Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 15 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Hikayeler: Ormanın Hediyeleri
Yayınlanma tarihi Ekim 08, 2006 - 02:41:04 Gönderen iarwainbenadar

Rainbowglow göndermiş "Her zamanki gibi orman orman dolaşıp istenilen bitkileri arıyordum yine.Rahip Ermond sağolsun iyi para ödüyor elimdekilere.Uğraşım gereği gittiğim bir ormana yağmur yağana dek gitmiyorum.Ancak bu şekilde büyüyorlar
Yolumun düştüğü bu orman çok sıktı.Ağaçları asırlık olmalıydı.Güneş yavaş yavaş beni yalnız bırakıyordu.Adımlarımı sıklaştırdım.Etrafıma bakınmıyordum.Heyhat bilmediğim , nereden ne zaman birşeyin çıkacağını kestiremediğim bir yerdi nede olsa.Aniden çalıların arasından dört cüppeli adam beliriverdi.Aynı zamanda yüzüme doğru gerilmiş dört yay...

Kalakalmıştım.Konuşmuyorlardı.Gözlerimi bağladılar.Topladıklarımı ve yolluğumu aldılar.Buraların yabancısı olduğumu,işim gereği yolumun düştüğünü söyledimsede yanıt alamıyordum.Epey yürüdükten sonra durakladık.Gözlerimin bağını açtılar.Bir köye varmıştık.Ortalıkta görünür kimse yoktu.Diğerlerine daha büyük ve güzel bir evin kapısının önüne geldik.İçeri girdiğimizde yaşlı bir adamla küçük bir kız karşıladı.Adamlardan biri kukuletasını geriye attı.Bir elfti :
'' Aryador ormanında rastladık bu yabancıya.çantasında athelas ve miruvor demetleri vardı.Son zamanlarda sıklıkla bahsettiğiniz kehanet hafızamdadır.Bu yüzden getirdim size.''Yaşlı adam öne doğruldu.''Misafirimizle artık ben ilgileneyim.Gidebilirsiniz'' dedi yaşlı adam.''Uzun zaman oluyor konukseverliğimizi göstermeyeli.Ben bu köyün rahibi Ruilir'im (yaşam fısıldayan).Bu köyde yaşarım kendimi bildim bileli.Pek rastlamayız buralarda insanlara.Çantanda topladıkların pek değerlidirler.Bilmek isterim Aryador'da (Gölge halkının yaşadığı yer) gezinme nedenini.''İşim için farklı diyarlarda dolaştığımı ve buraya gelene dek tüm olan biteni anlattım.''Temkinli olmak zorundayız.Her zaman iyi niyetli kişilerin yolu düşmüyor bu civarlara.Adın nedir yurdun neresidir?''
''Lucas'tır adım.Batıağıldan gelmekteyim'' Ruilir daha sonra kıza seslendi ve istirahat için yatağın hazırlanmasını istedi.Fakat şu kukuletalı elf ve onun bahsettiği kehanet aklıma takılmıştı.Neydi bu kadar duyarlı olmalarına temkinli davranmalarına neden olan şey?.'' Şu bahsi geçen kehanet.Acaba bunu sizden dinleyebilirmiyim Ruilir?''
''Sordukların yüce şeylerdir en atyurdunun gezgini Lucas.İnsanlar arasında duyulmamış hikayeyi dinle!''
* * * * * *
Ainurun müziğine kötülük kusan Melkorun yıkımının çok büyük olduğu zamanlarda ağıtlar pek bir kederliydi.Yüce halk Eldar acıdan soluyordu.İnsanların ataları karanlığa hüküm giymişti.Iluvatar çocuklarının katledilişine çok üzülüyordu.Fakat gökbabası denildiği gibi dünyanın ötesindeki ebedi efendiydi.Dünyayı o temasıyla yaratmıştı,ve ne dünyaya aitti nede onun içindeydi.Ama onu severdi.
Valar Iluvatarın emanetine sahip çıkamamanın acizliği içinde Melkora nefret duyuyordu.

Niçin hep sonsuz gece , sis , gölge
Bitmek bilmezmi içinizdeki ebedi öfke
Sönüyor ışığımız , soluyor yüce halk Eldar
Görmezmi çocuklarını en kudretli Iluvatar

Derken tanrılar diyarı Valinorda bir yabancı peydahlandı.Sordu tanrıların efendisi Manwe: ''Söyle yabancı!Nedir uğraşın kutsal topraklarda?'' ''Nornoros'tur (tanrının habercisi) adım.En yüce tarafından gönderildim.Söylediklerim size söylemem için onun tarafından ağızıma yerleştirilen sözlerdir.Gökbabası çocuklarına yapılan zulme gözyaşı döküyor.fakat o dünyayı vareden temaya karışmamakta.

Dünyayı hükmüne sunduğum Valar neden hala beyhudedir
En çok güç bahşettiğim Manwe'yedir sözüm
Kendisine zulüm yapılanlar değilmi
kötüye son verecek
Orta diyardan seçilenler
huzuruna buyur edilecek
Size bahşedilenler yüreklerinde filizlenecek
Niyeyse nedensiz yıkım sona erecek

