Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
Hikayeler: masal henüz bitmiyor..... aslında gerçek...
Yayınlanma tarihi Ağustos 21, 2003 - 11:19:01 Gönderen ringmaster |
|
elghorn göndermiş "_dün akşam uyandığımda oradaydım. O cam kubbenin önünde ama kapılar bana açılmadı. Hava çok soğuktu. Çok üşüdüm. Her şey o kadar solgun ve ölüydü ki. Hıh, taştan çiçekler bile solmuştu inanır mısın? Kapılar açılmadığına göre sevinmem gerekirdi ama olmadı. Sevinemedim hem de hiç sevinemedim. Tam o sırada içeriden birinin yaklaştığını gördüm. Gencecik bir kadın. O, o kadar güzeldi ki, ve yürüyüşü o kadar zarif. Gülüşü dayanılmaz, O nu bir çift gözden ibaret eden. Kapıya geldi. O na doğru yürüdüm. Bana seni buraya alamam dedi. Henüz olmaz. Ben de ne zaman? diye sordum. Gözleri ateşten bir çember gibi sardı beni. Elini uzattı sanki kalbime ve içimde bir rüzgar esti. Onunla birlikte bütün umutsuzluğum eridi gitti. Sanki onu tanıyormuşum gibi sanki yıllardır tanıyormuşum gibi geldi o an. Ve kim olduğunu anladım . Oda anladığımı anladı. Ne komik?! Ne acı!? Korkma dedi bana, korkma hep yanındaydım yine yanında olacağım. Senin için
uzun ve yorucu bir deneyim olacak yaşayacakların. Ama eğer acılarına son vermek istiyorsan eğer O nunla olmak istiyorsan dayanmalısın. Neden oluyor bunlar diye sordum. Demiştim sana dedi. Bunlar çok ama çok eski bir lanet ve belki ihanetin öyküsü diye. peki kim lanetlemiş, kim ihanet etmiş anlatmayacak mısın? Dedim ve o anlattı. Muhtemelen artık senin de bildiğin bu öyküyü buraya yazıp yazmamakta kararsızım. Nasıl söylesem bilmiyorum? Bizi çok hatırlatan bir şeyler var orada? Seni çok hatırlatan bir şeyler... neyse öykü şöyle...
Elisa dan önce çok önce o ülkede bir kız çocuğu dünyaya gelmiş. Başkentin dar fakir sokaklarından birinde yaşayan bir fakir bir çiftçiymiş babası. Kız daha doğduğu gün belli etmiş ne kadar güzel olacağını. Biraz da bu yüzden çiftçi ona güzel anlamına Solephine adını vermiş. Zaman geçmiş. Ve Solephine tahmin edilenlerin çok ötesinde güzel bir genç kız olmuş. Kuzguni siyah saçları, duru yeşil gözleri, beyaz teni... Babası onu kraliçe gibi büyütmüş. O ve karısı açlıktan ölüyor da olsalar ne kuş tüyünü eksik etmişler yatağından ne kuş sütünü sofrasından. Belki de bu yüzden kibir asılı kalmış burnunun ucunda. Hiç kimseyi beğenmezmiş etrafında, ve ona yakışacak tek eşin ülkenin kralının gelmesini beklermiş. Kral gerçektende duymuş bir gün kızın güzelliğini. Onu görmek için kılık değiştirip şehre gelmiş, görmüş. Birkaç gün sonra evlenmişler. Ama kralın kızın güzelliğinin ardında ki kibirli bir kalbi ve cahil bir aklı olduğunu anlaması çok sürmemiş. Hayranlık yerini öfke ve soğukluğa bırakmış. Solephine ın kralın bu hislerinin anlaması uzun sürmemiş. Yine de sorunun ne olduğunu anlayamamış. Çirkinleştiğini düşünerek güzelleşmek için çeşitli yollara başvurmuş. Böyle olmuş, Solephine ın o büyücü Sibella ile tanışması. Büyücü ona bir çok kitap vermiş. Kara büyülerden ufak iksirlere kadar her türden büyünün nasıl yapılacağını anlatan bu kitaplar Solephine a Sonsuz Karanlık ın kapılarını göstermiş. Ve bu sıralarda olmuş, kralın Losephine ile tanışması. Solephine nın aksine Losephine sarışın bir başın çevrelediği akıllı kahverengi gözlere sahipmiş. Öyle ahım şahım güzel değilse de çok ama çok akıllıymış. Aşk kapıyı çalmış anlayacağın. Ve olacakların önüne o günden sonra kimse geçememiş. Kralın koruyucuları yani Kitasara lar