Yazıda öncelikle ezoterik bilimindeki çağlar fenomeni inceleniyor. Buna göre dünya daki tarih dünyanın astronomik konumuna göre çağlara ayrılıyor. Bu çağlar bir yılın mevsimleri gibi bir döngü içerisinde sürekli ve belli bir
zaman periyoduna bağlı olarak düzenli bir değişim
içerisindedirler. Dört ana çağdan ibaret olan bu döngü her 6000 - 7000 yılda yeni bir çağa giriyor ve değişen mevsimler gibi dünyadaki yaşam ve olaylarlar üzerinde derin etkiler bırakıyor.
Bu çağlar Altın,Gümüş,Bronz ve Demir olarak adlandırlımış. Bu adlar insan oğlunun bu metalleri
keşf etme ve kullanma tarihleri ile ilgisi olmadığını hemen belirteyim. Her çağın başlangıcı ve bitişi belli bir olaylar zincirini beraberinde getiriyormuş. Özellikle her çağın sonu karanlık ve aydınlık güçler arasında çekişmenin en tepe noktasına varan muazzam bir çatışma ile sonuçlanıyormuş. Atlantis uygarlığının köklerini araştıran professor Arthur Posnansky Bolivia da yaptığı araştırmalar da Peru'da eski bir uygarlığın harabelerine rastalamış. Yapılan deneylerde bu harabelerin
tahminen 13.000 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Öyle görünüyör ki Peru'da yaşamış olan bu eski uygarlık 2.çağın sonunda iz bırakmadan yeryüzünden silinip gitmişler.Jay Weinder'a göre Tolkien bu eski mitolijik
çağlarda olup bitenleri Lotr hikayesinde canlandırmaya çalışmış. Bu teze göre üçüncü çağın sonundaki olayları anlatan Yüzük Savaşları aslında 6000-7000 yıl önceki dünyayı daha doğrusu Avrupayı tasvir ediyor. Jay Weinder bunlarla ilgili bazı kaynaklar göstererek ilginç bağlantılar kurmaya çalışmış. Örneğin eski Maya'ların
takvimini örnek vermiş ve bu takvimin dördüncü çağın son bulma tarihini hesapladığını söylüyor. Ayrıca Fransa'da 350 yıl önce inşa edilmiş ve dört mitolojik çağı temsil eden bir çarmıh'tan bahsediyor. Bu çarmıh dört çağ ile ilgili detaylı bilgiler deşifre ediyormuş. Bu çarmıh'tan
deşifre edilen bilgiler ve diğer astrolojik kaynaklara göre dört çağ toplam 26.000 yıllık bir döngü içerisinde tekrarlanıyor yani her çağ 6500 yıllık bir süre ile ölçülüyor. Dikkat çekilen ayrı bir nokta ise günümüzde tarih olarak bildiğimiz bilgilerin sadece son 5000-6000 yılı kapsadığı ve ondan öncesinin ortaçağ simyaciları tarafından tarih-öncesi veya mitoloji olarak adlandırılmasıdır.
Bu konularda araştırma yapanlar bilirler ki bunlar yeni şeyler değil. Yani 26.000 yıllık döngü ve çağların bu şekilde döngüde olması aslında astrologlar ve ezoterik bilimciler tarafından bilinen şeylerdir. Ama Weinder bu bilgler
ile Lotr arasında başarılı bir şekilde yalın bağlantılar
kuran ilk araştırmacıdır sanırım.
Jay Weinder kendine göre bulduğu bu kanıtlarla başka ilginç sonuçlara da varıyor. Örneğin bulunduğumuz çağın aslında 4. çağ olduğunu (Demir çağı) ve
Tolkien'in 4. çağı ile aynı olduğunu iddia ediyor.Ayrıca 3. çağın sonunda insan ırkından başka diğer tüm ırkların dünyayı terk etmek zorunda kaldıklarını söylüyor ve buna şöyle bir açıklama getiriyor:
Kadim Simyacılara göre ilk çağ yani Altın çağ ruhsal
boyutun ve maddi boyutun birbirine en yakın olduğu
çağdır.İkinci Çağda ise bu mesafe artıyor yani ruhsal boyut bir adım uzağa gidiyor ve maddeselliğin gücü artıyor.Dördüncü çağ yani Demir çağı ise maddenin hüküm sürdüğü ve ruhsal boyutun iyice uzaklaştığı ve
zayıfladığı bir çağdır. Elf'lerin madde'nin hakim olduğu bir çağda yaşamlarını devam etmeleri imkansız olduğu için 3. çağın sonunda orta dünyadan göç etmek zorunda kalmışlardı, yazın sonunda değişen hava şartlarına göre göç eden kuş sürüleri gibi. Demir çağının katılaşmış maddi boyutunda ise ancak insan ırkı en iyi
şekilde yaşayabilirdi.
