Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 65 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Hikayeler: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte...
Yayınlanma tarihi Eylül 24, 2003 - 12:09:53 Gönderen ringmaster

Hikayeler elf_bolonor göndermiş "Bölüm1 Kısım 2



Batı Konak'ın Yarıkağzı adlı köyünde Karatok adında bir silahşör yaşardı.O diyarların en iyi kılıç kullananlarından biriydi. Bu ülkede gerçekten çok iyi silahşörler yetiştirirdi. Bu o ülkeye has bir özellikti. Ama bu özelliğinin yanında gizem doluydu. Gizli kalmış, unutulmaması gereken pek çok değer vardı orada. Şeytan Ovası denilen, kötülüğün vatanına en uzak yerdi. Şeytan Ovası bu büyülü diyarların en doğusunda yer alırdı. Batı Konak bu avantajını iyi değerlendiriyordu ve gerek kültürel açıdan gerekse güç açısından diğer ülkelerin bir adım önündeydi.

Doğusu güneyden kuzeye doğru uzanan Saman Dağları'yla, kuzeyi ise Tapınak ormanı ile çevriliydi. Güneyinde ise kimsenin bilmediği, ulaşamadığı engin deniz vardı.



Bundan çok uzun yıllar önce Saman Dağları'nın hemen ardındaki Solgun Yayla'da çok büyük bir savaş olmuştu. Karanlığın güçleri sınırlarını büyütüp tüm insanlığa eziyet eder hale geldiğinde Batı Konak'ıda sınırlarına katmak istemişti. Ama çok büyük bir dayanışma ve beraberlik örneği gösteren iyiliğin temsilcileri kurdukları muazzam orduyla galibiyete ulaşmışlardı. O savaştan sonra kötülük gücünü kaybedip şimdiki Şeytan Ovası'na sıkıştı.Ama etkisini bir çok yerde göstermeye devam ediyordu.

O büyük savaş sırasında yaşayan bir bilginin el yazmalarında şöyle yazıyordu:

"Kötülük yok edilemiyor.Tek çare ondan sakınmak. Belkide kaçmak. Kötü efendi Lombos'un orduları yeniden harekete geçtiler.Bu sefer kaçışımız olmayabilir. Ama bir çok söylenti kol geziyor. bunlardan biride güneyden kalkacak olan bir gemi. Bir elf gemisinden söz ediliyor, gelecek bir işaretle birlikte geçecek gemiden.Yolcularını bu diyardan alıp daha önce kimsenin görmediği başka yurtlara götürecekmiş. Ama ne işaretin ne olduğunu bilen var nede zamanını. Zaten fazla zamanımız kalmadı.

Yaklaşıyorlar. Kaçıp saklanmam gerek." Ve bu yazmalar zamanla efsaneleşti. Günler geçtikçe de unutulup gitti.

*

Karatok henüz gençti. Babasından kalan eski ama sağlam kılıcına ve aile geleneklerine bağlı bir insandı. Özgürlüğü sever ve pek konuşmazdı.Oldukça cesur ve korkusuzdu. İyi bir iz sürücüydü ve neredeyse bir Elf'in gözleri kadar iyi görebilen gözleri vardı.

Altınkoy'un düşman eline geçtiği haberi Batı Konak'a kadar ulaşmıştı. Şimdi Batı Konak'ın Hânı Dilirbey, orayı geri almanın yollarını arıyordu. Çünkü Altınkoy düşman elinde kalmaya devam ettiği sürece Manantu'nun gözü üzerlerinde olacaktı.Ayrıca batıdan doğuya doğru giden güvenli yolda kapanmış oluyordu.

Karatok doğruca Dilirbey'in yanına gitti. Dilirbey'in ikinci adamıydı Karatok. Ulay adlı muhafızından sonra en çok ona güvenirdi. Ulay ise sağ kolu denebilirdi Dilirbey'in.

Kısa boylu, kısa saçlı ve mert bir adamdı Ulay. Güçlü, kuvvetliydi. Batı Konak ordularına komuta ederdi.

Dilirbey, Ulay ve Karatok bir araya gelip konuyu uzun uzun görüştüler. Sonunda karar verildi. Önce Açık Diyar adlı, bu toprakların tam ortasında bulunan ülkeynin Hânına bir atlı gurubu gidecekti. Eğer Açık Diyar'ın hânı Yavşanbey'den savaş konusunda onay ve destek alınırsa Batı Konak orduları yola çıkacaktı. Geriye dönmenin olmayacağı bir savaş olacaktı bu.

