Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 41 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

LOTR: ORTA DÜNYA HİKÂYELERİ-“ÜÇ ÇİFT GÖZ - I”
Yayınlanma tarihi Haziran 17, 2002 - 10:58:57 Gönderen ringmaster

> GENEL / Yüzüklerin Efendisi angelic göndermiş "Shire’de yazdan kalma güneşli bir Eylül günü daha yaşanıyordu. Hobbitçocukların bağırış çağırışları tüm köyde hatta köyün dışında bile duyuluyordu neredeyse.
Minikler, gelecek endişesi taşımadan gönüllerince oynuyorlardı. Bazı “çok koşturmayın”, “oraya gitmeyin”, “suyla fazla oynamayın” ya da “o sebzelere dokunmayın, dağıtmayın” türünden uyarılar da almıyor değillerdi. Ama bu uyarılara fazla kulak asan görülmüyordu.. Bir ara çocukların sesleri yola doğru yöneldi. Bir atlı arabanın gıcırdayan tekerleklerinin çıkardığı hafif sesler sadece bir anlık suskunluğa neden oldu. Atlı araba yavaşça köyün girişindeki yoldan yaklaşmaktaydı. Önce uzun gri bir şapka şapka göründü. Çocuklar anlık bekleyişten sonra kuvvetli çığlıklar atarak arabaya doğru koşturmaya başladı. Çığlıkların nedeni uzun gri şapkanın sahibiydi ve o anda orada bulunmayan diğerlerine büyücünün gelişini haber vermek içindi. Şapkanın sahibi ve çocukları peşinden koşturan büyücü elbette ki Gandalf’tan başkası değildi. Kendisi hakiki bir dosttu, özellikle burada yaşayan iki Hobbit nazarında.
Hobbitçocuklar için Gandalf, istisnasız ve kesin bir tanımlamayla eğlence demekti. Minik ayaklarının elverdiği ölçüde karşılamaya koşturdular atlı arabayı. Gandalf bir Hobbitli olmamasına ve bilindik aralarla uğramamasına, köyde sıklıkla görünmemesine rağmen çocuklar tarafından bilinen biriydi. Shire’deki herkes, sihir ve havai fişek gösterileri dendi mi tek bir isim konusunda hemfikirdi daima. Üstelik çocuklar da bu uzun ve gri renkli şapkayı nerede görseler tanırlardı. Her gelişinde muhakkak önce onlar onu karşılıyordu. Bu karşılamanın en büyük ve en belirgin nedenlerinden biri büyücünün –tüm Hobbitköylüler ona böyle diyordu- bir miktar da olsa gösteri yapmasıydı, özellikle en sevdikleri havai fişek gösterisini.. “Gandalf, Gandalf” diyerek koşturdular arabanın arkasından. Gri şapkanın altındaki gözler farkettirmeden güldü çocuklara. Belli belirsiz gülüştü bu. Düşünceli görünen yüzde herhangi bir kıpırdanma olmamıştı bile.


