Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 61 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Bitmemiş Öyküler: Tuor- Gondolin' e Varış
Yayınlanma tarihi Mart 21, 2005 - 09:41:30 Gönderen iarwainbenadar

Bitmemiş Öyküler Çevirileri. Elsa_ göndermiş "Nirnaeth Arnodiead' dan gelen haberler Dor-lomin' e ulaşmaya başladığında, Hador evinde yaşamakta olan Rian kocası Huor' dan hiç haber gelmemesi üzerine çılgına döndü. Tek başına yabanda yola çıktı. Orada ölebilirdi ancak, Mithrin gölünün batı kıyılarında yaşayan Gri Elfler O' nu yanlarına aldılar. Ve orada keder yılının sonuna doğru Rian' ın bir erkek evlat dünyaya getirdi. Oğlunun doğumundan sonra Rian Elflere " o'nun, savaş aramıza girmeden önce babasının seçtiği isimle, Tuor olarak çağrılmasına izin verin. Ve lütfen onu himayeniz altına alın ve onu dikkatle saklayın. Eğer hislerim yalan söylemiyorsa, O insanlar ve Elfler için pek çok iyi şey yapacak. Lakin, ben gitmeliyim. Gidip beyimi aramalıyım."

Bunun üzerine Elfler ona acıdılar; ancak biri Annael, ki bir tek o savaşa gitmiş ve dönmüştü Nirnaeth'den, Rian' a " Eyvahlar olsun ki hanımım. Huor kardeşi Hurin ile birlikte düştü; zannederim muharebe sırasında Orkların galibiyete yaklaştığı bir anda vahşice katledildi" diyerek yalan söyledi.



Bundan sonra, Rian Elflerin yanından ayrıldı. Ümitsizlik içinde Mithrin ülkesini geçti ve en sonunda Anfauglith' de boş Haudhen_Ndengin topraklarına vardı, ve orada sonsuz uykuya daldı. Elfler Huor' un oğlunu sorumlulukları altına aldılar ve Tuor onların arasında büyüdü. Dürüst bir yüzü altın saçları vardı ve Babası ve akrabaları gibi, güçlü, uzun ve yiğit bir insandı. Ve yıkım kuzeye kadar gelmeden önce, Elfler tarafından yetiştirildiğinden, Edain prenslerinden ne bilgi ne de kudret yönünde bir eksiği yoktu.

Ancak yılların geçişiyle birlikte Hithlum' un önceki halkları, hala hayatta kalan Elfler veya insanlar gibi, için hayat her geçen gün daha ağır ve daha riskli bir hal aldı. Zira Morgoth' un O' na kölelik eden doğulularla olan antlaşmasını bozduğu ve göz diktikleri beleriand' ın zengin topraklarını vermeyi reddettiği söyleniyordu. Bu canavar halk, şimdi Hithlum topraklarına bu toprakları ele geçirmeleri için sürülüyordu. Ki onlar Morgoth' u sevmemelerine rağmen ona korkuyla itaat ediyorlar, Elflerden de ziyadesiyle nefret ediyorlardı. Hador evinden geride kalan ve büyük çoğunluğu yaşlı kadın ve çocuklardan oluşan halkı aşağılıyor ve eziyet ediyorlardı. Kadınlarıyla zorla evleniyor topraklarına ve mallarına el koyuyorlar, çocuklarına köle muamelesi yapıyorlardı. Aynı dönemde Orklar geldiler ve dağların güvencesi altında, hala bu topraklarda dolaşmakta olan Elflerin peşine düştüler ve pek çok Elfi aynı Morgoth esirleri gibi Angband’ ın madenlerinde çalıştırmak üzere esir ettiler .

Bu gelişmeler üzerine Annael halkını Androth mağaralarına götürdü. Burada zorlu ve

ihtiyatlı bir yaşam sürdürdüler, ta ki Tuor 16 yaşına gelip güçlenene ve bir balta ve Gri Elflerin yayından oluşan silahlarını almaya hak kazanana kadar. Kalbi de bedeniyle beraber halkına ait hikayelerde duyduğu acılarla kızgınlık içinde büyümüştü. Halkına acı çektiren doğululardan ve Orklardan intikam almak istiyordu. Onun bu duygularının farkında olan Annael Tuor' a herhangi bir öç girişimini yasakladı.

