Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
elghorn göndermiş "ilk onlara saldırmış, en son bize.
aslında biliyor musun? Seninle ayrı olmak çok şey kattı bana. Senin ne durumda olduğunu bilmiyorum ama yeniden bir araya geldiğimizde konuşacak çok şeyimiz olacak. Yeniden birarada olmak... Tanrım, gerçekten olabilecek miyiz acaba? Sende neler değişti, bende neler? Öğrenmek ister misin, öğrenebilecek misin öğrenebilecek miyiz ? sen gittikten hemen sonra buraya geldim zannetme. Gidiş sebebinin ettiğimiz o kavga olduğunu zannediyordum henüz. Annenin çektiği acıya görmeye dayanamaz oluncaya kadar orada kaldın ve seni aramalarına yardım ettim. Öyle merak etmişlerdi ki, ne bir not vardı senden ne de giyeceklerini almıştın yanına. Acım ve öfkem öyle şiddetliydi ki ikisinden de kurtulabilmemin tek yolunun hatıralardan kurtulmak olduğuna karar verdim sonra. Aniden ortaya çıkan o anneannenin elbette bir anlamı var dedim kendime ve tası tarağı toplayıp buraya geldim. Değiştim, artık çok daha güçlüyüm. Yokluğunun acısı ümitlerimle birlikte oldukça zayıfladı. O kadar acı çekmişim ki hiçbir insanın hiçbir sözü, beni kırmak için söylenen hiçbir söz beni etkilemiyor.. Yalnızlığa öyle alıştım ki, hiçbir insanın gidişi beni etkilemiyor. Sanki içime kurşun geçirmez bir zırh giydim.
Neyse artık hazırlanmam lazım. Yarın yola çıkacağım. Şu volarosa nın kaldığı o şatoyu bulmam lazım, en azından kalıntılarını. Bu evde bu aynadan başka hiçbir ipucu yok. Belki orada Elisa nın gidişiyle ilgili bir şeyler bulurum. Anneannemin söylediği şeye yani öbür tarafa geçtiğine pek inanasım gelmedi. Bir parça eksik gibi. Ama o şatoyu nasıl bulacağım bilmiyorum. Aradan o kadar uzun zaman geçmiş ki... Tanrım, bana güç ver. Ah, sevgilim seni öyle özledim ki.
bugün yolculuğumun ilk günüydü. Zamanımızda yolculuklar ne kısa. Eskiden mesela marae acaba bugün benim 5 saatte aldığım bu yolu kaç günde almıştı? Ya da biz o zaman da yaşasaydık kaç günde alırdık? İnsani meraklar... insan dedim de bugün çok tatlı bir kadınla tanıştım, yol boyunca benimle tatlı tatlı gevezelik etti. Benim yaşımda bir torunu varmış, ama doğduğu günden beri görmemiş. Şimdi onu bulmaya gidiyormuş... bulmak! Bak, burayı teyze konuşurken atlamışım, ne demek bulmak? İnsan neden torununu bulmak istesin? Neyse dili sürçmüştür herhalde. Şimdi biraz dinlenmeliyim, ha bir pansiyonda kalıyorum, şu ünlü şato oldukça turistik bir mekanmış, meğer, yani bu şehir.. Hiç duymamıştım. Haliyle ailemle ilgili pek fazla bir şey bulma umudum kalmadı. Ama yinede gidip bir gezeceğim. Artık yatmam lazım.
günaydın sevgilim çok güzel bir sabaha uyandım hemen sana yazmak istedim. Meğer burada güneş denizden doğar denizden batarmış. Sabahın ilk ışıklarının denizden gelmesi, korkunç güzel derler ya öyle işte. Şimdi çıkıyorum, birkaç saat sonra gelir gördüklerimi yazarım. Ya da belki orada yazarım, defterim kalemim yanımda olsun... sanki yanımdasın sanki beraber gideceğiz o şatoya. Sanki devamlı beni izliyorsun. Keşke, keşke sevgilim.
işte buradayım. Sevgili Volarosa mın yıllarını geçirdiği ev karşımda; ama zaman, zaman buraya çok kötü davranmış.... Duvarlara çarpan dalgalar her kış biraz daha eskitmişler. Ne bir eşya kalmış geride ne de bir anı. Yakında bir restorasyon başlayacakmış. Şehirde yılardır hüküm süren bir hayalet hikayesi ve içten içe gönülleri okşayan bir hazine söylentisi var. Kime şato hakkında bir şey sorsam bana bunlardan söz ettiler. Şu hazine lafı... çok kızdırdı beni, çünkü yıllarca deşilmedik bir yan bırakmamışlar anlaşılan. Yalnız bir de komik bir şey var, diyorlar ki vaktinde her kim o hazineyi aramaya gitmişse ya geri gelmemiş ya delirmiş. Geri döndüklerinde hiç birinin aklı yerinde olmuyormuş, acılar içinde kıvranırlarmış ama açıkta bir yaraları olmazmış falan filan işte. Ne komik, hala bu hikayelere inanan insanların olması. Tanrım! Ne diyorum ben? Aynanın arka tarafında yaşayan kitasara lar sevgilileri ayıran 2 cadı karanlık kapılar bunlar benim hayatımın parçaları. Tanrım o lanet dedikleri o, o bana seni getirecek işaret bunu neden daha önce anlamadım? Çünkü gözlerim kördü akıl gözüm kapanmıştı. Seni özlemek bana yaramıyor. Seni özlemek... Şimdi o şatoya girmenin bir yolunu bulmalıyım. Birileri beni oraya götürebilir.
