Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
Hikayeler: _masal_ bitti mi? (ah, minel aşk)
Yayınlanma tarihi Ağustos 05, 2003 - 11:06:26 Gönderen ringmaster |
|
elghorn göndermiş "Sonuçta Elisa verdiği sözden dönmemiş ama saraydan da dışarı adımını atmamış. Marae her gün onu ziyarete geliyor, bir kaç saat oturuyorlarmış beraber. ama içindeki huzursuzluk geçmek bilmiyormuş. Üstüne üstlük artıyormuş huzursuzluğu, her gece prensinin O nu çağıran sesiyle uyanıyor ne yapacağını bilemeden saatlerce oturuyormuş. Sonunda öngörüldüğü üzere bir kızı olmuş. Çok sevimli bir bebekmiş. Adını volarosa koymuşlar. Volarosa o ülkede yetişen özel bir gül çeşidinin adı. Meşe ağaçlarının yanında yetişen kapkara çiçekleri olan sarmaşık gülünün adı bu. Neyse o kadarda önemli değil bu. Aradan birkaç gün geçmiş. Elisa bir gece yarısı yine aynı rüyayla uyanmış. Yatağından kalkmış. Aylardır yapmayı düşündüğü şeyi gerçekleştirmeye yani evine gitmeye karar vermiş.yatağından kalkmış. Oraya ilk getirildiği gün giydiği beyaz elbisesini giymiş. Aynada kendini görünce birden hatırlamış, o bahçeyi, o terası ve o kadınları. O hayal
doldurmuş içini. Verdiği söz rağmen onları düşünmeden edememiş. O huzur...
Kızına yumuşak bir öpücük kondurmuş, biliyorum demiş o sana iyi bakacak ve seni koruyacak. Hem merak etme bende hep yanında olacağım. Artık odadan çıkmakta zorlanıyormuş. Zor da olsa çıkmış, saraydan süzülüp gitmiş Elisa. Evine vardığında her şey bıraktığı gibiymiş. Sanki evinden çıkalı aylar değil de birkaç dakika olmuş gibi... aynalı odanın kapısı açık, ay ışığının huzuruyla doluymuş.
Ertesi gün önce sarayda sonra şehirde başlayan araştırma bütün ülkeye yayılmış. Sonunda bütün araştırmalara sonuçsuz çıkmış. Evden eve şehirden şehre yayılan lanet söylentisi, başka ülkelere yapılan geri dönüşü olmayan yolculuklara dönüşmüş. Evler harabelere şehirler yıkıntı alanlarına dönüşmüş. Zaman içinde unutulup gitmiş yaşananlar. Çocuklara anlatılan masallarda geçen adlarda bir gün silinip gitmiş... işte böyle kızım, bu masal böyle bitmiş.
- nasıl yani?
- Ne, nasıl yani?
- Nasıl biter? Elisa ya ne oldu, kızına ne oldu, marae ye ne oldu?
- Bunlar cevaplayabileceğim sorular değil...
- Neden?
- Çünkü cevaplamamam senin için daha iyi.
- Onlar gibi konuşuyorsun..
- Onlar kim?
- Sanki bilmiyorsun, aynada ki kadınlar o cam kubbenin içindeki taş şehirde yaşayanlar.
- Sen cam kubbeyi nereden biliyorsun?
- Sen söylemiştin.
- Ben camdan bir ev dedim. Cam kubbeden hiç bahsetmedim.
- Bana oyle gibi geldi. Her yer göründüğü halde sadece kapının bulunduğu yerden içeriye girebildiğine göre Elisa... galiba bu yüzden bu fikre kapıldım. Hem niye öyle telaşlandın ki?
- Telaşlanmadım.
- Anneanne bana anlatmadığın çok şey var ve bu gittikçe tuhaflaşıyor, farkında mısın?
- Anlatmadığım çok şey olduğunun farkındayım, doğru sorular aradığın cevapları verecektir?
- Neden böyle garip konuşuyorsun?
- Bu doğru bir soru değil.
- Of ya. İstemiyorum, ne soru ne de cevap.
- Peki o zaman. Hadi uyu sabaha daha iyi hissedeceksin.
- Zannetmiyorum!
- Ama öyle olacak... İyi geceler, benim güzel... kızım.
- İyi geceler.
