TOLKIEN VE MITLER DE SON NOKTA
Tarih: Şubat 16, 2004 - 09:39:49 Konu: YAZILAR / Genel
Eski Yunan dilinde söylenen ya da duyulan söz anlamında kullanılan mitos sözcğünden gelen mit,masal,efsane,öykü anlamı taşır.İlkel insanlarla ilgili araştırmalardan öğrendiğimize göre atalarımız beklentilerinin gerçekleşmesi için bunlar sanki olmuş gibi davranışlarda bulunurlardı.Örneğin yağmur yağsın diye toprağa su dökerler ya da korktukları ve ölmesini istedikleri yabanıl hayvanların,düşmanlarının mızraklar saplanmış resimlerini çizerlerdi.Yanan bir tekerleği yuvarladıklarında güneşin yeniden doğmasını sağladıklarına inanırlardı.
Zamanla birçok insanın katılmasıyla daha uzun ve karmaşık öyküler doğdu.Bazı kadın ve erkekler öyküyü canlandırmak için maskeler takarken bazılarıda davul çalarak açıklamalar yapardı.Kral Güneşi,kraliçede Dünyayı ya da Ayı canlandırıdı.Güneşin Dünyayı ölümden kurtarışını sahnelerdi.Giderek bu oyunlardaki törensel nitelik unutuldu ve öyküleri halk ozanları anlatmaya başladı.O zamanlarda bu ozanlar kralın ve halkın gözünde çok saygın kişilerdi.
Efsane sözcüğü ise çok sonraki tarihlerde ortaya çıktı.Aslında Farsçada masal ve söylence anlamına gelen bu sözcük Türkçede biraz anlam değiştirerek olağanüzstü olaylara ilişkin söylenceler karşılığı olarak kullanılmaktadır.Zamanla mitler efsanelerle karıştı.Yeryüzündeki çeşitli efsanelerin toparlanıp derlenmesi ve yazıya dökülmesi sonucu önemli bir kaynak ortaya çıkmış oldu.Mitoloji adı verilen bu kaynak Anadolu,Mezopotamya,Girit,Fenike,Mısır ve benzeri uygarlıkların sözlü geleneklerinden doğan evrensel bir bütündür.
Eski Yunanlılar,gökyüzünde atlı arabasını süren Güneş tanrısı Heliosun öyküsünü anlatırlardı.Eski Çinlilerde Güneşin bir atlı araba tarafından sürüldüğüne inanırlardı.Oysa Meksikada yaşamış olan Azteklerin bu konudaki öyküleri daha değişikti.Nanahuatzin adlı bir tanrının kendisini dünyaya ışık getirmek için ateşe attığı ve bu yüzden Güneşe dönüştüğüne inanırlardı.Eski Mısırlılar ise gökyüzünü bir okyanus olarak düşünürlerdi.Güneş her sabah bir yelkenliyle bu okyanusu aşar,akşamları bindiği bir başka yelkenliye geri dönerdi.
Arkeologlar eski kent kalıntılarını ortaya çıkararak ilk insanların kullandığı eşyaları inceledikçe ,çeşitli mitolojilerle ilgili daha değişik bilgiler sağlanıyor.Böylece Güney Avrupadaki mağara adamlarının,Batı Avrupa ve İngilteredeki Keltlerin,Doğu Akdenizdeki Sümerlerin,Hititler ve Babillilerin zengin mitolojileri olduğunu artık biliyoruz.Arkeologların çalışmaları,Orta ve Güney Amerikadaki Amerika Yerlilerinin kurdukları birçok büyük uygarlığın aydınlanmasına da büyük katkıda bulundu.
Bazı bilim adamlarına göre ilk efsaneler tanrılara inançtan değil,her nesnede var olduğu sanılan sihirli ruhlardan kaynaklanırdı.İnsanlar daha sonra tanrıları kendilerine benzeyen varlıklar olarak düşünmeye başladı.İlk tanrılar,büyük bir olasılıkla,gökgürültüsü ve şimşek gibi insanların anlayamadığı ve bu yüzden korktukları doğa olaylarının tanrılarıydı.Bu büyük güçler,kendisini kızdıranları uyaran ve bazen de öldüren öfkeli tanrılar olarak açıklanıyordu.Belki de Yunan,Roma ve İskandinav mitolojilerinde en güçlü tanrının gök tanrı olması bu yüzdendir.