bile. Onlar kralın koruyucuları ve Losephine ın ataları. Onlar bu toprakların çocuklarıymış yani benim atalarım. Onlar üzerlerinde yaşadıkları bu toprakları Sibella nın kötülüklerine karşı koruyanlar olmuşlar. Solephine ın Karanlık kapıları geçmesini engelleyememeleri tak başarısızlıklarıymış. Solephine kralın yeni bir kraliçeyi saraya getirdiğini duyunca çılgına dönmüş. Büyüler yapmış kral ve yeni(!) kraliçe nin üstüne. Onları huzursuz uykulardan korkunç kabuslara sürüklemiş. Ama onlar vazgeçmemiş. Bu sefer Solephine her seferinde sığındıkları 4 Kitasara yı tutsak etmiş. Ölümlülerin yürüyemeyeceği o topraklarda. Ancak Kitasara lar elinden kurtulmayı başarmışlar. Tabi buna kurtulmak denirse. Solephine ın büyülerinin etki etmeyeceği bir boyutta, taştan diyarda yaşamaya başlamışlar. Bunu başarmaları biraz da Losephine sayesinde olmuş aslında. O boyuta açılan kapıları o bulmuş. O camdan kubbeyi de. Ve ya belki de anahtar ona gelmiş. Kitasara lar o camdan kubbenin altında hem korunuyor hem de Losephine ve doğacak yeni varis için hazırlıklar yapıyorlarmış. En büyük korkuları doğum esnasında yani Losephine ın korumasız kalacağı o tek anda Solephine dan bir zarar gelmesinden endişeleniyorlarmış. Ama öyle olmamış daha doğrusu olmadığını sanmışlar. Elisa doğmuş. Ah Elisa, güzel Elisa, şansız elisa.. Kraliçe doğumdan sonra uyanamamış. Derin, çok derin bir uykuya dalmış. Anlamışlar bu uykunun nereden geldiğini. Ama ne yazık ki çare yokmuş ellerinde Kral. Her yere askerler yollamış, Solephine bulunsun diye. Kitasara lar bulundukları yerden O na yardım edemiyorlarmış. Bir gün Sibella çıka gelmiş. Kral a eğer kraliçesini kurtarmak istiyorsa O nu kara kapılara götürmesini söylemiş. ... ama kral yutmamış bu yemi. Ve biricik sevgilisini kızının annesini kitasaralara teslim etmiş onların koruyuculuğuna, taştan o şehre. Losephine uyandırılacağı güne kadar orada yaşamını sürdürecekmiş. Kral kızına bir zarar gelir korkusuyla kendi gitmiş kapıya. Sonsuz karanlığa. Kapı O na açılmamış önce. Çırpınmış kral. Amacı kapıları açmak ve kraliçesini, losephine ı kurtarmakmış. Ama solephine boş durur mu? Kralı da hapsetmiş karanlıklara. sonsuz
acılara. Ah sana da mı böyle oldu? Senide mi böyle kandırdı sibella... beni mutlu etmek için mi gittin? Ah yakışıklı prensim... Orada, O nun yanındasın şimdi biliyorum
İstedim ki ay ışığı kadar devamlı, yıldızlar kadar parlak olsun sevgimiz. İstedim ki mutluluk parlasın gözlerimiz de. Oldu! Ama unutmuşum ayın yeni ayda kaybolduğunu, unutmuşum yıldızların mesafesini. Acımasızlık bu! Seni kaybetmek acımasızlık! Bir ihanetin bizi lanetlemesi acımasızlık! Tabi ihanet denebilirse kralın yaptığına. Ben onlar gibi değilim, biz onlar gibi değiliz. Biz seninle sadece aşık değildik, aynı zamanda dosttuk. Seni ilk gördüğümde yüzyıllardır tanıyordum. Sesin kulağıma, bakışın gözlerime, sıcaklığın ellerime yabancı değildi. Ağlamak artık işe yaramıyor. Seninle ben sadece sevgilimi değil dostumu, arkadaşımı kaybettim. Kardeşimi kaybettim. Beni terk ettiğini düşünmek bundan çok daha kolaydı. Şimdi sen karanlık kapıların ardında ve ben elimde anahtarla o kapıyı açamıyorken... Acı,... kahroluyorum! Anahtar, anahtar bende. Yani o kara kehribar kolye. Anneannem, bir anlamda annem vaktiyle anahtarı almış, kapıların önüne kadar varmış. Ama orada Ona birşeyler engel olmuş. O nun tabiriyle losephine ın ruhu. Ve sora öğrenmiş kapı açılırsa olacakları. Benim gibi.
