Hurin ve Morgoth'un sözleri
Tarih: Şubat 23, 2004 - 09:09:44 Konu: Bitmemiş Öyküler Çevirileri.
Turin'in çocukluğu'ndan sonraki bölüm.
Húrin ve Morgothun Sözleri
Nirnaeth Arnoediad, Sayısız Gözyaşları Savaşı, hakkında Elfler tarafından pek çok şarkı söylenir ve pek çok öykü anlatılır, ki bu savaşta Fingon düşmüş ve Eldarın çiçeği solmuştur. Şayet olanlar yeniden anlatılsaydı, bir insanın ömrü hepsini duymaya yetmezdi; 2 fakat şimdi yalnızca Dor-lóminin Efendisi, Galdor oğlu Húrinin başına gelenler anlatılacaktır, Rivil yanıbaşında akarken o hayatta kalan son kişi olarak Morgothun emriyle alıkoyulmuş ve Angbanda taşınmıştı.
Húrin, Morgothun huzuruna getirildi, çünkü Morgoth kendi sanatları ve casusları sayesinde biliyordu ki, Húrin Gondolin Kralının dostluğuna sahipti; ve gözleriyle onun cesaretini kırmak için uğraştı. Lakin Húrin yılmadığı gibi bir de Morgotha kafa tuttu. Bu yüzden Morgoth onu zincirletti ve yavaş bir işkenceye maruz bıraktı; fakat bir süre sonra ona gitti, ve ona serbestçe nereye gitmek isterse gidebileceğini söyledi, ya da Morgothun komutanlarının en büyüğü olarak görev alabileceğini önerdi, tabii Turgonun kalesinin yerini söylemesi şartıyla, ve Kralın planlarını bilen diğerlerinin yerini. Lakin Metin Húrin onunla alay etti ve dedi ki: "Körsün Morgoth Bauglir, ve hep kör kalacaksın, yalnızca karanlığı görüyorsun. İnsanların yüreklerine ne hükmeder bilmiyorsun, ve eğer bilseydin bunu vermezdin. Fakat Morgothun sunduklarını kabul eden biri ahmaktır. İlk ödül alan sen olacaksın ve o zaman sözünü tutacaksın; ve ben yalnızca ölümü tadacağım, eğer istediklerini söylersem."
O zaman Morgoth güldü, ve dedi ki: "Sana ölümü vermem için can atacaksın, ancak bu benden sana bir iyilik olur. Sonra Húrini Haudh-en-Nirnaethe taşıdı, orası yeni inşa edilmişti ve ölümün kötü kokusu üzerindeydi; ve Morgoth Húrini en tepeye koydu, oradan Hithluma doğru batıya bakmasını buyurdu, karısı ile oğlunu ve diğer soyunu düşünmesini istedi. "Çünkü onlar şu an benim topraklarımda yaşıyorlar," dedi Morgoth, "ve hepsi benim insafıma kaldı."
"Hiçbirine sahip değilsin," diye yanıtladı Húrin. "Fakat onları kullanarak Turgona ulaşamazsın, çünkü hiçbiri onun sırlarını bilmiyor."
O zaman öfke Morgotha hakim oldu, ve dedi ki: "Lakin seni kullanabilirim, ve tüm lanetlenmiş hanedanını; benim irademin altında kırılacaksınız, hepiniz çelikten yapılmış olsanız dahi." Ve yerde yatan uzun bir kılıcı alarak Húrinin gözleri önünde kırdı, bir parçası onun yüzünü yaraladı; fakat Húrin irkilmedi bile. O zaman Morgoth uzun kolunu Dor-lómine doğru uzattı, Húrini, Morweni ve onların tüm soyunu lanetledi, ve şöyle dedi: "İşte! Düşüncemin gölgesi, nereye giderlerse gitsinler onların üzerinde olacak, ve nefretim onları dünyanın sonuna kadar izleyecek."
Fakat Húrin dedi ki: "Bunlar boş laflar. Çünkü onları göremiyorsun, ne de bu kadar uzaktan onları yönetebilirsin: bu şeklinle kaldığın ve yeryüzünde görünür bir Kral olma arzusunu sahip olduğun sürece olmaz."
