Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey

asergot göndermiş "
Yüzüklerin efendisi eserini okumadım. Filmini izledim. Sadece filmini izlemekle bir eleştiri yapılasının doğru olmadığı kanısındayım. Bu sebeple kendime göre bir bakış açısı (eleştri değil)yakaladım sanıyorum.

Şöyle ki; bir yüzük sahibini terketmiş, bu yüzük sahibine doğru gidiyor, aslında sahibi onu çağırıyor. Sahibi alevler saçan kapaksız bir göz olup etrafını aydınlatıyor fakat çevresine korku saçıyor, aslında yüzüğü arıyor. Bu yüzük sahibi ile buluştuğunda sahibi eski gücüne ulaşacak ve dünyayı ele geçirerek karanlıklara boğacak.

Yüzük tesadüflerle dolu bir yolculuktan sonra sevimli hobbitlere ulaşıyor. Yine onların himayesinde doğduğu yere gidip orada eriyip yok olacak. Yüzüğü taşıyan veya onun sihir ve mucizelerini gören herkes yüzüğe hayran hayran bakıyor. Hatta yüzük için aralarındaki anlaşma-kardeşlik dahi bozuluyor. Dünyanın geleceği bazı anlarda tehlikeye giriyor. Bu durum izleyici için yeterince sürükleyicidir.

Eser için anlattığım bu genel şablondan sonra şimdi dikkatmizi gerçek dünyaya çevirelim. Dünya siyasetinde, tarihinde, coğrafyasında ..vs hep bir doğu ülkeleri-insanları-felsefesi-yaşamı, bir de batı ülkekeri-insanları-felsefesi-yaşamı var. Peki ortasında yani orta dünyada ne oluyor. savaşlar oluyor. din savaşları, ırk savaşları, etnik savaşlar, kültürel savaşlar, soğuk şavaşlar ...vs. yani doğu ile batının ortasındaki Türkiye, Irak, İran, Suriye, İsrail, Filistin, Lübnan, Mısır hep gergin hep savaş halinde. savaşmasa da en azında iç savaş var, terör var. konuyu şuraya getirmek istiyorum; yazar Tolkien aslında kendi bakış açısından dünyayı çok güzel dramatize etmiş. Bir yüzük ki sihirli ve mucizevi gücü ile sahibini yitirmiş artık orta dünyada savaş hakim.

Biz orta dünya halkı kendi öz kimliğini yitirdiği gibi. Kaybolan bu kimliği, etraftaki birileri tesadüfen bulmuş. Yine bize doğru getiriyor fakat bize teslim etmeyecek. Bir zamanlar bize ait olan o kimliğin arkasına sığınarak kendi kimliğini zorla-hile ile-duygu sömürüsü yaparak bize kabul ettirecek.

Yazarın İngiliz olması bu düşüncenin oluşumunda oldukça etkili oldu. Çünkü ingilizler sadece dilleri ile değil yayılımcı ve sömürgeci siyasetleriyle de dünyaya yeterince hakimler. O yüzük bizim öz kimliğimizdir. Yüzüğün sahibi karanlıklar efendisi ise biraz bizmişiz gibi geliyor. Her neyse hikayeyi daha fazla dağıtmayalım fakat şunu belirtmek isterim ki kitap okuyalım. İyi kötü bir şeyler okuyalım. Ben yüzüklerin efendisini kendi bakış açımla izledim. Kitabını da okuyacağım. Belki de öz kimliğimize böyle daha fazla yaklaşırız. Bu kadar şey yazdıktan sonra sadece okumakla yetinilmeyeceğini de anladım. Yazmak da okumak kadar güzelmiş. "