''Iluvatarın sen en bilge Manwe'ye buyruğu bunlardır.Ben sizin hükmünüzü seçilmişlere bildirmekle yükümlüyüm ayrıca.'' ''Ey en yücenin habercisi'' diye seslendi Manwe.''Günler pek kısaldı.Ya buyurulan şey vuku bulacak , yada tüm umutlar son bulacak.Gideceğin diyarda ve Valinorda Ikalantulien (ışıkdöndü) denilsin sana.Şüphesiz ışık değilmidir gözlere umut veren.Vaların misafiri ol Ikalantulien.Hükmümü belirleyene dek''
O gece Iluvatarın habercisi Manwenin sarayına konuk oldu.Valinorda ışığın ağacı Silpion'un kararma vakti gelmişti.Uyku Ikalantulien'in gözlerine indi.Gökbabası aracılığıylamı yapıldı bilinmez.Ulak korku içinde kabuslarla uyandı.Silpion tekrar ışıldamaya başlıyordu.Uyku Valinoru terk ettiğinde Manwenin huzurunda ziyafet verildi.Ikalantulien gördüğü kabusların tesirinden kurtulamamıştı.Sordu mekanında efendi Manwe: ''Seni dünya üzerindeki en iyi yiyecek ve kadim halkların bile bilmediği şarapların tadına bakmaktan alıkoyanda nedir ey yücenin hizmetkarı?'' ''Şüphesiz verdiğiniz ziyafet siz ve sarayınız kadar eşi bulunmaz.Fakat dalgınlığımı içimde kopan fırtınalara verin efendim.Dün gece gördüklerim içimi kemiriyor her an.Buraya geliş amacımla ilgilidir gördüklerim.
''Gördüklerinki içini kaplamış elem ve keder.Anlat o zaman kimbilir belki kaçışı yok bir kader''
* * * * * * *
''Bir orman gördüm en başta.Feryat ile ağlayan bir orman.vardım yanlarına sordum.''Ey kadim halk!Niyedir akıtırsınız özünüzü?'' Konuştu Aldahor (kadimağaç) en bilge olan.''Hediyelerimize ağlarız korkarım kayıp gittiler.Arayalım yurdumuzda.Heyhat bakılmadık yer koymayalım.Lakin yok umudum karanlıktan kuşkulanırım''

Düştük yollara aradık yol bucak
Gördüklerim nice yürekleri dağlayacak
Sanmamki yaşlı orman buna dayanacak

Oradaydılar.Sonsuzluğa bürünmüş yatıyorlar.Dehşete düştü Aldahor ve halkı.İşte gölge diyarında matem başlamıştı.Ta ki bir ağlama sesi kesene kadar.İleride küçük bir çocuk uyuyanların başında.Beyhude sesleniyor belki bir umut,kalkarlar diye.Çocuk bir an için sustu ve birdaha uyanmamak üzere katledilmiş olan ailesinden gözlerini ayırdı.Bana bakıyordu.Aldahor ve halkının kendilerine lisanı ve yürümeyi öğrettiklerini ayın zamanda hediyelerimiz diye hitab ettiği ,sevgi beslediği halk onlardı işte.Ağaç elfleri.
Çocuğun göz temasıyla kin ve acıyı kalbimde hissediyordum.Gözlerinden akan damlayla uyanmam bir oldu.Uyanmıştım fakat karlar üzerindeki mavi sarayınızda değil.Küçük ama şirin bir köyde

İnsanlar gördüm alelacele koşturan.Fakat tüm köy halkını saran bu telaşta korku yoktu.Evler boşalıyor,bütün ahali şarkılar eşliğinde hareket ediyordu.Hep birlikte bir meydanda toplaştık.Donatılmış masalarla kaplıydı heryer.Bir grubun arasına buyur edildim.'' Gel yabancı.Gelde masamızda vasıl ol tüm bu şamataya''diyorlardı.Her masadan kahkahalar yükseliyordu.Aralarından birinin ayağa kalkmasıyla nasanın üzerine çıkması bir oldu.Bir alkış tufanıdır koptu.Masanın üzerindekinin el işareti ahaliyi susturmaya yetti.''Sevgili Tuilbarlılar (baharyuvası).Hepinizin bildiği üzre burada bu ziyafet ve şarkılar kadar güzel bir eylem için toplanmış bulunmaktayız.İşin ehemmiyetini anlatmam gerekirse...'' Sözüne başlamadan uğultular baş gösterdi.Konuşması engellenen adam somurttu.''Heyy! buraya gelip tüm bu ziyafetin tadını çıkartıyorsanız elbette bedelide olmalı''diye ekledi ve anında etrafındakilerce susturuldu.Masadan indirildi.İnsanlar gülüşüyorlardı.Bir iki masadan gelen fısıltılar hariç bütün ahali aniden susuverdi.Herkes pürdikkat kesilmişti.hayran bakışlar arasında bir çift meydana geldi.İşte bütün ehemmiyet onlardı.Verilen tüm bu ziyafet onların düğününün onurunaydı.Sesslzilik yerini ıslık ve alkışlara bıraktı.Tüm bu gürültünün içinde ortaya kadar yürüdüler.İkiside çok gençti.uzun boyluydu,yüzü mertti genç adamın.Partneri bembeyaz elbiseler içinde gözkamaştırıyordu.Meydandaki ışıklar altın saçlarına vuruyordu.
Gökteki yıldızlar, şarkılar ve alkışlar eşliğinde dans ediyorlardı.Uyanmak istemiyordum ilk gördüğüm kabusa taş çıkartırcasına.Ancak beyhudeydi bu düşüncelerim.Bir müddet sonra yıldızlar görünmez oldu.Havada kara siluetler ilişiyordu gözüme belli belirsiz.Meydana yönelmişlerdi.O tatlı gülüşler , neşeyle söylenen şarkılar yerini korku içinde telaşla koşuşturmalara bırakmıştı.Kanatlı lanet bir hayvandı olanca hızla yaklaşan.Oracıkta güzeller güzeli eceyi katletti.Atıverdi genç adam kendisini sevgilisinin üzerine bir umut korurum diye.Haykırıyordu 'Defolun uğursuz mahluklar.Geri dönün.Dönün birdaha gelmemek üzere'Boşunaydı çabası genç adamın.Kızıla boyanmış elbiseler içinde yatmakta olan sevgilisinden gözlerini ayırdı genç adam.Bana bakıyordu işte.Nefret ve ümitsizliği hissettim bakışlarında.Yumruğunu sıkmasıyla uyanmam bir oldu.Valinorda taştan sarayınızdaydım.Bütün gördüklerim bunlardır işte.