Araba köyün diğer tarafında bulunan bir evin, küçük bahçe kapısının önünde durdu. Çocuklar da derhal arabanın etrafını sardılar. Çığlıkları ve seslenişleri kesilmemişti. Gandalf ve o ana kadar farketmedikleri bir kaç cüce arabadan indiğinde, çocuklar çoktan atlı aracın sağında solunda özellikle de yolun başında farkettikleri, çeşitli ebatlarda kutu yüklerin bulunduğu arka tarafta toplanmışlardı bile. Cüceler pek ses etmeden direk arabanın arkasına seyirttiler ve yükleri indirmeye başladılar. Kapalı kutular sırayla alınıp bahçe kapısından içeri taşınıyordu. Cücelerin hareketlerinde büyük bir titizlik ve serilik göze çarpıyordu. Çocuklar bununla ilgilenmediler , onların aklında daha başka ve daha önemli şeyler vardı. Bunun için Gandalf’ı sıkıştırmaktan bir an için olsa da vazgeçmediler. Gandalf sert bir yüz takınarak, daha doğrusu takınmayı zar zor becererek çocuklara döndü;
“Gidin bakayım, size göre değil bunlar” dedi. “Bekleyin hele, zamanı gelince göreceksiniz istediklerinizi, istemediğiniz kadar”.
Hobbitçocuklar hoşnutsuzlukla homurdandı. Ancak yapacak birşey de yoktu. Sıkıntıyla belki bir umut bekleşirlerken, evin yuvarlak kapısı açılmış ve Bilbo Baggins’in güleç yüzü meydana çıkmıştı. Bir süre Gandalf’ın çocuklarla konuşmasını daha doğrusu çocukların onu sıkıştırmasını ve vızıldayarak etrafında dönüp durmalarını izledi geniş gülümsemesiyle. Gandalf elinden geldiğince onlardan kurtulup, cücelerle birlikte kalan eşyaları içeri taşımaya başlayınca “artık yeridir” diyerek bahçe kapısından küçüklere birkaç kuruş dağıttı. Afacanlar çığlıklarla minik ellerindekileri diğerlerine göstermek ve belli ki derhal harcamak üzere koşarak uzaklaştılar. Hâlâ kıkırdıyan bir kaçı da bir cüce tarafından –kaçırtıldı- (Cüce ona dikkatle bakan bir hobbitçocuğa şöyle bir dönüp tüm dişlerini göstererek sırıtınca, küçük gerisin geri koşmaya başladı. Koşarken de “bana baktı, bana güldü” diye bağırıyordu. Çocuklar uzaklaşmışlardı uzaklaşmasına ama akıllarında hâlâ büyücü ve kapalı kutuların içindekiler kalmıştı.
* * *
Bu yakınlarda olacak ve Bilbo Baggins tarafından bizzat hazırlanan doğum günü daveti tüm Shire halkı tarafından duyulmuş ve zaman beklenmeye başlamıştı. Davet günü yakınlaştıkça dışarıdan gelen yabancı konuklar Bilbo tarafından tek tek karşılanmaya başlamıştı bile. Davet gününe kadar devam etti bu durum. Çeşitli yüklerle dolu atların ve midillilerin çektiği arabaların biri geliyor, biri gidiyordu. Bagins’in evinin önü her zamankinden daha kalabalıktı. Birkaç kişi gelen yüklerle ilgileniyor, sürekli evin içinde dışında sağında solunda görülüyorlardı. Bilbo ve genç kuzeni -şimdi evlatlığı- Frodo Baggins gelen davetlilerle, eşyalarla ilgileniyordu. Çoğunlukla Frodo gelen yüklerin gözetimine ve yerleştirilmesine nezaret ediyordu. Ona yardım eden bir kaç genç hobbit daha vardı. En çok Meriadoc Brandybuck, Peregrin Took ve çoğunlukla Bilbo’nun etrafından dolanan Sam Gamgee idi. Sam adeta Bilbo’nun gölgesi misali, onun her adımını takip ediyor, “daha yapılacaklar neler, istediğiniz şeyler var mı Bay Bilbo?” deyip duruyordu. Bilbo bu genç ve kıpır kıpır hobbiti çok severdi. Oradan oraya koşturduğunu gördükçe geniş yüzünde kocaman gülümsemesiyle durmadan “Dur oğlum yavaş, çatlayacaksın neredeyse, soluklan azıcık, dinlen” diyordu.
Sam eve ara ara gelenlerin sevgili bahçesine zarar vermemeleri sağlamak ve Bilbo’nun haber verilmesini istediği bir takım bilgileri, gerekli yerlere ulaştırmak işini kendine sessizce verilmiş görev kabul etmişti. Arada fırsat buldukça iki genç Hobbit ile buluşuyor ve üçü gözlerden uzan bazı bazı etraf ve gelenler hakkında, çoğunlukla Bilbo’nun daveti ve kendisiyle ilgili konuşuyordu. Bazen de bu iki genç hobbit, Merry ve Pippin, Sam’i bir köşeye çekip son haberleri özel olarak alıyordu.
* * *
Davet günü gelip çattığında, ulu ağacın altında kurulan çadırda, Bilbo Baggins tarafından davet resmen başlatıldı ve davetliler de büyük bir hızla yiyeceklerin içeceklerin olduğu masaların etrafını çevirdiler. Bir yandan yiyip içtiler, diğer yandan da Bilbo ve evladı Frodo’nun yine her zamanki gibi konuk ağırlamayı bildiğinden bahsettiler. Bu davette diğerlerinden farklı olan bir şeyler görünmemekle birlikte aslında vardı. Kesin olan ve Bilbo Baggins tarafından açıklanan evlatlığı Frodo’yla aynı anda doğum gününü kutladığıydı –ki bunu uzun zaman önceden adet edinmişti. İkisinin doğum günleri de aynı tarihe denk geliyordu çünkü. Bilbo’nun 111’inci ve Frodo’nun da 33’üncü doğum günü kutlanıyordu. Böylece Frodo da artık rüştüne ermiş oluyordu.