Kapının açılması Solephine ın yeniden doğması demek. Bu dünya üstünde lanetlenecek daha çok çift demek. Bitecek diğer aşkların habercisiyim ben! Hıh, ne yapmalıyım bilmiyorum. Seni istiyorum, seni görmeliyim. Senden hiçbir şey kalmadı ellerimde. Ne annem kadar şanslıyım ne de anneannem. Onların en azından avunabilecekleri bir kızları vardı. Ben de o bile yok. Bende senden bir fotoğraf bile yok.
Anladığın üzere o kapıyı açarsam yıllardır orada kalmak zorunda bırakılmış Losephine e şükürler- Solephine geri dönecek. Solephine o eşsiz güzellik. Şu halde bile kıskançlık edesim. Geliyor.acaba sen de kapıldın mı onun o eşsiz güzelliğine? Komik!! Solephine kibrin kraliçesi. Karanlık kapıların efendisi. Şeytan büyücü, ah, sibella! Kendi elleriyle kendini O na köle etti. Ya Losephine olmasaydı. İsimleri bu kadar benzediği halde... biri aklın biri karanlığın efendisi.
Losephine, güzel kraliçem. Büyük, büyük, büyük,..., annem. O şato soyumun kadınlarını koruyan o şato O nun eseri. Her zerresinde yaşamımızın kaynağı bu topraklar kullanılarak inşa edilmiş. Camının her zerresine kralına sevgisi işlemiş. Elisa ya ne olduğuna gelince, Elisa marae den ayrıldığı o gece evine gitmiş. Acı içinde kıvranıyormuş. Aynaya gidip kitasara lara yalvarmış O nu tekrar oraya almaları için. Solephine in verdiği acıdan kurtarmaları için. Kitasara lar kendi kanlarından bu güzel kızı kıramamış ve yanlarına almışlar, tüm risklere rağmen.
Risk bundan sonra bu öyküden habersiz kalacak elisa nın varisi veya ondan sonra gelecek herhangi bir varisin bu kolyeyi kabul edebilir olması, ve bütün çabaların sonuçsuz kalmasıymış. Ancak zaman ve ondan da önemlisi marae onların lehine çalışmış. Zaman lehlerine işlemiş çünkü bu topraklar da yaşamaya gelen akıncılar pek çok savaş çıkarmış. Eskiler ve yeniler pek çok ırk birbirine karışmış. Marae bu karışıklıkta volarosa nın sağ ve sağlıklı kalmasını sağlamış. Anne ve babasına hiç benzemeyen geleceğin kraliçesini tüm gözlerden saklamış. Deniz ortasında kayalardan bir ada ve üstüne bir şato yapmış. Annesinin eşyalarını bu şatoya taşımış. Emrine dilsiz 3 hizmetkar bırakmış. Volarosa büyümüş. Ülke sakinliğe erdiğinde artık akıllı genç bir kraliçeymiş. Onun eski kralların soyundan geldiğinden kimsenin haberi yokmuş. Yeni kurulan komşu ülkenin kralı ile sorunsuz bir evlilik yapmış. Ve losephine in soyu böylece devam etmiş. Yıllar yılları takip etmiş. Elisa nın mirası ev ve ayna yıllar boyu kullanılmadan ve bozulmadan kalmış. Ta ki büyük, büyükanneme benden önce ki 4. kuşağa kadar. Krallıklar yıkıldığı yeni ülkeler kurulduğu bir vakitte mirasları olan bu eve yerleşmişler. Birbirlerini sonsuz aşkla seven yeni bir çift... bu yıllardır solephine ın beklediği fırsatmış...
"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
"Hikayeler: masal henüz bitmiyor..... aslında gerçek..." | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 3 yorum |
| Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz. |
ask ve ıhtıras (Puan: 1) Gönderen ermorden Tarih: Eylül 04, 2003 - 14:03:29 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | yazdıklarını okudum cok guzeldı bana yazarsan sevınırım |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
|