''Ey ışığın habercisi!Benim vereceğim hükme ne hacet duyulur.Sen sana verilen hükümle gelmişsin zaten huzuruma.Iluvatar bilendir.Geleceği gören gördürendir.Anlattıkların elem ve kederle dolu.Lakin sen Iluvatarın habercisi.Daha fazla Valinorda oyalanma.Yükümlü olduğun şey gördüklerinde saklı.Ne Melkor bunu engelleyebilir.Nede ben buna yardımcı olabilirim.Şüphesiz bunu en yüce belirledi.Öyle istedi.Gideceğin yerde yapılan kıyım ne bir rüya nede bir kehanet.Gerçekten öte yaşanmakta yapılmakta hala.Yeşerttin yeniden ümitlerimizi.Adın gibi olsun varlığın.Yönün doğru umudun engin olsun.Unutma Ikalantulien.Bekleyeceğiz gördüğün kabusun sırrrını çözene dek.Bekleyeceğiz peşinsıra gelecek kutlukişileri.
''Fakat tüm bu söyledikleriniz,yüce Iluvatarın verdiği hüküm kehanetten öte bir ümit.Kehanetler kötü biter acı verir''dedi Lucas heyecanla.Ruilir konuşmuyordu düşüncelere daldı.Oracıkta çöküvermişti.Kendini toparladı.''Melkorun Iluvatar'ın istediği gibi verilen hükümden haberi yoktu.Yalnız böyle birşeyi bilmesede yaptığı yıkıma son verecek değildi.Ödetecekti bir kere Iluvatarın çocuklarına.Koymuştu aklına.Valar her ne kadar engel olmaya çalışsada Melkor böyle bir girişim karşısında Depremler boralar yaratıyor,dünyaya daha çok zarar veriyordu.Buda Melkorun nefretine karşı engel olmak değilde daha çok körüklüyordu.İştahını kabartıyordu.
Tüm bu karmaşıklığın arasında Ikalantulien yola koyuldu.Nereden nasıl başlayacağını düşünüyordu.Gördükleri konusunda bir kanıya varmaya çalışıyordu.Öte yandan her uykuya dalışında aynı kabuslarla uyanıyordu.Acı veriyordu ona tüm bu kederi anımsamak.Gördüğü rüyalarda olan bitenin haricinde ne bir isim nede diyar adı geçiyordu.Fakat şu masanın üzerine çıkıp konuşma yapan adam, Tuilbarlılar diye hitab ediyordu.Her ne olursa olsun bu köyü aramakla başlayacaktı işte.Ayrıca ağaç halkı ve yaşlı ormanı aramak daha bir umutsuz geldi ona.Varlığını bile bilmiyordu daha ağaç halkının.Çıktı yola Ikalantulien en sonunda.

