Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
Filmler: Son Gösterim ile ilgili özür ve düzeltme
Yayınlanma tarihi Mayıs 10, 2002 - 10:31:47 Gönderen Ringmaster |
|
Angelic göndermiş "Sevgili arkadaşlarım, Son Gösterim ile ilgili affedilmeyecek isim hataları yapmışım maalesef, bu hataları bir nebze düzeltmek için yazıyı tekrar gönderiyorum. Sizlerden tekrar özür dilerim. Güncelliğini kaybetmiş bir yazının düzeltilmesi olarak ele alın lütfen.
Evet arkadaşlarım. Sonunda bende izleyebildim. Yüzüklerin Efendisi-Yüzük kardeşliğini hem de son gösterimini. Hem de orjinal seslendirme ile. Dublajsız. Hem de sinemada. Hem de o dev ekranda.. Son anda verilen bir kararla.. Son anda çıkan bir fırsatla.. İnanın bu benim için heyecan verici bir durumdu. Anlatılacak kelime bulamam. Ancak şunu söyleyebilirim. Güçlü, sıcak bir karın ağrısı, herkesin görebileceği el titremesi ve herkesin duyabileceği bir kalp çarpıntısı taşıyarak girdim salona. Hem de hiç bir beklentim olmadan. Sadece filmi izlemek için. Sadece görebilmek için.. Çünkü kitabı ben de okudum ve filmi izleyen sizlerden de öğrenmiş olduğum değişikliklere rağmen. Sizler defalarca izlediniz. Muhtemelen heyecanım ve eğer hala okumaya devam kararınız varsa- yazdıklarım abartılı geliyordur ya da gelecektir. Mazur görün beni. Ne olursa olsun sizlere anlatma isteğindeyim.
Filmin kamera arkasını izlemiştim. Yapılan söyleşileri, mekanın seçimini.. Ve işte o ilk sahnede ne derece doğru seçim yapılmış olduğunu gördüm. Eminim siz de benimle hemfikirsinizdir. PJ memleketinde çekim yapmakla isabetli bir karar vermiş. Kitapta anlatılan Hobbiton köyü, ancak bu kadar benzetilirdi. Bırakın filmi, gerçekten de orası bir doğa harikası.. Şöyle düşünüyorsunuz; İnsanoğluna rağmen doğa kendini yeniliyor. Umarım böyle de devam eder.
Evet arkadaşlarım. Karanlık bir ekranda orjinal bir sesle ve geri planda elfçe Orman Elflerinin hanımı Galadrielin yüzük hikayesini anlatışı ile başlıyoruz filme girişe. Sonra ekran karanlığı yemeye, ışığını yaymaya başlıyor ve şu ana kadar görülen en inanılmaz savaş sahnesi.. Mükemmel denecek kamera açıları, sesler.. Sauronun heybeti, tek bir hareket dalgasıyla etrafındaki herkesi, her şeyi yıkması, fırlatması. Arkadaşlar, Sauronun rüzgarı bana Derin Darbe filmini hatırlattı o anda. Filmi izlediyseniz anımsayacaksınız. Göktaşının küçüğü (sanırım bedermandı) kopup dünyaya yöneldiğinde, daha atmosfere girmeden oluşturduğu rüzgarla önce dünya dışından görülen, sonra da yeryüzünde okyanus üzerinde yarattığı dalga etkisiyle hafızalara kazınmıştı. Hani durgun suya bir taş atarsınız da suda haleler oluşur ya. Aynen öyle. Neyse devam ediyoruz. Anlatım da devam ediyor ve 20 Yüzükün dağılımı anlatılıyor. Yüzükler gösteriliyor ve işte karşınızda bir ağaç altında kitap okuyan delikanlı. Gerilerden gelen şarkı sözleri. Gandalf ve Frodonun karşılaşmaları. Bunlar kitapta anlatıldığı gibi değil. Haklısınız. Ancak rahatsız edici de değil. Bir de haklı olduğunuz konu Gandalfın gerçek adının I.Holm (Ian McKellen yazacaktım Holm demişim) olduğu. Evet, kesinlikle haklısınız. Gandalf kesinlikle I.Holmdür. (Ian McKellen yazacaktım Holm demişim gene) O bir rol değil. O yaşayan bir varlık. Aynı Ak Saruman gibi. Her ikisi de yani hem Gri Gandalf hem de Ak Saruman aslında insanlar arasında yaşayan ve günün birinde çıkarılmayı hedefleyenlerdi. PJ de onları buldu, yakaladı, ortaya çıkardı. Şimdiki adlarıyla. I.Holm (Ian McKellen yazacaktım Holm demişim gene, olamaz)ve C.Lee