O zaman Morgoth Húrine döndü, ve şöyle dedi; "Ahmak, İnsanlar arasında çok azı, ve onlar konuşanların çok az bir kısmını oluşturuyor! Vaları gördün mü, ya da Manwë ve Vardanın gücünü ölçtün mü? Düşünceleri nerelere ulaşır bilir misin? Ya da belki de düşünceleri senin üzerinde, ve bu kadar uzaktan sana bir kalkan oluştururlar, böyle olacağını zannediyor musun?"
"Bilmiyorum," dedi Húrin. "Lakin öyle olabilir, eğer isterlerse. Çünkü Büyük Kral, Arda varolduğu sürece tahtından indirilemeyecek."
"Böyle söylüyorsun," dedi Morgoth. "Büyük Kral benim: Melkor, tüm Valar içinde ilk ve en güçlü olan, ki dünya yaratılmadan önce vardım, ve yapımında çalıştım. Amacımın gölgesi Arda üzerinde uzanıyor, içindeki herşey yavaşça ve mutlaka irademe boyun eğecek. Fakat sevdiğin herkesin üzerine düşüncem bir Felaket bulutu gibi çökecek, onları karanlığa ve umutsuzluğa sürükleyecek. Nereye giderlerse, kötülük baş gösterecek. Ne zaman konuşurlarsa, sözleri kötü bir tavsiye olacak. Ne yaparlarsa kendilerine geri dönecek. Umutsuzluk içinde ölüp gidecekler, hem hayatta hem de ölümde lanetlenmiş bir halde."
Fakat Húrin şöyle yanıtladı: "Kiminle konuştuğunu unutuyor musun? Böyle şeyleri çok uzun zaman önce atalarımıza da söylemiştin; fakat senin gölgenden kaçtık Ve şimdi senin hakkında bilgimiz var, çünkü Işıkı gören yüzlere baktık, ve Manwe ile konuşmuş olan sesleri dinledik. Ardadan önce sen vardın, lakin başkaları da vardı; ve onu sen yapmadın. Ne de en güçlü olan sensin; çünkü sen gücünü kendi üzerinde harcadın ve onu kendi boşluğun için tükettin. Sen Vaların kaçmış bir tutsağından başka biri değilsin, ve zincirleri hala seni bekliyor."
"Üstadlarının derslerini iyi ezberlemişsin," dedi Morgoth. "Fakat bu çocukça irfan sana yardım edemeyecek, şimdi hepsi uzaklara kaçıyor."
"Sana söyleyecek son bir sözüm var, tutsak Morgoth," dedi Húrin, "ve bu Eldarın irfanından alıntı değil, lakin tam şu an yüreğimde belirdi. Sen İnsanların Efendisi değilsin, ve olamayacaksın, tüm Arda ve Menel senin egemenliğin altına girse dahi. Sana karşı koyanları Dünyanın Çemberlerinin ötesinde izleyemeyeceksin."
"Dünyanın Çemberlerinin ötesinde onları izlemeyeceğim," dedi Morgoth. "Çünkü Dünyanın Çemberlerinin ötesi Hiçliktir. Fakat içinde benden kaçamayacaklar, Hiçlike girene kadar."
"Yalan konuşuyorsun," dedi Húrin.
"Yalan söylemediğimi görecek ve itiraf edeceksin," dedi Morgoth. Ve Húrini yeniden Angbanda taşıyarak Thangorodrimin zirvesinde taştan bir koltuğa oturttu, buradan batıdaki Hithlum diyarını ve güneydeki Beleriand diyarlarını görebilecekti. Orada Morgothun gücü ile bağlandı; ve Morgoth başucunda durarak onu yeniden lanetledi ve gücünü üzerine yaydı, öyle ki oradan asla kımıldayamadı, ne de orada ölebildi, Morgoth onu serbest bırakana kadar.
"Artık burada oturacaksın," dedi Morgoth, "ve bana teslim ettiklerinin üzerine kötülük ve umutsuzluk çökerken o toprakların perişanlığını seyredeceksin. Çünkü sen benimle alay etme cüretini gösterdin, ve Melkorun, Ardanın yazgılarının Efendisinin, gücünü sorguladın. Bu yüzden benim gözlerimle görecek, ve benim kulaklarımla duyacaksın, ve hiçbir şey senden gizli kalmayacak."
|
|