Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey

karin göndermiş "-ÜÇÜNCÜ ÇAĞ 2989-

Orta Dünya üzerine gecenin karanlığı çökerken Lothlorien, aydınlanmaya başlıyordu.
Aerandir, bir grup muhafız tarafından kollarından tutulmuş bir vaziyette Caras Galadhon'a götürülüyordu.
Fakat daha girmeden durdurdular onları. Celeborn kapıya çıkmıştı.
"İsyankarlığın ve itaatsizliğin kulağımıza çalındı Aerandir." dedi ciddi bir ifadeyle.
"Durin'den bu yana cücelerle elflerin dostluğuna ne oldu?" diye sordu Aerandir.
"Aramıza yeni katılmış olduğunu unutma, Lorien kuralları senin için de geçerlidir. Galadriel Hanım kal diyorsa kalmalısın"
"Öyleyse Galadriel Hanım'la görüşmemi sağlayın" dedi hayatı boyunca Finwe'nin soyunun en asili ve en güzeli olan Galadriel'i görmeyen Aerandir.
"Galadriel Hanım'ın kendi rızası olmadan göremezsin onu"

Tam bu esnada Celeborn'un yanına içeriden bir elf yaklaştı ve Celeborn'un kulağına bir şeyler fısıldadı.
Elf ayrıldığıda Celeborn tekrar Aerandir'e dönmüştü.
"Ne şanslısın ki yabancı elf, onu bu kadar çabuk görebileceksin."deyip muhafızlara sarayı işaret etti.
***
"Yıllarca burada yaşayanların leş kokuları bürümüş her yanı. İhtişamlı saonlarımız onların ölü etleriyle dolmuştur." dedi Karin, doğrulurken.
"Haklısın efendi Karin.Burayı temizlemek epey zaman alacak.Ama buna değecek."diye karşılık verdi Thrain.
"Önce bunların hepsini bir güzel yakmak lazım." dedi Balin bir goblin leşi göstererek. Sonra arkasını dönüp cücelere girmelerini işaret etti.
"Geliniz Durin Halkı! Evimizi temizlemeye başlayalım." dedi ve gelen cüceleri taksim etmeye başladı.
Bir kısım cüce Moria'nın bakımından sorumluydu. Goblin leşlerini kaldıracaklar ve burayı temizleyerek yaşaır hale getireceklerdi. Bir kısmı ise kapıda muhafızlık yapacaktı. Cücelerin bazısı ise yeni yerler kazıp yeni salonlar inşa edeceklerdi.
Kalan cüceler, Balin'in ordusunu teşkil edecekti. Balin, ordusunu üçe ayırdı.Moria'nın 3 farklı dev salonunu bu şekilde temizleyecekti.Ordulara kendisi, Karin ve Thrain kumandanlık edecekti.
Sonunda dillerinden düşürmedikleri "Khazad" naralarıyla harekete geçtiler.
***
Aerandir'i Galadriel'İn huzuruna çıkradıklarında. Galadriel kaşlarını hafifçe çattı. Gözleri bir miktar kısıldı.
"Galadriel Hanım" deyip altın renginde saçları yere değecek şekilde eğildi Aerandir.
"Haldir'in sözünü dinlemeyip orman sınırını aşmaya kalkmış. Ormana yeni gelmiş bir elf olmasına rağmen oldukça cesur. Ama cesaret itaatsizliğin örtüsü değildir." dedi Celeborn hala eğilmiş vaziyette duran Aerandir'in yanında dikilerek. Tüm salon Aerandir'e bakıyordu.
"Kalk ayağa, isyankar yabancı" dedi Galadriel.
***
Balin emrindekilerle birlikte tüneli geçip ilk salona girdiğinde bomboş bir genişlikle karşılaştı. Ama çok berbat kokuyordu. Biraz ilerleyince yerde bir şeylerin olduğunu fark ettiler.
Balin, elini arkaya uzatıp bir fener istedi. Derhal uzattılar. Feneri yerdeki kütleye doğrulttu. Ölü bir orktu. Feneri orkun üzerinde gezdirdi. Ork, elinde bir goblin kellesi tutuyordu gevşekçe. Balin, kelleye tekme atıp bir kahkaha koyuverdi.
"Telaşa hiç gerek kalmadı.Aç köpekler, birbirlerini yemişler"