Herkese yetecek hatta artacak şekilde ayarlanmış yiyecek ve içeceklerin görüntüleri bile konukların aklını başından almaya yetti. Eğlenceler başladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde artık gözlerden o an için uzak olan Gandalf’ın sırası da gelmişti. Herkes heyecan içinde büyücüyü izledi. Gandalf gene kendisinden beklenenin kat kat fazlasını yaptı ve eğlencenin doruk noktasında muhteşem havai fişek gösterileri aydınlattı gecenin karanlığını. Gökyüzündeki renk cümbüşü, kayan yıldızlar, kırmızılı mavili beyazlı açan ateş çiçekleri Shire’nin dışından bile görüldü. Konuklar gözlerinde parlayarak dans eden ışıkların birini bile kaçırmamak için gözlerini kırpmadılar. Bundan en çok küçükler ve genç hobbitler memnun oldu. Özellikle küçükler neşe içinde ellerini çırparak seviç çığlıkları attılar. Gerçekten de beklediklerine değmişti doğrusu. Gandalf’ın gösterisi orada bulunan ve bulunmayan herkes tarafından uzun yıllar konuşuldu.
Saatler sonra herkes yiyip içme işlemini bitirdiğinde –ki sadece midelerine daha fazlasını sığdırabilmek için birazcık ara vermeye ihtiyaçları vardı- ve çoğunluğa rehavet çökünce, Bilbo Baggins’in adeti üzerine konuşma yapma vakti de gelmiş oldu. Genellikle bir hayli uzun ve sıkıcı bulunan bu konuşma zamanını yine de konuklar hoşgörü içerisinde beklemeye başladılar. “Umarız kısa olur, çünkü içkilerimiz daha bitmedi ve yenecek birşeyler hâlâ kalmış görünüyor” mırıltıları arasında, konuşma zamanı haddinden fazla tezahüratlar ve gönülsüz alkışlarla desteklendi. Sadece bir kaç kişi dışında, hemen hemen tüm konuklar Bilbo’nun her zamanki söylevlerinden birini dinleyeceklerinden emin göründüler. Artık bu faslı da atlatmayı düşünüp, yorgun ayaklarını uzattılar. Kendi deyimleriye bir parça dinlenmeyi haketmişlerdi. O kadar dans ve yemek içmek işi göründüğünden de daha zordu.
Büyücü ve Frodo, Bilbo’nun konuşma yapmak için ışıklandırılmış ağacın yanındaki sandalyenin üzerine çıkışını izlerken, hem kendilerini hem de Bilbo’yu dikkatle takip eden iki çift gözden habersiz görünüyorlardı. Merry Bilbo’nun biraz sağında arkasında kalan Sam’e işaret etti. Sam etrafına bakarak kimsenin onu farketmediğinden emin olduktan sonra bir koşu onların yanına ulaştı.
“Bu gece, hatta birazdan olacak ne olacaksa” Merry, Bilbo’yu işaret ediyordu başıyla.
“Bana da öyle geliyor” diye sessizce konuştu Pippin. Gözlerini Bilbo’dan ayırmadı. Sonra epeydir düşündüğü bir şeyi, aniden aklına gelmiş gibi söyleyiverdi. “Yahu Merry dostum, şu bize hâlen bir isim bulamadık!”
“Neye?”
“Canım neye olacak, gurubumuzun ismine tabi ki, ne olacak?”
“İsim mi? Ne diyorsun sen Pippin, ne ismi?”
“Ortaklığımıza canım, ortaklığımıza. Kendimize ne diyeceğiz bir türlü belirlemedik ki! Herhalde böyle isimsiz ve belirsiz kalmayacağız.”
“Neler de düşünüyorsun sen böyle! Hele hele şu anda. Ama ben eminim ki sen çoktandır konuşacaktın da, zamanın olmadı değil mi? İstediğin isimse sevgili Pippin’ciğim, ortaklığımıza yakışır isim suç ortaklığıdır. Eee ne de olsa yaptığımız gizli kapaklı olduğundan azıcık da suç içerir. Baksana adam gözetliyoruz burada.”
“Ben, dedi Sam utanarak, üç göz diye düşünmüştüm kendimizi”
“Hımm” diye bir elini çenesine dayadı Pippin. “Üç göz ha! Bak bu suç ortaklığından daha hoş oldu. Üç göz, üç çift göz, güzel”dedi neşeli neşeli. Merry şaşırmış baktı Sam’a “Sen de mi?” dedi başka da hiç bir şey demedi. Alana baktı tekrar, aklında başka şeyler var gibiydi. O an için gruba ne bir isim bulma ne de bulunanlar hakkında tartışmaya isteği vardı. Topluluktan neşeli kahkahalar geldi. Sam’a döndü tekrar. “Evet, Sam, son durum nedir? Taze haberlerin var mı bize?”
“Yok beyim, Bay Merry, daha önceki dediklerim haricinde bir şey yok. Hem zaten ikisi de fazlaca bir şey konuşmadıydılar. Bir ara büyücünün Bay Bilbo’ya kararını değiştirmek isteyip istemediğini sorduğunu duydum. Ama tam o sırada Bay Frodo beni bir iki parça bir şey taşımak için çağırdıydı da, giderken tek duyabildiğim, büyücünün Bay Bilbo’ya ‘onu yanına almayacaksın, değil mi?’ diye sorduğu olduydu. Sonra zaten doğrucana buraya geldiler. Bir daha da tek kelime etmediler. Onun dışında konuştularsa da ben duymadım.”
Pippin kıpırdandı, “bakın işte Bilbo konuşmasına başladı.” Pür dikkat kesildiler. Tek bir kelimeyi bile kaçırmak istemiyorlardı. Hepsi birbirine söylemese de sonunu epey merak ediyorlardı.
Bilbo, boğazını temizlemek için bir iki öksürdü. Bir elini pantolonunun cebine soktu. “Aziz Bagginsler ve Boffinler” diyerek başladı. Orada bulunan tüm konukların sülale soyadlarını teker teker söyledi. “Sevgili hobbit dostlarım, umarım hepiniz en az benim kadar eğleniyorsunuzdur” ıslıklarla, tezahurat çığlıklarıyla kesildi sözleri. Konuşmanın tamanını burada söylemeye gerek yok, zira hepiniz biliyorsunuz. “Sizlerle kısa bir süre yaşadığımı düşünüyorum ve hepinizden ayrılacağımı bildirmekten, bunun bir SON olacağını söylemekten dolayı müteessirim. Gidiyorum. ŞİMDİ ayrılıyorum. HOŞÇAKALIN!.