O' na "yazgın, şu andan itibaren önünde duruyor, Huor oğlu Tuor." dedi Annael . " bu topraklar, Thangorodrim kendi kendine yıkılmadıkça, Morgoth' un gölgesi altından çıkamayacaklar. Bundan dolayı buraları terk etmeye karar verdik. Buradan ayrılacağız ve güneye doğru yol alacağız. Sende bizimle geleceksin."

"fakat düşmanlarımızın kurduğu bu tuzaktan nasıl çıkacağız?" diye sordu Tuor. "Bir arada uzun bir yürüyüş mutlaka göze çarpacaktır."

"Toprakları açık açık geçmeyeceğiz," dedi Annael; ve eğer yazgımız kutlu ise Annon-in-gelydh diye adlandırdığımız gizli yola Noldor kapılarına varabileceğiz. Noldor kapıları, Turgon günlerinde insanların becerileri sayesinde yapılmıştı.

"Turgon" bu isim Tuor' u sebebini bilmediği halde heyecanlandırmıştı. Annael' e Turgon' un kim olduğunu sordu. "o Fingolfin' in oğlu" dedi Annael, " ve Fingon' un düşüşünden beri, Noldor' un ulu kralı olarak bilinmekte. Zira hala yaşayan Morgoth' un düşmanlarının en korkuncudur. Yaşıyor çünkü; baban Huor ve kardeşi Dor-lomin' li Hurin Sirion geçitlerini tutarken Nirnaeth yıkımından kurtulmayı başarmış.

"Madem ki öyle gideceğim ve Turgon' u arayacağım." dedi Tuor; "çünkü babamın hatırı için benden yardımını esirgemeyecektir."

"Bunu yapamazsın" dedi Annael. "zira, onun kalesi Elflerin ve insanların gözlerinden sakınılmıştır ve biz nerede olduğunu bilmiyoruz. Noldorlular' ın bazıları, belki, o yöne gidenler yolu biliyordur, lakin biz hiç birine soramayız. Yine de onlarla konuşabilirsin, sonra, sana önerdiğim üzere, benimle gel; zira uzaklarda güney sığınakları boyunca saklı krallığın gezginleriyle karşılaşabilirsin.

Böylece Elflerin onları uzun zamandır barındıran Androth mağaralarından göçü başlamış oldu, ve Tuor onlarla gitti. Fakat yerleşim alanları izlenmekteydi ve düşmanları yolculuklarından kısa sürede haberdar oldu. Çok ilerlememişler tepelerden düzlüğe yeni inmişlerdi ki Orklardan ve doğululardan oluşan büyük bir güç tarafından saldırıya uğradılar, ve dağıtıldılar, gece buluşmak üzere kaçtılar. Fakat Tuor' un kalbi savaşmak isteğiyle yanıyordu, o diğerleri gibi kaçmadı. Baltayı ondan önce de kullanan babası gibi kullanıyordu. Uzun süre yanına kimseleri yaklaştırmadan ayakta kalmayı başardı, kendi etrafında dönerek yaptığı hamlelerle kendisine dil uzatanların pek çoğunu yıktı; fakat sonunda Lorgan gelmeden önce etrafı sarıldı ve esir alındı . Lorgan doğuluların başkanlığını yapmaktaydı ve tüm Dor-lomin'in yönetiminde hak iddia ediyordu, tıpkı Morgoth'un tımarı gibiydi. Tuor' un kendi kölesi olarak elinde tuttu. Bundan sonra Tuor' un yaşamı acılar ve zorluklar içinde geçmeye başladı; çünkü Lorgan Tuor' a şeytanca davranışlarda bulunmaktan zevk alıyordu, amacı eğer başarabilirse Hador evinin gururunu ayaklar altına almaktı. Fakat Tuor aklını kullanmasını bildi ve bütün acılara ve sataşmalara büyük bir sabırla katlandı; en sonunda da diğer şansız köleler gibi açlıktan ölmedi. Zira güçlü ve yetenekliydi ve de Lorgan kölelerini genç oldukları ve işe yaradıkları sürece iyi besliyordu.