İyisiyle , kötüsüyle ama onlar eşliğinde sürüp gitti yolculuğu.Ta ki Manwe'nin Ikalantulien için dilediği umut tükeninceye dek.Başrmayacağını düşünmeye başladı.Gözlerinin önünden gitmiyordu , tüm o acı ölümler.Belkide kurtuluştu acı diye nitelendirdiği şey.Oturduğu yerden gökyüzünü seyrediyordu.Ne kadr güzeldi bu gece dolunay ve yıldızları.Bir an için unutturdu ona , tüm o keder verici düşünceleri.Fakt bildik tanıdık bir manzaryla daha karşılaşıyordu.Yine bir kar siluet.Süzülüyordu tüm ihtişamıyla , kasvetiyle.Yaklaşıyordu her an.Tekrar kabus gördüğü hissine kapıldı Ikalantulien.
Orad oturmuş tekerrür ettiğini sandığı kabusu izlerken efendi Manwe'nin sözleri düştü aklına.''Bekleyeceğiz gördüklerinin sırrını çözene dek.Bekleyeceğiz kutlu kişileri.''Bir tını gibi kafasında yankılanıyordu.Her ne kadar ümitsizliğe kapılmış olsada, bu kadar çabuk vazgeçmemeliydi hayatından.Kıpırdanıp etrafına bakındı.Hemen ileride bir orman vardı.Devasa ve karanlık.Oraya bir varabilse , kurtulabilirdi.Saklayacaktı orman, örtecekti üstünü karanlık.Kalktı ve kaçmaya başladı.Her ne kadar süratle yaklaşıyor olsada , uzun meşe ağaçlarının arsına giremedi kanatlı şeytan.Kıstırdığını düşünerek oradan ayrılmıyordu.Korkuyor ve çekiniyor olsada ormanın derinliklerine doğru süzüldü Ikalantulien.Karanlık ve ağır hava en büyük engeliydi.Güçlükle ilerleyebiliyordu.Bir müddet sonra yürüyemez oldu.Çare yok, sabah kadar beklemeliydi.Bir ağcın yanına çöktü.Oracıkta kalakaldı yorgunluktan.Fakt uyuyamıyordu bir türlü.Ağaçlar homurdanmaya başladı birden.Böyle bir durumda bile ona verilen görev aklına geliyordu.'' Yapamayacağım'' Başaramayacağım'' diyordu.Homurtular yerini kıpırtılara bıraktı.Yürüyordu işte.Ona doğru geliyordu bir palmut.Kıpırdayamadı ıkalantulien.
''Hanidir topraklarımıza izinsiz girenlere cezalarını veririz.Konuş!Kimsin?Ne istiyorsun? Lakin tatmin edici bir cevabın yoksa, vay haline.O kanatlının yanında olmayı dileyeceksin eğer öyleyse. '' Evet sizde görmüşsünüz.O iblisin şerrinden sığındım bu ormana.Tehditkar görmeyiniz beni.Şaşkınım.İlktir görürüm canlı bir ağaç.''
''Biz Entleriz.Lakin bütün ağaçlar canlıdır.Sadece önceki gördüklerin kadim değiller.Bilmezler bizim marifetlerimizi.Yapamazlar.Tehditkar olup olmadığına gelince,buna ben karar veremem.Her halukarda benimle gelmek zorundasın.'' Entle birlikte derinlere doğru hareket ettiler.Dünya üzerinde kış hüküm sürüyordu.Fakt bu ormanda yapraklar diriydi.İleride ışık hüzmeleri farketti ulak.Oraya doğru hareket ediyorlardı.Bir zaman sonra ışığın kaynağına vardılar.Taş yapılı tek tük evlerin olduğu açık bir alana geldiler.Ent homurdadı.Evin birinden kukuletalı biri çıktı.''Hoşgeldiniz'' dedi.Kukuletasını geriye attı.''Aldahor ve halkı sizi diyarımızda görmüşler.Ormanın merkezine kadar getirildiniz.'' Ikalantulien sevinç ve şaşkınlık içinde kalmıştı.Rüyasında konuştuğu ağaçtı o işte.Böyle bir canlının olmadığını sanıyordu.Fakat yinede tanımadığı birine herşeyi anlatacak değildi.
''Hoşbulduk.Beni buraya getiren Aldahor'muydu?''Elf güldü.''Hayır o Lominass'tır (gölgeyaprak) Aldahor değil.Ikalantulien heyecanla karşılık verdi : ''Lominass'lada konuşmuştum.Lütfen beni tehditkar algılmayınız.Sınırınızdaki kanatlı yaratıktan kaçarken girdim ormana.
''Nazguller.Son zamanlarda çok uğrar oldular buralara.''Denilirki Melkorun hizmetkarları onları ehlileştirip buyruğu altına lırmış.'' ''Galiba bu köyün lideri sizsiniz.'' ''Hayır değilim.Liderimiz henüz burada değil.Son birkaç haftadır sınırlarımızda geçiriyor vakitlerini.Bize birşey söylemiyor.'' Daha sonra muazzam bir yemeğin ardından istirahat için odasına gitti Ikalantulien.Burada güvende hissediyordu kendini.En yüce Iluvatarın hükmüne biraz daha yaklaşmanın heyecanı içinde uykuya daldı.Heyecanından hiç ödün vermemiş halde uyandı.Mutlak liderleriyle konuşmak istiyordu.Nihayetinde binbir çeşit yiyecekle donatılmış masanın başında buldu onu.Gözleri aşikardı.
''Günaydın.Dün gece talihsiz bir şekilde tanış olmuşsunuz dostlarımızla ve diyarımızla.Aramıza buyrun.Ben Rainbowglow.Westron (batı) dilinde Gökkuşağıparıltısı anlamına geliyor''''Bende kendimi tanıtmak isterim'' dedi Ikalantulien.''Kim olduğunuzu biliyorum.Lütfen önce tüm bu hazırlannların tadını çıkaralım.''Yemeğin ardından yine sınırlar doğru bir gezintiye çıktılar.rainbowglow başladı konuşmaya.
''Sizi bekledim.Umudu,ışığı bekledim aylarca.Sonunda vasıl oldunuz bir zamanlar nice kederin yaşandığı bu ormana.Bir zamanlar şahit olduğunuz acı ölümlerle dolu diyara.'' O halde biliyorsun geliş amacımı, gökbabasının hükmünü.'' dedi ulak.
''En başından beri görüyordum her gece.Işığı beklememi söylüyordu hüküm sahibi.''Ki o zaman mateminiz son bulsun.O zaman atalarınız göğün üzerindeki konaklarında huzur bulsun diyordu. '' O halde ne mutlu banaki en yücenin buyruğuna biraz daha yaklaştım''diyordu Ikalantulien. Fakat Rainbowglow şaşırmıştı : ''Aradağın kişiye yaklaşmak değilde yanıbaşındasın.Ne hacet gerekir Beyhude vakit geçirmeye.Varalım yücelerin diyarına.'' Heyhat bilmiyordu Rainbowglow Tuilbarı ve acı düğünü diye aklından geçirdi Ikalntulien.
'' Ey orman yurdunun kutlu kişisi, Ent halkının sevgilisi.Sanmaki gölge birtek entyurduna hakim.Sanmaki Melkorun gazabı sadece diyarınızda başgösterdi.Gelecekte aynı yolu paylaşacağın, aynı akıbete vasıl olacğın yoldaşların hala Işığın varlığından habersiz.Onları bulmam,hükmü iletmem gerek.Yinede seni buna zorlayamam. ''Bulmuşum aylarca ardığım ümidi.Bırakmakmı!Melkorun kara zindanlarına girsen, yinede peşinsıra geleceğim Ikalantulien.Fakat yönümüz ne yana hangi tarafadır?'' ''Elimizdeki bilgi insanların ikamet ettiği bir köy olduğu yönündedir.Adı Tuilbar'' ''Bu şekilde rastgele arayarak zaman kaybeder, melkora yarar sağlamış oluruz.Gidelim atyurduna.Soralım civara.Lakin yinede kim için ve neden arayışta oldugumuzu işittirmeyelim kimseye.''
ÇIktılar yola çok geçmeden.Biliyordu iyisini,kötüsünü,nerede barındıklarını Rainbowglow.O yüzden karşılaşmadılar güçlüklerle kötülüklerle.En nihayetinde vardılar Rohan topraklarına,oradanda Edoras'a.Uzaktan görebiliyorlardı şehri.Sessizliği ağaç elfi bozdu. '' At beylerinin yurdu.Melkorun gölgesi buralarda görülmez.Lakin karnlığın uşaklarından olmayan başka kişileride sevmez oldular.Ne Lothlorien, nede Ayrıkvadinin buyruğu altındayız.Bu bilinmezlik onları zor kullanmaya itebilir.Başka çare yok.Onlar yalan söyleyeceğiz.''
Umdukları gibiydi herşey.Kapıda karşılaştılar henüz sorunlarla.Bir grup muhafızın suallerinin ardı arkası kesilmiyordu.Ayrıkvadi halkından biri diye tanıtmıştı kendini Rainbowglow.''Yoldaşım iste Bree kolcularındandır'' dedi. Muhafız gözlerini ayırmıyordu ikisinin üstünden.''Bir elf ve bir kolcu.Hayra almet olsun.Ne ararsınız öyleyse Rohan topraklarında'' ''Bir köyü ararız.Bilgi almak için uğradık diyarınıza.'' dedi Ikalantulien.''Ayrıca yorgunuz.Konuksever derler halkınız için.Kapıda sorguya çekilmek ne kadar uygunsa tabi.'' Yorulan artık muhafızdı.Bir handa konakladılar.Öğrenmişlerdi fakat Tuilbarın yerini.Doğu Emnet hudutlarında bir köydü.Fakat artık kimsenin yaşayıp yaşmadığı bilinmiyordu.
Çıktılar yola yine.Zor olmadı fakat Emnet sınırları içerisindeki Tuilbarı bulmak.Köye vardıklarında bir han armya koyuldular.Denildiği gibi çok az kişi vardı köyde.Evler yerli yerinde am sessizdi.Tek tük aralarda dolaşan insanlarla karşılaştılar.Arayışlarına son vermek için sormaya karr verdiler.İleride biri, küçük bir kulübenin önünde oturuyordu.Cardılar yanına.Ikalantulien köye girişlerinden beri etraflarda arayış içerisindeydi.Bildik tanıdık birşey bulabilmek için.Rainbowglow sordu adama.Fakat adm konuşmuyordu.En ufak bir seste elleriyle başını tutuyor , yere kapanıyordu.Deliydi herhal diye düşündü Rainbowglow.Yararı yoktu konuşmaya çalışmanın.Bir han bulabildiler nihayetinde araya araya ancak.Geceyi orada geçireceklerdi.Ikalantulien : '' Hancılar meraklı olur , herşeyi bilirler '' diye düşünüyordu.Sordular en sonunda merakla.'' Bende buranın yerlisi sayılmam beyim.Bilmem tanımam herkesi , geçmişi.Baba yadigarıdır bu han.Boş bırakamadım geldim uzaklardan.Rainbowglow'un aklına yolda karşılaştığı adam geldi.Sordu hancıya.
''Sanmayınki nedensiz deli kendisi.Onun hikayesini bilmek için uzun süre buralarda ikamet etmeye gerek yok.Şimdi sizinde vasıl olacağınız gibi.Başladı ardından bir solukta bitiriverdiği acı öyküye.Ikalantulien için kabus tekerrür ediyordu yine hancıyı dinlerken.''İşte buydu rüyam'' diye haykırdı.''Yolda karşılaştığımız kişiymiş meğer.''Hemen varalım yanına'' Alelacele vardılar eski kulübenin önüne.Kapıya vurdular.Eli yüzü harab olmuş kişiydi onları karşılayan.Fakt gözleri yine tanıdıktı.Dikkat etmemişti ağaç elfi konuşurken.Anlatıldı başından sonuna kadar herşey.
Tüm o umut dolu sözler karşısında elindeki içki şişesini dikmekten öte tepki vermiyor , sevinemiyordu.
''Sana en yücenin ,Iluvatarın hükmünü getirdim.Hala ışığın,ümidin varolduğunu anlatmaya geldim.Yapabileceğin şey o şişeyle uğraşmakmı olacak.'' diyer haykırdı Ikalantulien.Adam kafasını kaldırdı.Yüzündeki kırışıklıklar odadaki cılız ışıkla beliriverdi.'' Bakın bana.Bakın bir zamanlar nice harpte çarpışan bu adama.Bakınki görebilecekmisiniz yumruğunu sıkan o adma.ARtık hiçbir gücüm yok.Gidin daha genç daha mert birini bulun.Umudun ışığın varlığının, bir zamanlar kılıç kuşanan, şimdi ise titreyen bu elime bir yararı yok.İçiyorum ki anımsamayayım keder dolu günleri.Unutayım güzeller güzeli eceyi.'' Ikalantulien yerinden doğruldu.İlişti yanına ağlayan adamın.'' Ne sen , ne ben , nede şu elf görebilir geleceğin bu denli umutsuz olduğunu.Sana biçildi bu kader.Ne sensiz nede Rainbowglow'suz gerçekleşecek.Bilmezmisin ki gökbabası istedi bu yolda senin varlığını.Görmezmisin ki hala karanlıktan alacağın intikamı?'' Adam bırakıverdi sıkıca tuttuğu şişeyi.Ellerine bakıyordu.''Ne çokta isterdim bunu '' deyiverdi. '' O halde yolumuzu gözleyenleri telaşa vermeyelim.Varalım ışığın kaynağına.Varlım tanrılar diyarı Valinora'' dedi Rainbowglow.