“ Öne doğru bir adım attı ve hop gözden kayboldu. Topluluktan keskin “Hİİİ!!” nidaları yankılandı. Işıklar arasında onu boşuna aradılar. Herkes şaşkın birbirine bakarken, mırıltılar yüksek seslere dönüştü. Konuklar merakla birbirlerine sorular sorup durdular. Bir kaç hobbit yaşlısı artık ayılmış gözlerini bir zamanlar Bilbo’nun durduğu sandalyenin, ağacın etrafında, üzerinde dolaştırdı. Bazıları bu durumun şakacı Hobbit’in alışılagelmedik şakalarından biri olduğunu söyledi. Ama sağa sola bakınmaya devam etmekten de geri kalmadılar. Birden herkesin gözü genç Frodo’ya ve Gandalf’a takıldı. Özellikle Gandalf’a bakışları tehditkâr ve korku verici gözüküyordu. Ters ters bakan konuklardan biri, “bu muhakkak büyücünün işi” diye söylendi yüksek sesle. Diğerleri de onayladı onu. Frodo’ya doğru adım attıklarında Gandalf çoktan oradan sessizce ayrılmayı başarmıştı. Frodo kendisine doğru sorular sorarak gelenleri cevaplandırmak için hevesli bir girişimde bulunmadı. Ağzının kenarına yerleşen bir gülümsemeyi saklamaya çalışarak Bilbo’nun az önce durduğu ağacın oraya, boş duran sandalyesine baktı. Merry daha önce de Bilbo’nun yok olduğunu gördüğü halde gene de ürpermişti. Pippin ve Sam’de şaşkınlık içindeydiler. Tek kelime konuşmadılar. Yüzleri, gülmemek için artık elleriyle ağzını kapatan Frodo’ya döndü. Bir süre sonra konuklar dağılmaya kalanlar da yemeye ve içmeye devam ettiklerinde, Frodo sessizce biraz daha oturdu. Kalabalığa şöyle bir baktı. Onun bakışlarını kaçırmayan üç çift göz, ifadesiz görünen yüzün altında şimdiden acı ve hasretin başgösterdiğini hissettiler.
* * *
Gandalf, Bilbo Baggins’in evine yol alırken, bir gölge de sessiz adımlarla onu takip ediyordu. Büyücü bir ara, yolun kenarındaki çimenlerin kıyısında durup arkasına döner gibi oldu. Gölge o arada hemen yanıbaşında duran fundalığın karanlık kısmına dalmıştı bile. Kısa duraklamadan sonra Gandalf Bilbo Baggins’in evinin kapısına ulaşmış hafifçe tıklatıyordu. “Tık tık tık”. Kapı açılıp Gandalf içeri alındığında gölge de pencerenin altındaki yerini aldı....
Sam koşarak geldiğinde, Merry alanda tek başınaydı. Birazdan Pippin yanında Fredegar Toluk’la onlara katıldı. Fredegar Toluk adıyla mütenasip biriydi. Onu daha çok Tombiş Toluk olarak çağırırlardı. Buna o kadar alışmıştı ki, bazı bazı kendisinin de gerçek adını unutmuşluğu olurdu. Asla unutmadığı şey ise yemek vakitleriydi. Pippin’in beraberinde gelirken bile elinde koca bir kupa¹ ve ceplerinde de meyvalar doluydu. Pippin “Onu neredeyse çekiştirmek zorunda kaldım. Baksanıza masada ne var ne yok mideye indirmeye kararlı” dedi. “Güzelim yiyecekler orada beni beklerken senin gelmen çok acı oldu doğrusu” diyerek sitem etti Tombiş. Elindeki bazlamaçtan² koca bir ısırık daha aldı ve kupasını kafasına dikti. Merry “Sersem Toluk” diye hiddetlendi. “Bilbo ortada yok, sense hâlâ tıkınıyorsun.” Kupadaki tüm içkiyi bitiren Tombiş elinin tersiyle ağzını sildi ve “Evet ama ihtiyarların dediği gibi, masada hâlâ yenmeyi bekleyenler var. Bilbo giderken yanında bunları götürmediği iyi oldu diyenler çokça.”
“Onlar ne bilir ki!” diye surat astı Merry. Sam’a döndü sonra soran gözlerle. Tombiş Toluk bile yemeyi bırakmış, ona bakıyordu. Sam tüm gözleri üzerinde hissettiğinde biraz utandı. Sonra nefes nefese anlattı duyduklarını. “Bay Bilbo Gandalf’la konuştu, ona veda etti. Arka yoldan aşağıya yürüyüp çiti atladı. Kırlara yöneldiğini gördüm. Gitmezden önce dedi ki, her şeyi ayarlamış. Birkaç şey dışında tüm mirasını Bay Frodo’ya bırakmış... O şeyi de.. Onu da bırakmak istemedi önce anladığım kadarıyla. Sonra karanlık oldu, değişik sesler duydum. Kimdi ya da neydi bilmiyorum. Korku veren bir sesti. Az kala bağıracaktım da hani.. Bu sesten sonra Bay Bilbo O’nu –Yüzük’ü- bırakmayı kabul etti.” Sam Yüzük’ün adını ilk kez ağzına almıştı. Daha önceleri hep “o şey” diye bahsediyordu. Hoş Merry de, Pippin de iki ya da üç kez Yüzük’ün adını söylemişlerse de ya isme pek önem vermemiş olmalarından ya da bilinmedik başka nedenlerden, şu anda hissettikleri soğuk rüzgârı o zamanlar hissetmemişlerdi. İçlerinden bir tek Tombiş Toluk ilgisiz göründü. Sam şimdi yerinden kalkan ve gitmeye hazırlanan Frodo’ya bakarak sürdürdü konuşmasını. Sesinde elem vardı. “Şimdi Bay Frodo’nun zamanı.” Diğerleri sessizce uzaklaşan Frodo’ya baktılar. “Şimdi onun yanında olmalıyız. Yardım etmeliyiz. Ne kendi ne de biz şu an bilmesek bile, bize ihtiyacı olacağı günlerin fazla uzak olmayacağını söylüyor gönlüm.” Durgun bir sesle söylemişti Sam. Derin bir nefes aldı, iç geçirdi.
“Bay Bilbo’yu çok severim, Bay Frodo’yu da öyle. Onlar bana iyi davranan hatırşinas kişilerdendir. Ben her zaman bay Frodo’nun yanında olacağım. Zaten...” dilinin ucuna kadar gelen ve kendisinin bile henüz anlam veremediği kelimeleri söyleyemedi, sessiz kaldı. Diğerleri de sormadı. Ayrı ayrı ama aynı şeyi düşünüyor gibiydiler.
Ertesi gün Frodo, Gandalf gittikten sonra konukları yolcu etti. Sorulan sorulara hemen hemen tek bir cevap verdi. “Herşey gün ışığıyla aydınlanacak, eminim”. Bilbo’nun kendisine verdiği bir takım görevleri yerine getirdi. Dağıtılacakları dağıttı. Kalanları derledi. Bu iş için Merry, Pippin ve özellikle Sam’in çok yardımını gördü. Farkettiği kadarıyla bu üç genç hobbit ona daha farklı, daha sevecen, sanki daha çok korumacı davranmaya başlamıştı. “Bilbo’nun gidişinden dolayı yalnızlığımı bana hissettirmemek için sanırım” diye düşündü. Genç hobbitler hemen hemen her şeyle ve Frodo ile ilgilenmeye devam ettiler.