Ancak 3 yıllık esaretin ardından Tuor bir kaçma şansı yakaladı. Artık herhangi bir doğuludan daha atik ve uzundu, ve neredeyse kişiliği tam olarak oturmuştu. Diğer kölelerle birlikte ağaç işine gönderilmişti. Bir baltayla muhafızların arasına daldı ve onları biçti, ve hızla tepelere doğru kaçtı. Doğulular onu köpeklerle takip ettilerse de bir sonuç alamadılar. Çünkü Lorgan' ın hemen hemen bütün köpekleri onun dostuydu ve Tuor' a yetiştikleri zaman, Tuor onları evlerine doğru geri gönderiyordu. Böylece sonunda Tuor Androth mağaralarına varabildi ve orada tek başına yaşamaya başladı. Ve 4 yıl boyunca babasının topraklarında bir kaçak olarak tatsız ve yalnız bir hayat sürdü. İsmi korku saldı, çünkü sık sık yaşadığı yerlerin dışına çıkıyor ve karşılaştığı pek çok doğuluyu katlediyordu. Bu arada başına pek değerli ödüller konuldu. Fakat ödüllerin değeri bile, en güçlü adamların dahi, onun saklandığı bu yerlere gelmeye cesaret etmelerini sağlamadı; çünkü Elf halkı ve onların yaşadıkları bu mağaralardan hem korkuyor hem de çekiniyorlardı. Tuor bu yolculuklara yalnızca intikam hırsıyla değil Annael' in bahsettiği Noldor kapılarını aramak içinde çıktığı söylenebilir. Lakin Tuor uzunca bir süre bu kapıları bulamadı; çünkü ne kendisi nereye bakacağını biliyordu ne de hala dağlarda yaşayan sayısı oldukça azalmış Elfler.

Tuor biliyordu ki, her şeye rağmen talihi onun yanındaydı, bir kaçak olarak yaşadığı şu günler sayılıydı ve azda olsa umut vardı. Böyle evsiz barksız bir vahşi gibi yaşamak istemiyordu, ve gönlü büyük işlere başlaması için heyecanla çarpıyordu. İşte bu günlerde denir ki, Ulmo gücünü gösterdi. Zira orta dünyadan büyük denizlere akan her dere, her su ona haberler taşıyordu, ona ve ondan, ve Sirion ağzında ki Cirdan ve gemi yapımcıları ile arkadaşlıklarıda devam ediyordu. Bu arada Ulmo Hador evi sakinlerinin yazgılarına her şeyden fazla önem veriyordu zira tasarılarında sürgünlerin kaçışı için en önemli rolü onların oynamasını amaçlıyordu. Ve de Tuor'un Annael ve halkının Dor-lomin' den kaçışını ve güneye Cirdan' a varmalarını sağlamak için kendini nasıl bir tehlikeye attığını biliyordu.

Böylece zaman ilerledi. Yıl başında, Nirnaeth ' den 23 yıl sonra, bir gün; Tuor, yaşamakta olduğu mağaranın kıyısında bir pınarın başında oturmuş, batıya, bulutlu günbatımına bakıyordu. Aniden kalbine bir his doldu, öyle ki artık daha fazla bekleyemeyeceğini, artık kalkması ve gitmesi gerektiğini anlamıştı. "şimdi bu Gri toprakları, akrabalarımın vatanını, terkedeceğim, " diye haykırdı, "ve yazgımı aramaya gideceğim. Lakin nereye döneceğim? Kapıları ne zaman görebileceğim, hatta bulabilecek miyim?"