Fakat diğer tarafta Thrain, hiç de rahat değildi. Girdiği salon aydınlıktı. Burada yaşayanlarsa bir goblin kolonisinden başkası değildi. Şu anda da sayıları kendilerinden fazlaydı. Arkalardan bir cüceyi destek çağırmaya yolladı. Ama daha desteği beklemeden atıldı ileri
"Aule için!" diye haykırarak.
***
"İsmin nedir?" diye sordu Galadriel.
"Aerandir"
"Kimin soyundansın?"
"Bilmiyorum" dedi Aerandir biraz utanarak.
"Baban ve annen kimlerdir?"
"Onları da bilmiyorum. Soyuma dair hiç bir bilgim yok" diye cevapladı Aerandir.
"Peki Lorien'e neden geldin?" diye sordu konuşmanın başından beri değiştirmediği kuşkulu bakışlarıyla Galadriel.
"Kuyutorman'ın kuzeyinden gelmekteyim.Muhafız elflerdenim. Oradan öncesi içinse tek hatırladığım Doriath'dan geldiğimdir. Oradakiler bana Brethil ormanlarından geldiğimi söylediler. Lakin orada yaşayanlar insanlarmış. Benim atalarım değiller."
Galadriel'in yüzünü bir gülümseme kapladı.
"Tüm kuşkularımı sildin.Yaklaş buraya kardeşim Orodreth oğlu Aerandir."
Salondaki tüm başlar şaşkınlıkla Aerandir ve Galadriel'e döndü. Herkes inanamamışçasına birbirine baktı.
Aerandir dahi şaşkınlık içersindeydi. Bu şaşkınlık içersinde güçlükle bir kaç kelimeyi birleştirip konuşma kudretini kendinde buldu.
"Orodreth'in oğlu mu? Ama nasıl?" diye sordu bir şok dalgası içinde. Galadriel cevapladı bu soruyu.
"Zihninin gerilerinde senin dahi hatırlayamadığın zamanları gördüm. Yazgını gördüm orada." Üstelik babana o kadar çok benziyorsun ki bir an karşımdakini Orodreth sandım ve kuşkuyla baktım sana"
Aerandir,
"Öyleyse babamdan nasıl ayrıldığımı biliyor olmalısınız.Bana söyler misiniz?" dedi
"Baban ve kardeşim Orodreth, Nargothrond'un krallığını yapmıştı. Bu zaman içerisinde katledilen ablan Finduilas ve sen doğmuştun. Fakat Nargothrond yağmalanırken çok küçük bir çocuk olan sen, orada yaşayan elflerden birisi tarafından son varisin yaşaması için kaçırıldın. Seni kaçıran elf, Doriath'a gittiğinde oradakilere Brethil'den geldiğini söylemiş. Onlar da seni kabul edip yetiştirmişler. Ama senin varis olduğunu bilen yoktu." diye sonlandırdı Galadriel.
"Peki neye varisim ben?" diye sordu Aerandir, hala atamadığı şaşkınlığıyla.
"Baban Orodreth ölünce Finarfin Hanedanı'nın kralı olabilirdin.Fakat Noldor dağıldı. Yine de ben ve Celeborn'dan sonra Noldor üzerine en etkili kimsesin."
Aerandir hala kavrayamamıştı.
"Peki, Orodreth'in oğlu olduğuma dair bana başka ne söyleyebilirsiniz?"
Galadriel, Aerandir'in başını işaret etti.
"Saçların"dedi "Altın sarısı. Indis'in soyundan geldiğinin bir kanıtı.Indis bir Vanya'ydı."
Aerandir, Haldir'e bakıp gülümsedi.
***
Karin, baltasını bırakıp onun yerine ağır taş bir balyoz almıştı. Kendi girdiği salon boştu.Oldukça da temiz görünüyordu.
Bunun üzerine o da Thrain'in bulunduğu salona geçti.
Oldukça goblin ve ork katletmişlerdi. Birden davul sesleri duyulmaya başladı. Duvarlardaki mumlar sallanıyordu.
Biraz sonra sesler iyice yaklaşmaya başladı. Galenler tam karşı taraftan geliyorlardı.
"Benim karnım acıktı" dedi Karin " Hadi şu işi bitirip tıkınalım biraz."
Fakat Thrain sessizdi. Birden dev gölgeler belirmeye başladı gelen yaratıkların arkasındaki duvarda ateşin ışığında. Oldukça fazlaydılar. Kimisi elinde bir taş tutuyor,kimisi sopa,kimisi zincir...
"Troller" dedi Thrain endişelenerek "Hazır olun" deyip baltasını kaldırdı.
***"