_merhaba bu sana yazdığım ilk mektup değil, biliyorsun. Elimde gönderebileceğim bir adresin bile yok. Acı çok acı. Nerdesin? Yalnızım, bir başıma acı çekiyorum. Seni çok özlerken hiç aranmamak acı verici koca bir boşluk. Seni özlemekten nefret ediyorum, artık seni özlemekten nefret ediyorum! Sen ki beni bırakıp gittin, beni bırakan sendin! Bundan nefret etsem de artık bunu kabul etmeliyim, sen beni bırakıp gittin. Sen beni terk ettin....imdaaaaat... Lütfen, lütfen buna izin verme bunu kabul etmeme izin verme, gitme, ne sen git ne de beni gönder! Artık anla, seni çok seviyorum! Hani benim için her şeye dayanırdın bir ömür. Dayan o zaman! Dön geri...Ama dönemezsin...
Şarkılar söylerken mideme kramplar giriyor... Sen geliyorsun aklıma... İçimi bir sancı kaplıyor. Öyle böyle değil çok özledim, geçmişi... Kendini bir şey zanneden, kendini tanımaya çalışırken deliren beni... Çok, çok özledim... Yüreğimi buza çevirdiğimi zannettiğim o anları, halbuki, ne acırmış içim... Acıdan alev topuna dönermiş buz zannettiğim. Seni çok özledim... Sana kapılarımı ne çok kapattım... Belki de hiç açmadım.... Yalan söyledim. Kırdım bunun için elimden geleni yaptım... Ama yinede seni özlüyorum, hayalini değil.... Seni istiyorum, hayalini değil... Acı çekmek istiyorum sen kaynaklı, günahlar işlemek istiyorum, senden yana... Ve ölüm istiyorum, uğruna... Hıh! Seni hep çok sevdim anlamıyorum neden oldu bunlar? Ne suç işledim?... Örümcekler tuttu her yanımı senden ses çıkmayan her gün, her hafta. Seni arayamadıkça, duyamadığım sesinin özlemi ile yandım tutuştum ben. Sensiz kalmanın korkusuyla olmadık sanrılar gördüm. Lacivert yağmurluğunun hışırtısını duydu kulaklarım olmadık köşelerde ve topuklarının tıkırtılarını... Sinemada ağlarken yaslandığım omuz senin zannettim... Bir derdim olduğunda ilk sana koşabilirim dedim... Dilerim tüm acılar seni bulsun... diye ah ettim sana, bana çektirdiklerin için... Zannediyordum ki o hissettiklerim acı, büyük acı! Yalanmış... Hoşuna gitti mi yaptığın seçim?... Ne gerek vardı bırakıp gitmeye?. Hıh, büyüdüm artık. O küçük kız ben değilim artık. Sana baktığım gibi bakmıyorum kimseye ve artık hayatıma sokmuyorum kimseleri. Senden başka kimse bu gönülde yer etmeyecek! Bunu asla unutma, senden başka kimseyi almayacağım kalbime... Aşk yasak, sevmek yasak, sen yasaksın, herkes yasak! Hayatım benim sorumluluğumda ise bitti artık._
Zırrrrrrrr...
· günaydın tatlım!
· günaydın, anne...
· bugün daha iyi misin?
· merak etme anne iyiyim...
· anneannen nasıl?
· oda iyi. Beni gördüğüne çok sevindi... Biraz önce bahçeye çıktı. Çiçeklere bakıyor.
-...
· anne
· efendim
· merak etme atlattım artık her gün araman gerek yok...
· yanımda olsan...
· yapamam anne
· atlat...
· anne üzülme lütfen göreceksin burada yaşamam hepimiz için iyi olacak...
· kabusların devam ediyor mu
· şeyy, bazen oluyor.
· hala aynı şeyimi görüyorsun
· evet. Boş ver anne hem eskisi kadar sık olmuyor anneanneme de sorabilirsin...
· eminsin değil mi
· evet anne lütfen rahat ol
· sana bahsettiğim doktora gittin mi
· ben deli değilim anne
· ben sana delisin demedim ki... Hem ne alakası var... Delilikle bunun konuşmak seni rahatlatır
· ben böyle rahatım!... Okula gecikiyorum gitmeliyim... Hoşça kal
· babanın da selamı var
· öpüyorum onları hadi hoşçakalın.
· hoşçakal...
· anne
· efendim
· üzülme ne olur ben iyiyim ve çok daha iyi olacağım hiç merak etme... Yeni arkadaşlar edindim. Çok sıcak insanlar... Lütfen endişelenme... Seni seviyorum
bende seni tatlım, hadi gecikme.
- annen miydi arayan?
- Evet anneanne
- Neden kızıyorsun ona bu kadar,
- Kızmıyorum ama bu kadar ısrarcı olmasa... Keşke beni biraz anlayabilse.
- Seni anlayamayacak, hiçbir zaman...
- Nerden çıktı bu?
- ...