(Christopher Lee)
Daha önceki sözlerimin arkasındayım arkadaşlarım. Karakterler tabir-i caizse cuk oturmuş. Düşünün bir gardrop önündesiniz. Kapıları açık ve içinde çeşitli ebatlarda, renklerde, şekillerde giysiler var. Hepsini almak istiyorsunuz. Ancak sadece birine sahip olabilirsiniz. Uygun olanı seçmek için en azından birkaçını denersiniz değil mi? Ya da içinizdeki sese kulak verir ve elinizi uzatarak içlerinden birini, size ait olanı seçersiniz. Sadece tek bir seçim ve o da doğru olanıdır. İşte bu benzetmeyi Peter Jacksonun sizin yerinize yaptığını görüyorsunuz film başladığı anda ve devam ettiği süre boyunca.. O bir gardropun başına geçmiş ve eline aldığı her giysiyi sadece bir kişiye vermiş. Herkese tek giysi ve ne tuhaftır ki alan kişiye uyan giysi.
Sizlerin de söylediği gibi oyuncular o giysilere alışmış ve taşımayı bilmişler. Onların yerine taşıyacak birileri çıkana kadar da taşımaya devam edeceklerinden kuşkum yok.
Evet arkadaşlarım. Sizlere defalarca gördüğünüz, bu yüzden bir de benden dinlemeye can atmayacağınızı bildiğim için filmi anlatmayacağım. Ancak söylemek istediklerim var.
Evet ne yazık ki Tom Bombadil yok, Höyükler yok, Frodo ve arkadaşlarını ilk kurtaran, Samin ilk gördüğü Elfler yok. Çılgın meşeağaç yok. Frodoya verilecek mektup yok (bunun nedenini bilemiyorum, sanıyorum Gandalfın yaşadıklarının eşzamanlı gösterilmesi ile geri planda kalmasını engellemek adına yapılmış olabilir.) Aragornun adına yazılan şiir, Legolasın zarif ve hafif elf ayakkabıları (ancak diğerleri bata çıka ilerlemeye çalışırken onun bir ceylan gibi sıçramaları ve kar üzerindeki rahat, izsiz yürüyüşü unutulmamış)
Kısaca maceranın ayrıntılarının çoğunluğu yok. Diyalogların çoğu kitaptaki gibi değil. Şarkılar yok. Ne kadar can sıkıcı olsa da arkadaşlarım, durum böyle. Artık değiştirilemez. (Ya da aslında değiştirilir ama maliyeti göze alınabilirse). Buna rağmen film kitaptan ne tamamiyle farklı ne de tamamiyle aynı. Tamam değişiklik çok ancak bu açığı kapamak için küçük ayrıntılar üzerinde durulmuş. İlk karşılaşma; Gandalf ve Frodonun atışmaya çalışması, kısa bir sessizlik ve o muhteşem gülüşler. Atlama, kucaklama, bakışlar. Hele çocuklar, havai fişekler, çocukların görülmeye değer cıvıltıları..vs. Hatta Bilbo Bagginsin doğum günü partisinde Merry ve Pippinin havai fişek aşırması, aşırmakla kalmayıp yakması, bir daha aynı şeyi yapmak istemeleri, yakalanmaları, Gandalfın gözetiminde bulaşıkları yıkamaları, Havayi fişeğin ejderha olup üstlerinden geçmesi ki burası kitapla hemen hemen aynı- Gandalfın başını Bilbonun evindeki avizeye çarpması, Breedeki handa Merrynin ona göre 2,5 litrelik, insanlara göre yarım litrelik birası, Pippinin bende almalıyım demesi Frodonun adını söylemesi (yüzük bir şekilde burada kullanılmalıydı. Aragornla karşılaşmaları gerekiyordu ve PJin senaryosu bu çareyi buldu. Tabi bir fikir benimki. Frodonun ismi söylenecekti çünkü Bill Eyreltinin yokluğu ancak bu şekilde kapatılabilinirdi), Breeden ayrıldıktan sonra Pippinin çay ve kahvaltı sıralaması, Aragornun elma atması, Arwenin ışıklar içinde Frodoya gelişi, onu kucağında taşıması ve arkadaşlarım mükemmel bir kovalamaca sahnesi. Arwenin nazguller tarafından kovalanması, yüzünde