Sonra harpını eline aldı, elleri tellerin üstünde hareket ettikçe yetenekleri gelişmişti, ve çorak toprakların sessizliğine, tehlikesine aldırış etmeden kuzey Elflerinin yürekleri coşturan şarkılarından birini söyledi.o şarkısını söyledikçe ayaklarındaki su yavaş yavaş yükselmeye başladı, taştı, kayalık yamaçlardan aşağı gürültülü bir şekilde akmaya koyuldu. Tuor bunu bir işaret varsaydı, ve suyun gittiği yönde ilerlemeye koyuldu. Böylece Tuor Mithrim' in yüksek tepelerinden aşağı indi kuzeye doğru Dor-lomin ovalarını geçti; batıya doğru gelişen her akarsuyu takip etti, ta ki 3 günün sonunda Ered Lomin' in bölgeyi kuzey ve güneyde kesen kül rengi sıralarını görünceye kadar. Batı kıyılarını çeviren bu bölgeye Tuor daha önce hiç gelmemişti.

Topraklar şimdilerde yarıklar ve kayalarla dolmuş, sanki tepelere daha da yaklaşmıştı ve Tuor ayak basmadan az önce toprak yükselmeye ve akarsu karanfil tarlasına doğru akmaya başladı. Yolculuğun 3. gününde akşam karararak geldi, Tuor önünde taştan bir duvar buldu. Burada derenin, altından geçerek gözden kaybolduğu büyük güzel bir kemer vardı. Bu Tuor’u yılgınlığa düşürdü, ve dedi ki: " umutlarım ben aldatmış olmalı, tepelerin verdiği işaret beni ancak karanlık sonuma doğru götürüyor.” Ve kalbinde ki bu sıkıntıyla suların kıyısında kayalara oturdu, ve ateşsiz, sert rüzgarlı bir gece geçirdi. Zira zaman Sulime ayını gösteriyordu ve hem baharın canlılığı henüz bu kuzey topraklarına erişememişti, hem de sert doğu rüzgarı yöreye hakimdi.



Güneş, uzakta, Mithrim üzerinde Sialerin ardından doğmak üzereydi, Tuor sesler duydu. Aşağı baktığında gözlerine inanamadı. Çünkü iki Elf aşağıda, sığ, çamurlu suda güçlükle ilerliyorlardı. Tepeden yukarı tırmanmaya koyulduklarında Tuor onlara seslendi. Elfler hemen kılıçlarına sarıldılar ve Tuor' a karşı durdular. Tuor onların Gri pelerinler giydiklerini ve bu pelerinin altında zırhlar taşıdıklarını bu esnada gördü ve oldukça şaşırdı. Yine de Tuor bütün endamıyla orada durdu ve onları bekledi. Elfler onun silahsız olduğunu ve onları orada yalnızca bekleyip bir de Elf dilinde selamladığını görünce, kılıçlarını kınlarına soktular, durdular ve Tuor' la nazik bir biçimde konuştular. İçlerinden biri " biz Finarfin' in halkında Germin ve Armnias’ ız. Siz Nirnaerth' den önce burada yaşamakta olan Edain halkından değil misiniz? Ve zannederim Hador ve Hurin' in akrabalarından olacaksınız; zira, altın rengi başınız bunu göstermekte." dedi

Tuor' da " evet," dedi. "adım Tuor; Hador oğlu Galdor oğlu Huor’ un oğluyum; en sonunda yalnız yaşadığım ve kaçak sayıldığım bu toprakları terketmeye karar verdim"

"öyleyse " dedi, Gelmir, " doğru yoldasınız."

" Ben de öyle tahmin ediyordum" dedi Tuor, " ansızın karşıma çıkan bir kaynağın sularını takip ettim, lakin, takip ettiğim o küçük akarsu, sonrasında bu hain dereye dönüştü. Şimdi nasıl geri dönebileceğimi bilmiyorum, zira yolum karanlık karanlıkla son buldu.

" insan karanlık yollardan geçerek de ışığı bulabilir." dedi Gelmir.