¹ Bardaktan biraz daha büyük kulplu kadeh
² Demir tavada içinde şeker ve un da bulunan bir çeşit börek, isteğe göre içine tatlı, reçel ya da peynir de konulabilir. Biraz kendi kültürümüzden de bir şeyler katalım değil mi? Ne de olsa az buçuk Orta Asya’ya dayanır kökenlerimiz.

“Beni hem kitapta hem de filmde en çok etkileyenler Sami Merry ve Pippin’dir. Onların sadakati ve kendi korkularına rağmen önce dostlarını düşünmeleri, gerektiği durumlarda yüreklerinin derinliklerinde uyanan korkunç dayanma güçleri ve öfkeli kuvvetleri, gerçek dostluğun hiçbir şeye benzemediğinin, herşeye bedel olduğunun en açık kanıtı bana göre. Tabi bu söylediklerim gurubun diğer üyeleri için de geçerli. Özellikle de Frodo için. O da arkadaşlarının başını belaya soktuğunu düşündüğünden dolayı kendisini asla affetmedi. Her ne kadar arkadaşları kendi istekleriyle onun yanında olsalar da, onların gözlerine görünen, yüreklerine işleyen her kötü durumdan kendini sorumlu tuttu.
Sevgili Yüzük Dostları, haddim olmayarak ben de bir iki bir şey karalamaya çalıştım. Sizin yazdıklarınız kadar değil bunun ayrımındayım. Yukarıdaki hikâyenin ve bu yazının da devamı var. Uzun oldu diye yarıya böldüm (Tabi bir de hâlâ birazcık eksiği gediği var). Eğer bir aksilik olmazsa diğer yarısını haftaya göndereceğim. Tahmin ediyorum şu durumuyla bir anlam içermemekte. Umarın diğer yarısını tamamlayıp gönderdiğimde bir şeye benzer. Sevgiyle kalın yüzük dostları”
"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· > GENEL / Yüzüklerin Efendisi Hakkında
· Yayınlayan Editör: ringmaster
· Ana Sayfa