Ertesi gün Dilirbey Karatok'a yanına beş kişi daha alıp yola çıkmasını söyledi. Gurup gece gündüz hiç durmadan yol aldı. İşleri oldukça aceleydi. Herşey en kısa yoldan halledilmeliydi. Nihayet ikinci günün akşamında Açık Diyar'a varabililer. Gerçekten çok güzel yerlerdi buralar. Yemyeşil, uçsuz bucaksız düzlükler, yer yer küçük tepecikler, geniş ormanlar ve ağaçlıklar, şirin köyler ve harika bir yerleşim planı. Herşey kusursuzdu bu ülkede. Önce ülkenin girişindeki dağlık alandan geçtiler. Küçük bir köyü geride bırakıp dağların eteklerinden dolaştılar. Önlerindeki upuzun çayırlıklarıda aştılar ve nihayet Kale Ağzı adı verilen o muazzam şehre ulaştılar. Gerçekten çok iyi bir mimari yapısı vardı Kale Ağzı'nın. Stratejik bakımdanda oldukça korunaklıydı. Şehir boydan boya yüksek surlarla ve kapılarla çevriliydi. Herhalde düşmanın en son ele geçirmek isteyeceği şehir bu olsa gerekti. Gece olmak üzereydi. Ayın diğer yüzü kadar karanlık bir havada, uğuldayan rüzgarın eşliğinde bir süre daha yol aldılar taş kaplı yoldan. Kimsenin uykuyu yada yorgunluğu düşündüğü falan yoktu. herkes işlerin bir an önce olmasını istiyordu. Bu sebeple zaman geç de olsa Yavşanbey'in konağına girip onu uykusundan ettiler. Konuyu açıkladıklarında Yavşanbey uykusundan uyandırıldığına hiç bozulmadı. Aksine Karatok özür dilemeye çalışonca onu susturup iyi yaptıklarını söyledi. Gerçi konağın girişinde nöbetçilerle biraz uğraşmışlardı ama olsun. Bütün gece Yavşanbey'le birlikte konuştular ve ortak bir karara vardılar. Yavşanbey kabul etmişti etmesine ama bir şartı vardı yinede. Altınkoy alındığı takdirde yönetime ortak olacaklardı. Karatok Dilirbey'in kendisine verdiği tam yetkiyle ve işin ciddiyetinin farkında olduğu için bu anlaşmayı sualsiz kabul etti. Ve sabahın ilk ışıklarıyla yola koyuldular. Gecenin ilerleyen vakitlerinde biraz da olsa uyuma fırsatı bulmuşlardı. Ama tabiiki üç gündür uykusuz olduklarından bunun pek önemi yoktu. Yorgunluklarına aldırmadan atlarına binip Kale Ağzı'ndan ayrıldılar. Yine durmaksızın yol aldılar. Ama bu sefer biraz daha hızlı.

Batı Konak'a ulaşıp Akyayla adlı idari birime geldiklerinde hazırlanmakta olan koca orduyu gördüler. Neredeyse tüm hazırlıklarını yapmışlardı. Askerlere yol boyunca yetecek kadar yiyecek dağıtımı, geceleri uyumak için tulumların ve minderlerin verilişi, hepsi yapılmıştı.

Karatok gidip Dilirbey ve Ulay'a herşeyi anlattı.

"O zaman derhal yola çıkıyoruz.Tüm hazırlıklar tamam nede olsa.Daha fazla kaybedecek vaktimiz yok!" dedi Dilirbey. Kapılar açıldı. Karatok kılıcını kontrol etti. Miğferini ve göğüs zırhını, eldivenlerini taktı. Son olarak Ulay'ın ona uzattığı kamayıda beline soktu ve dışarı çıktı. Kapılar açıldı. Kuleden iki uzun boru sesi geldi ve ordu yola koyuldu. Gerçekten yaya gitmek için çok tehlikeli bir yoldu bu.Ülkenin çıkışındaki Saman Dağları'nda yüzlerce goblin yaşıyordu. Ama bu kadar çok askere saldırabilecek kadar cesur muydu bu yaratıklar? Ayrıca yol boyunca tek durup dinlenilebilecekleri yer Çift Geçit adlı iki köprünün yakınlarında bulunan küçük bir ağaçlıktı.

Uzunca bir yürüyüşün ardından herkes yorulmuştu ama nihayet Çift Geçit’e varabildiler. Burada askerlerin çokluğundan dolayı köprüyü geçenleri bekleyenler bir mola fırsatı daha bulmuştu. Sonunda aşağıda coşkuyla nehrin gürültüsüne aldırış etmeden, usulca üzerinden geçti koca ordu. Artık çok az yolları kalmıştı ve Açık Diyar’ın sınırları içine girmişlerdi. Artık güvendeydiler.

Gün ağarmaya başlarken Kale Ağzı’nın duvarları görünmeye başlamıştı. Nihayet Batı Konak ordusu, Kale Ağzı muhafızlarının izniyle içeri girmişti. Burada biraz daha dinlenebileceklerdi.