Lucas öyle durmuş Ruilirin ağızından çıkan sözler karşısında hayrete düşüyordu.''İşte tuttular bundan sonra Valinorun yolunu Üç kutlu kişi '' dedi Ruilir.Şaşkınlığını gizleyememişti Lucas.'' Ağaç elfi Rainbowglow Ve Tuilbarlı adamdır şimdiye dek hikayesini anlattığın kişiler.Ve eğer benimde bu öykü karşısında nevrim dönmediyse üç kişi dediğini işittim.'' dedi LUcas.
Ruilir gülümsedi.''Hükmün kabuslarında gizli olduğunu valinorda manwe tarafından öğrendi Ikalantulien.Ve yine seçilmişlerden birininde kendisi olduğunu Manwe tarafından Valinorda öğrenecekti.Ayrıca tüm bu yaşananlar seninde dediğin gibi kehanetten değil bir ışık ümitti.

Valinorda kutlu kişilerin onuruna ziyafet verildi.Iluvatarın hükmü üzre Vaların gizi onlarda filizlendi.Gün geldi çattı.Nice savaşalarda yer aldılar.Nice harplerde çarpıştılar.Nice zamanlar insan ırkı ve krallarının eşliğinde , arif elflerin beraberliğinde göğüs gerdiler karanlığa,sise,gölgeye.Melkor ve onun hizmetlarlarına hezimeti tattırdılar.Dünya insanların ve elflerin hüküm sürdüğü,mutluluk ve huzur içinde yaşadığı bir yer oldu.Işığa ve onu getirenler adına şarkılar şiirler yazıldı.