- bu aralar ne kadar tuhaf konuşuyorsun farkında mısın anneanne. Eskiden böyle değildin. Hoş pek fazla da görüşmedik ama. Sahi bu seneye kadar annem neden senden hiç söz etmedi. Bu biraz garip. Hoş annem bana hep biraz garip gelmiştir. Hep garip bir tutukluğu hep bir şeylerden korkar bir hali vardı onun. Hatta O çekip gittiğinde benden daha çok üzüldü diyebilirim.
- Biliyorum.
- Neyi?
- O nun ne kadar üzüldüğünü.
- Yeter artık bıktım bu sır dolu konuşmalardan, bıktım cevapsız sorulardan. Ya bana her şeyi doğru dürüst anlatırsınız biriniz ya da beni ömür boyu göremezsiniz. Canım burnumda zaten...
- Sana zaten pek çok şeyi anlattım, biliyorsun.
- Ne anlattın ki?
- Sevgilinin şu an nerede olduğunu, asla kavuşamayacağınızı...
- Ne?!!!
- Doğru soruları sormayı öğrenemeyecek misin sen?
- Çıldırmak üzereyim. Hatta belki de çıldırdım. Bütün bunlar rüya... Yo, yo, aslında bir kabus. Şimdi uyanacağım ve oturup güzel bir kahve içeceğim.
- Bunu yapamayacağını biliyorsun. Hala doğru soruları sormuyorsun.
- Soracağım, soracağım. Mesela hani sabah uyandığımda daha iyi hissedecektim?
- Uyandığında daha iyiydin zaten.
- Tamam, yeter bu kadar dayanamayacağım! Ben gidiyorum. Okula geç kaldım. Bunları akşam geldiğimde konuşalım.
- Peki, peki.
- Ağlıyor musun sen?
- Biraz!
- Neden?
- Seni koruyamadığım için. Seni de aynı acının içine çekmelerine izin verdiğim için...
- Ne acısı, ne? Sahi, annemin bu konuda hiçbir şeyden haberi yok değil mi?
- Yok
- Neden?
- Çünkü senin annen o değil!
- Artık dayanamayacağım, artık bitti bütün bunlar kabus işte. Uyanmam lazım. Annemi istiyorum, sevgilimi istiyorum. Hayatımı geri istiyorum.
- Gel, gel buraya. Sarıl bana. Uyu güzelim. Uyandığında bambaşka bir dünyada açacaksın gözlerini. Uyandığında her şey bambaşka olacak.
- Anlamıyo.... mmmh.
_ merhaba...tuhaf günler geçiriyorum. Şu an hatırımda pek fazla bir şey kalmadı ve her geçen dakika daha fazla bulanıklaşıyor her şey. Sindirmem gereken çok şey var. Anneannemle o tuhaf konuşmayı daha doğrusu tartışmayı yapalı günler oldu. O günden bu yana pek çok şey değişti. Uyudum o gün, bütün gün uyudum. Ne okul umurumdaydı ne de aramızda gecen konuşmalar. Uyandığımda hala onun kucağındaydım. Sessizlikle karşıladı beni. Sanki bir film çekiliyordu ve ben o sıradan, o komik dramanın başrol oyuncusuydum. Şu an kimseyle konuşmuyorum. Kendi kendimle konuşmamak için de sana yazmaya karar verdim. Yine, yeniden... uzun bir sessizlikten sonra konuştuk O nunla yani büyükannemle. O konuşmalardan sonra da uzun uzun uyudum. Uyandığımda O gitmişti. Bir an aynı şeyi hissettim. O sabah annenin beni arayıp seni sorduğu sabah hissettiğim şeyi, ve anladım O nun da gittiğini. İçimde büyük bir dinginlik var bu sefer. Neden bilmiyorum ama çok huzurluyum. Belki de bıraktığı o kolye yüzünden. O kara kehribar... o kadar parlak ve zarif ki... kapı çalıyor bir dakika...