Manantu’nun olup bitenden henüz haberi olmamıştı. Ama bu olmayacağı anlamına da gelmiyordu. Bu sebeple herkes çok dikkatli davranıyordu. Çünkü Manantu gerçekten çok büyük bir ordu kurmuştu ve bu ordu orklardan ve insanlardan oluşuyordu. Bilindiği gibi orklar insanları sevmezler, hatta nefret ederler ama Manantu bunu da başarmış, orkları ve insanları aynı safa çekmişti. İşte bu sebepten çok güçlüydü. Bütün insanlığa ebedi huzuru vaat etmişti. Ama insanların çoğu buna aldanmamış yine kendi saflarında yer almışlardı.

Şimdi şüpheli tek bir şey vardı. Acaba Manantu’nun o büyük ordusu şu an Altınkoy’da mıydı? Eğer öyleyse gerçekten işleri çok zor olacaktı. Ama bunu şimdilik kimse düşünmek istemiyordu. Herkesin aklında tek bir düşünce kol geziyordu. O yemyeşil, barış ve sevgi dolu, mutluluklar diyarı Altınkoy’u düşman elinden kurtarmak!

Kim bilir yemyeşil kırlar, ağaçlar, ormanlar şimdi ne hale gelmişlerdi. Pırıl pırıl akan dereler belkide artık kapkara akıyordu. Bütün askerleri hırs kaplamıştı. Zafer sözleri veriyorlardı birbirlerine. Kalpleri cesaretle doluydu. Güneyi karanlığa gömülmekten kurtarmalıydılar...

*

Sonunda büyük gün gelmişti. Güneşin doğuşuyla birlikte borular üç kez üflendi ve Kale Ağzı’nın kapıları açıldı. Uzun yürüyüş bir kez daha başlamıştı. Batı Konak’tan gelen dört bin kadar askere Açık Diyar’danda üç bin kişilik bir ordu eşlik ediyordu.

Altınkoy’a yaklaştıkça tedirginlik baş göstermeye başlamıştı. Hava sisli ve soğuktu. Belki biraz da soğuk. Ama yürüdükçe vakit geçiyor, hava aydınlanıp ısınıyordu. Siste dağılmıştı.Sonunda sığınabilecekleri alanları geride bırakıp açıklığa çıktılar. Bundan sonra daha dikkatli olmaları gerekiyordu. En ufak bir yanlış Manantu’nun gözcülerinin dikkatini çekebilirdi.

Hava ağarıyordu. Gece yine soğuk olacaktı besbelli. Ama içlerindeki ateş onların üşümesine engel oluyordu. Altınkoy’a yaklaşırken küçük bir ormanın yanından geçiyorlardı. Tam o sırada askerlerden birinin dikkatini bir şey çekti.

“Orada bir şey var” dedi asker. Karatok onun yanına gitti ve işaret ettiği tarafa baktı.

“Hani nerede?”

“İşte efendim ağaçların arasındalar” Karatok gözlerini iyice kısıp ağaçlara baktı.

“Kahretsin bizi gördüler. Hızlanmamız gerek.”

Artık olan olmuştu. Kıdemli askerlerden biri bir gurubu gözcüleri yakalamak için göndermeyi düşündüysede Karatok ona engel oldu.

Ormanı geçtikten sonra Yavşan Bey kollarını havaya kaldırıp iki yana açtı. Bu hareketle birlikte Batı Konak ordusu diğerlerinden ayrılıp başka bir yola saptı. Plan böyleydi. Umulmadık bir zamanda yan taraftan girecekti Batı Konak’lılar. İlk birlik Altınkoy kapılarına ulaşmıştı. Ama garip bir şekilde ne bir gözcü nede okçular vardı. Acaba içerisi boşalmışmıydı?

Büyük bir topuz yardımıyla kapıya yüklenmeyi bekliyordu bir gurup asker. İşaret geldi ve topuzu kapıya çarptılar. Bir kez daha ve kapı yıkılmıştı. Hava karanlıktı ve içeride ne olduğu görünmüyordu. Bütün askerler açık kapının önünde bekleşiyordu. Korku ve tedirginlik vardı hepsinde. Bir işaret daha geldi ve kılıçlar çekildi. Önce dışarıda bekleyen okçular içerisini ok yağmuruna tuttular. Sonra kapı önündeki üç bin asker hızla içeri daldı.Karanlıkta birbirlerini kollayarak ilerlediler ama önlerine kimse çıkmadı. Kısa bir bekleyişin ardından çıtırtılar duyulmaya başladı. Herkes korkuyordu. Gecenin karanlığında düşman topraklarında apansız bekliyorlardı. Sesler artmıştı. Herkes kılıçlarını seslerin geldiği yöne doğrultmuş karanlıkta bekliyordu. En ufak bir harekette saldıracaklardı. Tekrar bir sessizlik oldu. Aniden büyük bir gürültü koptu. Üzerlerine doğru birileri koşuyordu. Kalabalık bir guruptu anlaşılan. İlk temasta öndeki sıra kılıçlarını savurdular. Acı içinde yere yuvarlanan askerlerin siluetleri görünüyordu. Biri panik içinde bağırıyordu. “Durun, durun!” Askerler durup kılıçlarını indirdiler......"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Hikayeler Hakkında
· Yayınlayan Editör: ringmaster
· Ana Sayfa


