Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 24 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

LOTR: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol
Yayınlanma tarihi Nisan 13, 2003 - 14:41:42 Gönderen ringmaster

Editörün Seçimi / Özel Yazılar Gelaek_ göndermiş "Banyodan aceleyle çıkmıştı. Acele ediyordu çünkü en sevdiği program vardı o gece. Hemen kırmızı bornozunu giydi ve odasına gitti. İçerden televizyonun sesi geliyordu. Bu onu daha da hızlandırdı. Odasına girer girmez saate baktı. Oh saat daha yediydi, programın başlamasına daha yarım saat vardı. Sakin sakin giyindi ve bu yarım saati bilgisayar başında geçirmeye karar verdi. Yeni oyun almıştı o gün ve en azından bir kere denemek istiyordu. Bilgisayarın başına oturdu ve düğmesine bastı. Bilgisayar açılırken iyice bir gerindi.
O gün çok yorulmuştu, eve voleybol antrenmanından gelmişti. Ertesi gün de maçları vardı. Eğer bu maçı kaybederlerse şampiyonluk şansları yok olurdu. Zaten güçsüz bir takımdılar. Şampiyonluk onlara iyi prestij ve iyi para kazandıracaktı. Gerindikten sonra gözü saate takıldı. Tahta çerçeveli saat sekiz buçuğu gösteriyordu... En sevdiği programın bitiş saati... Hayretler içerisinde salona gitti. Televizyonda o şovun bitiş jeneriği oynuyordu. Tam kızmak üzere annesine döndüğü anda ailesinin orada olmadığını gördü. Ortada kimse yoktu. Ama annesinin sigarası tablasındaydı. Kardeşinin hep yere attığı vazo da oradaydı. Ama bir dakika, bu vazo kırmızıydı, kan kırmızısı. Onlarda sadece yeşil bir vazo vardı, kırmızı yoktu ki. Birden aklına bunun kan olabileceği geldi. Bir çırpıda attı bunu kafasından. Ne aptaldı, ailesi ölür müydü hiç.
Ailesini aramaya başladı. Bütün evi dört beş kere dönmesine rağmen bulamadı. Tam komşuya gidip gitmediklerini anlamak için oturma odasından geçip kapıya gidecekti ki ailesini buldu. Oturma odasında yerde kan içinde yatıyorlardı.

--------------------------------------------------------
Terler içinde uyandı. Hala bilgisayarın başında oturuyordu. Hemen kalktı içeri gitti ve baktı. Ailesi yerinde duruyordu. Sakinleşmeye çalıştı. Kendine durmadan “Bir rüyaydı, geçti gitti.” diye mırıldanıyordu. Odasına gidip bilgisayarın başına oturdu. Saate baktı: yedi buçuk. Bilgisayarı kapattı ve salona gitti.
Gözlerine inanamıyordu. Ailesi yine ortada yoktu. Korku içinde oturma odasına gidip baktı. Ailesi orada değildi. Rahatladı. En azından şimdi elinde dört ölü değil, dört kayıp vardı. Hemen gidip komşulara sordu. Ailesi hiçbirinde değildi. O da polisi aradı. Hiç güvenmiyordu polise ama başka çaresi de yoktu. Polis onun da beklediği gibi “Bulunca size haber vereceğiz. Merak etmeyin, bize güvenin.” şeklinde bir cevap verdi.
Salona gitti ve televizyonun karşısına oturdu. Kanalları durmadan değiştiriyor ama endişesini saklayamıyordu. Hiçbir şekilde içini rahatlatamıyordu. Telefonun başına gitti ve koçunu arayıp ertesi günkü maçta oynayamayacağını söyledi. Koçunun dediklerini dinlemeden telefonu kapattı ve kapıyı açıp çıktı.
Sokaklarda boş boş geziniyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Yapabileceği her şeyi yapmıştı ama sonuç alamamıştı. İçinde bir şeyler hala yapmadığı bir şeyler, denemediği seçenekler olduğunu fısıldıyordu ona. Ama o hiçbir şey anlamıyordu. Eve gitmeye karar verdi. Bir taksi tuttu ve cebinde kalan son parayı da ona harcadı.
Eve girdiğinde salonun ışığını, ve televizyonu açık buldu. Umutla “Anne, baba.” Diye bağırarak salona girdi ama orada değildiler. Sonra oturma odasından bir gıcırtılar duydu. Oranın sandalyeleri hep gıcırdardı. Hemen oraya koştu ve gözlerine inanamadı. Ailesi oradaydı. Hemen seslendi onlara ama birden korkmuştu. Bütün ailesi birden ona avına saldırmak üzere olan bir kurt gibi pis pis sırıtmışlardı çünkü.