"İnsan yapabiliyorken güneş altında yürümeli" dedi Tuor. " ancak madem ki siz o halktansınız, biliyorsanız Noldor kapılarının nerede olduğunu söyleyin bana. Zira çok uzun zamandan beri, Gri Elflerden Annael, yani benim koruyucu babam, bundan bahsettiğinden beri bu kapıları arıyorum, ben."

Bunun üzerine Elfler güldüler, ve dediler ki "aramaların sona erdi; çünkü biz, kendimiz kapılardan yeni geçtik. Orada işte, önünde duruyor!" Tuor' a suyun altında kaybolduğu kemeri gösterdiler. " Gel şimdi! Karanlığın içinden ışığa varacaksın. Biz sana yolu göstereceğiz, az da olsa rehberin olacağız. Sonra geri döneceğiz, acil yapmamız gereken işler var."

"fakat korkma" dedi Gelmir: " sezgilerim bana senin büyük işler başaracağını söylüyor, ve bu seni bu topraklardan uzağa, orta dünyadan uzağa taşıyacaktır, zannımca."

Sonrasında Tuor Noldorluları takip etti, aşağı indiler önce ve soğuk sulardan geçtiler ta ki taştan kemerin gölgesinden içeri girene dek. Sonra Gelmir Noldor' un ünlü lambalarından birini getirdi; bu lambalar çok eskiden Valinor' da yapılmıştı, ne rüzgar ne de su onları söndüremezdi ve yakıldıklarında beyaz kristalde hapsedilmiş bir alev, parlak mavi bir ışık yayılırdı. Gelmir ışığı başının üstüne kaldırdığında Tuor, nehrin düzgün bir eğimle ve hızla muhteşem bir tünelden aşağı doğru akmakta olduğunu gördü.Yokuşun sonuna vardıklarında, taştan bir kubbenin altında durdular, nehir burada hızla aşağı akıyor ve yankılarla müthiş bir uğultu yaratıyordu, sonra yine bir kemerin altından geçerek başka bir tünelde yoluna devam ediyordu. Şelalenin yanında Elfler Tuor' la vedalaştılar.

"biz artık dönmeli ve tüm hızımızla kendi yolumuza gitmeliyiz." dedi Gelmir, "Beleriand’ da büyük bir tehlike kol geziyor."

"Vakti geldiğinde Turgon dışarıya ortaya çıkacak mı?"

Elfler o' na şaşkınlıkla baktılar; Arminas "bu mesele insan oğullarından ziyade Noldor’un endişesi "dedi, " Turgon hakkında ne biliyorsun?

"çok az şey" diye cevapladı Tuor "babam onun Nirnaeth’den kaçışına yardım etmiş, ve Noldor' un umudunun bu korunaklı kaleye yerleşmesine. Ama yinede neden olduğunu bilmesem de, ne zaman ismini söylesem gönlümde fırtınalar kopuyor. İsteğime kavuşabilecek, onu arayışımda çıktığım bu korkuların karanlık yolunda ona katılabilecek miyim? Bu gizli yol belki de beni O' nun yanında yer almamı sağlar."

"Kim bilir?" diye cevapladı Elf o' nu." zira, Turgon' un yaşadığı yer gözlerden saklandığından beri o yöne giden yollardan saklandı. Onları çok uzun zaman önce görmüştüm, şimdi nerede olduklarını bilmiyorum. Zaten bilsem bile ne sana ne de başka bir insana nerede olduklarını söyleyemem."

Lakin Gelmir: "evinin insanlarının suların lordunun favorisi olduğunu duymuştum. Ve onun tavsiyeleri seni Turgon' a yönlendirirse, sonunda eminim ki ona varacaksın. Şimdi seni tepelerden alıp buralara getiren suyu, yolunu izle ve korkma! Karanlıkta çok fazla yürümeyeceksin. Allahaısmarladık! Karşılaşmamızın bir talih eseri olduğunu düşünme; denizlerde yaşayanlar için bu toprakların altında hareket eden pek çok şey var hala.. Anar kaluva tielyanna?!"