> GENEL / Yüzüklerin Efendisi Hakkında en çok okunan :
Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne?


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"LOTR: ORTA DÜNYA HİKÂYELERİ-“ÜÇ ÇİFT GÖZ - I”" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 12 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
haddim olmayarak mı dedin sen!!!!!!!!!!!! (Puan: 0)
Gönderen Anonim Tarih: Haziran 17, 2002 - 14:29:15
Angelic harikasın tebrik ederim. ben orada sana taktik(imsi) falan birşeyler vermeye çalışayım derken sen zaten işi götürüyoruşsun! bi de haddim olmadan diyo ya. hele o yorumlarda ben yazamıyorum falan demiyormusun! sessiz ve derinden demek:)
yazın çok içten ve sıcak olmuş. ama kafamı da karıştırdın açıkçası. sanırım onlar (sam merry ve pippin) 23 yıllık ara sırasında öğreniyorlar olayı. ve sam ne kadar iyi bir casus olursa olsun yüzüğü bilen sadece bilbo ve frodo'ydu bence. kitaba tekrar bi göz at derim. yanlışım varsa da özür yani.

ha sakın bi daha öyle palavralar atma yazamıyorum diye. vve unutmadan bu yazı da benim dosyamda yerini alacak.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


ay ben axana ya pardon unuttum oturum açmayı (Puan: 1)
Gönderen axana (axana@mynet.com) Tarih: Haziran 17, 2002 - 14:32:43
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
üff alışmışım kendi bilgisayarıma başkasına girince olmuyodu doğru ya:P


]


Sam'in Yüzük'ü öğrenişi.. (Puan: 1)
Gönderen Angelic Tarih: Haziran 20, 2002 - 09:38:45
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Şu teknoloji sağolsun, bana şu anda siteye girmeme izin veren "ekrana" teşekkür ediyorum en başta.