oluşan o sıyrık.. Gene film olarak bakmazsanız ortamın zorlu bir etap olduğunu farkediyorsunuz. Birden karşınıza çıkan ağaçlardan ve etrafınızı saran nazgullerden kaçmak için çeşitli manevralara başvuruyorsunuz. Gözardı edilmemesi gerekeni farkediyorsunuz birden. O atlar sahici ve bu sahnenin hakkını verenler asıl onlar. Nehrin geçilmesiyle birlikte Frodonun ölüme çok yaklaştığı an ki burada o durumu elinden geldiğinin en iyisini yaparak canlandırdığı söyleyebilirim- Arwenin gözyaşı damlası ve buna benzer bir sürü küçük ayrıntı. Bana kalırsa Arwen karakteri filmde söylenildiği kadar rahatsız edici durmamış. Tabi ticari ve reklam amaçlı uzatım hemen kendini belli ediyor. Ancak Aragorn ile olan ilişkilerinin hazırlık aşaması ve anlatılan güçlü Elf dişisi olması imajının yansıtılması gerektiği de yadsınamaz. Tabi Glorfindel olmadığı için ona ait bir çok anlatım Arwene kaydırılmış. (düzeltme) Ne denilirse denilsin arkadaşlarım. Arwenin ışıklar arasından bir peri gibi Frodoya yaklaşması ve yağmur sonrası bir yaprağa düşen damla gibi konuşması.. Dediğim gibi orjinal sesleri ile izlemek muhteşemdi. Tabi sesler üzerinde yapılan oynamalar da öyle. Tıpkı Orman Elflerinin hanımı Galadrielin aynagöl sırasında olduğu gibi. Neyse arkadaşlar ne diyordum. Evet ilk filmin kalıpları.. Öncelik hiç istisnasız Gandalfın Moria Madenlerindeki o sözü ki orjinal seslendirme, yani Holmün kendi duygusunu yansıttığı o an- GEÇEMEZSİN!. Galadrielin testi geçtiğini söylemesi de etkin değil bana kalırsa. Onun yerine Samin Frodonun bir daha göremeyeceklerini söylemesi üzerine verdiği cevap; Belli mi olur bay Frodo, belki görürüz.. İşte bence bu cümle de ilk filmin kalıpları arasına girmeyi hakeden bir cümledir. Tıpkı Play it again, Sam (Tekrar çal, Sam), Casablanca. Ve Boromirin sözü. İlk kitapta ölmüyordu ama ikinci filme hazırlık için
-ne yazık ki-.. Seni izlerdim kardeşim, komutanım, kralım.
Küçük ayrıntılara devam arkadaşlarım. Hepimiz Billin Moria Kapısında bırakıldığını gördük. Ancak onlara nerede katıldığını merak edenler arasındaki dikkatli gözler, nazgullerin saldırısından sonra Breeden ayrıldıklarında yanlarında bulunan atı hatırlayacaklardır. Bill de böylece sessiz sedasız gruba katılıyor.
Aksaklıklar yok muydu, tabi ki vardı. Evet Frodonun ayağı, yüzüğün bir zincirde olması, bir olmaması, Frodonun boynunda görünüp kaybolması, balkon, dikkatli gözlerin farkettiği bir iki kesik birleştirme. (Örnek olarak Divanda Frodo yüzüğü götürmeyi kabul ettiğinde Gandalfın ona baktığı ve gözlerini kapatıp açtığı sahnede bir kopukluk vardı.)
Evet arkadaşlarım, Divanda Frodonun yüzüğü göstermesi yazmıyordu. Ancak belki de filmde gösterilmesinin nedeni vardı. Gimlinin onu baltasıyla parçalaması gerekiyordu. Bunlar Yüzükin zihinsel kudreti kadar, fiziksel gücünün izleyiciye kanıtlanması için gerekiyordu. Yüzükün tek bir çizik bile almaması ve Cücelerin güçlü silahı baltanın paramparça yanıbaşında durması izleyiciye sunulan bir gösteriydi. Film kitabı okumayanlar için de yapılmıştı çünkü. Böylelikle izleyicilerin okumamış olanları seriyi gidip alacak ve okuyacaklar, seyrettikleri ile okudukları arasındaki farkı bulacaklar ve ikinci filme acaba bu nasıl çekilmiş, belki de kitabın en benzeridir diye gidecekler. Benimki sadece bir tahmin arkadaşlarım. PJnin o anki ruh halini ve ne düşündüğünü kim bilebilir.?