------------------------------------------------------
Tekrar uyandı. Bu sefer sabah olmuştu. “Ertesi gün oldu herhalde.” Diye düşündü. Ama uyandığına emin olamıyordu. Çantasını toparladı ve evden çıktı. Ailesi evde mi diye bakmamıştı çünkü bakamamıştı. Tekrar bir şey olacak diye korkuyordu. Hem zaten maç vardı. Koç erkenden gelmelerini söylemişti.
Antrenman alanına gittiğinde kimse yoktu orada. İlk geldiğini düşündü. Ama yarım saat sonra hala ilk geldiğini düşünmüyordu. Gitti görevliye sordu.
“Amca bugün burada maç yok muydu?”
“Deli misin yavrum, voleybol sahasında maç olur mu?”
“Futbol maçı değil amca, voleybol maçı.”
“Voleybol maçı da mı oluyor?”
“Evet amca, evet. Şimdi sen onu boşver benim sorumu cevapla. Bugün burada iki takım voleybol oynayacak mı, oynamayacak mı?”
“Yok evladım, bugün oynamayacak. Ama dün oynandı.”
“Kim yendi amca?”
“Kırmızılılar yendi evladım. Bunu hala neden soruyorsun anlamıyorum ama...”
“Kırmızılılar mı?”
“Evet.”
“Emin misin amca?”
“Evet yavrum, evet. Öf, sıkboğaz ediyorsun adamı.”
Yıkılmıştı. Tek şampiyonluk şansları da gitmişti. Çaresiz eve döndü. Eve girdiğinde kahvaltı hazırdı. Hemen oturdu, yemeye başladı. Nasıl olsa çok acıkmıştı. Yemeğini bitirince, “Ellerine sağlık.” demek için annesini aradı, ama boşuna. Ailesi yine ortadan kaybolmuştu. O sırada telefon çaldı. Telefondaki adam karakoldandı. Ailesinin bulunduğunu söylüyorlardı. Ama o polisi rüyasında aradığını hatırlıyordu. Gerçekte aramamıştı ki hiç.
Hemen karakola gitti. Orada onu arayan adamı aradı. Karakoldaki görevliler böyle birinin olmadığını, onların dalga geçilmemesi gereken önemli bir işleri olduğunu söylediler. O artık delirdiğini düşünmeye başlamıştı ki, onu arayan adam geldi.
“Buradan buyurun lütfen.”
“Ailemi görebilir miyim?”
“Aileniz mi? Ha şu aileniz. Onları aslında buraya getirmedik. Sadece nerede yaşadıklarını bulduk. Buraya gelmek istemediler.”
“Adresini alabilir miyim?”
“Tabii. Buyurun.”
Adam kağıda bir şeyler karaladı ve çocuğa verdi. Çocuk:
“Ama bu benim yaşadığım yer. Ve evde kimse yok.” dedi. Dedi ama kendisi de dediğine inanmadı. Şu an ne yapacağına tam olarak karar veremiyordu. Delirdiğine kanaat getirdi ve herkese bunu söylemeye başladı. Eve doğru giderken yolun karşısından ters yöne yürüyen kıza gözü takıldı. Bu ablasıydı. Hemen gitti ve yakasına sarıldı. Daha doğrusu sarılmaya çalıştı. Çünkü kafasını tekrar kaldırdığında o kızın yerinde yeller esiyordu.


Eve girdiğinde salonun ışığı ve televizyon yine açıktı. Artık buna alıştığı için hiç umursamadan kendini odasına attı. İçeri girdiğinde şaşkınlığından donup kaldı. Kız arkadaşı içerdeydi ve ona doğru dik dik, anlamsız anlamsız bakıyordu.
“N’oldu?” diye sordu. ”Niye öyle bakıyorsun?”
Kız cevap vermedi. Çocuk uzun süredir bir yakınını görmediğinden hemen kızın yanına gitti ve sarılmaya çalıştı. Bu sefer sarılmıştı, ama kendiyle.
“Artık yeter!” diye bağırdı. “Yeter! Nedir bu çektiğim? Ailem ölmedi, kız arkadaşım ölmedi. Ölselerdi hissederdim! N’oluyor peki ha?!”
Sinirini bir nebze atmış gözüküyordu. Hazır böyle biraz da olsa rahatlamışken girdi yatağına ve hiçbir şey düşünmeden uyudu.
Rüyasında ailesini, kız arkadaşını ve en ilginci Ankara’da oturan dayısını gördü. Hepsi birlikte sarı duvarlı bir odanın içinde oturuyorlardı. Tam kafasını odanın kapısının yanındaki tabelaya döndürecekti ki, uyandı. Bütün gün boyunca o odanın neyi ifade ettiğini düşündü. Daha sonra dayısı geldi aklına. Rüyada gördüğüne göre ona da bir şey olmasındı? Bunun ne kadar saçma olduğunu düşünmeden hemen bir otobüs garına gitti, ilk Ankara yolculuğuna bir bilet aldı ve yola çıktı.