Hikayeler Hakkında en çok okunan :
Gölgelerin İçinden


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Hikayeler: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte..." | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 6 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte... (Puan: 1)
Gönderen Welar Tarih: Ekim 04, 2003 - 16:26:53
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Sevgili Elf bolonor;
Hikayeni okudum.. tarafsızca bir yorum yapmak gerekirse;
iyi olduğunu düşünüyorum. Bence vasatın üzerinde iyi bir hikaye olmuş..(oluyor)
Yanlız şu türkçevari kelimelere bence gerek yoktu.
Bazıları güzel fakat.. Ne o öyle Yavşanbey (???) veya Dilirbey
bence böyle çabalara gerek yok. Klasik fantazi hikayeleri tarzı isimler kullan bence.

ikinci kısım oldukça heyecanlı bir şekilde noktalanıyor. Altınkoyda Batıkonak ordusunun
neyle karşılaştığını merak ettim doğrusu. Tabi birde Demirbilekle Karabulut'un başına neler geldiğini de,
Birde, acaba sen bu hayal dünyasının bir haritasını çizdinmi?
doğrusu bana oldukça ilginç geldi. Eğer varsa o haritayı görmek isterdim.

Diğer bölümü umarım yazmışsındır.. Fazla bekletmemen dileğiyle..


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte... (Puan: 1)
Gönderen bucukluk (erdemilker@hotmail.com) Tarih: Ekim 12, 2003 - 14:07:00
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Elfim bolonorum,geçte olsa ikinci hikayeni okudum.Birinci bölümdeki elemanlara ne olduğunu anlatmadan ortaya başka bir gizem atıp kaçtın.Tam bir savaşa hazırlanırken gaza gelmişken böyle bırakmak olmamış,kınıyorum seni.Yavşan bey isminede hasta oldum demezsem çatlarım.ama hikayeni yazış tarzında bir tutum var,zaten bölümler kısayken anlatıcı olmaya o kadar takılmışsınki okurken hikayenin içine girmekte güçlük çekiyorum.Anlatıcı olarak sende hikayeye gir,etrafı birazda karakterlerin gözünden göster.Yanlış anlama,bu sözlerimi dikte olsun diye değil hikayenin bende uyandırdığı hisler için söylüyorum.En iyisini yine sen bilirsin.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


Re: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte... (Puan: 1)
Gönderen elf_bolonor Tarih: Ekim 18, 2003 - 01:50:50
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
sevgili bucukluk um. yorumun ve eleştirin için sağol. mutlaka değerlendireceğim.bu sıralar nete pek giremiom kusuruma bakmayın. bişey diyim unutmadan: olayları yarıda bölmemin yani ilk bölümdeki karakterleri geçip başka konuya girmemin sebebi okurlarda merak uyandırmak. Demirbilek ve Karabulut un başına gelenleri üçüncü bölümde öğreneceksiniz. Galiba bu merak uyandırma konusunda istediğimi elde etrmişim ne dersin? :)


]


Re: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte... (Puan: 1)
Gönderen bucukluk (erdemilker@hotmail.com) Tarih: Ekim 20, 2003 - 16:47:40
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
evet istediğini elde ettin ama fazla zorlama,ille de hemen aksiyona gir demiyorum,savaşlar başlasın demiyorum tabii ki ama ne biliym biraz daha sürükleyici olsun,yarıda bırakıcı değil,
hadi kal sağlıcakla


]

Re: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte... (Puan: 1)
Gönderen elf_bolonor Tarih: Ekim 22, 2003 - 15:30:00
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
sağol bucuk um daha öncede dediğim gibi dikkate alacağım...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Son Gemi 1. Bölüm 2. Kısım Şükürler olsun ikinci bölüm geldi işte... (Puan: 1)
Gönderen Valinor Tarih: Haziran 28, 2004 - 13:50:41
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Bence de çok hoş olmuş ama bazı isimlere tam ısınamadım:) Ama hoş olmuş ellerine sağlık.kolay gelsin.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012