Evet arkadaşlarım Moria madenlerinden devam ediyoruz. Burada da küçük nüanslar vardı ama göze çarpanı söylemem gerekirse köprüye varmadan önceki yıkılma, Gimlinin karşıya atlarken Legalosun onu sakalından yakalaması ve şu sözler; Sakalımdan değil, sakalımdan değil, Frodo ve Aragornun atlayacağı sırada basamak köprünün yıkılması. Sallanması. En son kalanlar da atladıktan sonra köprü yıkılıyor. Oranın sahne ya da bilgisayar üzerinde yaratılan bir yer olduğunu bilmenize rağmen, kaçanlardan çok basamak köprünün yıkılışını ve karanlıkta kayboluşunu izlediğinizi düşünüyorum, ne dersiniz?
Ve filmin durduğu an arkadaşlarım. Grubun köprüye ulaşmaları, bir Barlog ile karşılaşmaları ki Barlog; ateş ve gölgenin yakalanmış uyumu, hele o ateşten kırbacı ve onun soğuk nefesi- Gandalfın geride durması ve ateşin gücünü kullanması, gözgöse gelmeleri, GEÇEMEZSİN!! sözü, köprünün yıkılışı, ateş kırbaşın son hamlesi ve o an!.. Müziğin sustuğu, ekranın, herkesin herşeyin donduğu o an!!. Bir film olduğunu bilmenize rağmen kalbinizin durduğu o an!!
O anı, arkadaşlarım, kitapta okuduğumda da zamanın durduğunu sandım. Çünkü ben durmuştum, o bölüme geldim. Gözlerim bir alt satırı takip etti ve zihnimde belirdi. Aynı filmdeki gibiydi. Ben kitabı filmi izlemeden daha önce okumuştum. Çok daha önce.. Ancak hala hazıfamda canlı o durumum. Gözlerim şu cümlelere takılı kalmıştı. ..Büyücü sendeleyerek devrildi, taşa tutunmaya çalıştı ama dipsiz çukura doğru kaymaktan kurtulamadı. Kaçın aptallar! diye bağırdı ve gözden kayboldu.Ateş söndü, kör bir karanlık çöktü.. Ekranda da bu anlatım aynen yaşanıyordu. Gandalfın son sözleri ve gözleri, Aragornun gözleriyle birleşir ve herşey susar. Şu anda bile, bunları yazarken bile karnımdaki sıcak ağrıyı hissedebiliyorum. Kitap boyunca bu mümkün değil, bu mümkün değil dediğimi hatırlıyorum. Aynısını ister istemez filmde de hissettim. Hani aynı filmi defalarca izlediğiniz halde sanki tekrar izlerseniz bazı şeyler değişir diye düşünürsünüz. Ancak o hiç bir zaman olmaz. Bile bile belki de.. dersiniz. Neyse arkadaşlarım. O andaki kilitlenme bir kaç saniye sonra ağır çekim ve duyguları yansıtan bir müzikle çıkışa, herkesin artık kendini bırakıp içlerinden geleni yaptıkları, ağladıkları sahneye kadar devam ediyor ve filmin geri kalanında da muhtemelen bir çoğunuzda ağızda kalan bir buruk tat olarak sürüyor. Seyredenlerin tepkisi ise
. tepkisizlik.. Derin bir nefes alışı, donuk, sabit bakışlar (benim farkettiğim buydu arkadaşlar, tek bir çık bile çıkmadı
)
Lortlorein, Orman Elfleri ve hanımları Galadriel. Göz kamaştırıcı ışıklar içinde dudakların oynamadığı ama herkesin tek tek kendilerine ait duyduğu kelimeler. Elf hanımının grubu gözleriyle sorguya çektiği an. Şöyle anlatayım. Aynı gözler hiç kıpırdamadan kameraya baksaydı, yani size.. Duyduğunuz rahatsızlığı nasıl telaffuz ederdiniz?? Bunun cevabını size bırakıyorum.