------------------------------------------------
Yolda giderken Bolu civarlarında bir viyadükte otobüs su kaynattı. Bütün yolcular otobüsten indi ve işi halletmeye çalıştı. Bu arada , o da yardım ederken, gözü aşağıya takıldı. Köprünün kenarına gitti ve aşağı bakmaya başladı. Birden aşağıda sarı bir şeyler görmeye başladı. İyice dikkatle bakmaya başlayınca aşağıda ailesini ve kız arkadaşını gördü. Birden, neden olduğunu anlamadan, içine bir sevinç doldu.
Sonra gözüne biri daha çarptı aşağıda. Bu o sarılığın içinde değildi, ama oraya doğru gidiyordu. Tanıdı onu, bu dayısıydı. İçine biraz daha sevinç doldu. Neden böyle olduğunu bilmiyordu, aldırmıyordu da. Şu an vücudunu sadece duyguları kontrol ediyordu. Aynı duygular biraz sonra onun kendini o sarılığın içine bırakmasının da nedeniydi.

P.S. Orta Dünya'yla alakalı birşeyler yazmak için o kadar uğraştım ama hiçbirini beğenmedim. Ben de eski bir hikayeyi yolladım. Ayrıca yeni başladığım bir hikaye daha yollanmıştır. O da Orta Dünya'da geçmiyor, ama benziyor en azından...

P.S.2 Bilin bakalım o sarı yer neresi ?.. Hiç bana sormayın söylemiyeceğim... :P"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Editörün Seçimi / Özel Yazılar Hakkında
· Yayınlayan Editör: ringmaster
· Ana Sayfa


Editörün Seçimi / Özel Yazılar Hakkında en çok okunan :
Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"LOTR: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 31 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen anaglareb (anaglareb@mynet.com) Tarih: Nisan 13, 2003 - 14:51:22
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) http://www.kayipdunya.com
ilginç be abi... beğenmedim desem yalan olur ve değişiklik açısından fena olmamış...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

İYİ VALLA! (Puan: 1)
Gönderen hmtekin Tarih: Nisan 13, 2003 - 14:51:37
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Ben niye uğraşıp duruyorum ki ben de yollayım alakasız şiirlerimi bari!
Diğer yandan hoş bi hikaye ama! O da var yani!


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen iarwain-ben-addar Tarih: Nisan 14, 2003 - 11:36:34
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
iyi hoşta benim kafama bişiy takıldı,
ailesi ve kız arkadaşı ve hatta dayısı, ne olmuş abi bunlara?


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen Gondorian_Flame Tarih: Nisan 14, 2003 - 12:26:32
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
İlginç hem de oldukça.........
merak uyandıran akla takılan çok şey var ancak ilerisini bekleyip, olayların gelişimini gördükten sonra yorum yapmayı düşünüyorum.
Devamı için kolay gelsin diycem ama sen zaten bitirmişsin galiba.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen Aldueren (aldueren@yahoo.co.uk) Tarih: Nisan 14, 2003 - 17:49:18
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Ay içime fenalık geldi.!!! Sakın yanlış anlama. Yani aslında bu bir iltifat. O kadar güzel anlatmışsın ki bu içinden çıkılmaz karmaşık durumu, kendimi içinde hissettim, tıpkı alacakaranlık kuşağı gibi.
Vallahi süper olmuş acayip oldum yani. Nedendir bilinmez kendime eziyet etmeye bayılıyorum galiba. Korku filmleri, Resident Evil, Silent Hill gibi oyunlar filan.. Adrenalin!! işte sanırım bunu seviyorum..nihaya haha.. şeklinde garip ve korkunç bir gülümsemeyle içimdeki şeytanı açığa çıkarıyorum. :)) (herkesin içinde iyilik ve kötülük bir arada yaşar di mi. Yin ve Yang felsefesi)

Şaka bir yana gerçekten çok enteresan olmuş. Eğer bu tarz ortadünya dışı hikayeler istenirse bende dolu var. Sırf rüyalarımı yazsam yeter yani.

Devamı yok mu bunun? biraz açıkla ya neler olacak.

Sevgilerle

Alduéren



[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen Gelaek_ Tarih: Nisan 14, 2003 - 23:01:26
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Arkadaşlarım, canlarım, benlerim;
Sanırım toplu bir açıklama yapmam icabetti.
Bu hikaye, benim 2 yıl önce yazdığım, geçen gün kağıtları karıştırırken bulduğum bir hikaye. Sadece sizinle paylaşmak istediğim için yolladım. Hikayenin hepsi bu kadar. Bazı şeylerin açıklaması yok, çünkü onları okuyana bırakmiştim. Yazarken aklımdan geçenler vardı elbet, ama sınırlamak istemedim. Anlamadığınız şeyleri klendinize göre açıklayın ve öyle okuyun, kesinlikle daha güzel oluyor.