Bununla birlikte Noldorlular döndü ve merdivenleri yeniden tırmanmaya başladılar; Tuor bir süre daha orada durdu, ta ki Elflerin taşıdığı ışık gözden kaybolana kadar, ve artık geceden koyu bir karanlıkta şelalenin gür sesi arasında yalnızdı. Sonra cesaretini topladı ve sol eliyle duvardan destek alarak yürümeye başladı, başlarda yavaştı, sonra hızlandı sanki hep karanlıkta yaşamış ve kendisini engelleyecek hiçbir şey yokmuş gibi yürüyordu.Tuor' a uzun gelen bir zamanın sonunda, yorulmuş, ve gönülsüzde olsa karanlık tünelde mola vermek durumunda kaldı. İşte bu anda; ondan önce, uzakta, bir ışık gördü, ve suyun sesini takip ederek aceleyle bu uzun ve dar çatlağa ilerledi, duvarla altın renkli bir akşam saatine açılıyordu. Zira uzun dimdik kıyılarıyla dar bir koyağa varmıştı. Su artık doğruca batıya akıyordu. Tuor oraya varmadan önce güneş batmıştı, gökyüzü açıktı, koyağın duvarları sarı bir ateşle parlıyordu ve su taşlara çarpıp kırıldıkça altın rengiyle parlıyordu.

İşte bu derin vadide Tuor yoluna umut ve sevinçle yoluna devam etti, güney duvarında dar uzun bir sahil şeridinde bir patika buldu. Gece geldiğinde, nehir gözlerden saklandı, kara havuzlarında yıldızlar parlamaktaydı. Tuor burada biraz dinlendi, uyudu; çünkü suyun yanında korkmuyordu ki orda Ulmo' nun gücü vardı.

Gün yeniden doğduğunda, Tuor acelesiz adımlarla yoluna devam etti. Güneş arkasından doğdu ve yükseldi. Suyun büyük kayalara çarparak etrafa saçıldığı yerlerde gökkuşakları ortaya çıkıyordu; bu yüzden Tuor buraya Cirith Ninniach adını verdi.

Böylece Tuor' un yolculuğu 3 gün daha sürdü, içecek olarak soğuk su vardı ancak hiç yiyeceği yoktu, yine de suda oynaşan onca altın, gümüş veya çeşitli renklerde onca balığa dokunmadı. Ve dördüncü gün kanal genişlemeye başladı, duvarlar alçaldı, dimdik görüntüsü kaybolmaya yüz tuttu; ancak nehir artık çok daha derin ve kuvvetliydi, çünkü yüksek tepeler artık nehrin öte tarafında uzanıyor, Cirith Ninniach’ da inen sular nehre karışıyordu.

Tuor orada uzun bir süre, suda oluşan girdapları ve oluşan o muazzam sesi dinleyerek oturdu; ta ki akşam olup, yıldızlar karanlık gökte soğuk ve beyaz parlamaya başlayana kadar. Sonra harpını eline aldı, çalmaya başladığında giderek yükselen sesi nehrin gürültüsünü bastırdı, şarkısı, çağlayanların sesi ve harpından çıkan nameler kayalarda yankı buldu ve giderek çoğaldı, ilerledi ve tepelere ulaştı ta ki yerden yıldızlara her yer onun müziğiyle dolana kadar.zira Tuor bilmemesine rağmen Firth of Drengist civarında ki Lammoth' un Yankıyan Dağlara varmıştı. Burada çıkmıştı Feanor karaya uzun zaman önce, ve ev sahibinin sesi, ay yükselmeden önce, güçlü bir yaygara koparmıştı.

Sonra Tuor' un içini bir endişe kapladı, şarkısını sona erdirmesiyle tepelerde müzik yavaşça kayboldu, şimdi her yer sessizdi. Tam bu anda Tuor sessizliğin ortasında yabancı bir ağlama sesi işitti; böyle bir sesi nasıl bir yaratık çıkabilirdi. "bu bir fay sesi," dedi önce sonra "yok" dedi," gücünü yitirmiş küçük bir canavar olmalı" sonra sesi tekrar duydu; " bu kesinlikle bilmediğim bir gece kuşunun sesi" sonra Tuor' a öyle geldi ki bu bir yas dolu sesti, içinden onu daha çok dinlemek onu izlemek geldi; çünkü bu ses onu çağırıyordu, nereye, onu bilmiyordu.