Lakin Iluvatardan gizlemeyi başarabiliyordu Melkor tüm o düşüncelerini ve temada yarattığı tüm o kötülükleri.Devasa cüssesinden çıkıp insan kılığına girdi.Katıldı onların Sevincine eğlencesine.Nice huzur dolu günler geçti.Melkorun tasarladıkları hayat buluyordu.

Dedi Melkro ilk öce insan ırkına
Siz dedi : Gökbabasının çocukları
Niyedir zaferinizi üç kişinin ve burnu büyük elflerin liderliğinde gölgelersiniz
Niyedir insan ırkının yüceliğini göremezsiniz.
Iluvatar sizin onurunuza getirdi zaferleri
Neden sahip çıkanları engellemezsiniz

Sonra girdi elf kılığına gitti diyarlarına.Konuştu ağızından çıkan zehir dolu sözlerle.

Dediki Ey dünyanın ilk sahipleri
Iluvatarın sevgilileri
Sonsuz ömür bahşedilen halkü
Neden gerçek kutluları göremezsiniz
Ne için zaferinizi sizden sonrakilerle paylaşacaksınız
Ainur size geçmişte Valinoru sunmuş
Üç hokkabazamı yüce diyeceksiniz

İşte buydu melkorun planı ve sözleri.İnsanlar bu sözler karşısında dedilerki

Irkdaşımız haklıdır.
Vah olsun bizeki üç büyücü aklımızı çeldiler.
Elfler ki kahrolsun hele burnu büyükler
Gelin hokkabazları konaklarından edelim
Edelimki oyunlarının cezalarını görsünler

Girdiler konaklarına kutlu kişilerin.Attılar onları zindanlar.Sonra dedilerki '' Defolun yurdumuzdan.Görürsek ki bir daha sizi diyarımızda.Vay halinize işte o zaman.
Ikalantulien lanetledi onları düşerken.Dediki ''SİZ VE SİZİN ÇOCUKLARINIZ GÜLMESİN YÜZÜNÜZ.DAHA DOĞARKEN.''
''İşte bu yüzden nice bebek doğraken, hayat bulurken ağlayarak gelir dünyaya'' dedi Ruilir.
Sonra gitti elflerin diyarına.Dediki ne dersiniz bu sözlerime ey sevgili halk.

Dedilerki Elfler.Vahlar olsun bize ki seni diyarımıza almışız.
Yazık oldu eskide boş yere yanılmışız.
Şimdi git iblis defol yurdumuzdan
Lakin Görürsek seni birdaha diyarımızda.
Ölmüş olmayı dilersin her an
Fakat elf halkının hepsi böyle düşünmüyordu.Onlar '' Bize gerçeği gösterdi.Varalım peşinsıra gidelim'' dediler.Böylece onlarda yurtlarını terk ettiler.Şimdi ise Kara elf (DROW) olarak biliniyorlar '' dedi Ruilir.Bir müddet sonra Melkorun peşini bıraktılar fakat artık çok geçti.Onlarda dünyada bir yerlerdedir şimdi.
Gitti sorna kutlu kişiler Valinora.Çıktılar tanrıların huzuruna.Konuştular sonra keder verici sözlerle.

Melkorun uşaklarına yer yok dünyada
Artık insanoğluda onun yolunda
Biz demedikmi o ve onun peşindekiler sürülecek
Şimdi gideriz vakit henüz gelecek
İşte o zamn ihanet edenler Vahlar olsun diyecek

Elem ve kedere boğuldu bu sözler karşısında Valinor.Aralarından bazıları sadece melkora kızıyor (ki oda umudunu hiç kaybetmeyen Manwedir)bazıları ise insan ırkına lanet ediyordu.İşte buydu kehanet.Demişlerdi kutlu kişiler.'Vakit henüz gelecek.İşte o zaman ihanet eden vah olsun diyecek.''
Bir diğer kehanet ise vaktin erdiğinde onların burada ARyador ormanın peydahlanacakları yönünde idi.Çünkü 3 kutlu kişinin ilk birleştiği yerdi burası.Şuan seninde bulundugun ve benden hikayesini dinlediğin Tuilbar köyü.Bilemiyorum yinede ya bizide onlardan görecekler yada rahat bırakıp gidecekler.Lucas hayretler içinde haykırıyordu. '' Vahlar olsun bizeki o kişilere ihanet etmişiz.Onlar değilmidir ki hayatlarını terk edip dünyayı huzura kavuşturan.Heyhat ırkdaşlarıma şimdi çok kızacağım'' dedi
Lakin bütün insanlar öyle değildi dedi Ruilir.Gitmedi arif olanlar ve soyları Melkorun peşinden.Terk eylediler diyarlarını.Gittiler uzak yerlere.Elflerse geçmişte düştük bu hataya.Ve o ne güzel bir yerdirki VALİNORU terk ettik.Fakat kanmayacağız o ve onun yandaşlarına.

ARTIK ZAMANI GELDİ
İŞTE GELDİK
BİR ZAMANLAR BAŞLADIĞIMIZ YERE
GELDİK Kİ SÖYLENENLER VUKU BULSUN
İHANET EDENLER CEZALARINI ÇEKSİN"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
·  Hakkında
· Yayınlayan Editör: iarwainbenadar
· Ana Sayfa