Merhaba axana,dediğin gibi kitaba tekrar baktım.
Merry'nin bir cümlesi var; "Elbette ki seni anlıyoruz,yüzük'ün oyuncak olmadığını biliyoruz."
Bu cümleden yola çıkarak orada bulunanların hepsinin -Tombiş de dahil olabilir- Yüzük'ün varlığından daha önceden haberdar olduklarını çıkarttım. (135)
Elbetteki Merry, Bilbo'yu ilk gördüğünde kendisi takip etmiş, ama daha sonra kendi dediği gibi
"geçen bahar ortaklığı kurana kadar kimseye" bahsetmemişti (136-137).
Bu cümleden de anladığım kadarıyla ortakların hepsi Yüzük'ü biliyorlardı.
Aslında söylediğin iyi oldu. Çünkü hikâyenin devamında bu karışıklığı önlemek için bölüm eklemem gerektiği de ortaya çıkmış oldu.
Teşekkür ederim tekrar.
Sevgiyle kal..

---

"Biz birarada olduğumuz sürece yüzük kardeşliği dağılmayacak, Aragorn"


]


ne demek... (Puan: 1)
Gönderen axana (axana@mynet.com) Tarih: Haziran 20, 2002 - 11:35:53
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
ehehehehehe demek sana yardımcı oldum. ya biliosun görevimiz:P neyse devamını bekliom


]


Çok teşekkür ederim. (Puan: 1)
Gönderen Angelic Tarih: Haziran 18, 2002 - 13:51:25
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Düşünceleriniz benim için inanamayacağınız kadar çok önemli. Aslına bakarsan yazamıyorum. Bunun her zaman farkındayım. Bu yazı sadece düşüncelerin toparlanmaya çalışılması. Beni itelemesen bu bile çıkmayacaktı. Gerçekten de çok teşekkür ederim.
Haklısın, Yüzük'ün öğrenilişi, söylenilişi sırasında epey takıldım. Bu konuda kitaba da baktım. Ancak muhtemelen yanlış hesaplamışımdır. Tekrar bakacağım. Sam'in, özellikle Tombiş Toluk'un gruba katkısı konusunda ilk kitapta bir ayrıntı görememiştim. Bu nedenle Yüzük kelimesinin kullanılması partide özellikle Sam tarafından ve Tombiş Toluk da oradayken söylendi mi söylenmedi mi emin olamadım. Hatta Tombiş'in gruba katılış zamanı bile net olmadığından hop diye parti gözetmenleri arasına onu da dahil ettim. Belki de her şey daha farklıydı. Ama gene de bir ihtimal... Tolkain Usta da bu alanı boş bırakmış. Devamını yazıyorum -daha doğrusu yazmaya çalışıyorum-. Sam'in öğrenmesi, Merry'in, onu ve Pippin'i ve belki de Tombiş'i bir şekilde üstü kapalı olarak da olsa haberdar etmesi diye düşünüyorum. Sam yüzükten haberdar olsa bile işlevinden bihaberdi. Bana kalırsa casus olabilmesi için bazı şeyleri bilmesi gerek. Çünkü Hobbitler yalan söylemez. Sam ne kadar saf görünse de neden bilgi sızdırması gerektiğini sormuş olabilir.
Bu cümleler de güzel oldu, devam yazısına eklesem fena olmaz galiba :))
Sevgiyle kal ve teşekkür ederim.


]

kıymetlim bi hikaye (Puan: 1)
Gönderen Taniquetil Tarih: Haziran 17, 2002 - 18:59:15
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
sitede beyin fırtınassı esiyor usuuuuun bi hikaye ama güsell, precious


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


Re: kıymetlim bi hikaye (Puan: 1)
Gönderen Angelic Tarih: Haziran 18, 2002 - 13:52:57
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Teşekkür ederim Taniquetil, okuduğunuzu bilmek bile yeterli.
Sevgiyle kal.