Ertesi sabah Tuor aynı sesi başının üstünde işitti ve gökyüzünde büyük beyaz iki kuş gördü batı yeline karşı o dar koyakta kanat çırpan; güçlü kanatları yeni doğan güneşin ışıklarında parlıyordu. Kuşlar Tuor' un üstünden geçerken feryat figan bağırıyorlardı. Böylece Tuor ilk defa gördü; Teleri' nin aziz martılarını. Sonrada onları takip etti; ve böylece Tuor nereye gittiklerini iyi görebileceği tepeye, sol tarafındaki uçuruma tırmandı. Tepeye vardığında yüzünde batıdan esen rüzgarı hissetti önce, saçları rüzgarda dalgalandı. Bu yeni havayı ciğerlerine çekti, dedi ki " kalbimde ki bu coşku sanki bir yudum şarap içmek gibi." bu rüzgarın Büyük Denizden geldiğini bilmiyordu.

Tuor bir kez daha martıları takibe başladı; ve dar bir kanala vardı. Kanal suyun muazzam sesiyle doluydu. Orada aşağıya bakan Tuor; bir mucizeye tanık oldu; O' na öyle göründü ki sel gibi taşan sular kıyılara çarpıyor, nehirle çekişiyor ve onu baskılıyor, sur gibi bir dalga yükselerek tepenin en yüksek noktasına ulaşıyor ve burayı köpüklerle kaplıyordu.(?) Sonra kanalı dolduran su gittikçe derinleşiyor, yuvarladıkları kayalar yıldırım düşmesine benzer sesler çıkartıyordu. Böylece Tuor deniz kuşlarını çağırmasıyla gelgidin ölümcül yükseişinden kurtulduğunu anladı. Ayrıca mevsim ve denizden esen kuvvetli rüzgar açısından da bu iyi olmuştu.

Lakin bu yabancı sularda ki korkunç öfke Tuor' u dehşete düşürdü ve geri dönerek güneye doğru yürümeye başladı Drengist Halicini kıyılarına gelmemekle beraber, çevrede dolaştı. Bataklıkları, deniz yüzünden ötelenmiş bitki örtüsünü gördü.

Bu yolla Tuor, bir zamanlar Turgon' un yaşadığı Nevrast sınırlarını geçti; ve sonunda habersizce (zira ülkeyi çevreleyen tepeler geride bıraktığı bayırlardan daha yüksekti) kendini orta dünyanın kara kıyılarına varmış buldu. Böylece, büyük denizleri gördü,kıyısız Belegaer' i.

İşte bu saate güneş bir alev topu gibi ufuktan battı, Tuor orada öylece kollarını açmış duruyordu, kalbi müthiş isteklerle doluydu. Söylenen o ki büyük denizlere ulaşan ilk insan o olmuştur .

Tuor Nevrast' da uzun bir süre bekledi ve bu ona iyi geldi, zira Alan Kuzeyden ve Güneyden gelerek denizwe ulaşan dağlarla çevrilmişti İklim Mithrim’ den ılıman bitkiler daha çeşitliydi. Tuor yiyecek sıkıntısı çekmiyordu Nevrast’ a bahar geliyordu. Hava kuş sesleri ile dolmuştu. Bu hayvan ve bitki çeşitliliğine rağmen, Tuor, Nevrast’ ta ne bir insan ne de elf görebildi.