Hakkında en çok okunan :
Ormanın Hediyeleri


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Hikayeler: Ormanın Hediyeleri" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 11 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Turambar80 Tarih: Ekim 10, 2006 - 00:26:59
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
kardes bu bir ceviri mi yoksa tamamen senin hayal gucun mu?? seninse korkmaya basladim :) cok gusel bi yazi,ancak "devami gelecek" diye bagiriyor satirlar,bilmiyorum artik.bu yaziyi bizimle paylastigi icin cok saol...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen berenestel Tarih: Ekim 14, 2006 - 10:39:10
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Evet ihanet edenler cezasını çeksin. Rainbowglow harikasın kardeş ya. Aynı şehirde olmamıza rağmen daha görüşemedik ama.. Sende ne cevherler varmış arkadaş. MaşALLAH.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Rainbowglow Tarih: Ekim 17, 2006 - 15:24:56
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Kendim yazdım:)Ne diyebilirimki.Teşekkürlerimi sunmaktan öte.msn adresimi alırsanız çok memnun olacagım.fikir alışverişinde bulunmak isterim arkadaşlar.Tekrar tşk ediyorum.Diyarın kutlu kişileri

tayfunkayacik87@hotmail.com


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Beldaran (serra@yuzuklerinefendisi.com) Tarih: Ekim 18, 2006 - 15:06:44
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Tebrik ediyorum gerçekten. Devamını bekliyorum.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Rainbowglow Giftofwoods (Puan: 1)
Gönderen Rainbowglow Tarih: Aralık 13, 2006 - 14:36:47
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Rainbowglow Giftofwoods

DOĞUM YILI : ---

DOĞDUĞU YER: Aryador.Gölge halkının yaşadığı yer

Özgeçmiş : Elflerin Tol Eressa'ya yolculuğu sırasında bazıları Hisilome ormanının içinde kayıp gitmişlerdi.İnsanlar Hisilome'yi Aryador diye isimlendirdi.O kayıp elflerede gölge halkı diyor ve onlardan korkuyorlardı.Ortak dünyanın ortak lisanında kayıp elflere yurtları orman olduğu için ağaç elfi (Woods elf) denilir.İşte Rainbowglow'da bir zamanlar kayıp giden, sonrada akrabalarından koparak farklı bir amaca ve yaşama bürünenlerdendi.Lakin kem talihi onu atalarının akıbetinden çok farklı bir nihayetle karşı karşıya bırakacaktı.
Kişiliği: Elfler orta dünya çatısı altında toplanmış diğer halklarca asil ve bir o kadarda burnu havada olarak bilinirlerdi. Rainbowglow'da görülmezdi fakat bunlar. Çocukken yaşadığı keder dolu günler, onu hayattan umudunu kesmiş ve karamsar kılmalıydı. Ancak Iluvatar'ın hükmü onu hayattan kopmasını engellemişti.İyimserdi.Her yaşanan şeye olumlu bakardı. İyi tarafını seçer, vurgulardı. Ta ki insanoğlunun ihanetine kadar. Şimdi onu görenler asil,burnu havada, karamsar,nefret dolu bilirler.Heyhat.İnsanoğlundan nefret ettiği kadar hiçbir ırktanda nefret etmeyecekti.Orclardan bile.
Şuanki Hali : Diğer seçilmiş yoldaşları (Ikalantulien Sunshine) Valinor'da ettikleri yemini bozmaları üzerine çok büyük değişim geçirmişlerdi. lanet onların vücudunu esir etmişti. Lakin Rainbowglow'da bu değişim daha azdı. Çünkü onun tüm o dış görünümü ormanın bir mükafatıydı. Vücut rengi yeşil tonlarındaydı. Öyle ki çok yaklaşmadıkça onun bir bitki olduğu bile sanılırdı. Ancak gözleri korkunçtu. Yemyeşil olan gözbebeklerinin çevresi simsiyahtı. Bunun yanısıra saçları ince, uzun ve güneşin bir yaprağa vurduğu zamanki renginden ibaretti.



[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Rainbowglow Tarih: Aralık 13, 2006 - 14:37:11
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Ikalantulien Giftofwoods

Doğum yılı : ---

Doğduğu yer : Doğdugu depilde ilk görüldüğü yer bilinir.Oda tanrılar diyarı Valinor'dur.

Özgeçmişi : Ikalantulien kendini en yüce Iluvatarın hizmetkarı olarak tanıtmıştı. Asıl adı Nornoros'tur (tanrıların habercisi). Ona Ikalantulien ismini veren efendi Manwe'dir.Anlatıldığına göre o bir Istaridir.Ona biçilen, hükmü Manwe'ye ulaştırmak ve seçilmişleri bundan haberdar etmekti. Derler ki dünyaya ilk ayak bastıgında insan suretinden ibaretmiş. Lakin oda yeminlerini bozanlar arasına girdiğinde Vücudu korkunç bir hal almış. Kara renk vücudunda hayat buldugunda,ona bakılamaz olmuş.eskilerden beri elf diyarlarında hayat sürmesi onun bir elf gibi görünmesine,bilinmesine neden olmuş. Lakin kara elf olarak. Ayrıca ona bahşedilen yetenekler ihanet sonrası yaptıkları ve yapacakları yüzünden azalmıştı.Tıpkı diğer seçilmişlere olduğu ve olacagı gibi.Öte yandan Ikalantulien bir büyü kullanıcısıydı ve bunu her yapmaya başladığında ellerinde sonsuza dek varolacak yaralar kanamaya başlardı. Buda onun için bir azap halini alıyordu.

Kişiliği :
İhanet öncesi ve sonrası pek birşey değişmedi Ikalantulien'de. Nefretinden öte. Yalnız ona ellerindeki yaralardan başka acı veren şeylerde vardı. Yoldaşlarının bu hayasızlar uğruna hayatlarını mahvettiğini düşünüyordu. Buda sadece insanoğluna değil, dünya üzerindeki tüm ırklara karşı sert olmasına neden oluyordu. Her şeyi kendisi başlatmıştı. İnsanların neden bu şekilde davranmasının nedenini biliyordu.Kesinlikle Morgoth'du. Lakin başladıgı şeyi yarıda bırakamaz, yoldaşlarını terk edemezdi.