Diğer bir bölümde ise Weinder yüzüğün tam olarak hangi anlama geldiğini açıklamaya çalışıyor. Sauron kendisi için o Âli yüzüğü yaratırken kendi gücünün büyük bir bölümünü yüzüğe aktarmıştı. Bunun anlamı o
yüzükle temasa giren tüm canlılar ister istemez Sauron'un kişisel gücünün etkisinin altına girerlerdi. Sauron'un amacı yüzük sahiplerine yüzüğün gücü ile normalde sahip olamayacakları güçler kazandırmaktı. Bu güç sayesinde yüzüğün sahibi derin bir şekilde yüzüğe bağlanarak aslında zaman içerisinde Sauron'un bir kölesi haline
geliyordu. Bildiğiniz gibi Âli yüzüklerin her birinin
değişik bir büyüsü ve gücü vardı. Yüzüklere sahip olan dokuz ölümlü kral sonunda yüzüklerin kölelerine dönüşerek yüzüktayfalarına dönüştüler. Kolay yoldan kazanılan ve hakedilmeyen muazzam bir gücün sahibi olmanın hırsı ve ihtirası sonunda kölelik ve yokluğu getiriyor.Örneğin Sauron'un yüzüğü taşıyıcısına hakedilmeyen sahte bir ölümsüzlük ve görünmezlik armağan
ediyordu. Jay Weinder tüm bunları günümüze uyarlayıp modern çağımızda yüzüğün gücünü temsil eden şeyin yüksek teknoloji, Makine ve insanoğlunun onunla mükemmelliğe ulaşma çabası olarak nitelendiriyor. İnsanoğlu tüm
sorunlarını çözmek için Makine'ye ve onun gücüne
başvuruyor ve teknoloji ile kendine kusursuz bir hayat planlamaya çalışıyor. Modern insan aslında teknolojinin kölesi haline geldiğini fark edemiyor. Teknoloji makyajı ile yaratılmak istenen bu sahte mükemmellik ve ölümsüzlük aslında tek yüzüğün getirdiği yapay ölümsüzlükle eşdeğerdir.

Jay Weinder`a göre günümüzün teknokrat filozofleri
teknoloji ve genetik tıbbın mücizeleri sayesinde insanoğlunun bir gün ölümsüzlüğe bile ulaşabileceğini iddia ediyorlar.Weinder bunların Makine'nin ve yaratıcısının baştan çıkarma oyunlarından başka bir şey olmadığını ve aslında dördüncü çağın sonunu işaret eden alametler olduğunu iddia ediyor. Yüzük gibi sınırsız
teknoloji de en sonunda önlenmez bir bağımlılık yaratıyor. Bunun sonucunda insanın "özgür iradesi" yavaş yavaş devreden çıkarak yerini Makine'nin ve onun sayesinde var olan Sistem'in iradesi almaya başlıyor.
Weinder'a göre Tolkien asıl anlatmak istediği de
budur.Bu konuda pek çok şey daha söylenebilir ki bu kaç paragrafta bunları sığdırmak imkansız aslında. Mitolojik Çağ'lar konusu başlıbaşına sayfalar alabilir. Aslında yazıyı olduğu gibi buraya aktarmak isterdim ama zamanım el vermedi.


ps: Bu yazıyı göndermiş olmam Weinder ile aynı
düşüncede olduğum, onun gerçekleri ifade ettiğini savunduğum veya onun söylediği herşeye %100 katıldığım anlamına gelmiyor. Şahsen elime geçen her bilgiyi önce pek çok süzgeçten geçiririm çünkü web'de bulunan kaynağı belli belirsiz tonlarca bilginin arasında doğruları bulmak hergün
biraz daha zorlaşıyor sanki."