Tuor Linaewen gölünün kıyılarına kadar geldi. Bataklıklar ve patikasız ormanlarla çevrili bu alanda bir süre durduktan sonra geri döndü. Çünkü burada dalgaların sesi duyulmuyordu. Kıyılara yeniden vardığında, burada, Noldor’ a ait eskiden kalma izler buldu. Sahil, dalgalarında etkisiyle küçük körfez ve koylardan oluşmuştu. Drengist’ in güneyinde kalan, beyaz kumlar ve parlayan kara taşlarla çevrili bu alanda, Elf gemilerinin uğrayabileceği bir rıhtım parçası çarptı gözüne. Tuor burada denizin değişimlerini izleyerek uzun bir zaman geçirdi. Bahar yaza döndü. Ve Beleriand’ da karanlık derinleşirken, Nargothrond felaketi yaklaşıyordu

Kuşlar belki de olacakları çok önceden hissettiler. Ve erkenden Güneye olan yolculuklarına başladılar. Daha kuzeyde olanlarda Nevrast’ a döndüler. Ve bir gün, Tuor kıyıda oturuyorken, büyük kanatları çırpınışlarını duydu. Yukarı baktığında güney kıyılarına doğru bir kama dizilişinde uçmakta olan Yedi Kuğuyu gördü. Kuşlar O’nun görüş alanına girdikten biraz sonra aniden inişe geçtiler. Ve etrafa köpükler saçarak denize indiler. Orada durmuş onları izlerken Kuğular, kanatlarıyla denizi dövüyor, ağlar gibi sesler çıkarıyorlardı. Tuor bu kuşları hatırlıyordu.Kuğular O’ na Annael ve halkının bir işareti gibi geldi. Sonra Kuğular büyük bir sesle yeniden yükseldiler. Tuor’ un başının üstünde bir tur attılar ve güneye doğru uçmaya başladılar.



Sonra Tuor haykırdı, “İşte, bir işaret daha; yeteri kadar dinlendiğimin işareti. Ve doğruca kuğuların gittiği yönde tepeyi tırmanmaya başladı. Tepeye varıp güneye döndüğünde kuşların yavaş yavaş uçarak O’ nu beklemekte olduğunu gördü

Böylece Tuor’ un güneye doğru yedi gün sürecek olan yolculuğu başlamış oldu.

"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Bitmemiş Öyküler Çevirileri. Hakkında
· Yayınlayan Editör: iarwainbenadar
· Ana Sayfa


Bitmemiş Öyküler Çevirileri. Hakkında en çok okunan :
Galadriel ve Celeborn’a Dair


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Bitmemiş Öyküler: Tuor- Gondolin' e Varış" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 5 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Tuor- Gondolin' e Varış (Puan: 1)
Gönderen Dark_Grond Tarih: Mart 22, 2005 - 15:39:22
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Çok güzel olmuş,ellerine emeğine ve gözlerine sağlık.Ben de bir çevireceğim ama bu kadar güzel olmaz ondan korkuyorum...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Tuor- Gondolin' e Varış (Puan: 1)
Gönderen berenestel Tarih: Mart 22, 2005 - 15:54:00
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Bu hadiseyi ben Silmarillion çevirisinden daha farklı okudum ama kayıp öykülerde daha fazla ayrıntı var belki de ondandır...

Çevirenin eline sağlık.

Hazır aklıma gelmişken 6.45 kayıp öyküleri yayınlıyor. çeviriler nasıl. orjinallerini okuyanlara soruyorum.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Tuor- Gondolin' e Varış (Puan: 1)
Gönderen anaglareb (anaglareb@gmail.com) Tarih: Mart 21, 2005 - 21:57:53
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.ardalogy.net
Bunu gönderdiğine çok sevindim elsa. Çeviri de çok güzel olmuş ellerine sağlık. Bir kaç yerde sadece zaman zarfları sonda kullanılabilirmiş ama ben sanki çok iyi çeviriyorum:)

Tekrar ellerine sağlık:)


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Tuor- Gondolin' e Varış (Puan: 1)
Gönderen Elsa_ Tarih: Mart 22, 2005 - 13:23:01
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Teşekkür ederim. Elimden geleni yaptım. Mail adresin kapanmayacaktı da sen bir de bunun eski halini okuyacaktın... :)


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Tuor- Gondolin' e Varış (Puan: 1)
Gönderen Beldaran Tarih: Mart 22, 2005 - 15:25:39
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Ellerinize sağlık sevgili ayışığı..
Teşekkürler:))


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012