Şuan ki Hali :
Denildiği gibi lanet ulağıda bulmuştu. Bir zamanlar uğruna şarkıların söylendiği Ikalantulien parıldarmış. insanlar onu görünce uğraşlarına bakamaz olurlarmış. Ümidin bittiği , korkunun gönülleri zaptettiği anda gözler onu ararmış. lakin şarkılar yerini ağıtlara bıraktıgında korkulur olmuş ondan.
Çok zayıftı.Üzerinden çıkarmadıgı kukuletalı giysisi yerleri süpürürdü. Gözleri alabildiğince karaydı. Sadece kara. Tek zaptedemediği saçlarıydı kara rengin. Çaba harcamaya gerek yoktu kukuletanın altındaki sarı saçlarını görebilmek için. 1.82'ydi boyu. Yüzündeki elmacık kemikleri belirgindi. Ellerindeki yaralardan sonra damarları çok netti.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Rainbowglow Tarih: Aralık 13, 2006 - 14:38:25
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Sunshine Giftofwoods
Yaşı : 50

Doğduğu yer : Rohan'ın Doğu Emnet sınırları içerisindeki Tuilbar (baharyuvası) köyü.

Özgeçmiş : Kadim zamanlarda tek bir amaç için yaşardı.Tuilbar köyünün en güzel kızı Tinwe (yıldız) ile yaşamlarını birleştirebilmek. Öylede yapıyorlardı. Ta ki gökteki yıldızlar kaybolana kadar. Kanatlı şeytanın güzeller güzeli Tinwe'yi katletmesi Sunshine'ı yıkmıştı. altüst olmuştu hayatı. Tek düşüncesi intikamdı. Yoldaşlarıyla birlikte hayatının tek amacının elinden alınmasının intikamını almıştı. Ancak insanoğlu içinde kendini yıllar boyu sürecek savaşa adamıştı. Ta ki ömrünün yarısı tükenene dek. Taki ırkdaşları tarafından ihanete uğrayana kadar.

Kişiliği : Arkadaşları gibi değildi Sunshine (günışığı).''Asil savaşçı olacağım'' diyorlardı yaşıtları. O karanlıktan korkardı. Ömrünün sonuna dek Tuilbar'dan ayrılmayacağını söylerdi hep.Ölüm onu bulana dek Tinwe ile beraber yaşayacağını o yaşlarda dilinden düşürmezdi. Gelin görün ki arkadaşları Tuilbar'da kalırken o nice savaşlarda yer almıştı. Ancak ona çok yakın yerden gelen darbe bütün umutlarını birkez daha yıktı. Irkdaşlarından nefret ediyordu.Aynı zamanda tüm bu yaşadıkları onu kırılgan yapmıştı. Önüne çıkan en ufak bir engel savunduğu şeyden vazgeçmesine neden olabiliyordu.Sanılmasın ki bu onun nefretini azaltacaktı.İçinde bir güdü olup çıkmıştı kin duygusu.

Şuan ki Hali : Yemin insanoğlu için en yüce şeydi.Tutulan sözlerin aksinin yapılması, insanı çabucak felakete sürükleyebilirdi.Sunshine'ın eski halinden eser yoktu vücudunda. Tinwe'nin ölmesi onu bir okadarda harab etmişti zaten. Seçilmişlerin yeminlerini bozması onları eşi görülmemiş bir lanete sürüklemişti. Dünya üzerinde kimse onun yeni halini görse tanıyamazdı.Korkardı. Siyah teni onu gece saklıyor, gündüz ise açığa vuruyordu.''And olsun.İnsanoğluna bunun bedelini fazlasıyla ödeteceğim'' diyordu Sunshine

Hepsinin Tek Amacı

Kadim zamanlarda dünya üzerindeki tüm iyi ırklara huzuru ve mutluluğu getirmek için vardılar.Öylede yaptılar. Üçüde benzer kaderi paylaşıyorlardı. Morgoth'dan geçmişin intikamını almışlardı. Lakin onlarında dediği gibi insanoğlu yine yapmıştı yapacağını.Onlarda tekrar dirilişlerindeki amacı söylüyorlardı.

Melkorun uşaklarına yer yok dünyada
Artık insanoğluda onun yolunda
Biz demedikmi o ve onun peşindekiler sürülecek
Şimdi gideriz, vakit henüz gelecek
İşte o zaman ihanet sahipleri
'Vahlar olsun' diyecek



[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Iarwain-Ben-Adar (iarwain@yuzuklerinefendisi.com) Tarih: Ocak 11, 2007 - 09:34:01
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.yuzuklerinefendisi.com
Son Yolladığın şiirden sonra, bu hikayeyi yeniden okuma isteği doğdu içime. İlk okuduğumda birşey yazmamışım. Halbuki yazdığımı sanıyordum. :)

Öncelikle şunu söylemeliyim. Heyhat kelimesi, oldukça karizmatik ve hikaye akışını olumlu yönde etkileyen güzel bir kelime. Ancak, doğru kullanılmalı. Bir iki yerde yanlış kullanmışsın.

Dilin genel olarak çok iyi. Okurken hiç sıkılmadım. Hikaye içinde hikaye derinliği yakalayabilmek zordur. Bunu çok iyi yapmışsın.

Son olarak bir mantık hatasından bahsetmem lazım. Ama hikayenin tamamını etkileyen bir hata bu Tayfun*****. Rohan yurdu, Melkor`un zamanında yoktu. Dolayısıyla Edoras`da yoktu. Günaşin 3 çağında 2510 yılında kuruldu Rohan.

Hikayenin Orta Dünya`da geçtiğini göz önüne aldığımızda, Rohan yerine kendi verdiğin bir ismi bile kullanman daha iyi olabilir.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Ormanın Hediyeleri (Puan: 1)
Gönderen Rainbowglow Tarih: Nisan 22, 2007 - 17:34:30
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Öhmm! Evet. Orada bir hata söz konusu. Hikayeyi yayınladıktan sonra hiç dokunmadım. Düzelteceğim. Yapıcı eleştirilerin için çok teşekkür ederim Sevgili iarwainbenadar.

Aslına bakarsan elimde birçok kurgu var. Hımm aynı uzunlukta 7-8 'e yakın kurgu. Lakin 1-2 yerde ''işte benden'' şeklinde yayınlayan insanlarla karşılaştım. Güzel forumumuzu tenzih ediyorum. O yüzden yayınlamakta biraz çekimserim :(


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012