hıh, polismiş. Annem cevap verilmeyen telefonlardan dolayı bizi merak etmiş de? Ne komik. Neredeyse inandım O nun annem olmadığına. Bir anneannem olduğuna inanmam daha uzun sürmüştü oysa. Bunları geçelim neyse. Sana neler olduğunu anlatıyordum. Uyandığımda dediğim gibi gitmişti. Belki de berabersinizdir şimdi. Bu kolye o masalda ki kolye. MASAL(!) . ne komik. Anneannem bana elisa nın suretini taşıdığımı belki de bu yüzden bu acılara son verebileceğimi söylüyor biliyor musun? Bir de bende o cesareti gördüğünü. Bu kolyeyi kabul eden ilk ve tabi son kadın oymuş soyumuzda. Soyumuz deyince seninle aynı ırktan bile değilmişiz biz biliyor musun? Sizler bizim topraklarımızı sonradan ele geçirmişsiniz. Buraların lanetli halkından korkmayan tek ırkta sizinkiymişJ. Tek bir soy hariç halklarımız kaynaşmış anlaşmış. O tek soy da bizim ki. Ne komik değil mi? Elisa ve kaimera dan beri doğan her kız çocuğu aşık olmuş, bir kız çocuğuna gebe kalmış. O esnada sevgilisini yitirmiş. Kızını doğurunca da sevgilisini bulmak amacıyla ortadan kaybolmuş gitmiş. Her seferinde anasız babasız çocuklar kalmışlar ortada. Ve yüzyıllardır içinde bulunduğum evde tek başlarına büyümüşler ve hiç biri benim kadar şanslı(?) değilmiş çünkü ben tek başıma büyümemişim, çünkü arkamda bırakacağım kimse yokmuş,vs. vs. vs. nasıl şanssa bu nasıl????
Seni kaybettim. Nasıl bulacağımı bilmiyorum. Şu elimde kolyenin ne işe yaradığını bile bilmiyorum ve bana akıl verebilecek tek kişi her şeyi tek başıma öğrenmem gerektiğini söyleyerek beni terk etti. Ne adımı öz adımı biliyorum şimdi ne de yerini. Anneannem o kolyeyi almayı kabul eden ilk ise ben de galiba kalbini vermeyi kabul eden ilk olacağım. Ha ha ha ha ha _
ertesi gün...
dün gece garip bir şey oldu. Yukarıya tavan arasına bakmaya çıkmıştım. Orada eski olduğu her halinden anlaşılan bir resim buldum. Bir kadın ve bir erkeğe aitti ve inanır mısın kadın bana ne kadar benziyorsa erkekte sana o kadar benziyordu. Resmi odamın duvarına astım. Garip ama seninle uyumak gibi bir şey oldu bu.... seni özledim.
ertesi gün...
_bu gün tavan arasına yeniden çıktım. O gün ya dikkatimi çekmemiş yada görmemişim. Eski kocaman bir sandık buldum. Tozunu silince pırıl pırıl oldu. Zorlukla da olsa taşıdım buraya. Kilidini henüz açamadım. Çünkü kilit yuvasını bulamadım. Ama aramaya devam ediyorum. Ha birde kocaman bir ayna vardı. Onu da buraya indirecektim ama kırılır diye korktum._
ertesi gün...
_bu gün sonunda sandığın kilit yuvasını buldum, ama henüz açamadım. Tuhaf bir şekli var. Toka denedim, törpü, bıçak, tornavida denedim. Bana mısın demedi. Yuvası da bir garip zaten. Zannedersin üç boyutlu bir yıldız. Olabilir mi, acaba? Sahi şimdi aklıma geldi. O aynanın tepesinde de yıldız şeklinde bir şey vardı. Hemen geliyorum._
biraz sonra...
_oldu. Şimdi hem sana yazıyorum hem de sandığı inceliyorum. Ne kadar severdik dedektifçilik oynamayı. Tanrım bu elbise müthiş. İpek gibi yumuşacık ve sanki bu tozlu sandıkta duran o değilmiş gibi nasıl da beyaz. Hemen denemeliyim. Beni böyle görmeni isterdim. Sanki benim için dikilmiş. Şimdi bir boy aynasına ihtiyacım var. Neyse dursun şimdi. Belki deneyecek başka şeylerde bulurum. Önce şu bohçanın içine bakalım. Tanrım! Bu bir taç. Hem de tam o masalda geçen gibi. Ortasına tek bir inci var. İyi de bunlar kimin? Benim olamaz... değil mi? Olmamalı, olmamalı. Ben onlardan bir değilim ben onlar gibi değilim. Ben ne o kadar safım ne de o kadar temiz. Bu olamaz! AYNA! Evet gidip bakmalıyım. Eğer bu gerçekse.... Çok uykum var._
ertesi.....
"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
"Hikayeler: _masal_ bitti mi? (ah, minel aşk)" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 2 yorum |
| Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz. |
Re: _masal_ bitti mi? (ah, minel aşk) (Puan: 1) Gönderen anaglareb (anaglareb@yahoo.com) Tarih: Ağustos 17, 2003 - 14:16:23 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.kayipdunya.com | Belki yorum gelmiyo ama, ben bu hikayenin dilini ve konusunu beğeniyorum. Sadece karşılıklı konuşmalar çok uzamış gibi geliyor bene. Aslında o da okumayı kolaylaştırıyo. Neyse. Tebrikler elghorn. |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
|