üslupsal araçların kullanımıyla, aslında Yüzüklerin Efendisi, Hobbit’e doğrudan bir devam olarak tasarlanmıştı. Daha sonra ise, yazarın karşısında hala karakterlerin arka plandaki öyküleriyle konuşmalarını eşleştirme ve “kelimelerin farklı dünyaları”nı (Moseley, 44) yerleştirme görevi vardı. Elbette, Tolkien’in sözcük seçimleri ve söyledikleri ile karakterin düşünce şekli arasında bağlantı kurmak dışında bir şey yapması gerekmediği görülmektedir; örnek vermek gerekirse orklar ve troller basit ve kaba bir dil kullanırken, yüksek elfler vakur ve zarif biçimde konuşur ve Rohirrim ise kadim Anglo-Saksonların uyaklı mısralarının, epik tonunu yansıtır.
Ortalama tarz ve tam bir neşelilik ise hobbitler tarafından yansıtılmaktadır. Konuşma dilini kullanımları ve kelimeleri bize hiç yabancı değildir. Yüksek tarz ise, Rohirrim’in Minas Tirith’e varmasında (Y.E. 820) veya Kral Aragorn Elessar’ın cümle kapısından görkemli girişinde gözlemlendiği gibi, görkemli, çok bağlaçlı ve uzun cümlelerle kendini belli eder. (Y.E. 947)
Bütün bu dil ile ilgili araçlar ile bir yere varıyoruz, dilbilimsel dışavurumları ortadan kaldırmak ve dikkatli bir arkaiklikle bütünleştirmek. Daha sonra ise Tolkien eserleri için kelimelerin eski hallerini seçecektir, “hither (buraya)”, “thither (oraya)” ve “wither (solmak)” veya “nigh (hemen hemen)”, “naught (hiç)” ve “aught (sıfır)” gibi kelimelerle beraber arkaik tarzı biraz azaltmıştı: yine de modern “haber (news)” kelimesi yerine daha ciddi “havadis (tidings)”, veya “isteksiz (reluctant)” yerine “gönülsüz (to be loath to)” kullanmaktadır. Resmi ve elit görünse de tüm bunlar, aslında diğer kullanımla bir zıtlık yaratmaktadır. Tarzın bütün karmaşıklığına rağmen, bir tarz ve dil uyumu hiç yakalanamamıştır; sadece şu izlenime eşlik edecek eşbiçimli bir ilişki vardır: “Tolkien, retorik seviyesi problemini hiçbir zaman tamamen çözebilecekmiş gibi görünmüyor.” (Moseley, 42)
Tolkien’in kullandığı şiirler genelde saygıdeğer karakterlerin retorik anlayışı ve geçmişine de uymaktadır. Hobbitler neşeli, bazen de uygunsuz bir biçimde esprili eserler verirler, “çocuk şiirleri” de denebilir Shippey’in sıkça söylediği gibi. Elf şiirleri ise melodik ritimlerinde ırklarının ağırbaşlılık ve ciddiyetini yansıtırlar. Özel bir ihtimam ise Rohirrim şarkı ve şiirlerinde görülür ve birden çok daha fazla rol-modelleri kadim Anglosakson ve Kuzey şiirini andırır, sadece yapı olarak da değil. Bunlar halkın epik ideallerini ve öfkelerini anlatan uyaklı şiirlerdir, ama Edda da örnek alınmış bir manzum eser olarak alınabilir: Theoden’in yaptığı askerlere hücum konuşması akla Voluspa’nın birkaç dizesini akla getiriyor. Dünyanın sonu şöyle betimleniyor: “balta çağı, kılıç çağı / parçalanır kılıçlar / rüzgâr çağı, kurt çağı / dünya harap olmadan önce” (Edda, 9) Theoden’in haykırışında da ritim ve anlam açısından benzer noktalar varken, benzer kelimeler de kullanılıyor: “Mızraklar savrulacak, kalkanlar parçalanacak / kılıç günü, kızıl gün / gün doğmadan önce!” (Y.E. 820). Buna benzer olarak Entlerin Uzun Listesi de Grimnismal adlı geleneksel bir şiire benzer, ikisi de canlı ve cansız varlıkların isimlerini söyler. Ama ilk örneğin de gösterdiği gibi bu paralellik resmiyette kalır, farklı bağlamlardadır ve alegorik değildir ki bunu daha sonra kanıtlayacağım. Tolkien’in şiire olan sevgisiyle birlikte, daha birçok şiir, romanın geneline yerleşememiş ve şunu kanıtlamaktadır: “Şiirler ancak bağlı olduğu anlatıya sıkı sıkıya kenetlenmişse başarılı olabilir ve o anı yüceltebilir.” (Moseley, 51)
|
|