Tüm mitolojilerde öfkeli tanrı rastlanır.Denizde kopan büyük bir fırtına Yunanlıların deniz tanrısı Poseidon un kızdığını düşünmelerine yol açardı.En önemli tanrılar insanların yemek bulmalarına yardım eden tanrılardı.Topraktan iyi bir ürün alınmış,bol balık tutulmuş,başarılı bir av gerçekleşmişse bazı tanrıların kendilerine yardım ettiklerine inanılırdı.
Tolkienin Silmarillionda olduğu gibi mitoloji tanrılarından etkilendiği söylediği üstte açıkladığı gibi Tolkienin tanrılarından insanlar tarafında en çok korkulan Melkor dur.Sadece ölüm getirdiği içi değil insanlara şimşek ve yıldırımgibi gizemli şeyleri ifade ettiğinden en güçlü olarak adlandırılmıştır.Yine yukarıda geçtiği gibi tanrılar içinde en çok sevilen Tulkas gibi güçlü ve insanlara yardım eden tanrılardır.Denizlerde Ulmo ağaçların ormanlarında yetişmesinde yardımcı olan Lothlorien tanrıçası bunlardan bazılarıdır.Ayrıca Silmarillionda geçtiği gibi Güneş görevini Sonsuz Ateş angorodrimin tepesindeki ateşin sağladığına Ayın görevini ise Feanorun Silmarillerinin sağladığına inanılmaya başladı.Ta ki Melkor onları çalana kadar.Zaten Silmaril kelime anlamı olarak Ay Taşı anlamına gelmektedir.Tolkienin yaptığı açıklamalara göre kendisini en çok etkileyen mitlerin Finlandiya ve Kelt mitleri olduğu söylemiştir.Kelt mitlerine göre Güneş bir nevi okyanus gibiydi.Bir yelkeni vardı ve onunla gelip gidiyordu.Tolkienin Silmarillionda anlattığında ise Güneşe ve sonsuzluğa ulaşmak için Denizin Ötesine geçmesi gerekiyordu.Böylece Tolkienin ister istemez bazı mitlerin etkisinde kaldığı sonucunu çıkarabiliriz.
Yaradılış Efsaneleri
Dünyanın nasıl oluştuğu,insan soyunun nereden geldiği gibi soruları yanıtlamaya çalışan öykülere yaradılış efsaneleri denir.Tolkien LOTR efsanesinde olduğu gibi baştan sona kendi yaradılış efsanesini oluşturmuştur.Ancak hiçbir şekilde alegori ye kaçmamıştır!
Bunlar değişik mitolojilerde büyük farklılıklar gösterir.Örneğin İÖ yaklaşık 700 yıl göre evren ilk başta erkek biçiminde ortaya çıkmış,ama yalnızlık duygusu olduğu için ikiye bölünmüş bir erkek biri kadın olmuş,onların birleşmesinden de insan soyu olmuştur.Ancak Silmarillionda ise canlılar Eru tarafından bir anda Dünyaya gönderilmiştir.Önce elfleri sonra insanları göndermiştir.Yani mitlerin çeşitliliğinden faydalanılmıştır.
İşte size Silmarilliona benzeyen bir mit daha;Su tanrısı EA (Dikkat çekmek isterim ki Eru nun da bir adı buydu.)Yaşlı babasına çamurdan kadın ve erkek figürleri yapmasını söylemişti.Nammu tanrıya kul olsun diye bunlara kendinden can verdi ama ne zaman onlara yoğunlaşmasa hemen ölüyorlardı ve tekrar onlara yoğunlaşınca yaptığı çamur insanlar harekete geçiyordu.Ve eğer Silmarillionu okuduysanız cücelerin yaratılışında aynı olduğunu görürsünüz!Erunun bir tanrısı tarafından yaratılan cüceler bir dağın içinde gizleniyordu.Ve onları yaratan tanrı ise onları Eruya kul olsun diye yaratmıştı.Ve Eru cüceleri gördüğünde tanrısına neden gizlice böyle bir şey yaptığını sorduğunda ise cüceleri yaratan tanrı onları çekici ile ezmeye karar vermişti ancak onların korkuyla kaçıştıklarını gören Eru onlara da can verdi ve cüceler aynı Sümer mitinde olduğu gibi dünyaya geldi.
|
|