biraz önce birkaç adamla konuştum, hiç biri beni oraya götürmeye yanaşmadı. Off, beni duyduğunu biliyorum losephine beni duyduğunu biliyorum, yardımına ihtiyacım var lütfen...
nasıl olmuş uykuya dalmışım bilmiyorum, yeni uyandım. Çok güzel bir rüya gördüm. Rüyamda anneannem yanımdaydı. Merak etmememi söyledi. Bana merak etme, başaracaksın; sadece, işaretlere dikkat et! dedi. İşaretler, nasıl göreceğim o işaretleri. Nerede? İşaret deyince aklıma geldi. Seni ilk gördüğümde bunun hayatın ne kadar güzel olduğuna dair bir işaret olarak algılamıştım. Ne kadar sevebileceğimin ve mutlu olabileceğimin işareti. Seni ne kadar çok sevmiştim. Hala çok seviyorum. Ama sanki bütün yaşadıklarım şimdi bana bir rüya gibi geliyor. Çekilen acılar arttıkça insanın geçmişle bağlantısı kopuyor galiba, anılar silikleşiyor. Beden ızdırabını o günleri akla hatırlatarak azaltmaya çalışıyor ama hatırlananlar gün geçtikçe değişiyor. Mesela şimdi hiç kavga ettiğimiz hatırlamıyorum. Oysa mutlaka olmuştur yani iki insanın sosyal statüleri, yaşam tercihleri farklı iki insanın en azından tartışmış olması gerekmez mi? Gerekir! Ama ben seninle tartıştığımızı bile hatırlamıyorum. Başka anne babam; bugünlerde en çok da onları hatırlamakta zorlanıyorum. Gerçek anne babam değiller belki ama yaşamımın ilk 23-24 yılını onlarla geçirdim, onların verdiği eğitimle büyüdüm, onların sevgisiyle zenginleştim ama yok onları da hatırlamıyorum. Neredeyse yüzlerini dahi unuttum. Bunlar bir işaret mi? Unutmam bir işaret olabilir mi? Saçmalıyorum! Kesinlikle, SAÇMALIYORUM! Ama kendime engel olamıyorum. Onları unutmam olsa olsa böyle bir hayatın yaşanmadığına bir işaret olur. Yo, yo, yooo! Bunu düşünmeyeceğim, HAYIR! Tamam bu sayfayı kapatıyorum. Gidip bir motor bulup karşıya geçeceğim. Kısa süreliğine hoşça kal.
baktım da en son kısa bir süreliğine hoşça kal demişim. Ama pek de kısa bir süre değil 2 hafta. Olaylar zihnimde hala berrak. Anlatmaya başlayayım. Bu arada işaretler... sorma.
O gün çıktım ve kendime bir tekne aradım, bulamadım. İnsanlar değil oraya gitmek, yanaşmak dahi istemiyorlardı. Bende kendimce akıllı bir yol buldum. Sahilde bir adam vardı jet ski kiralayan. Oraya gittim. Meğer adam adımı duymuşmuş, kiranın iki katını ödeyeceğim dediğim halde jet-skim gittiğinde geri dönmeli diye cevap verdi bana. Böylece bütün ümitlerim sönmüştü ki bir kadın, hatırlarsın otobüste tanıştığım o kadın geldi. Adamla tartışmamı duymuş. Bana yardım etmek istiyormuş. Oğlunun balıkçılıkta kullandığı bir sandalı varmış. Onu kullanabileceksem gidebilirmişim. Çok sevindim ta ki kadın bir şartla, eğer bende gelirsem dedi. Kabul etmedim tabi. İnsanların gitmeye, yaklaşmaya korktukları o yere yanımda bir de yaşlı bir kadın götürecek kadar delirmediğimi söyledim, aslında haykırdım diyebilirim(utanarak).
Ama kadın beni dinlemedi bile, bu senin tek yolun istesen de istemesen de, haklıydı. Kabul etmek zorunda kaldım; iyi ki!
"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
Re: masal... (Puan: 1) Gönderen SalihKARA (salihkara@hotmail.com) Tarih: Kasım 20, 2003 - 13:58:49 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | slm lotr severler,
Vallahi döktürmüşsün Elhorn.Eline sağlık.sürekliliğini temenni ediyorum.
k.i.b. byes... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
- Re: masal... Gönderen elghorn Tarih: Kasım 22, 2003 - 12:27:29
|