Geri kalanları bırakıyoruz ve devam ediyoruz. Sarumanın çalışmaları, Sauronun ateş gözü, grubun elf kayıklarıyla son noktaya varmaları, Boromirin Frodo karşılaşması (buradaki karşılaşma kitapla kısa da olsa aynı, sözler benzer, yaşanılan olayın anlatımı, Frodonun korkusu, kaçışı, Boromirin kendine gelişi, mücedeleri hemen hemen aynı.
Evet arkadaşlarım, PJ elinden gelenin en iyisinin de iyisini yapmaya çalıştığını anlıyoruz. Tabi bu üçleme hakkında emin olun. PJin filmleri tek olarak kalmayacak, Uzun yıllar sürse de belirli bir zamanda başkaları o giysileri giyecek, başka mekanlar Hobbiton, Shire, Moria, Gondor, Lorien olacak. PJin filmleri tek olmayacak, diğerlerinin öncüleri olacak. Aynı anlatımla değil, farklı anlatımla. Hatta belki o filmler kitabın çok daha yakınından geçecekler.
Uzun oldu arkadaşlarım. Biliyorum. Ancak paylaşmak istedim. Siz izin verdiğiniz sürece..
Film, kitabı okuduktan sonra izleyenler için farklılıkları çok olan gösterim. Hatta okuduğum kadarıyla bazılarınızda hayal kırıklığı bile yaratmış. Ancak daha önce de söylediğim gibi ki o zaman filmi izlememiştim- bu bir film olarak izlenmeli. Beklentisiz. Sadece kendiniz için. Kitabın kopyası olarak değil. Tabi ki madem kitap film yapılıyor aynısı olmalıydı diyebiliriz. Tolkain hayatta olsaydı belki de daha değişik yapılabilirdi. Bilemiyorum. Ancak sanırım PJ Tolkainin varisleriyle, ya da oğluyla fikir alışverişinde bulunmuştur. Bunu da bilemiyorum.
Onlar sonuçtan ne hissediyor, bu konuda da fikrim yok. Kendim için gittim, kendim için izledim. Ve keyif aldım arkadaşlarım. Gerçekten keyif aldım. Hiç beklentisiz, aynı olmayan ama farklı da olmayan bir film izledim. Zaman kavramını bir kenara bırakmış, yüzüğün hikayesini izledim. Dolu dolu, akıcı bir üç saat geçirdim. Küçük aksaklıkları göz ardı ettim ve nüanslardan zevk aldım.
Sanatın 7. harikası, bölük pörçük kamera görüntülerinin hünerli ellerdeki birleştirimi, teknolojinin yadsınamaz yardımı ile sunulan görsel bir şölen, SİNEMA.. Muhtemelen benimle aynı fikirdesinizdir. Ortam, kamera açıları, yer belirlemeleri, geçişler, gözler..
Sonuçta arkadaşlarım, filmden çıktıktan sonra aklımda BGnin muhteşem müzikleri, gözlerimin önünde muhteşem bir manzara vardı.
Sevgiyle kalın..
Birbirimize sadık olduğumuz sürece, kardeşlik dağılmayacak, Aragorn
26.04.2002-Son Gösterim"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
"Filmler: Son Gösterim ile ilgili özür ve düzeltme" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 6 yorum |
| Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz. |
Bu yorum kendime.. :( (Puan: 1) Gönderen Angelic Tarih: Mayıs 10, 2002 - 12:48:50 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | İnanamıyorum. Güya düzeltme yaptım. Ancak yukarıdaki yazıyı okuyunca Türkçem hakkında epey bir şüpheye düştüm. Yazım hatalarım inanılmaz derecede dikkatsizce yapılmış.
Gene bir yerde Holm demişim, LothLorien'e verdiğim isme bakın "Lortlorein".. İnanamıyor ve buna benzer diğer hatalarımdan dolayı utanıyor sizlerden tekrar özür diliyorum. :(
Sevgiyle kalın.. |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re:olur böyle şeyler.. (Puan: 1) Gönderen ELENTARY Tarih: Mayıs 10, 2002 - 19:17:38 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Bence çok takma..kitapta o kadar çok isim varki hepsini doğru yazman mümkün değil ..... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
|