Gelaek, of Lorien Elves


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen Angelic Tarih: Nisan 15, 2003 - 13:06:00
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Vaayy Galeak. Ne ilginç bir hikâye. Çok... enteresannn..

Benim de vardı böylesi bir karalamam. Tek farkı bitmiş değil. Bir köşeye atmışım öyle duruyor. Konusu da bir aralar House diye bir film izlemiştim. Oradan esinlenerek Türke Türk'ten başka dost yok misali bir benzetmeyle yazmıştım. Epey de yazmıştım hani. O zaman kendime bir daktilo almıştım. Bir heves işte. Hâlâ saklarım eksersizleri.. Hey gidi..

Şu sarı oda neresi kardeşciim. Beyaz deseydin, bu zavallı çocuk hasta, iç ve dış dünya-mekan (herneyse) arasında dolaşıyor diyecektim. E bari sen açıkla neresi bura..? Bak merak ettim.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen leon Tarih: Nisan 16, 2003 - 14:46:32
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
İnsanı içine alan ve dışarı bırakmayan bir hikaye Gelaek, tebrikler. Ayrıca karmaşıklığıyla insanı etkiliyor, öyle ki anlamak için 3 kere okumam gerekti.

Bazı yerlerin ucunu havada bırakmışsın. Her ne kadar okuyana bırakıyorum desen de, senmin fikirlerin vardır kesin. Onları yine de bizimle paylaşmak isteyebilirsin, bu sanırım herkesin hoşuna gider. Oraya uygun birşey bulmak gerçekten zor çünkü.

Hikayeyi bitirmişsin, tamam güzel. Peki bu hikayeye neden devam yazmıyorsun. Mesela o kahramanın gittiği sarı yerde yaşadıları, ya da ne biliyim, başka birinin gözünden olaylar falan. Bence ilginç olur, denemeni isterim.

Ayrıca bunun sitedeki ilk mesajım olması vesilesiyle, sitenin erçekten çok güzel olduğunu söylemeliyim. Beni de aranıza almanız dileğiyle...

NOT: Sanırım "Savaştan Kaçış" adlı hikayeyi de sen yazdın Gelaek. Herkese öneriyorum gidip bir göz atsınlar; bir destanın başlangıcına benziyor...


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

kaos (Puan: 1)
Gönderen Taniquetil (taniquetil@mynet.com) Tarih: Nisan 16, 2003 - 16:31:20
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
doğrusu okurken insanı sıkan bir hikaye.... son yok bir türlü, rüyadan başka bir rüyaya atlıyorsun, sarı yeri de anlamadım- tabelası olduğundan birşeyler türetmeye çalışsam da olmadı işte-
açıkla artık neyse


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen Silmaril_ (silmaril@bilgi.edu.tr) Tarih: Nisan 16, 2003 - 17:48:40
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
a evet böyle hikayeler bir zamanlar Overdose'da da yayınlanırdı.Eğer gönderilecekse benim elimdede çok güzel örnekleri var.Bu arada gelaek çok güzel bir çalışma olmuş insanı düşünmeye itiyor.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Bitmiş bir hikaye: Ölüme Giden Yol (Puan: 1)
Gönderen faramir55 Tarih: Nisan 16, 2003 - 21:04:32
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Kesinlikle deli bir hikaye olmuş.tebriikler sanat vermek istediğini direkt olarak vermez fikrine birebir uyuyor.Ama bence biraz fazla havada kalmış.yani gizemli olması hakikaten hoş ve sürükleyici ama bence kesinlikle devam ettirmelisin.Yani ben sarı ışık olayını anlayamadım mesela.biraz daha gizemli havayı kaybetmeden açmalısın hikayeyi.Üzerinde çalışırsan harika bişey çıkar.bu haliyle de yeterince psikopat emme


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Peki o zaman... (Puan: 1)
Gönderen Gelaek_ Tarih: Nisan 17, 2003 - 00:38:40
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Madem o kadar sordunuz, açıklamasam da şu sarı yerle ilgili bir şey söyleyeyim.

Oranın sarı olması, oda olması, orada oturulması; bunlara benimkendi içimde teker teker yüklediğim anlamlar var. Fakat bu ayrıca benim inandığım ve biraz da garip bir şeyle da alakalı. Ve konuyla da bir o kadar alakasız ve abartılı. O yüzden bunlara ayrı ayrı anlamlar verip kafanızda bir şeyler oluşturanız daha hoş olur. Daha fazla sormayın, aklımdakini açıklamayacağım.

Gelaek, of Lorien Elves


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012