]

Re: ORTA DÜNYA HİKÂYELERİ-“ÜÇ ÇİFT GÖZ - I” (Puan: 1)
Gönderen _Eldarion_ Tarih: Haziran 18, 2002 - 08:51:43
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Angelic çok güzel olmuş.Benim hikayemin de ilk bölümü bitmek üzere.İşallah beğenirsiniz.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


Re: ORTA DÜNYA HİKÂYELERİ-“ÜÇ ÇİFT GÖZ - I” (Puan: 1)
Gönderen Angelic Tarih: Haziran 18, 2002 - 14:00:27
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Çok teşekkür ederim.
Hikâyeni beklediğimi şiddetle belirtirim. Çünkü o kadar hoşuma gidiyor ki sizlerin yazılarını, şiirlerini okumak. Bence herkes de okumalı. Ve sakın telaşa düşme benim gibi. "Emek harcanan her şey güzeldir"i öğretti bu site ve sitenin yaratıcıları bana.
Onlar cesaret vermese hiç bir şey yapamazdım. Paylaşmayı bu kadar açık öğrenemezdim inan ki. Sen de paylaş ve bundan da korkma.
Sevgiyle kal.


]

Re: ORTA DÜNYA HİKÂYELERİ-“ÜÇ ÇİFT GÖZ - I” (Puan: 1)
Gönderen Gondorian_Flame Tarih: Haziran 19, 2002 - 15:34:39
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Tebrikler Angelic sitedeki yazarlar kervanına sen de katıldın. Gimli, Elentary, Silvester ve axana dan sonra şimdi de sen. Çalışmalarınız gerçekten başarılı ve yazacak yorum bulmak zor.

Bu arada ben de Merry ve Pipin'in yüzük konusunda bilgisi olduğunu düşünüyorum çünkü yüzük kardeşliği kitabından hatırladığım kadarıyla Frodo yolculuğa çıkmadan önce taşındıkları evdeki son gecelerinde bunu Frodo'ya da itiraf ediyorlardı. Nasıl öğrendikleri hakkındaki senin uyarlamansa (yani Sam'in casusluğu yoluyla) oldukça güzel ve yaratıcı bir düşünce.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


Teşekkür ederim. (Puan: 1)
Gönderen Angelic Tarih: Haziran 20, 2002 - 09:49:59
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
"Yazarlar kervanı katıldın" derken bana büyük bir onur bahşediyorsun. Çok teşekkür ederim. Ancak ben kim yazar olmak kim. Sizlerin beğenisini kazanmak çok çok büyük bir mutluluk benim için. Gerçekten çok teşekkür ederim.

Ben de Sam ve Pippin'in ve hatta Tombiş'in Yüzük konusunda bilgisi olduğunu düşünerek bu şekilde yazmıştım. Sevgili axana'nın uyarısıyla kitaba tekrar baktım. Sanki daha netleşti herşey. Öncelikle Merry'nin ortaklığı oluşturduğu sırada Yüzük'ün varlığını paylaşması gerektiğine inanıyorum. Çünkü Suç ortaklığı kurmaları gerekiyordu ve ne Pippin, ne Sam ve belki de ne Fredegar, açıkcası hiçbir Hobbit sakin yaşamlarını bir macera için değiştirmez. Bunu bir tek Bilbo yaptı. O da gönülsüzce. Ortaklığın oluşması bir maceraydı ve bu maceranın da geçerli nedene dayanması gerekiyordu. Geçerli ve çok önemli. Merry Yüzük'ü söylemek zorundaydı bana göre, özellikle de Sam'a. Çünkü Sam ne kadar saf görünse de neden bilgi toplaması gerektiğini merak edecekti. Bir Hobbit'in yalan söyleme huyu olmadığına göre geriye tek bir seçenek kalıyordu. Herşeyi açık açık konuşmak. Merry de böyle yaptı bana kalırsa..

Sevgiyle kal..

---

"Biz birarada olduğumuz sürece yüzük kardeşliği dağılmayacak, Aragorn"





]

Re: ORTA DÜNYA HİKÂYELERİ-“ÜÇ ÇİFT GÖZ - I” (Puan: 1)
Gönderen elghorn Tarih: Haziran 19, 2003 - 17:49:10
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
keşke yazılarını daha önce okusaydım. sam merry ve pippin bu kitabın engüzel en hoş unsurları. ve birilerini ululardan onlara dönmesi beni çok mutlu etti.
ellerine dillerine sağlık.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012